loading
close
SON DAKİKALAR

Toplumsal tarih bilinci uyarılmadan haklar savaşımı kazanılamıyor

Şükran Soner
Tarih: 23.11.2024
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Yaşamlarında hiç sendikal hak arama direnişi yapmamış madencilerimiz Zonguldak’ta dünyanın en büyük direnişini, yüz binlerle beş hafta boyunca kazandıklarıyla ülkemizin 12 Eylül sonrası kayıplarda en büyük işçi hakları kazanımını yaptıklarına tanıklık ettiğimde uyanmıştım.

Yaşamın hangi alanına bakarsak bakalım, çarklar döndürülemiyor. Bilinçli bilinçsiz, kültürlü kültürsüz, yaşanabilir koşullara sahip olmak ya da olamakla fark edilen bir durum değil bu. Yalan dolanla sürdürülmeye çalışılan pembe tabloların inandırıcı olabilmelerinin şansı kalmadı. 

Sokaklara, günlük yaşama yansıyan acımasızlıkların, kirliliğin, öfkenin, suçların, vicdansızlıkların, felaket haberlerinin görüntüleriyle, hak aramak üzere sokaklara dökülen eylemcilerin oluşturdukları direnişlerin görüntüleri arka arkaya sıralanıyor. Haksız yargılamalar ile hukukun geçersiz, çaresiz kaldığı kirli suçların dudak uçuklatan yargılamalarındaki kipkirli yargılamaların örnekleriyle yüzleşirken, bu ülkenin çoğunluğunun hâlâ korkutulup, sindirilip ezilerek susturulabileceğini sananlar değirmenlerinin suyunu çoktan tüketmiş olduklarının hâlâ ayrımında değillermiş gibi davranmaya çalışıyorlar.

Ekonomik Toplumsal Tarih Vakfı’na kuruluş yıllarında bulaştırılmış bir gazeteci gözlemiyle, okur olarak bağışlayın ama yukarıya almış olduğum başlık üzerinden, ülkemizin yüzde 90’ları aşan nüfusunun kazanılmış haklarını yitirdikleri günümüzde, toplumumuzun söz konusu büyük çoğunluğu için yaşamın karabasana dönüşmüş olması ile bağlantılı olarak toplumsal tarih bilincimizin fazlası ile uyarıldığı, haklar savaşımı yolunda akılcı, sakin adımlarla yürünme sürecine girildiğinin altını çizmek istiyorum.

***

Tarih Vakfı’nın ülkenin en önemli Aydınlanmacı kadrolarından, her meslekten en büyüklerin buluşması olan kurucu kadrolarının, işe koyulurken neden tarih bilinci kazandırma çalışmaları ile yola çıktıklarını tam kavrayamamıştım. Siyasal tarihimize dönük seçim afişleri tarihi, Cumhuriyetimizin kurucu yıllarından Milli Piyango tarihi gibi konuların öncelikle çalışmalarının renkli sonuçları çok ilgimi çekmiş olsa da...

Ülkemizin her köşesinden tarih öğretmenlerinden oluşan grupların tarih eğitiminden geçirilip öğrencileri ile birlikte “Sivil toplumsal tarihi yazılımına yönlendirilmelirini, ötesinde ödüllü yarışmalar düzenlenmesinin değerini çok da anlayamamıştım” kişisel gözlemle, emek tarihimizde simge olmuş yaşayan sendikacılar, örneğin Şaban Yıldız gibi söyleşi konuğu yapılıp görsel kayıtlara geçirilmeleri ilk örneklerdi.

Zenginleşen sivil toplumsal tarih üzerinden bilinçli çalışmalardaki patlamanın kalıcı yararlarının ancak şimdilerde daha anlamlı ayrımına varıyorum. Yaşamlarında hiç sendikal hak arama direnişi yapmamış madencilerimiz Zonguldak’ta dünyanın en büyük direnişini, yüz binlerle beş hafta boyunca kazandıklarıyla ülkemizin 12 Eylül sonrası kayıplarda en büyük işçi hakları kazanımını yaptıklarına tanıklık ettiğimde uyanmıştım.

O günlerden bugünlere ülkemizde sivil toplumsal özel tarihlerini, tanıklıklarını yazanların sayıları, okuyanı az bir toplumda çok ayrımına varılmasa da çok zenginleşti. Yazılı, görsel kanıtlı bilgi, belgelerle ayrımına varmasak da tarihsel bilincimiz uyarlanıyor. En son Kemal Anadol’dan birden çok roman, tarihin ayrıntılarına giren araştırmalar ulaşmıştı. DİSK’in ömrü yetenlerinin çoğu tanıklıklarını kitaba dönüştürdüler. Son elime geçen Faruk Pekin’in (“Dedem koruk yemiş” emekçilerle yan yani bir yaşam) kitabı geldi. Toplumsal bilincimiz uyarılıyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları