loading
close
SON DAKİKALAR

Bu kadar yanlış halkı uyandırıyor

Yazgülü Aldoğan
Tarih: 16.01.2020
Kaynak: Yazgülü Aldoğan - Cumhuriyet

Yazgülü Aldoğan; Kanal İstanbul’un, sadece deprem riskini artırmak ve öne çekmekle kalmayıp, Trakya’nın tarım havzası olmaktan çıkacağı, ne tarla, ne mera, ne de hayvancığın kalacağı da bir başka gerçek. Bunlar doğa ve çevre katliamı.

Konda’nın yaptığı kamuoyu anketine göre iktidarın büyük projelerinden en düşük destek Kanal İstanbul’a; sadece beşte bir düzeyinde. Başkanımız, Cumhurbaşkanımız, AKP Genel Başkanımızın buna cevabı “çatlasanız da, patlasanız da yapacağım” türünden bilimsel bir kanıt içerse de biraz daha inat edecek ama sonunda bu inadı sadece itiraz edenlerin sayısını, direniş ve azmini artıracak, kutuplaşmayı kendi aleyhine döndürecek, herkes homurdanmaya başlayınca da şapkalarından birini çıkarıp diğerini takarak vazgeçecek! Son zamanlarda en büyük muhalefeti kendi kendine yapıyor çünkü. Vazgeçmese de yapabileceği en büyük kötülük, kazmayı vurup bütün Trakya’yı mahvetmek ve projenin yarım kalmasıdır ki bu, ülkeye yaptığı çok büyük kötülüklerin en kötüsüdür. Şimdilik halka karşı Gezi inatlaşmasından doğan öfke birikimini Kanal İstanbul üzerinden çıkarmaya çalışsa da ufak tefek halkla ilişkiler çalışmaları yapmıyor değil. En seyirlik olanı Karadeniz’de küçük bir tur attıktan sonra usta bir manevrayla İstanbul Boğazı’nda kaldırıma çarpma şovu yapan yük gemisiydi ama kimse yemedi. Buna karşılık doğanın yaptığı şov çok daha heybetliydi: Marmara Denizi’nin altından hepimizi 4.8’le dürtüverdi, şimdilik can ve mal kaybı olmadan yapılan bir hatırlatmaydı, ama 7’nin üstünde bir fay kırılması ve İstanbul’da 40 bin kadar binanın yıkılmasıyla sonuçlanacak büyük İstanbul depreminin ben buradayım, unutmayın, hepinizin canı elimde sinyali bu. Jeofizikçilerin hepsinin yüreği ağzına geldi. Deprem riski bu yeni kırılmayla bir adım daha yaklaşmıştı, Kanal İstanbul için patlatılacak malzemenin her gün 250 deliğe bilmem ne kadar büyüklükte patlayıcıyla Marmara’nın altındaki fayı daha da tetiklemesi ve kırılmayı erkene çekmesi garanti ve bunu görmek için jeofizikçi olmaya bile gerek yok!

İddialar vahim

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kanal İstanbul konulu büyük bir çalıştay düzenledi; bilim insanları tebliğler sundu, tartıştı. Ortak görüş, Kanal İstanbul’un, sadece deprem riskini artırmak ve öne çekmekle kalmayıp, bütün su havzalarını yok edeceği, kot farkından ötürü kirli Karadeniz suyunu Marmara’ya akıtarak zaten can çekişmekte olan Marmara Denizi’ni öldüreceği ve ölen denizden yükselecek olan zehirli gazların müthiş bir sülfür kokusu yayacağı, İstanbul’da yaşamanın da imkânsız hale geleceği ve hatta bu sülfür gazının erkeklik hormonlarını da öldüreceği bilimsel olarak öne sürülen iddialar. Tabii bunun yanında Trakya’nın tarım havzası olmaktan çıkacağı, ne tarla, ne mera, ne de hayvancığın kalacağı da bir başka gerçek. Bunlar doğa ve çevre katliamı.

Siyasi sonuçları

Asıl önemli bir sorun ise Montreux’nün sonuçları, gazetemizde başta Alev Coşkun olmak üzere çeşitli yazarlarımız defalarca dile getirdi. Bu kanaldan, eğer geçebileceklerse sadece ABD donanmasının gemileri yararlanır. Çünkü Montreux’ye göre, bir onlar Karadeniz’de volta atamıyor! Ama geçebilirlerse diyoruz, çünkü elbette İstanbul Boğazı’ndan daha dar ve daha az derin olacak olan bu kanaldan büyük gemiler ne geçebilir ne manevra yapabilir. Olsa olsa Ulaştırma Bakanı’nın yeğeni karşı kıyıya daha hızlı geçebilir!

Bu kadar olumsuz ve hatta skandal ve dahası faciaya yol açabilecek bir proje için ısrar etmenin muhalif kanadı kızdırmak, cepheleşmeyi artırmak, siyasi rant sağlama gayreti dışında görünen tek nedeni maddi rant sağlamaktır. Ankara’yı parselledikleri gibi, kanalın geçeceği varsayılan bölgeyi de tarla fiyatına parsel parsel satmışlar, Araplara! Peki bu Araplar, niye buraya gelip oturacaklar? Oturmayacaklar ki, onlar da daha pahalıya satacaklar! Satın anasını satayım, memleketi satın! Nasıl olsa deprem olacak, ne köprü kalacak, ne kanal, ne boğaz. Öfkeyle söylenmiş sözler bunlar ama halk yaşadığını biliyor. Çiftçisi, emeklisi, işçisi, öğrencisinin canı burnunda. Saray bürokrasisi ve birkaç müteahhit firma dışında kimsenin işi tıkırında değil. Öyle birkaç kasabanın belediye başkanını, borcunuzu öderiz diye transfer ederek, biz büyüğüz havası atamazsınız. Irak’tan şehit cenazeleri gelmeye devam ederken Libya’ya da askerle girmek ne büyük hata! Bunların hesabı bir gün verilecek, bu yanlışların bedeli öbür dünyada değil, burada ödenecek. Çünkü halk uyanıyor, destek düşüyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları