CHP’nin aday kavgası mı, İBB’nin vakıflara para yağdırması mı?
Yazgülü Aldoğan: Çantada keklik gördükleri İzmir, Kadıköy, Beşiktaş, Şişli gibi yerlere yüklenince, kurultay hesabı, rant kavgası, onun adamı, bunun düşmanı, seninki benimki derken karşımıza tartışılan adaylar çıkıyor.
Haftanın sürprizi HDP’den geldi: 7 büyükşehirde aday göstermiyor. CHP’ye bundan büyük pas nasıl verilir bilemem. AKP’nin MHP ile yaptığı ittifaktan sonra öksüz çocuk gibi ortada kalan HDP, baskılar ve tutuklu üyelerini de düşünürsek, başarılı olamayacağı adaylarla enerji harcamak yerine cesur bir karar verdi. HDP seçmeninin yüzde 7’leri bulan oyu, batıda başa baş gibi gözüken illerde aradaki farkı kapatacak bir anahtar. Ancak CHP’nin sıkıntısı, ittifak yaptığı ortağı İYİ Parti yüzünden açıktan oynayamamak, evdekini kızdırmamak için gizli bir aşk olacak gibi görünüyor. Bu desteğin yarattığı tehlikeyi havuz medyası karalamayla önlemeye çalışıyor, saldırının bini bir para. Benim anlamadığım, elin Suriyelisine oy kullanma hakkı veren biz, bu toprakların öz be öz vatandaşı Kürtlerin oyunu niye beğenmiyor, alınırsa suç sayıyoruz? Onlar bir partiye oy vermesin mi? Meclis’te temsil edilen meşru bir siyasi harekete, hangi akıl mantıkla düşman muamelesi çekiyorsunuz? Belediye başkanı bütün yurttaşların oyuna taliptir, Kürt, Çerkes, Laz, Ermeni diye ayırmaz. Herkes de Karadenizli, Rizeli değil ya bu memlekette. Keşke belediye başkan adayları arasında da bir Ermeni olsaydı, Adalar’a yakışırdı mesela, olamadı. Adaya da, adaya da yazık oldu. Oy vermeyiz diyenler, adaya yüzme biliyor musun diye soranlar gani, bakalım ne kıyamet kopacak?
Aday kavgası
Tabii CHP’nin sıkıntısı bir değil, çok. Kusura bakmasınlar, başkan adaylarını seçerken hizmet ve liyakat dışında kafalarında otuz tilki dolaşırsa kavga da çıkıyor. Çantada keklik gördükleri İzmir, Kadıköy, Beşiktaş, Şişli gibi yerlere yüklenince, kurultay hesabı, rant kavgası, onun adamı, bunun düşmanı, seninki benimki derken karşımıza tartışılan adaylar çıkıyor. CHP bunu “iç işimiz” diye geçiştirme telaşında ama kavga sokağa taşınca “dış iş” oldu. İstifa eden, istifası istenen, bu iş, iç iş olarak kalsa da karakolda bitmese bari. Seçim kapıda, hâlâ adayı belli olmayan yerler var. Neyse ki İzmir halloldu: Tunç Soyer’e yandaş medya saldırmaya başladığına göre benimsendi. Eski defterler karıştırıldı, ne babası kaldı, ne PKK sempatizanlığı. İyi işaretler bunlar. Aziz Başkan’ın Tunç Soyer’e ağabeylik yapması da iyi, Soyer de rakibini esnaf lokantasına götürmek yerine Aziz Kocaoğlu’nu balık yemeğe götürmeli!
Neden kazanmalı
Şimdi zaman, kızıp, küsüp boş verme zamanı değil, tersine vergilerimizle toplanan paraya, yeşile, kente sahip çıkmak için seçime asılmalı, kazanılmalı. Çiğdem Toker, CHP’li Belediye Meclisi üyelerinin bile haberinin olmadığı yeni bir dosya açıkladı; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bedelsiz verilen arsaların yanında yandaş vakıflara 848 milyon TL para akıtmış, Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV’i, TÜGVA’sına, arkadaşını başkan yaptırdığı Okçular Vakfı’na, küçük damadın başında olduğu T3’e ve Ensar Vakfı’na. Bu paralar, bu araziler bizim, şehrimizin. Vakıf ne işe yarar? Servetini vakfeder, onunla hayır yaparsın. Bu beyler vakıf kuruyor ama ceplerinden para çıkmıyor, tam tersine giriyor, belediye parasıyla güya hayır yapıyor. Hayır dedikleri de kendilerine seçmen yetiştirmek için gençlik yaratma projeleri! Bu yağmaya dur deyip kaynaklara sahip çıkmak için belediyeleri kazanmak lazım. Okçu Vakfı’na verilen para 16.6 milyon, bu kadar ok Viyana kuşatmasında atılmamıştır diye dalga geçiliyor! Bilal Erdoğan’ın arkadaşı olan Okçular Vakfı Başkanı Haydar Yıldız’ı da Beyoğlu’na aday göstermişler, betona dönüştürülen Şişhane Meydanı’nda okçuluk yarışmaları düzenler artık.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları