Demek ki ‘azgın azınlık’ değil, ‘akıllı bir çoğunluk’muşuz!
Yazgülü Aldoğan: Halktan koptular, dar bir çevrenin liyakat esasına bakılmaksızın yerleştirildiği bürokrasiyle ülkeyi yönetmek değil, soymak için buluşmuş gibiler. İktidara gelmeden önceki mağduriyetlerini azgın bir kibre dönüştürmüş durumdalar.
Şimdi akıllı olalım ve önümüze bakalım. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı almakla iş bitmedi. Demokrasinin gücünü gösterdik, gördük, ama önümüzde restore edilmesi gereken koskoca bir ülke var. İşimiz daha yeni başlıyor! “Gençliğimiz var, heyecanımız var!” Doğru. Ama üstümüzde de 5 milyona yakın seçmenin sorumluluğu var! İlginçtir, bu rakam, İmamoğlu’nun Instagram hesabının çok kısa sürede ulaştığı izlenme sayısı aynı zamanda. Unutmayalım, İmamoğlu bu seçimi, yandaş medyanın kendisini bırakın görmek göstermek, adını bile ağzına almadığı bir medya ambargosuna rağmen sosyal medyasının gücü ve çok çalışıp sandıkları iyi denetlemesi sayesinde aldı. İmamoğlu’nun oyu yuvarlak hesap 5 milyon dedik, bu oyun içinde CHP, İYİ Parti, HDP, hatta AKP ve MHP oyları da var! Seçimi iptal ettirip tekrarlatmaya kalktıklarında “150 bin fark atalım da görün” diyenlere inanmayanlar 800 bin farkı görünce dillerini yuttular!
AKP-MHP’nin yanlışları
Baskı ters tepti, halkın vicdanı AKPMHP ittifakının bekayla başlayıp Apo mektubuna varan yalan dolanına, İmamoğlu’nun Rumluğuna, küfürbazlığına varan itibar yıpratılmasına inanmadı; kendisi pazarda patates-soğan peşinde koşarken afaki söylemlere sinirlendi, onların anlayacağı dilden bir ayar çekti, farkı 56’ya katladı. Buraya kadar o kadar güzel ki “Ah keşke”ler sıralanıyor önümüzde: Ah keşke, ilçe ve belediye meclis seçimleri de yenilenseydi de İmamoğlu, belediye meclisinin yüzde 70’ini ve ilçe belediyelerinin on birini daha alabilseydi.
Sorumluluk büyük, imkân küçük
Seçim başarısı, referandumda ve Cumhurbaşkanlığı seçimini de kazanabilecekken kaybetmiş olduğumuz gerçeğini kafamıza vuruyor! Şimdi dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde olmayan tek adam yönetimi ile buyrun belediyeleri iyi yöneterek merkezi iktidara geçme hayalleri kurun. Kazanılan bütün belediyelerin borçları boyunu aşmış, kasa tamtakır ve iktidar boynuna taktığı kementi daha da sıkmaya başladı. İmamoğlu daha mazbatasını almadan kentsel dönüşüm yetkisi Çevre Bakanlığı’na geçirildi. İçişleri değil, işleri karıştırma bakanı Soylu, Ordu Valisi’ne hakaret etti iddialarını köpürterek İmamoğlu’na kurduğu tuzağı devam ettiriyor. Yetkileri kısacaklar, her türlü ayak oyununu yapacak, yeni belediye başkanlarının başarısız olması için uğraşacaklar. Çünkü amaçları ülkenin huzuru, kalkınması, gelişmesi, yurttaşın refahı değil. Halktan koptular, dar bir çevrenin liyakat esasına bakılmaksızın yerleştirildiği bürokrasiyle ülkeyi yönetmek değil, soymak için buluşmuş gibiler. İktidara gelmeden önceki mağduriyetlerini azgın bir kibre dönüştürmüş durumdalar.
Haksızlıklar diz boyu
“Azgın azınlık” bilinçaltından çıkmış bir söz ama tam da kendilerini tarif ediyor! Bin küsur odalı saraylarda oturup işçi tekmeleyen, muhalif bellediklerini “sivil ölüm”e mahkûm eden iktidar, adaleti tamamen unutmuş durumda. En son başlatılan Gezi davası, iktidarın ne sokaktaki halkı, ne seçmeni, ne de en önemlisi gençleri hiç mi hiç anlamadıklarını gösteriyor. İşte tam da bu nedenle sona yaklaştılar. Saraya kapanıp toplumun gerçeklerinden ve ihtiyaçlarından kopmuş bir iktidarın tek amacı o koltukta kalmaksa, ne kadar “azgın” olursa olsun tepetaklak olacak. İBB seçimi işte bunun için önemliydi! İstanbul’un Kanal İstanbul gibi çılgın projelere değil, günlük hayatı kolaylaştırmaya, yeşil alan ve meydanları artırmaya, depreme hazırlanmaya ihtiyacı vardır. Bugün belediyenin kasasında işçi maaşını ödeyecek para bile bırakmadılar! Belediyenin kaynakları yandaş vakıflara yardım adı altında akıtılmış, İmamoğlu’nun israf deyip durduğu aslında korkunç bir yağma! İşte o yağma bitecek!
Umut var!
Yarınlar güzel olacak. Ama İmamoğlu’nun söylediği gibi bu bir “Seferberlik”se, hiçbir savaş, ter ve gözyaşı dökmeden kazanılmaz. Her şey çok güzel olacak ama önce alacağımız ilaç acı gelecek. Bu acıyı çekerken kurulan ittifakın bozulmaması, umudun yitirilmemesi için birlikte dayanmak, direnmek bize düşen görev olacak.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları