Hayaller umut, gerçekler öfke!
Yazgülü Aldoğan: Yılın son günlerinin propaganda bombası ise yerli otomobil! Öyle bir şovla ortaya bir otomobil koydular ki şovu otomobilden havalı.
Yeni yılın ilk yazısı. 2 Ocak 2020, “umut doluyor insan!” diyebilir miyim? Aslında 2019’un ilk yarısında da, ne yalan söyleyeyim, umutluyduk! Önce 31 Mart’ta 11 büyükşehir belediyesini alınca umutlanmıştık, sonra İstanbul seçim sonuçları iptal olunca, elimizden oyuncağımız alınmış çocuğa dönmüş, ama 24 Haziran’da kazandığımız ikinci zaferle “Her şey çok güzel olacak!” diye sokakları inletmiştik. Yılın kalan kısmında umutla öfke arasında gidip geldik, çünkü “bizim” her umudumuz, “onun” öfkesi demekti! Onun öfkesi, bu umut ateşine su dökmek, parmak sallamak, bağırmak şeklinde tezahür ediyor ve sonuçları kötü bitiyordu. HDP’li belediyelerden başladılar. Diyarbakır, Van, Batman derken önce büyükşehirleri, sonra ilçeleri, 11 seçilmiş belediye başkanını görevden alıp bir kısmını tutuklarken hep aynı gerekçe, PKK ile işbirliği. En son bir CHP’li belediye başkanını da gözaltına alıp kayyım atarken bu kez FETÖ ile işbirliği! Seçilmiş İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarına çıkarmadıkları engel, yapmadıkları ayak oyunu da yok. Ankara’da Mansur Yavaş daha genel sekreterini atayamadı, TOGO Kuleleri kumpası kuruldu. Ekrem İmamoğlu’na yapılanlar vodvil gibi. İstanbul Belediye Başkanı’na Kanal İstanbul’a karşı çıktığı için “Sen işine bak” diye bağırıyor AKP Genel Başkanı. İstanbullu ise kentine ve seçtiği belediye başkanına sahip çıktığını göstermek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önünde itiraz dilekçesi kuyrukları oluşturuyor. Halkın sahip çıkması bir UMUT gerekçesi! Kanal İstanbul denilen hayali projenin bir gün gerçekleşme olasılığını düşündüğümüz zaman ise sadece öfke!
Asker ihracı
Eskiden Türkiye’nin ihraç malları, incir, üzüm, fındık, domates diye üzülürdük. Bir tek bunlar mı derdik. Şimdi kala kala asker ihracına kaldık! “Çağrıldığımız yere gideriz” diyor açıklama olarak. Şimdi Libya çağırıyormuş, oraya gidecekmiş Türk askeri. Ne işi var Türk askerinin Libya’da, cihatçı takımı desteklemek için canını vermeye gidecek? Akdeniz’de petrol arama hakkı için mi? Can bu kadar ucuz mu? Ne işimiz vardı Kore’de? Libya’da iç savaşın ortasındaki ateşe niye atılıyor askerimiz? Öfke, sadece öfke doluyor içim!
Milli otomobil mi?
Yılın son günlerinin propaganda bombası ise yerli otomobil! Öyle bir şovla ortaya bir otomobil koydular ki şovu otomobilden havalı. Yerli otomobil yaptık demek için benim onu üretim zincirinden çıkarken görmem lazım. Kanal İstanbul’un nasıl 3D görsellerini pazarladılarsa bize, otomobilin çeliğe, lastiğe bürünmüş halini İtalya’dan getirip koydular önümüze, ne zaman ki Türk işçisi somununu sıkar, mühendisi motorunu koyar, ben o zaman milli ve yerli otomobil derim ona, şimdiden umut da bağlamam.
Yeni Parti
Tıpkı yeni partilerin kurulmasına umut bağlayamadığım gibi. Ortada birkaç eski isim, birkaç vaat var. Siz aynı yolun yolcusuydunuz, şimdi bize umut mu olacaksınız? Hadi inşallah. Ama henüz tridi bile değilsiniz, tırıvırısınız!
Yeni FETÖ’cüler
Ve yılın sonunda Sözcü gazetesi yazarları ve gazetecilerine verilen cezalar, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Harbiyeli öğrencilerin şahsında somutlaşan adaletsiz yargılamalar gündemdeyken ben umutlu değil, olsa olsa öfkeliyim! Fena halde öfkeli! Adalet yoksa, eğitim dibe vurduysa, nasıl umutlu olabilirim ki, oysa tek dileğim umuttu: güzel ülkem, çileli insanları ve daha aydınlık ve umut veren bir ülkede yaşama hakkı olan çocuklarımız için. Kıymeti bilinmeden eziyet edilen, öldürülen hayvanlar, sayılamadan kesilen, yakılan ağaçlar, kurutulan göller için! Ya umut? Hiç mi umut yok? Var elbet: Ferdinand umut etti. Bir kurban olarak yatırılıp kesilecekken, kaçtı kurtuldu ellerinden, kovaladılar bıçaklarıyla, denize atladı, Karadeniz’in dalgaları arasında tam üç gün üç gece yüzdü! Karaya çıktığında onu kurtarmak için bekleyenler vardı: Angels farm sanctuary! Şiddete uğrayan hayvanların kurtarılıp bakıldığı bir melekler çiftliği. Ferdinand adını verdiler o boğaya, alıp getirdiler çiftliğe, şimdi ömrünün sonuna kadar, başından geçenleri düşünerek tatlı tatlı yemini yiyor! Tıpkı sahibini ısırdığı için kesilecek olan deve Çamur gibi, o da kurtuldu! İtiraz et, protesto et, pes etme, umut her zaman vardır, yeter ki sonuna kadar mücadele et! Kurtulacaksın zalimin bıçağından...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları