Hukukun olmadığı yerde ot bitmez!
Yazgülü Aldoğan: Aslında şu virüs işi bozmasaydı Kırmızı Şapkalı Kurt, daha ne masallar anlatırdı ama hayatın gerçekleri izin vermedi
Önce HAK, HUKUK, ADALET ve VİCDAN! Bu sloganları ata ata Ankara’dan İstanbul’a yürüdü Kılıçdaroğlu ama görünen o ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin olduğu Strasbourg’a kadar yürüse adalete erişemeyecek! Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na Ankara’nın Çubuk ilçesinde yapılan linç girişiminin davası başladı. Tam bir skandal! Böylesine önemli bir dava ağır cezada değil, kasabanın mahkemesinde görülüyor. Failler tutuklu bile değil. Davaya müdahiller içinde iktidar kanadına mensup siyasiler var, zaten ne önemi var, bırakın Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nı, bir milletvekili, bir insanın sığındığı evi “YAKIN” çığlıklarıyla sarmış bir kalabalık varken birkaç ev ötede Milli Savunma Bakanı, Ankara Emniyet Müdürü, kılı kıpırdamadan bekliyor! Görüntüleri izlerken Kılıçdaroğlu’nun soğukkanlılığına da şapka çıkarmıştım: Kışkırtılmış, çığlık çığlığa saldıran kalabalığın içinde kendini korumaya çalışırken yaptığı ilk iş, gözlüğünü çıkarıp cebine koymak olmuştu. Yumruk yiyeceğini hissetmiş, bari gözden olmayayım diye. Nitekim yedi o yumruğu, ama o yumruk Kılıçdaroğlu’na atılmadı ki Türkiye’nin demokrasisine, hukukuna atıldı! Ve o yumruğu atan kişi, şimdi hatırlamıyorum diyor, tekme atan kişi, ayağımı sallıyordum, beriki halıyı sallıyordum diye masal anlatıyor!
İktidarın amacı
Bu iktidar, başa geçtiğinden beri bir tek şeyin mücadelesini verdi: İktidarını sürdürmenin! Bunun için önce hukuku katletti. Referandum kandırmacasıyla adaleti iktidara bağladı. Ardından sadece bize mahsus bir Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ucubesi kuruldu. Yağma düzeni böyle oluştu.
Medya yalanı
Buna halk itiraz etmeyecek miydi? Onlara gerçekler söylenmeyecek, masallar anlatılacaktı, bu da yandaş medya ile gerçekleşecekti. Böylece medyanın yüzde 90’ını kontrol eden bir sistemi hayata geçirdiler. 2. Dünya Savaşı’nın sonunda Rus ve Amerikan orduları Almanya’yı işgal ettiğinde Almanlar çok şaşırmıştı, onlar sadece Hitler’in radyosunu dinleyebildikleri için savaşı kazandıklarını sanıyorlardı!
Günde üç defa gündemin değiştiği Türkiye’de medyayı ne kadar yönlendirebilirsiniz? (Ve haftada bir yazdığınız yazıyı gündeme nasıl denk getirirsiniz?) Ülkenin ekonomisini yöneten en önemli bakanı bizim yemek tarifi paylaştığımız sosyal medyanın light ayağı Instagram hesabından istifa ettiğini açıkladı da yandaş medya 24 saat gizledi!
Korona iktidarı da yaktı
Aslında şu virüs işi bozmasaydı Kırmızı Şapkalı Kurt, daha ne masallar anlatırdı ama hayatın gerçekleri izin vermedi: Korona öldürüyor! Maske tak, mesafeni koru, elini yıka yetmedi, herkesin evinde bir hasta olmaya başladı. Virüs kadar tehlikeli birileri daha vardı: Belediye başkanları! İmamoğlu, İstanbul’u aldığı yetmemiş gibi bir de Mezarlıklar Müdürlüğü’nden aldığı gömdükleri ölü sayısını açıklamaya başladı ya! Sağlık Bakanı’nın açıkladığı günlük ölü sayısının neredeyse daha fazlası İstanbul’da gömülüyor! Bakan, “Onlar başka bulaşıcı hastalıktan ölüyor” dedi. Ülkede hepatit, kolera filan var da haberimiz mi yok? Aşıdan pay alma telaşıyla Koca, gerçek rakama yakın bir hasta ve vefat sayısı açıklamak zorunda kaldı ve Türkiye, bir anda korona şeref tablosunda birinci sıraya zıpladı! Aaa ölüyormuşuz meğer?
Ya İmamoğlu’na yönelik suikast iddiası? IŞİD, ortalığı karıştırmak için önemli birilerine suikast düzenleyecek istihbaratı alınmış, içlerinde İBB Başkanı İmamoğlu da var.
Ters psikoloji yapsa?
Başkanı zaten çalıştırmıyorsunuz. Yeni taksi alalım diyor, ret. Halk Marmaray’a çok para ödemesin diyor, ret! Katar İstanbul’a hayır diyor, depreme önlem alalım diyor, ret, ret, ret! Hatta “Uyuşturucuyla Mücadele Komisyonu” kuralım dedi, ret! Yukarıdan talimat var! Ters psikoloji yapsa işe yarar mı acaba? “AKP’li üyelerin kabul oyu vermesi yasaklansın?” Ret! Zulmün artsın, sonun yaklaşsın.
Son korona önlemlerinden en çok canınızı acıtanın ne olduğunu biliyorum: 65+ ve 20 yaş altı için kamu araçlarını kullanım yasağı. Aktif çalışmak zorunda olmayanlara “ortalıktan çekilin, ayak altında dolaşmayın” diyorlar! Hastaneye gitmesi gerekiyorsa nasıl gidecek? 19 yaşında ve çalışıyorsa, kursa gidiyorsa nasıl gidecek?
Bizi iyileştirmek için çırpınan ve bunun için hastalanan, ölen, evde kalın diye bize kızan bütün sağlık personeline şükran duygularımı iletiyorum. Olmayan koşullarda hak mücadelesi veren hukukçularımıza sabır ve direnç diliyorum. Özgür medyasız kalmamak için bizi maddi manevi destekleyen dost ve okurlarımıza iyi ki yanımızdasınız diyorum. Bu yazı iki gündür beş kez bozulup baştan yazıldı ve asıl söylemek istediklerim dokuz kere yutuldu, bu kadarı kaldı, özür diliyorum.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları