İmamoğlu’nu dünya izliyor, Yıldırım kayıp!
Yazgülü Aldoğan: İktidarın İstanbul’un sandıklarını her gün yeniden saydırması, çıkan sonuca bir türlü inanamayıp her gün başka bir itiraz icat etmesi artık Türkiye’nin itibarını sarsıyor, demokrasi liginde aşağı indiriyor. AKP’ye ise samimi olarak inanan seçmenin gözünde bile düşündürtüyor.
Türkiye’nin yerel seçiminde en önemli il hiç kuşkusuz İstanbul’du. İki adaydan biri, bakanlık, başbakanlık ve TBMM Başkanlığı yapmış, bütün Türkiye’nin ve hatta dünyanın tanıdığı bir politikacı, diğeri ilçesi dışında İstanbullunun bile tanımadığı bir belediye başkanı. Üç ayda o ilçe belediye başkanını bütün İstanbul tanıdı, sevdi, güvendi ve oy verdi. İmamoğlu’nun çıktığı bir sabah haber programı (FOX TV - Çalar Saat) yüzde 35 share alır, yani her üç açık televizyondan birinde izlenirken, Erdoğan’ın seçim sırasında üç dört kanalda birden yayımlanan özel açıklamaları ilk yüz programa bile giremiyordu! İmamoğlu’nun hakkıyla kazandığı seçimin üzerinden on gün geçti, AKP’nin engellemesi yüzünden bir türlü mazbatasını alamadı. Ve bu süreçte, artık sadece İstanbullunun, hatta bütün Türkiye’nin değil, dünyanın tanıdığı ve haklılığına inandığı bir siyasetçi oldu! Bu mücadelesi sırasında sokağa her çıkışı, spontane mitinglere dönüştü. Ve işin ilginci karşısında yarıştığı aday Binali Yıldırım yok, onun yerine FETÖ ve organize suç iddiaları ortaya atan bir parti yetkilisi var, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz! Bir İçişleri Bakanı var, suç ve delil yaratma peşinde; sandık sayarak elde edemedikleri kanıtı, polisleri, Büyükçekmece’de 1500 evi tek tek dolaşıp vatandaşı sorgulayarak bulmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı var. Kendisine göbekten bağlı havuz medyasının temsilcileriyle ben ne dersem o yazılır, o yayımlanır pozlarını özellikle veren. MHP Genel Başkanı Bahçeli var, biz kazanana kadar yeniden seçim yapalım diyen. Ama Yıldırım yok? En son “Yatacaz kalkacaz, yatacaz kalkacaz, bir bakmışsın hop” demişti, yok oldu! Çünkü iktidarın İstanbul’un sandıklarını her gün yeniden saydırması, çıkan sonuca bir türlü inanamayıp her gün başka bir itiraz icat etmesi artık Türkiye’nin itibarını sarsıyor, demokrasi liginde aşağı indiriyor. AKP’ye ise samimi olarak inanan seçmenin gözünde bile düşündürtüyor. Belli ki Yıldırım da rahatsız, sonucu kabullenmiş, evine çekilmiş.
Soruşturma korkusu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi çok önemli, rant burada dönüyor, ihaleleri çok yüksek rakamlı, para yandaş şirketlere, vakıflara, partililere buradan dağıtılıyor. Yolsuzluğun merkezi burası! Geriye dönük soruşturmalar birçok suçu açığa çıkarabilir, korku büyük. Bir ülke bütçesi kadar olan bütçesinin yarısı batık, yarısı partizanlık. CHP ise referandumda gıkını çıkarmadan verdiği seçime bu kez asılıyor! Bütün milletvekilleri, bütün il başkanları, bütün yetkililer, hatta seçmenler oy torbalarını bekliyor! İstanbul’un 31.186 sandığı, 1919 okul görevlisi var. Bu seçimin bütün organizasyonunu, bu okul görevlilerini, sandık başkanlarının hepsini AKP yetkilileri seçti! Organize suç varsa AKP önce aynaya bakmalı!
Yıldırım’a yeniden başkanlık
Bu süreçte Akşener çarpıcı bir çıkış yaptı; Yıldırım’ı yeniden TBMM Başkanı seçelim, İYİ Parti oy verir dedi. Tabii AKP’nin maksadı Yıldırım’a makam bulmak değil, iktidarını ve belediyenin olanaklarını kaptırmamak. Ama Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olunacak. İstanbul’un rantı peşinde koşarken Türkiye’nin ekonomisi batacak. Çünkü ekonomi güven ister, demokrasi ister, ihracat ve ithalatta dış dünyadan kopamayacak olan Türkiye, bir belediye başkanlığı seçimini bile yapamıyorsa itibarı yerle bir olur. Ne sermaye gelir, ne yatırımcı.
Kıdem tazminatına elveda!
Ekonominin ve Hazine’nin emanet edildiği damadın ekonomik reform paketi merakla bekleniyordu, hatta bu açıklamanın yaptırılmayacağı bile konuşuluyordu. Ne ki başarılı bulunmasa bile özel konumundan ötürü kolay harcanmıyor. Yorumlanmasını ekonomistlere bıraktığım açıklamasını yaparken dolar yükselmeye başladı. Sürekli batan şirketler, kredi yapılandırmalarından bahsettiğine göre ekonominin birinci sorunu batış! Bunları kurtarmak için finans kaynağı nereden bulunacak? Satacak bir şey kalmadı. Batık şirketleri bankalara yamamak, halkın gırtlağını sıkıp vergileri artırmak, kıdem tazminatına el koyup fona aktarmak, zorunlu emeklilik getirmek bizim canımızı ilk yakacaklardan!
“İstihdam bazlı eğitim planı” uygulamasını ise her ilçede yüksekokul açarken az mı yazdık söyledik? Özetle diyorum ki, bunca yıldır hiçbir şey yapmamışlar, şimdi yapmayı düşünüyorlar, bir gün belki yaparlar! O arada bir zahmet, şu mazbatayı versinler, gerek demokrasi, gerek ekonomi için o bile işe yarayacaktır!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları