İşte asıl şimdi beka sorunu!
Yazgülü Aldoğan: Ayrıştırmayı, düşmanlaştırmayı, kin ve nefreti, çekememeyi, siyasi hesapları, ayak oyunlarını, benimkini kayırmayı, ötekini dışlamayı, engellemeyi, kötülemeyi, hakaret ve suçlamayı bırakalım.
Tam 17 yıldır, bir kutuplaşma ve ayrıştırma politikası yaşıyoruz: “Biz ve Onlar”! Bu politikanın sonuçlarını iktidarda kalma başarısı olarak gören iktidar her seferinde düşman olarak “Onlar”ı, yani seni, beni, uygulamalarını eleştirenleri gösterdi. Ötekileştirdi. Muhalefeti yok saymak bir beka sorunu oldu her seçim döneminde. Ve kendi tabanını bu “düşman”la öyle bir sağlamlaştırdı ki, hayatından memnun olmayanlar bile, bağrına taş basıp yanında yer aldı. Ah o beka meselesi. Memleketi yaşatmak için!
Bir haftadır Sayın Cumhurbaşkanı, Atatürk’ün adını ağzına alarak satır satır bir kararnamesini okuyor. Mustafa Kemal’in, savaşa girerken halkın elinde ne varsa vermesini istediğini hatırlatıp savaştayız benzetmesiyle düşmanı yenmek için para istiyor. Demek ki beka sorunu şimdi var. Şimdi karşımızda yaratılmış hayali bir düşman değil, gerçek bir düşman var ve hep beraber savaşmalıyız. Sadece bizi değil, bütün insanlığı tehdit eden, yaşama hakkını elinden alan, yaşamak için öldüren bir düşman!
Ne var ki biz onu önce hafife aldık. Bilimden koptuk ya, görmediğimiz için inanmadık, yayılmasına yol açtık. Ne zamanki öksürüp tıksırıp nefes alamadan, kan kusarak boğulmaya başladık, çevremizden hastalık ve ölüm haberleri gelmeye başladı, en sevdiklerimizin elini bile tutamadan kaybettik, cenazesine bile gidemedik, gömülürken uzaktan baktık, mevlidini okutup helvasını bile dağıtamadık, şimdi ayıldık! Üstelik bu düşmanla nasıl savaşacağımızı da bilmiyoruz. Sadece kaç, saklan, evine kapan diyorlar, işyerleri kapanıyor, ekonominin çarkları duruyor. Ya virüsten ya açlıktan ölmek: Tercih etmek kalıyor. İşte şimdi tam da zamanı. Neyin mi? Birlik ve beraberliğin! Birbirimize destek olmanın.
Ateşkes yapalım
Ayrıştırmayı, düşmanlaştırmayı, kin ve nefreti, çekememeyi, siyasi hesapları, ayak oyunlarını, benimkini kayırmayı, ötekini dışlamayı, engellemeyi, kötülemeyi, hakaret ve suçlamayı bırakalım. Akılcı olalım. Hiç olmazsa düşmanı yenene kadar ateşkes yapalım; birbirimize çelme takmadan, akıl vereni, eleştireni içeri atmadan, beraber savaşalım; çünkü bu sefer gerçekten BEKA sorunu! Bu yıkım gelip geçtikten sonra cephede cesetler, yaralılar, yardıma muhtaç insanlar kalacak. Şimdi ayırmanın zamanı değil. Ve üstelik zaten ayrışan da siyasetçiler, vatandaş değil!
Sayın Cumhurbaşkanı, insanlığın hiç görmediği kadar yaygın bir salgınla, bu gerçek düşmanla baş etmek için parti ve siyaseti bir süre için olsa, unutun! AKP Genel Başkanı değil, sadece Cumhurbaşkanı olun! Bütün yurttaşlarınızı kucaklayın. Size yaranmak için düşmanlığı, ayrışmayı, kin ve nefreti körükleyen ekibinize ayar verin, trollerinizi geri çekin. Sadece gerçek düşmanı yenmeyi ve yönettiğiniz halkı bu badireden sağ ve karnı tok çıkarmayı düşünün. Muhalif diye düşman olduğunuz insanlara kızmak yerine söylediklerini dinleyin. En önemlisi, büyük farklarla seçim kazanmış yerel yönetimleri dışlamayın, sadece kendi belediye başkanlarınızla toplantı yaparak, çalışarak yenemezsiniz bu virüsü! Şu anda en büyük virüs, korona değil, partizanlık, kindarlık, ayrıştırma. Ve artık farkına varın ki asıl böyle yaparak sadece savaşı değil, siyaseti de kaybediyorsunuz, o yok saydığınız belediye başkanlarının oyları artıyor! Oy verdiğimiz seçilmiş belediyeler, bu savaşta sağlık elemanlarından sonraki en büyük kozunuz olmalı. Bu savaşı birlikte kazanırsak siz de kazanacak, kaybedersek en çok siz kaybedeceksiniz!
Adil bir af
Cezaevleri bu virüsle baş etmek için gerekli koşulların sağlanabileceği en son yerdir. Oradan yüzlerce, binlerce cesedin çıkmasını engellemek sizin elinizde. Tutuklu olan fikir insanlarını, hatta öncelikle size hakaret etti diye tutuklananları salıverin, herkes biliyor, onlar suçlu değil, cezalı! O korkunç gecenin günah keçileri, kurbanları, erler, askeri öğrenciler, yeter artık çektikleri, onları bırakın. Gazetecileri tutuklamak çözüm değil, tam tersine kulak verin onlara. Tam da şu günlerde çıkarılan bu af adil olmazsa, Anayasa Mahkemesi’nden geri döner, herkes çıkar, tehlikeli yaralar açar, elinizi vicdanınıza koyup karar verin. Gün siyaset ve nefret zamanı değil, birlik ve beraberlik zamanı. Bekçi getirdi, imzanızı taşıyan torbadaki kolonya ve maskemi aldım, selam da söylemişsiniz. Bunu ilk adım kabul ettim. Etrafınızdaki küçük çemberin dışındakileri de dinleyin, söz SMS’le on lira da yollayacağım, ama şu belediyeye yolladıklarımızı da geri verin!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları