Marmara öldü, sıra İstanbul’a mı geldi?
Yazgülü Aldoğan; Kolera salgını! Müsilaj tabakasının kolera bakterisine ev sahipliği yaptığını ve kirlilikten kaynaklandığı anlatan Bülent Şık, kolera için uyarıyor!
Marmara Denizi, şubat ayından başlayarak sümük, balgam görünümünde bir maddeyle kaplandı. Önce görüntü kirliliği yaratan bu duruma, sıkıntı yok, küresel ısınma kaynaklı, doğal bir durum, geçer denildi. Bu kirlilik giderek Adaların, etrafından Gelibolu ve Gemlik Körfezi’ne 900 küsur km’lik kıyı şeridinin her yerine yayıldı. Katılaştı. Bir kısmı dibe çökerken bir kısmı suyun yüzeyini kapladı. Bilim insanları dibe dalarak araştırdı, mercanların, midye yataklarının, balık yuvalarının üzeri battaniye gibi örtüldü diye uyardı. Özellikle kalkan, pisi, vatoz gibi yassı balıklar için ölüm çanları çalmaya başladı. Medyada haber yapılıyor, sosyal medyada tepki gösteriliyor, Çevre Bakanlığı’ndan ne ses ne nefes. İBB, küçük deniz temizleme makineleriyle yetişebildiği kadarıyla bunları toplamaya başladı ama koskoca denizin üstü kaplanıyor, tonlarca salya sümük! Cem Gürdeniz, gazetemize konuştu; Deniz Kuvvetleri devreye girsin dedi. Emekli Amiral Cem Gürdeniz, Balyoz kumpasıyla saf dışı edilmeseydi Deniz Kuvvetleri Komutanı olabilecek değerde bir denizci. Ne Çevre Bakanlığı’ndan ne Deniz Kuvvetleri’nden bu çağrıya cevap çıktı. İBB salya toplamaya devam etti ama masa üstü ekmek kırıntısı temizleyecek el tipi elektrik süpürgesiyle Taksim Meydanı’nı ne kadar süpürebilirseniz o kadar! Çevrebilimciler Marmara ölüyor, bu son çığlıktır diye bağırmaya başladı. Prof. Dr. Mustafa Sarı, dibe daldı, “Dipteki canlılar oksijensizlikten ölüyor, gidecek yerleri yok” diye isyan etti! Deniz Kartalı namıyla ünlü gazeteci Gökhan Karakaş, bilim insanlarını konuşturmakla yetinmedi, ekiple dalarak bir metreden başlayarak denizde göz gözü görmediğini, Marmara’nın can çekiştiğini belgeledi. Prof. Dr. Cemal Saydam, FOX’ta İsmail Küçükkaya’ya “Marmara Denizi zaten ölüm döşeğindeydi, bardağı taşıran damla Ergene Havzası’nı kurtarmak için suyunu Marmara’ya bağlamak oldu. Bu yanlıştan dönülmesi, Ergene’nin suyunun yine Saros Körfezi’ne yönlendirilmesi lazım. Yazın beter olacak, deniz sülfür, yani bozuk yumurta kokmaya başlayacak” diye uyardı. Çevre Bakanlığı’ndan yine tık yok! Peki, niye böyle olmuştu? Bir iç denizimiz olan Marmara’yı nasıl kirletmiştik? Çevresindeki tesislere arıtma tesisleri yapılmıştı ama elektrik fiyatlarının yüksekliği yüzünden muhtemelen bunlar çalıştırılmamıştı. Prof. Saydam, gayet basit bir şey söylüyordu: “Elektrik faturalarına bakılsın, çalışıp çalışmadığı ortaya çıkar!” Marmara Denizi’ne dökülen evsel atık sular, sanayi suları, aşırı avlanmanın yanı sıra aşırı trafik!
Gemilerin boşalttığı su
Marmara Denizi, trafiği en yoğun denizlerden. Yük taşıyan gemilerin denge amaçlı deniz suyu alıp boşalttıkları gerçeğini hatırlatan Bianet yazarı Bülent Şık, bir bölgeden alınan suyun bir başka bölgede boşaltılarak suyun ve içindeki bakterilerin de yer değiştirdiğine, bunun korkunç bir tehlikeye yol açacağına dikkat çekiyor: Kolera salgını! Müsilaj tabakasının kolera bakterisine ev sahipliği yaptığını ve kirlilikten kaynaklandığı anlatan Bülent Şık, kolera için uyarıyor!
Bunları çevreciler ve bilim insanları tartışırken Çevre Bakanlığı ne yapıyor? Bugün (4 Haziran) bir çalıştay düzenliyorlar; inşallah durumu anlayacak ve 6 Haziran’da, yani iki gün sonra ne yapacaklarını açıklayacaklar. Ancak daha şimdiden Çevre Bakanı Kurum, Twitter’dan yaptığı açıklamada topu belediyelere attı, kirliliği denetlediklerini ama işin büyüğünün belediyelere düştüğünü yazdı.
Kanal İstanbul final
Çevre Bakanlığı bir şeyler yapmaya karar verene kadar ne yapmalı? Marmara Denizi’nde tutulan deniz ürünlerini yemeye son vermek ilk iş. Zaten balıkçılar denize açılamıyor, balık tutamıyor. Yaz sonunda Marmara’daki son balık da ölmüş olacak! Tadını başka hiçbir yerde bulamadığımız Boğaz balığını da anılarımızda yaşatacağız! Şu haliyle denize girmek de imkânsız. Bırakın insanların yüzmesini, hava ve deniz suyu ısındığında felaketin boyutları artacak ve küçük tekneler bile yüzemeyecek.
İstanbul’a kanal felakettir
Marmara Denizi böyle çığlık ata ata ölür ve Çevre Bakanlığı sorunu daha yeni öğrenmeye çalışırken Saray ne yapıyor? İnadına inadına Kanal İstanbul için ay sonunda kazmayı vuracağını, 6 adet köprü yapacaklarını ve kanalın etrafında iki ayrı şehir yaratacakları masalını anlatıyor. İstanbul’un ölüm fermanını açıklıyor ve bunu inadına yapacağım diyor! İstanbul ölürse Türkiye ölür! Marmara Bölgesi ve İstanbul, Türkiye’nin kalbi ve merkezidir. Önce denizi ve sonra İstanbul’u öldürmeye kalkışmak, Türkiye’yi yok etmekle eşdeğerdir. İktidarlarının sonu geldi diye ülkeyi yok etmeye kalkışmak ne kadar büyük bir suça kalkışma, bunu ne zaman görecekler? Çevre Bakanı müsilaja müdahale edebilir mi? Yahu o aslında zaten şehircilik bakanı, görevi çevreyi korumak değil, kalan son yeşil alana da beton dökmek, hâlâ anlamadık mı? Altı aydır seyrediyor Marmara’nın yok oluşunu, ne yaptı?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları