Mesele saç değil!
Yazgülü Aldoğan; İran’ın kadim kültürü ve felsefesinden bahsedilir, hikâye. Bir ülke, dini kurallarla yönetiliyorsa orada dogma vardır, demokrasi, adalet ve özgürlük yoktur.
Gezi direnişinden sonra dilimize pelesenk olan sözü anımsarsınız: Mesele sadece ağaç değil! Saç da ağaç da bardağı taşıran damladır; hak ve özgürlüklere, canlılara, ağaçlara, hayvanlara yapılan baskı ve eziyet öyle bir noktaya gelir ki “Yeter artık” denilir. İşte Tahran’da 13 Eylül’de Mahsa Amini’nin irşad devriyeleri tarafından “kıyafet kurallarına uymadığı” gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra ölmesi de bardağı taşıran damladır. O günden beri ülkeye ve hatta tüm dünyaya yayılan protestolarda gözaltına alınan kişilerin sayısı bini geçmiş, protesto gösterilerinin sembolü haline gelen 20 yaşındaki Hadis Necefi dahil, polis kurşunuyla öldürülenlerin sayısının ise 70’i bulduğu söyleniyor! Molla rejimi protestocuları öldürmek ve gözaltında almakla kalmıyor, interneti keserek olayların yayılmasını önlemeye çalışıyor.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, BM’lerde görüşmelere katılmak için New York’a gittiğinde ünlü gazeteci Christian Amanpour kendisiyle bir TV röportajı yapmak istedi. Ancak Amanpour, Reisi karşısında başörtüsü takmayı reddettiği için röportaj yapılamadı.
KONSOLOSLUĞA ALMADILAR
Nokta dergisinin yazıişleri müdürü olduğum yıldı. İstanbul İran Başkonsolosluğu’ndan bir iftar daveti aldım. Gazeteci olarak kabul ettim ve gittim. Ne oldu biliyor musunuz? Kadın olduğum için davet ettikleri konsolosluk kapısından içeri alınmadım! Çünkü bir kadının yazıişleri müdürü olabileceği akıllarına gelmemişti! Protesto edince bir yetkili gelip beni içeri aldı. Ama o ne? Erkek meslektaşlarım alt kattaki davet salonuna alınırken beni üst kata, rezidans bölümüne çıkardılar, konsolosun eşi ve çocuklarıyla iftar açmak için! Tabii ki kalmayıp geri döndüm!
KADIN GÖRÜNMEZ OLMALI
İran’ın kadim kültürü ve felsefesinden bahsedilir, hikâye. Bir ülke, dini kurallarla yönetiliyorsa orada dogma vardır, demokrasi, adalet ve özgürlük yoktur. Özellikle de İslamiyette kadınlar ikinci sınıf yaratık. Şeriat geçerli olduğu zaman, kadın insan yerine konulmuyor. İşte İran, işte Afganistan, işte Suud, Yemen, hangisini sayalım? Türkiye Arap turizmine açıldığından beri, peçeli kadınlar dolaşıyor sokaklarda. Yemek yiyebilmek için peçelerini yavaşça kaldırıyorlar. Utanç verici. Mesele kadınların saçlarını örtmeleri değil. Görünmez olmaları isteniyor! Kadın görünmeyecek. Kadın gülmeyecek. Kadın dans etmeyecek. Kadın çalışmayacak. Kadın kendisi hakkında karar vermeyecek. Kadının sesi çıkmayacak, şarkı söylemeyecek. Kadın dövülebilir, kadın satılabilir, kadın öldürülebilir! Bunu mu kabul edelim istiyorsunuz?
KADINLARIN DÖNEMİ
Bir yandan da kadınlar özgür dünyada yıldız gibi parlıyor: Bilimde, sanatta, edebiyatta, siyasette, sporda, en zor işlerde erkeklerden daha başarılı, üstünler! İran’da “irşad devriyeleri” Suud’da “din polisi”, Türkiye’de, “ahlak bekçileri” istedikleri kadar saldırsınlar, İran’da ateşlenen kıvılcım her yere sıçrayacak. Kadınlar üzerlerinde dini kullanıp baskı kuran erkeklere karşı ayaklandı. Mesele saç değil, mesele eşitlik, mesele hak. Türk kadını, Mustafa Kemal Atatürk’ün bu konuda da ileri görüşlülüğüyle kurduğu Cumhuriyetin anayasasında erkekle eşit tutulmuş, seçme seçilme hakkını kazanmış, en önemlisi laiklik ve medeni kanun kabul edilmiş. Ne acı ki son 50 yıldır karşıdevrim adım adım ilerliyor, bu hakların kıymeti bilinmiyorsa da bu kabusun sonu geliyor. Türkiye İran olmayacak, Türk kadını oyunu görecek ve ne pahasına olursa olsun, parlamenter demokratik rejime geri dönülecek. Hem de o başını örttürdüğünüz ilk kez oy kullanacak genç kızlar da tek adam rejimine karşı çıkacak. Çünkü onlar da eşitlik ve özgürlük istiyorlar!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları