loading
close
SON DAKİKALAR

Pandemi bahane, yasaklar şahane, kusura bakmak ne kelime, isyandayız!

Yazgülü Aldoğan
Tarih: 24.06.2021
Kaynak: Yazgülü Aldoğan - Cumhuriyet

Yazgülü Aldoğan; Para gelsin de nereden gelirse gelsin diye kaynağını sormadan aldılar, karapara aklama merkezi olmuş ülkemiz, müsilaj gibi akıyor gerçekler, sağ olsun gözümüzü de açtı Sedat Peker; iş insanı bildiklerimiz karapara aklayıcısı, medya diye yutturulanlar, iş bitirici; polis adliye üyeleri mafya ile iç içe?

Sanki evde ceberut peder var: 80 milyona bu ne karışma kardeşim? Gelir gelmez çocuk sayısı dayattı! Üçle başladı, beşe çıktı, şimdi doyuramıyor. Kırsalın zaten çok çocuklu aile alışkanlığı olan insanları üç beş derken şimdi toplumsal denge bozuldu! Neyinize karışıyoruz, dedi ama karışmadığı hiçbir şeyimiz kalmadı! Uzun liste, kısaca hayat biçimimiz. Tek kelimeyle demokrasi sizlere ömür. Pandemi bahane, hastalığa tedbir adı altında yasaklar şahane! Piknik yapmaya kadar müdahale: Maçka Parkı’nda piknik yapanlara polisin saldırdığı görüntüleri hiçbir bahaneyle açıklayamazsınız! Pazar günleri marketlerdeki alkollü içecek satılan reyonların üzerindeki olay yerini anımsatan çapraz bantları da. Beyefendi, muhafazakâr, milliyetçi, dindar. Alkol dediniz mi nevri dönüyor, aklına bir tek vergi almak geliyor. Yaman bir çelişki, içilmemesi için elinden geleni yaparken içenden kâr ediyor. Gençlerin kızlı erkekli eğlenmesinden de yapısı gereği doğal olarak, hiç haz etmiyor. Haliyle, bir iki tarz dışında, müzikten de uzak duruyor! Bir iki şarkı dışında sevdiğini, dinlediğini görmedik. CSO konserlerinin hiçbirine katılmamış tek cumhurbaşkanı! Hamdolsundan sonra hafızalarımıza kazıdığı bir başka kelime; müzik yasağını vurgularken, “Kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yok, kimse kusura bakmasın!” Mezkur mahalin içinde, volümü yüksek müzik sesinden bahsetse, zaten mevzuat engelliyor. Ya ne? Hatırlatılıyor: Blues Festivali, Rock Festivali, Eurovision Şarkı Yarışması, üniversitelerin bahar festivalleri, hatta asla ve kata orada müzik yapılamasın diye ortasına bir mescit kondurulan Rumeli Hisarı’ndaki yasaklar! Gece 24 yasağı da aslında gece kulüplerini, barları, müzikli eğlence yerlerini hedef alan bir uygulama. Tıpkı bundan önce uygulanan gece yasakları gibi pandemiyle ilgisi yok. Gözünü de kısıp öfkeyle bakıyor bu yasakları anlatırken, gece vakti sokakta işin ne, otuz yaşına geldin hâlâ evlenmedin, hayırlı bir kısmet önce, eğlence niyetine en fazla kebabını ye, evine gel, yatsıyı kıl, erkenden yat, çocuk yap! AVM’de gezmek neyine yetmiyor? Plazalar yaptık oturun diye!

Demokrasi rafta

Siyasette paçayı zaten 7 Haziran’da kaptırmıştık: Tek başına iktidarı kaybettikleri o seçimde. “İstişari görüşmeler” tabirini soktu hayatımıza, aylarca oyalayıp hükümeti kurdurtmadı. Ardından bombalar patladı, hani var ya, bunlar daha iyi günleriniz, daha neler göreceksiniz, gördük! Paçayı kaptırdı Bahçeli’ye, başkan olma sevdasıyla yüzde 51’i tutturacağım diye bir girdapta yuvarlanıyor şimdi. Yönetemiyor, yönetemedikçe hırçınlaşıyor, gerçeklerden kopuyor, pandemi tuz biber ekti, hata üstüne hata, oyları eridikçe sertleşiyor, ahali bezgin, ahali mutsuz! Son on günde üç kişi atladı Galata Kulesi’nden, Hezarfen gibi uçmak için değil, bu dünyadan vazgeçtikleri, yaşamaktan kurtulmak için.

Para gelsin de nereden gelirse gelsin diye kaynağını sormadan aldılar, karapara aklama merkezi olmuş ülkemiz, müsilaj gibi akıyor gerçekler, sağ olsun gözümüzü de açtı Sedat Peker; iş insanı bildiklerimiz karapara aklayıcısı, medya diye yutturulanlar, iş bitirici; polis adliye üyeleri mafya ile iç içe?

Muhalefet erken seçim diye bastırdıkça gözler HDP’ye çevriliyor. Kilit parti. Ondan kurtulmak lazım. Altı milyon seçmeni var, TBMM’de oturuyorlar. Kapatalım gitsin, hem yenisi de açılmasın diye planlar. Yetmediyse provokasyon. Malum işareti yapan biri gitti, İzmir İl binasının kapısını çaldı, gencecik kadına altı kurşunu saydırdı, aç karnına öldü Deniz. Bahçeli, milis olmakla suçladı, yargısız infazla terörist dedi, ailesi, hepimiz bir kez daha öldük! Böyle siyaset yapılmaz. KHK diye bir şey icat edip insanları sivil ölüme mahkûm ettiler. Gazeteci olduğunu iddia eden biri utanmadan “Binlerce dosyayı aldım, Süleyman Soylu’ya götürdüm, kefil oldum, hepsi aklandı” diye övünüyor! Böyle adalet olmaz. Böyle ülke yönetilmez, bu böyle devam edemez. Kusura bakmak ne kelime, gün sayıyoruz: O sandık gelecek, bu düzen değişecek! Bu yazıyı 23 Haziran’da yazıyorum. Millet İttifakı’nın İstanbul’u ikinci kez, 800 bin oy farkıyla aldığı günün yıldönümü. Bütün Türkiye’de o farkı misliyle attığımızda şarkılar söyleyeceğiz, avaz avaz! Çünkü bu ülkenin her yaştaki gençleri, sizin gibi ceberut yaşlılardan çok daha fazla ve demokrasiye hasret kaldı! 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları