Papağanı öldürdük! Adı Bahtiyar’dı, olamadı
Yazgülü Aldoğan: Türkiye, kadının insanca yaşayabileceği ülke sıralamasında en alta düşmüş, daha aşağısı şeriatla yönetilen Suud filan. Yerel seçimlerde kadın aday yok gibi. Keşke papağan koysalar?
Homo Sapiens, yaşayan her canlıya eziyet ediyor! Kendisi gibi insan olana, kendisine karşı koyamayan hayvana, ağzı yok, dili yok, ağaca, doğaya! Hele hayvanlara: İnsanlar var oldukları sürece, gerek beslenmek, gerek güvenlik için o kadar çok hayvan ırkını ortadan kaldırmış ki! Ateşli silahları yokken bile kendilerinden misliyle büyük dinazorları yok etmişler. Bu dünyanın yaşayan en zalim canlısı, sadece bulundukları yerde kalmamış, yaşadıkları yeri yakıp yıktıkça başka yerlere tüketmeye gitmiş. Okyanusya’da o zaman sadece çok büyük boyutlu hayvanlar yaşıyormuş ve denizleri aşıp gelen bu küçük canlıları tehlike olarak görmemiş, hiç ciddiye almamışlar. Ama onlar taşla sopayla alt edemeyecekleri “canavarları” ormanları ateşe vererek, yakarak öldürmüş; kökünü kurutmuş dinazorların! Asırlardır at, eşek, deve gibi hayvanları köle olarak çalıştırıyor. Bazılarını yemek için besliyor. Hadi iyi niyetli diyelim; doğadaki özgür yaşamından koparıp seyretmek için hayvanat bahçelerine, eğlenmek için sirklere koyuyor, her tür acı ve şiddetle eğitiyor, doğasına aykırı gösteriler yaptırıyor. Sevmek için beslese evinde kafese sokuyor! Yetmiyor eziyet ediyor. Avucunun içine sığabilecek kadar küçük ve gagasından başka silahı olmayan bir canlıya işkence yaparken bunu bir de canlı yayımlıyor! Gerçekten insan canlıların en vahşisi, en acımasızı. Neyse ki hepsi değil. Şaştım kaldım: Videoyu gören herkes ayağa kalktı. Yetkililer bize ne kuştan demedi, manyağın adresi bulundu, polis geldi, kuş ciddi bir operasyonla kurtarıldı!
Kadına, çocuğa duyarsız
Oysa bu millet, ağabeyinin tecavüzüne uğramış kız çocuğunun, gözaltına alınıp sonra serbest bırakılan tecavüzcü ağabeyle aynı evde tutulmasına ve kızın camlara çıkıp “beni kurtarın yoksa kendimi öldüreceğim!” diye bas bas bağırmasına seyirci kalmış millettir. Birden kuş için yufka yürek olma durumu. Kuş bile dayanamaz bu duyarsızlığa, biz, kuşa duyarlı kadına değil. Türkiye, kadının insanca yaşayabileceği ülke sıralamasında en alta düşmüş, daha aşağısı şeriatla yönetilen Suud filan. Yerel seçimlerde kadın aday yok gibi. Keşke papağan koysalar? Mesela İstanbul’a. Ankara’da otursa, kendisine öğretileni o söylüyormuş gibi söylese. Olmaz mı, olur; kimi seçeceğinize bağlı!
Hayvana şiddet yasası?
Papağanın adı Mesut Bahtiyar’mış! Olamadı maalesef. Ormandan çalınmış, kafese konulmuş, köle pazarında manyağın birine satılmıştı. Yaşamak zorunda kaldığı evde aç bırakılmış, bir de üstüne “Acun Baba” diye bağırması için işkenceye maruz kalmıştı. Nasıl bahtiyar olsun ki? Kurtarıldığında kanadı ve ayağı kırıktı. Başında travma vardı. Şehir vahşisini orman sakinine işkenceden önce gözaltına aldılar, sonra akıl hastanesine kapattılar. 21 gün sonra oradan çıkarırlar, ilaçların etki etme süresi bile bundan uzundur. Üç beş kuruş para cezası verilir, aramıza salarlar. Sakın ola ki önüne çıkmayın, tekrar televizyona çıkmak için herkese her türlü saldırıyı gerçekleştirebilir. Papağanı tedavi etme gayretleri ise boş çıktı. Zordur kuş tedavi etmek. Aklımda sadece ağzına damlalıkla verilen ilaçları içmek için son bir gayretle gagasını açışı kaldı. Ve o dünyanın en akıllı kuşunun, bir avuç gri tüy yumağı olarak gözünü kapayıp, başını yere koyup kalbinin durmuş hali. Zaten o işkence sırasında kalbinin durmadığına şaşmıştım. Gösterdiğimiz duyarlılığa şaşmıştım. Hayvana şiddet yasası hâlâ çıkarılmamışken insan gibi görünmemize şaştım! Köpekler hâlâ tecavüze uğruyor sokaklarda, toplanıp ölsünler diye ormana atılıyor. Sokakta yaşamaya çalışan kedilerin gözleri oyuluyor, sokak hayvanlarını besleyenler darp ediliyor. Bütün taleplere rağmen hayvana şiddeti cezalandıracak yasa çıkarılmıyor, hayvan hâlâ can değil mal! Ama papağan Bahtiyar için çok üzüldük!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları