Semboller de gerçekler de acıtıyor...
Yazgülü Aldoğan: Ya TRT’de gün boyunca ekranda “19 Mayıs 1919 Cumhuriyet Bayramı” yazısının kalmasına ne demeli?
Siyaset sembollerle yapılır. Bunların en önemlileri, bayrak, marşlar, giysiler, el işaretleri ile aidiyet duygusu yaratmaktır. Tabanı betonlaştırmak için aynı bayrak, aynı marş, aynı giysi, aynı işaret ve isim. İçine bolca din sosu katarsanız ki dinin de yürütülmesi semboller ve ritüellerledir, tadından yenmez olur. Tabii bir cephe oluşturulduktan sonra buna bir de karşı cephe, düşman olması gerekir. O zaman işinize gelmeyen herkesi düşman ilan edersiniz. Bir de suç isnat ettiniz mi, düşmana karşı birleşilir, öfke duyulur, kendi kampındakilerle dayanışma içine girilir. Bir süre sonra bu iyi niyetli ekip ruhu suç arkadaşlığına dönüşebilir, artık dava için çalmak, öldürmek de dahil her yol mubahtır! Karşı tarafın adalete güvenmesi de işe yaramaz. Çünkü düşman hukuku işlemektedir. Ne adaleti, ne mahkemesi? Devlet benim diyen bir idare söz konusuysa bağıran sesini duyuramaz! Yaratılmış olan korku atmosferinde ne sesini çıkaran olabilir ne de sesini çıkaranın yanında duran. Çünkü haklı da olsan hukuk işlemiyor!
Gençlik bayramı güya
Yaşadıklarımıza bakın: Dünyayı saran bir virüsün ölümcül bulaşıcılığından korunabilmek için sokağa çıkma yasağıyla eve kapanmış insanlar, bir yandan dini bir ritüeli yaşamak için oruç tutuyor, bir yandan milli bayramı kutluyor. 11 ayın sultanı ramazanın en kutlu günü Kadir gecesi. Müminler, olan olmayan, iftarını açtıktan sonra sabahlara kadar 7 cami dolaşacak, sırt sırta namaz kılıp dua edecek. Ama camileri kapatmak yıllarca muhalefet partisini yalan yere camileri kapatmakla suçlamış AKP iktidarına nasip olmuş! Cuma namazları kılınamıyor, Kadir gecesi teravihsi ve hatta bayram namazı bile. Allah hiçbir dinci partinin başına vermesin böyle bir zorunluluğu! Başka gündem yaratmak gerek.
Aynı gün, 19 Mayıs 1919, kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için İstanbul’dan Samsun’a hareket edişinin Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı olarak 101. yıl kutlaması. Oysa bir gün önce CHP Adana Yüreğir İlçesi Gençlik Kolları Başkanı’nı Ulusa Sesleniş konuşmasında PKK terör örgütünün Van’da yaptığı eylemle bir tutarak suçlamış, anlamsız bir itiş kakış sonrası gözaltına alınıp serbest bırakılmış genç, bu suçlama üzerine işareti alan savcılık tarafından apar topar tutuklanıyor. Yani hadi Cumhurbaşkanlığı’nı geçtim, koskoca AKP Genel Başkanı kendine muhalefet etmek için kendisine ilçe gençlik örgütü başkanını seçiyor! Böylece CHP Yüreğir İlçe Gençlik Kolu Başkanı olan genç bir insan Eren Yıldırım, gençlik bayramını, Cumhurbaşkanı hedef gösterdiği için cezaevinde geçiriyor! Bu da tıpkı diğerleri gibi bir sembol, bir işaret, gözdağıdır.
CHP Anıtkabir’de
Bir başka sembol ise CHP’li heyetin Anıtkabir önünde madara edilmesi! Anıtkabir’e Atatürk’ü anma için 19.19’da gitmek isteyen CHP heyetine Milli Savunma Bakanı bizzat olur diyor. Ama son anda bir telefon geliyor, saat 18.00’de Anıtkabir kapanacak, hemen gidin deniyor. Yeni bir kriz çıkmaması için Anıtkabir’e giden Kılıçdaroğlu Aslanlı Yol’un başında apar topar toplanan heyeti yarım saat kadar bekliyor. Heyetin tümüne de Aslanlı Yol’da yürüyüş izni verilmemiş. Küçük bir grubun Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı’nda partilerinin kurucusu Mustafa Kemal’in mozolesine gidip çiçek koyması, zoraki, tatsız tutsuz gerçekleşiyor.
TRT’deki skandal
Ya TRT’de gün boyunca ekranda “19 Mayıs 1919 Cumhuriyet Bayramı” yazısının kalmasına ne demeli? El insaf mı? Bir TV yayını en az 40-50 kişilik ekip tarafından hazırlanır ve gerçekleşir, ekip değişiyor, bülten değişiyor, kimse bu rezaleti fark etmiyor ve sonunda bir özür ve bir iki kişiye soruşturmayla geçiştiriliyor öyle mi? Hepimizden zorla kestiğiniz vergilere yazıklar olsun diyeceğim ama seyirci bile pek fark etmiyor, çünkü izleyen yok TRT’yi! Amaç ne? Milli bayramlar umurumuzda değil demek mi?
Gençler umutsuz
Gerçekler ise daha da acı: Gençlik bayramında her dört gençten biri işsiz! Üniversite mezunları arasında bu oran yüzde 30! Gençlerin neredeyse hepsi umutsuz! SODEV’in yaptığı araştırmaya göre gençler umut olarak yurtdışına gitmekten başka çözüm görmüyor. Sınava hazırlanan gençler, tarihin öne çekilmesinden huzursuz. Üzülmeyin. Bilen, başarılı olur. Ondan sonrası daha zor. Hocanız hatta dekanınız, rektörünüz, pedofili manyağı, irticacı ya da cahilin teki olabilir. Hayatınızın tek amacı olarak üniversite eğitimini görmeyin. İlla girmek için mecbur kaldığınız yere gireceğinize bir meslek öğrenin.. Her ile bir üniversite, her ilçeye bir yüksekokul aça aça o illerin, ilçelerin esnafını zengin ettiler, akademik kadroları liyakat ve bilgiye değil, yandaşa iş diye dağıttılar. 205 üniversite olmuş, kaçının bilinir, tanınır bilimsel başarısı var? Bugün birkaçı dışında üniversite diplomasının ne iş bulmak ne de bilgi sahibi olmak için bir geçerliliği kalmamışken kendinizi maskeli maskesiz sınav diye helak etmeyin sevgili gençler! Artık diploma da bir sembol olmanın ötesinde işe yaramıyor!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları