Sizin bayramınız, bizim bayramımız olur mu?
Yazgülü Aldoğan: Kurtuluş Savaşı’nın zaferi 30 Ağustos’un ise kutlanışı yasaklanıyor. Eskiden her milli bayramda hasta oluyorlardı, şimdi halk hasta olur, korona var diye mi? O bayramı halk kutlar!
Siz “müjde”ye sevinenlerden misiniz, yoksa düş kırıklığına uğrayanlardan mı? (Benim için en güzel müjde, Pereja reklamındaki Müjde Ar!) Tabii sevinmemek neredeyse milli bir suç haline geldi ama bence o gaz için sosyal medyada yeterince espri yapıldı, tekrar etmeyeceğim, cezası bir yıldan başlıyor!
Ya sizin bayramınız hangisi? Malazgirt Zaferi mi? 30 Ağustos Zaferi mi? Dikkat edin, sağlığınızı ilgilendiriyor. Malazgirt Zaferi’ni Ahlat’ta kıl çadırda, oğlunuzun müsameresinde kutlarsanız koronaya yakalanma riskiniz yok, çünkü Saray ve çevresi zaten günaşırı teste tabi tutuluyor. Elinize bayrak alıp 30 Ağustos gecesi hep yaptığımız gibi bir fener alayına katılırsanız, ki yasak, koronoya yakalanmasanız bile polise yakalanıp gaz yeme riskiniz var, yani her şıkta sağlığa zarar.
Felaket göklerden
Dereli ilçesini suyun altına gömüp yurttaşlarımızın can ve mal kaybına yol açan felakete ne diyorsunuz? “Takdiri ilahi” mi, “Derelerin Gazabı” mı? Bu çok önemli bir ayrım. Eğer felaket, Allah’ın bize takdir ettiği bir bela ise ölenler şehit, kalanlar gazi. Tevekkül, sabır ve dua ile susup çamurları süpüreceğiz. Beyaz kaftanlı ve bu kez kılıçsız beyefendi, bir nevi papa edasıyla felaket mahallinde canı burnunda ve fakat iki kez yutkunup tepkisini sadece bakışlarıyla anlatan yurttaşa “dua edin, sabredin, tevekkül gösterin” dedi. Muhtemelen bunun için görevlendirilmişti, yoksa niye gitsin çamurun içine?
En anlamlı kare ise bir kepçenin içindeki üç bakandı. Neye bakmaya gelmişlerdi, kepçeden başkasının giremediği felaket mahallinde bu felakete neyin sebep olduğuna mı? O kepçenin içinde aynı dere üzerinde 33 HES’e izin veren Enerji Bakanı da olmalıydı ama yoktu galiba.
Yok eğer siz “Derelerin Gazabı” diyenlerdenseniz, vatan haini sayılırsınız! Evet, kasabanın adı bile Dereli! Yani dereleri var. Daha doğrusu orası dere yatağı. Yanlış olan derenin taşması değil, kasabanın yeri, derenin içinde ne işi var? Havadan çekilen videolar Karadenizli şakası gibi. Derenin yatağına kasabayı kondurmuşlar. Derenin üzerine de sayısız HES yapmışlar. Doğanın dengesi mahvolmuş. Bir de menfez yapmışlar ki uyduruk yaptıkları yetmemiş gibi altından taş ve çakıl çekip dengesini hepten bozmuşlar. Yanarım yanarım o menfez ilk dalgayla çöktü, üzerindeki araç dereye düştü, içindeki yardıma koşan 5 jandarma ve bir kepçe operatörü melek oldu! Yazıktır, günahtır, neyin tevekkülü, neyin takdiri ilahisi? O arazinin sahibi defalarca uyarmış yetkilileri, burası çöker diye, dinleyen mi var? Can ucuz bu ülkede. Ölürsen, çok ses çıkmasın diye şehit oldu diyor, üzerini örtüyorlar.
Sonra da müjde verdik, niye sevinmiyorsun tehdidi. Benim doğalgaz faturam Moldovalıdan pahalı, nesine sevineyim? Elektrik faturamı gördüğümden beri de evde benden gizli kim ne imalatı yapıyor diye araştırıyorum!
Algı operasyonu
TOKİ hasarlı evleri yıkıp yerine yenilerini yapacakmış. Hatadan ders de alınmıyor! O kasabayı oradan taşıyın. Yine sel basar! ÇED raporlarını ciddi verin, her derenin üzerine yüzlerce HES yapmayın. Ormanları kesip maden aramaya kalkmayın, toprak suyu tutamıyor ağaç olmazsa! Ağaç değil, saman kalmamış memlekette, ben ne anlatıyorum?
Bu ülkeyi algı operasyonlarıyla yönetemezsiniz: Mahdumun Okçular Vakfı’nın düzenlediği Malazgirt müsameresine kamu kurumları para yağdırmış! Kurtuluş Savaşı’nın zaferi 30 Ağustos’un ise kutlanışı yasaklanıyor. Eskiden her milli bayramda hasta oluyorlardı, şimdi halk hasta olur, korona var diye mi? O bayramı halk kutlar! En büyük müjde ve bayram ise demokrasiyle karşıdevrimi durdurduğumuz zaman olacak.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları