Suriyeliler gidici değil, maalesef kalıcı!
Yazgülü Aldoğan: Sorun çok yönlü ve büyük; yardım da alıyoruz ama belki yeterli değil, belki de “donör”ler bu bağışların yapılması için uygun koşulları arıyor. Yardımlar mutlaka proje bazında ve UNDP uzmanları tarafından denetlenerek yapılabiliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sesi Bosna Hersek’ten yankılandı: “Biz AB ülkelerini kontrolsüz göçten kurtardık, kaçak geçişleri önledik, ama AB bize vaat ettiği 6 milyar Avro’nun sadece 2.5 milyarını serbest bıraktı.” Bu, şu demek: “Suriyeli istemiyoruz” kampanyalarının bir anlamı yok. Davutoğlu’nun üstün politikaları sonucu bulaştığımız Suriye krizi sonunda, ki resmi rakamlara göre 3.6 milyon, bilindiği kadarıyla 5 milyon Suriyeli ülkemizde yaşıyor. Yüz binden fazla bebek Türk hastanelerinde doğmuş. 400 bin çocuk Türk okullarında okuyor. Bu insanların geldikleri yerlerde yaşama koşulları yok. Erdoğan’ın da söylediği gibi AB ile yapılan anlaşma gereği, Türkiye, Avrupa’ya kaçak göçmen geçişini engelleyecek, bunun karşılığında yardım alacaktı. Peki, Türkiye’ye hiç mi yardım yapılmıyor?
Yardımlar projeye
Önceki gün, bir grup gazeteci UNDP’nin davetiyle Hatay’a giderek “Türkiye’de Dayanıklılık Projesi”nin bu şehirdeki örneğini inceledik. Söz konusu olan 50 milyon Avro’luk, iki yıllık bir proje, belediye hizmetlerinin güçlendirilmesi, istihdam yaratılması ve Türkçe öğretilmesi konularını kapsıyor. Suriyeli göçmenlerin yoğun olarak yerleşik bulunduğu Hatay, Gaziantep, Urfa ve Kilis illerinde sürdürülen projenin Hatay’daki Yayladağ Atık Transfer İstasyonu yapım aşamasında. Şimdiye kadar 6 ilde İller Bankası işbirliğiyle 6 istasyon tamamlanmış. “Belediye hizmetlerinin değeri yokluğunda anlaşılıyor” ilkesini hatırlatan UNDP temsilcisi Khojimatov, belediyelerin, maliyeti yüksek olan çöp toplama tesisi yapma konusunda imkânları olmadığını, vahşi depolamanın ise yeraltı suları ve Asi Nehri’ni kirlettiğini anlatıyor. Bu nedenle UNDP olarak altyapı yardımlarına öncelik veriyorlar. Yayladağ’da yapılan Katı Atık Entegre Tesisi 22.5 milyon Avro’ya mal olacak. Çöp nakli için alınan ve bu üç şehirde kullanılacak 9 TIR’ın tanesi ise 140 bin Avro.
Yangınlar çoğalıyor
Suriyelilerin yarattığı bir başka sorun ise ilkel ısınma koşulları yüzünden yangınların sıklaşması. Hatay Belediyesi’ne hibe edilen iki itfaiye aracının bedeli dudak uçuklatıyor, tanesi 250 bin dolar! 750 personel ve 94 araçlık filo ile çalışan Hatay İtfaiyesi, özellikle çadırlı kamp döneminde pek çok vakaya müdahale etmiş. Şimdi de Suriye sınırları içindeki Muhammediye Kampı’ndan bile sorumlu olarak yoğun çalışıyorlar.
Projenin sosyal ayağı ise göçmenlere Türkçe öğretmek. Talep o kadar çok ki, özellikle kadınlar iki aylık kurslara büyük ilgi gösteriyor, çünkü en az onlar Türkçe biliyor. Eğitim programı Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi tarafından hazırlanmış ve atanamayan öğretmenlere de istihdam kaynağı olmuş.
Ya iş?
İstihdam paketiyle de göçmenlere temel beceri kazandırma eğitimleri veriliyor. Bu kurslara Türklerin de yarı yarıya katılımı sağlanmış. Tüm projenin finansmanı, UNDP kısaltmasıyla bilinen Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, buna ek olarak AB, Japonya, Kore ve Kuveyt fonlarından oluşuyor.
İki gün boyunca yaptığımız inceleme ve aldığımız bilgilerle bir defter dolusu not tuttum, ama sizi rakam ve teknik bilgilere boğmak istemiyorum. Sorun çok yönlü ve büyük; yardım da alıyoruz ama belki yeterli değil, belki de “donör”ler bu bağışların yapılması için uygun koşulları arıyor. Yardımlar mutlaka proje bazında ve UNDP uzmanları tarafından denetlenerek yapılabiliyor. Al sana 3 milyar Avro harca diye değil! Suriyelilere kızıyoruz, ama onların da mağdur insanlar olduğunu unutmayalım. Yaşadıkları evleri, şehirleri, iyi kötü bir düzenleri vardı. Bombalar tepelerine düştü, kaçtılar, sığındılar. Önce çadırlarda, şimdi şehirlerde iyi kötü yaşamaya çalışıyorlar. Zaten parası pulu olan çoktan Avrupa’ya gitti. O insanların da hayata tutunması, çocuklarının okula gitmesi, kendilerinin çalışması gerekiyor. Bunun için dilimizi öğrenmeleri ve çoğu kırsal bölgeden gelmiş insanların istihdam edilebilir hale gelmesi gerek. Çalışma yaşındaki 2 milyon yüz bin Suriyelinin tahminen sadece 650 bini çalışıyor ve sadece 62 bini resmi olarak kayıtlı. Tarihte hiçbir dönemde bu kadar büyük bir göçmen topluluğu bir ülkeye katılmadı. Üreme kapasitelerini de düşündüğümüzde, çok yakın gelecekte demografik yapımızı ciddi olarak değiştirecekler. AKP iktidarı Türkleri yeterince Araplaştıramadı, ama Suriyeli göçmenlerle isteğine ulaşmış olacak.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları