Valilik yasakladı, belediye uygulayacak, vatandaş kime kızacak?
Yazgülü Aldoğan; Valilik vatandaşın ulaşımını engellemek istiyorsa her araca bir polis bindirsin, şoförün görevi mi sen in, sen bin demek? Şuraya yazıyorum, 15 Ocak’tan sonra İmamoğlu’nun adını anan çok olacak. Bu kez hayırla değil.
Yarından itibaren 15 Ocak’ta başınıza ne gelecek biliyor musunuz? Otobüse bineceksiniz ve “akbil”iniz çalışmayacak. Vapura binmek isteyeceksiniz; dıt dıt dıt! Engelleneceksiniz. Tramvay, metrobüs, İBB’nin işlettiği bütün kamu taşıma araçlarında artık siz istenmeyensiniz, yasaklısınız, binemez, kullanamazsınız. Göğsünüzde bir işaretiniz eksik, hani Hitler’in Yahudilere taktığı sarı yıldız gibi bir işaret: Kim olduğunuz bilinsin de itilip kakılın diye! Çünkü siz 65 yaşın üstünde, 20 yaşın altındasınız! Çünkü sizi seviyoruz, koruyoruz ayağına kalabalık etmeyin, ortalıktan çekilin diye izole ediyorlar, sokakta istemiyorlar! Ama siz çalışmak zorundasınız: Otobüsten indirilmek istenen teyze gibi, üç merdiven silmiş, beliniz ağrıyarak, bacaklarınız titreyerek eve dönmektesiniz! Dükkânı açmış, siftah bile yapamamış ama ertesi gün bir umut tekrar gitmektesiniz. Sanayide çırak, dükkânda karın tokluğuna koşturan delikanlısınız, daha 16’sında işe gitmek zorundasınız! Ama evde kalmanız isteniyor, pandemi var; sokağa çıkma yasağınız var! Dinlemediniz, çıktınız, çünkü evde ekmek bekleyen var! İçişleri Bakanı istedi, genelge yayımladı Vali Bey. İstanbul Valiliği’nin kararını kamu ulaşımını gerçekleştiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi uygulamak zorunda. Pandemi başladığından beri merkezi hükümet, yerel yönetimlerin pandemiye katkısını istemek bir yana, engellemiş, ama bu kez emir veriyor: 20 yaş altını ve 65 yaş üstünü kamu ulaşım araçlarına almayacaksın! Sistem buna göre ayarlandı. Kartınızı göstereceksiniz ve dıt dıt dıt, binemeyeceksiniz! Siz hiç otobüsten indirildiniz mi? Kartlar daha engellenmedi ama işgüzar otobüs şoförleri saçı beyaz, beli bükük birini gördü mü, otobüse binemezsin, yasak diyor; otobüs ahalisi de bu sahneyi görmemek için başını çeviriyor, sesini çıkarmıyor!
Hukuka aykırı!
Şimdi olayı bu kadar dramatize etmemin iki nedeni var: Birincisi yazarımız Ataol Behramoğlu’nun mahkemeye başvurup itiraz ettiği gibi 65 yaş üstüne uygulanan bu tutum insan haklarına aykırıdır, hiçbir hukukta yeri yoktur! Devletin insanları koruma görevi vardır, sokağa çıkma yasağı varsa bu herkes için geçerli olur, şu yaşa bu yaşa değil! Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır, kimseye dil, din, ırk, cins, yaş, vb’den ötürü farklı yasa uygulanamaz! Üstelik ekonomik gerçeklerle uyuşmamaktadır, üstelik uygulanması da zordur; taksiye bindi gitti ne yapacaksın? Sadece ekonomik olarak zordaki halka uygulanacak ve daha da aşağılayıcı bir uygulamadır.
ASLINDA SİYASİ MANEVRA
Otobüsten indirilen, vapura, tramvaya alınmayan; işe, hastaneye, çarşıya gidemeyen vatandaş kime kızacak bu tavırdan ötürü? Belediyeye! İBB’ye, Ekrem İmamoğlu’na! Ekrem Bey, pazarlarda dolaşıp tek tek yaşlıların sırtlarını sıvazlayıp sempati çalışması yaparken otobüsten indirilen 65 yaş üstü büyüklerin bedduasını alacak. İBB istediği kadar valilik genelgesi gereği diye açıklama yapsın, kime duyuracak, kime anlatacak derdini. Tekrar hatırlatıyorum, merkezi hükümet pandemi süresinde sürekli engellediği belediyeyi kamu ulaşımı konusunda genelgeyle zorunlu tutarken siyasi bir manevra peşinde mi? Belediye kolluk kuvveti değildir, 16 milyona hizmet etmekle görevlidir. Kim binecek, kim inecek denetleme görevi yoktur. Biz akbilleri ayarlarız kolaycılığını sağlamakla hata etmiştir ve bu bumerang gibi kendisine geri dönecektir. Valilik vatandaşın ulaşımını engellemek istiyorsa her araca bir polis bindirsin, şoförün görevi mi sen in, sen bin demek? Şuraya yazıyorum, 15 Ocak’tan sonra İmamoğlu’nun adını anan çok olacak. Bu kez hayırla değil.
MEŞRU MÜDAFAA HAKTIR!
Kadına şiddet bitmiyor, vahşet hepimizin tüylerini ürpertiyor. Nedense kadının öldürüldüğü olaylarda şüpheli sanıklar kamuoyu baskısı olmadan ne sorgulanıyor ne gözaltına alınıyor ne tutuklanıyor ama kırk yılın başında bir kadın, üstelik feci halde işkence gördükten sonra kendisini öldürmeye gelen adamı meşru müdafaa sonucu öldürdükten, yani kendi hayatını kurtardıktan sonra teslim olduğu halde, adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmıyor! İki çocuğu büyüklerin yanında, kadın fiziki ve psikolojik travma geçirmiş, tedaviye muhtaç, bakılması gerekirken hapiste tutuluyor! Bu adaletin kılıcı hep mi tersten yontuyor? Melek İpek tutuksuz yargılanmalı! Kamuoyunda oluşan kanaat, kadınların korunmadığı, adaletin şiddete yol verdiğidir. Bir genç adam, Kadir Şeker, üniversiteye giriş sınavlarına hazırlanırken çığlığını duyduğu bir kadına yardım ettiği için katil oldu. Kadını korumak için engellemeye çalıştığı adam boğazını sıktığı için kendini korudu ve o arbedede adam öldü. Sabıkalı, uyuşturucu satıcısı. Kurtarmaya çalıştığı kadın da sonra ifade değiştirdi, o kadın daha sonra uyuşturucu operasyonunda yakalandı. Böyle bir bataklığa düşmüş pırıl pırıl bir genç insana ağır ceza biçilmek isteniyor! Bu mudur adalet? Kadına şiddet niye önlenemiyor, Aleyna’ların katilleri kamuoyu baskısı olmadan ifade vermiyor; kadını korumaya çalışan hapiste çürüyor; kendini korumaya çalışan ölmemek için öldürdü diye hapse atılıyor! Bu mudur adalet, böyle mi önlenecek kadına şiddet?
Son bir soru: Halka aşı ne zaman? Biz de aşı olmak istiyoruz! Saray ve yakınlarına BioNTech, bize Çin malı, o da sadece sağlıkçılara mı yetecek? Saray ve çevresi deneme adı altında aşılandı, halka ne zaman sıra gelecek?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları