Tarih:
17.12.2016
Bir kutu kaçak çay bir tutam suni çiçek bir hakiki mutluluk… Ve bir Türkiye öyküsü
Yılmaz Özdil: Suriye'nin bağımsızlık savaşında, Fransızlara karşı vuruşan bir ailenin oğlu… Babası, bağımsız Suriye'nin ilk milletvekillerinden… Ancak, Baas karşıtı oldukları için ağır bedel ödetilmiş bir aile…
Aslında Londra'ya gidecekti, Essex Üniversitesi'ne kabul edilmişti. Ama son anda vazgeçti, İTÜ'yü tercih etti. Çünkü, kendisine rol model olan ağabeyi İTÜ mezunuydu, onun izinden gitti. İki sene okudu. Mühendis olamayacağına karar verdi. Aklı fikri gazetecilikteydi. İstanbul Üniversitesi'ne geçti, gazetecilik okumaya başladı. Cep harçlığı bile yoktu. Bu nedenle, gündüzleri fakülteye gidiyor, akşamları Aksaray'da bir otelin resepsiyonunda çalışıyordu. 74 senesinin yılbaşı gecesi hayatının aşkıyla tanıştı. Jale'yle… Üniversiteden ortak arkadaşlarıyla katıldıkları yılbaşı partisinde birbirlerini tesadüfen gördüler, hani o ilk bakış vardır ya, her şeyi anlatır, işte tam öyle oldu, dans ettiler. Üç sene boyunca neredeyse her saniye ele ele dolaştılar, neticede evlenmeye karar verdiler. Ama maalesef çok ciddi bir pürüz vardı… Delikanlının ailesi Türkiye'de değildi, biraz sonra anlayacağınız sebeplerden ötürü, gelebilmeleri imkansızdı. Ne yapsın? Kızı istemeye tek başına gitti. O dönemler her şey karaborsa, gaz yok, yağ yok, şeker yok. E kızın ailesi de Erzurumlu, çay severler. Çikolata getireceğine, kaçak çay getirdi iyi mi… Karakterinin en önemli unsurunu, espri yeteneğini buraya da taşımıştı. Kızın ailesi bu mücadeleci sevimli delikanlıya, elbette gülümseyerek peki dedi. Henüz çocuk yaştayken, dördüncü sınıftayken evlendiler. Evlendiler ama, nasıl geçinecekler? Jale güzel sanatlar okuyordu, o dönemlerde yakaya takılan suni çiçek modası başlamıştı. İki genç insan, hayata böyle tutundular. Okulları bitene kadar başbaşa verip, suni çiçek yaptılar, öyle geçindiler. Bir kutu kaçak çay, bir tutam suni çiçek, bir hakiki mutluluk…
*Hüsnü Mahalli bu.
*
Bizim insanımız.
*
Ömrünün sadece ilk 17 senesi Suriye'de geçti, 50 senedir bizimle.
*
Türk vatandaşı.
TBMM'deki bazı tipler “Türk yoktur” derken, o “ben Türk'üm” diyor.
Rüyalarını Türkçe görüyor.
Türkçe düşünüyor.
Halep doğumlu.
“Duygusal olarak İstanbulluyum” diyor.
*
İki evlatları oldu, iki kız, büyüğü Sevra, Arapça “devrim” demek… Küçüğü Dilde, Türkçe-Farsça karışımı, “yürek” anlamına geliyor. Sevra psikoloji okudu, tinerci çocuklar ve tecavüz mağduru kadınlarla alakalı projelerde gönüllü çalışıyor. Dilde medya tasarımı okudu, sanat tasarımcısı olarak sinema sektöründe çalışıyor.
*
Kızlarına düşkün, onların kararlarına saygılı, demokrat bir baba… Şahane pilav yapan, patlıcan yemekleriyle aileye parmaklarını yedirten bir baba aynı zamanda… Ev alma komşu al tabiriyle, komşularıyla muhitiyle uyumlu, sevilen, sayılan, düzgün bir adam.
*
Bizim insanımız.
Bizden biri o.
*
Suriye'nin bağımsızlık savaşında, Fransızlara karşı vuruşan bir ailenin oğlu… Babası, bağımsız Suriye'nin ilk milletvekillerinden… Ancak, Baas karşıtı oldukları için ağır bedel ödetilmiş bir aile… Bu nedenle, 20 sene boyunca Suriye'ye girişi bile yasaktı. Annesi öldü mesela, cenazesine gidemedi, babası öldü, gidemedi.
*
Yüksek lisans yaptı, uluslararası ilişkilerde doktora yaptı. Gazetecilik kariyeri, rahmetli İsmail Cem'in sahibi olduğu Politika gazetesinde başladı. BBC, NBC gibi dünya çapında prestijli medya kuruluşlarında çalıştı. Akp yandaşı Yeni Şafak'ta, Akşam'da çalıştı. Türk basınının bile bilmediği dönemde, Abdullah Öcalan'ın Suriye'de çöreklendiğini yazabilen tek Suriyeli gazeteciydi. Ortadoğu'da Kanlı Pazar, Diren Suriye, Maniki Dünya gibi, Ortadoğu coğrafyasına ayna tutan kitaplar yazdı. En son, Halk TV'de program yapıyordu.
*
Beğenirsin beğenmezsin, görüşlerine katılırsın katılmazsın, orası ayrı… Bugüne kadar tek kelime yalan yazdığını görmedim.
*
Neler söylediğine dair tek örnek vereyim, neler olup bittiğine siz karar verin…
*
“Büyük Ortadoğu Projesi'nin hedeflerinden biri, bu bölgede Atatürk'ten feyz alarak kurulan cumhuriyetlerde ‘birinci cumhuriyetleri' ortadan kaldırmaktır. Amaç, Atatürk'ün bölgedeki izlerinin silinmesidir. Suriye, Irak, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, hepsi Atatürk'ten etkilenmiştir. Birinci cumhuriyetler anti-emperyalistti. Bunların yerine ikinci cumhuriyetler kurulacak. Bu ikinci cumhuriyetler de, içerik ve işleyiş olarak ‘uyumlu İslam' olacak.”
Yılmaz Özdil - Sözcü
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları