İster gül ister ağla
Yılmaz Özdil; E bakalım, Ümitçiğimi hangi cumhurbaşkanına hakaretten yakaladılar acaba!
Varlığıyla onur duyduğum arkadaşım Ümit Zileli, kitap fuarı'na katılmak üzere İstanbul'dan İzmir'e uçtu, kapılar açılır açılmaz polisler bindi, inmesi bile beklenmeden, uçakta gözaltına alındı.
Havalimanındaki polis merkezine götürüldü, cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatıldığı anlaşıldı.
Halbuki, kendisine tebligat gelmemişti, soruşturmadan filan haberi yoktu.
Ama… Tebligata cevap vermediği, savcılığa ifade vermeye gitmediği gerekçesiyle, yakalama kararı çıkarılmıştı.
Neyse ki, hem polisler iyiniyetliydi, hem İzmir'deki savcı anlayışlıydı, kitap fuarından sonra İstanbul'a döner dönmez Anadolu Adliyesi'ne gidip ifade vermesi sözüyle, serbest bırakıldı.
★
Duyar duymaz aradım tabii.
– Kardeşim geçmiş olsun.
– Sağol kardeşim.
– Hangi cumhurbaşkanına hakaret ettiğini söylediler mi?
– Nasıl yani!
– Yani yerli ve milli cumhurbaşkanımıza hakaret ettiğin için mi yakalamışlar,
yoksa başka cumhurbaşkanı için mi?
★
Çünkü…
★
Varlığıyla onur duyduğum bir başka arkadaşım Nihat Sırdar, Türkiye'nin en başarılı ve en çok dinlenen radyo programcısı…
Yedikule'de güzel bir sofra akşamından evine dönerken, Kavacık'ta trafik kontrolüne denk geliyor, ehliyetini uzatıyor, şak… “Hakkınızda yakalama kararı var, sizi şöyle ekip arabasına alalım” deniyor.
Hayrola filan diye soruyor ama, nafile, neden yakalandığı kendisine söylenmiyor, apar topar gözaltına alınarak, karakola götürülüyor, nezarethaneye atılıyor.
Geceyarısı saat dört oluyor.
Mevzu anca anlaşılıyor.
Meğer, bir süre önce sabah programında bir yorum yapmış, Eskişehir'de yaşayan yedi kişi bu yorumdan rahatsız olmuş, söz
konusu yayından dört gün sonra Cimer'e, yani cumhurbaşkanlığı iletişim merkezi'ne şikayet etmişler, cumhurbaşkanına hakaret edildiğini söylemişler, Cimer şikayeti ciddiye alarak, adalet bakanlığına iletmiş, işlemler ışık hızıyla ilerlemiş, cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla savcılık soruşturması başlatılmış, tebligat gönderilmiş, derhal savcılığa gelip ifade vermesi istenmiş.
Ama…
Tebligat, Nihat'ın son çalıştığı radyo kanalına gönderilmiş.
Nihat o radyo kanalından ayrıldığı için, o radyo kanalı da Nihat'tan intikam almak istediği için, Nihat'a haber verilmemiş.
Dolayısıyla, Nihat'ın tebligattan haberi olmadığı için, soruşturmadan filan haberi olmadığı için, ifade vermeye gitmemiş, ifadeye gelmedi diye yakalama kararı çıkarılmış, haberi bile olmadan aranıyormuş!
İşte bu yüzden, trafik kontrolünde denk gelince, gözaltına alınmış.
Neyse…
Sabah oluyor, iki polis memuru eşliğinde karakoldan ekip arabasına bindiriliyor, bir başka karakola uğranıyor, bir başka şüpheli alınıyor, ikisi beraber Çağlayan Adliyesi'ne götürülüyor.
Arka koltukta otururlarken, öbür şüpheli sohbet açıyor.
– Abi geçmiş olsun
– Sağolasın, sana da geçmiş olsun
– Ben içiciyim abi, dün gece çok içesim vardı, o nedenle yanıma fazla mal almıştım, beni yakaladılar, içiciyim diyorum anlatamıyorum… Seni niye aldılar abim?
– Cumhurbaşkanına hakaretten
Uyuşturucudan yakalanan öbür şüpheli “cumhurbaşkanı” lafını duyar duymaz, Nihat'a adeta vebalı gibi bakıyor, arka koltuğun eeeen öbür ucuna yanaşıyor, o saniyeden itibaren bir daha hiç konuşmuyor!
Adliyeye varılıyor.
Savcılık katına çıkılıyor.
Koridor hınca hınç dolu… Kimisi uyuşturucudan trafik kontrolünde yakalanmış, kimisi borcunu ödemediği için, kimisi de otomobilinde el bombası taşımanın suç olduğunu bilmediği için (!) yakalanmış.
Nihat bunlarla birlikte sırasını bekliyor.
Neticede, savcılık kalemi ifade için çağırıyor.
Kalemde görevli olan hanımefendi “her sabah sizi dinliyoruz Nihat Bey” diyor.
Sabaha kadar leş gibi kokan nezarethane battaniyesi altında uyumaya çalışan Nihat, zorlamayla gülümsüyor, teşekkür ediyor.
Ve, savcılık soruşturması kapsamında, cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddia edilen radyo programının deşifresi okunuyor.
O anda anlaşılıyor ki…
Nihat o programda gerçekten cumhurbaşkanından bahsediyor ama, Sudan cumhurbaşkanından bahsediyor iyi mi!
Savcılık kaleminde herkes gülmeye başlıyor.
Meğer, Nihat o programda, dünyanın her tarafında aranan Sudan cumhurbaşkanı El Beşir'in elini kolunu sallayarak Türkiye'ye
gelmesini anlatıyor, Türkiye'de saygın bir siyasetçi gibi ağırlanan Sudan cumhurbaşkanının işlediği suçları filan anlatıyor.
Eskişehir'deki yedi kişi de, “cumhurbaşkanı” lafını duyunca, “vaayyy cumhurbaşkanımıza hakaret etti” diyerek, Cimer'e şikayet ediyor!
Nihat naapsın, ifadesini veriyor, savcılık kalemindeki kahkahalar eşliğinde, nöbetçi savcının yanına giriyor.
Savcı gözucuyla şikayeti ve ifadeyi okuyor, gülmemek için kendisini zor tutarak imzayı atıyor, Nihat'ı serbest bırakıyor!
Benim canım Nihatçığım, Sudan'da darbeyle iktidara gelen soykırım suçlusu bir diktatörü eleştirdiği için, geceyarısı trafikte gözaltına alınıp, karakolda leş gibi battaniye altında bir gece geçirip, uyuşturucu satıcısı bir torbacı arkadaş ediniyor.
★
E bakalım, Ümitçiğimi hangi cumhurbaşkanına hakaretten yakaladılar acaba!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları