Yılmaz Özdil: Sayın hükümetimizin baskın seçimi kazanmak için “müjde” diye duyurduğu vaatler, işte bunlardır.
Hani siz kilit olmuş trafikte saatlerce sabırla beklerken, işinize evinize geç kalırken, emniyet şeridinden vızır vızır basıp giden magandalar var ya… Hani siz yeşil ışıkta bile yayalara saygıyla yol verirken, kırmızı ışıkta ayağını gazdan çekmeyip insanlara çarparcasına geçen, hatalı sollayan, şeritler arasında makas atan, şehir içinde sürat denemeleri yapan, kaldırıma parkeden, ogs'den kaçak geçen hıyartolar var ya… İşte onlara af çıkıyor.
*
Hani siz gerekirse evinizi otomobilinizi satıp devlete olan vergi borcunuzu kuruşu kuruşuna öderken, bankadan kredi çekip yanınızda çalışan işçilerin sigorta primini günü gününe yatırırken, o vergi borcunun üstüne yatıp, sigorta primlerini filan boşverip, devlete ödemesi gereken parayla kendisine villa alanlar, lüks otomobil alanlar var ya… İşte onlar yırtıyor.
*
Hani siz aman bir gün bile sektirmeyeyim diye koşa koşa belediyeye gidip su faturanızı, çöp verginizi, emlak verginizi tıkır tıkır öderken, benden babayı alırlar diyerek sırıtanlar var ya… İşte onların sırtı sıvazlanıyor.
*
Sayın hükümetimizin baskın seçimi kazanmak için “müjde” diye duyurduğu vaatler, işte bunlardır.
*
Çünkü…
Ayakkabı kutusu cumhuriyeti'dir.
*
Düzgün vatandaşlar enayi yerine konularak, cezalandırılır.
Yamuk vatandaşlar uyanık yerine konularak, ödüllendirilir.
*
Parasını bankaya koyanları inek gibi sağarlar, parasını yurtdışına kaçıranın borcunu silerler.
Haciz gelmesin diye çoluğun çocuğun boğazından kesip, kıt kanaat yaşayarak taksitlerini ödersin, devlet arazisine gecekondu ayağıyla altı katlı apartman dikenlere mağdur derler.
Kanunlara kurallara titizlenirsin, habire durdurup kimlik sorarlar, ehliyet sorarlar, alkol muayenesi üfletirler, üstünü ararlar, herif belinde tabancayla dolaşır, canı isteyince çıkarıp sağa sola ateş eder, yürür gider, dokunmazlar.
Çöp kutusu bulana kadar elindeki kürdanı bile üç saat elinde gezdirirsin, atmazsın, sokağa tüküreni, çöpünü balkondan fırlatanı görmezden gelirler.
*
Gelişmiş ülkelerle ikinci dünya ülkeleri arasındaki temel fark, budur.
*
Bu sistem, bilinçli olarak, vatandaşı defolu hale getirir.
Ki, o defolu vatandaş, kendisi gibi defolu yöneticisine hesap sormasın, tam tersine, defolu yöneticisinden medet umsun.
*
Küçük küçük defoluları ne kadar koruyup kollarsan, o kadar alkışlar, o kadar oy verir, böylece, büyük büyük defolular o kadar rahat eder.
*
Düzgün vatandaşın ne kadar az, yamuk vatandaşın ne kadar çoksa, ayakkabı kutusu o kadar büyük olur.