loading
close
SON DAKİKALAR

Gökhan Günaydın, TBMM'de Sahipsiz hayvanlara yönelik kanun teklifi üzerine konuştu; Ölümü Değil Birlikte Yaşamı Savunuyoruz!

Gökhan Günaydın, TBMM'de Sahipsiz hayvanlara yönelik kanun teklifi üzerine konuştu; Ölümü Değil Birlikte Yaşamı Savunuyoruz!
Tarih: 29.07.2024 - 00:20
Kategori: Siyaset

CHP TBMM Grup Başkanvekili Doç. Dr. Gökhan Günaydın, TBMM Genel Kurulu'nda, sahipsiz hayvanlara yönelik düzenlemeler içeren Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerinde konuştu.

 
 

Gökhan Günaydın, Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Hakkında yaptığı konuşmasında;

"Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, 

Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.

Bir Pazar günü, Meclis ziyaretçilere kapatılmışken, TRT yayını yokken, Meclis'in bahçesi, parkı, koridorları halka karşı bariyelerle sıkı sıkıya korunurken, bu teklifi Meclis'e getirdiniz.

 

Bir parti, bir grup neden yapar bunu?

İki nedenle: Ya söyleyecek sözü ya da söyleneceklere verilecek cevabı olmadığından..

Tarih, halktan korkarak hiçbir yere varılamayacağının çok canlı ve acı örnekleriyle doludur. 

Meclisi kapatmak yerine, keşke izleyici localarında, teklifi destekleyen ve karşı çıkan tüm grupların varlığı, iradesi ve gözlemi altında bu teklifi görüşebilseydik. 

Maalesef olmadı.  

Şimdi bu sözleri, halkın temsilcileri olarak bizler söyleyeceğiz. Tıpkı 15 saat açık tutup sonra dört gün kapattığınız Komisyon'da söylediğimiz gibi. 

Sakince, ancak sağırlaşmış kulaklara, betonlaşmış yüreklere işleyecek biçimde..

Başlayalım:

1- Sorunun kaynağı sizsiniz.

Önce yerel yönetimlere bakalım: İstanbul'u, Ankara'yı ve Anadolu'daki çok sayıda belediyeyi 1994 yılında aldınız ve 2019 yılına kadar, kesintisiz 25 yıl, yani çeyrek yüzyıl yönettiniz. Bursa, Balıkesir, Manisa, Denizli, Afyon, Kütahya, Kastamonu, Kırıkkale, Adıyaman, Kilis daha düne kadar sizdeydi.

Gelelim merkezi Hükümete: 2002 yılından bu yana kesintisiz iş başındasınız. 22 yıllık bir dönemden söz ediyoruz. 

Şimdi açalım, Kanun teklifinizin genel gerekçe bölümüne bakalım. Sokak köpeği populasyonu artışından, yeterli aşılama ve kısırlaştırma yapılamadığından, barınak sayısının yetersizliğinden, artan zoonotik hastalıklardan, meydana gelen saldırılardan, kazalardan söz ediyorsunuz. Doğrudur, 25 yıl yerel yönetimleri, 22 yıl merkezi hükümeti siz yönettiniz, şimdi ortaya çıkan sorunların yaratıcısı olarak çözüm üretme yerine şikâyet etmeyi, halkı birbirine düşürmeyi, olmayacak işlerin peşine düşmeyi marifet sayıyorsunuz.

2 – Şimdi söylediklerimizin gerekçelerini açıklayacağım.

a) Teklif gerekçenizde halen 4 milyon sahipsiz sokak köpeği olduğunu tahmin ettiğinizi söylüyorsunuz. Bir cümle önde, “her ne kadar valiliklerden gelen bildirimlere göre 2 milyon olduğu ifade edilse de” diyorsunuz.

Bu nasıl bir aymazlıktır? İllerde yetki genişliği ilkesi çerçevesinde Bakanların temsilcisi olarak çalışan valiliklerin kaydı ile tahmininiz arasında iki kat fark var. Peki bu basit bir biçimde kendi atadığınız valiliklerin bir kaydı bile tutamadığı, gerçek sayılara bir yakınsama dahi yapamadığının itirafından mı ibaret? Maalesef değil. Çünkü teklifiniz, tüm sokak hayvanlarının 2028'e kadar yapılacak barınaklara doldurulması esası üzerinde. Ne kadar barınak yapacak belediyeler? 2 milyon için mi, 4 milyon için mi, yoksa çok daha yüksek sayılar için mi? Bilen var mı, yok. Önemseyen var mı, o da yok. Biz buna basitçe AKP kafası diyoruz..

Gelelim popülasyona. Çok zayıf kayıtlar var. Etraflı araştırmalar yaptım. 2004 yılında 450 bin imiş, 2013'te 780 bin. Peki nasıl olmuş ta bugün 4 milyon olmuş? Demek ki kısırlaştırma yeterli düzeyde yapılamamış.

b) Kısırlaştırma ile ilgili gerekçenizde verilen istatistiklere baktım. 2004'ten bu yana 20 yılda 2.5 milyon kısırlaştırma yapılmış.

2019 öncesi sayı 1 milyon 200 bin. 2019 ve sonrası ise 1 milyon 300 bin. Yani son beş yılda yapılan, önceki onbeş yıldan fazla. Bu size bir şey ifade ediyor mu? Demek ki siz onbeş yıl sonuç doğurucu bir çaba içinde olmazken, belediyelerin CHP'ye geçmesi sonrasında, pandemi döneminde dahi belediyelerimiz etkinlikle çalışmış ve sizin onbeş yılda yaptığınızdan fazlasını 5 yıl içinde yapmış.

 

Peki neden böyle? Birkaç nedeni var.

Öncelikle, büyükşehirlerinizde ilçe belediyeleri ile protokoller yaptınız. Bu işi adeta tümüyle büyükşehirlere devrettiniz. Böylece yerelleşmesi, ölçeğin küçültülmesi gereken kısırlaştırma işini merkezileştirdiniz, yakalanan köpekleri bazen yüz km ötede olan kısırlaştırma merkezlerine ve barınaklara taşıma yaptınız. Bu bir taraftan etkinliği nitelik ve nicelik itibariyle düşürdü, diğer taraftan hizmetin maliyetini füze gibi fırlattı. 

Bir başka klasiğiniz de, topladığınız hayvanları, barınak ve sağlık hizmeti vermekte ısrar eden CHP'li ilçe belediyelerinin sınırları içine bırakıp geri döndünüz. 

Dolayısıyla popülasyon patladı.

c) Sahiplendirilen hayvan sayısı da aynı şekilde çok eksik kaldı. İstatistiğinize göre, 20 yılda kısırlaştırılan 2.5 milyon hayvanın ancak 1/5'i, yani 533 bin hayvan sahiplendirilebildi. Bu alanda etkili bir kampanya, özendirici önlemler, söz konusu olamadı. 

d) Gelelim barınak/bakımevi sayılarına. 2002'de 120 olan barınak/bakımevi sayısı 20 yıl sonra ancak 322 olabilmiş. Yani 20 yılda 200 barınak ancak yapılmış. Yılda 10 barınak. Nasıl, etkileyici değil mi? Şimdi 2028'e kadar kaç tane yapacaksınız? Sahi bir rakam öngörünüz var mı? Yoksa kervan yolda düzülür mü diyorsunuz? 

Burada bazı değerlendirmeler yapalım hep birlikte. Mesele barınak sayısından ibaret değil elbette. Önce kapasite, ardından bilimsel ve mesleki doğruluk, tutarlılık tartışmalarını yapmakta yarar var.

Şu anda 322 barınak / bakımevinin toplam hayvan kapasitesi 105 bin. Asla katılmamakla birlikte, 4 milyon sokak köpeğinin tamamının barınağa toplanma hedefiniz doğrultusunda bir hesap yapalım: 20 yılda yaratabildiğiniz kapasite 100 bin, 2028'e kadar ki 4 yıl içinde, bunun 40 katının yapılmasını emrediyor, yapma işini de ağırlıkla CHP'li belediyelere devrediyorsunuz. Müthiş hesap, müthiş öngörü öyle değil mi? 

Biraz da finansman kısmına bakalım beraber. 2.500 hayvan kapasiteli bir barınak hesabı üzerinden gidersek, bunun gibi 1.600 barınağa daha ihtiyaç var. Bir barınağın yapım maliyetinin 60 milyon TL olduğundan söz ediliyor. O halde yalnızca barınak yapımı için gereken finansman 96 milyar TL.

Ya bu barınakları yönetmek, işletmek? 2.500 hayvan kapasiteli bir tek barınağın mama, personel ve işletme gideri aylık 20 milyon TL olarak hesaplanıyor. 4 milyon hayvanı tutacak 1.600 barınak için aylık 33, yıllık 396 milyar TL'lik bir finansman giderinden söz ediyoruz. 

Peki bu finansman nasıl sağlanacak? Dâhiyane formülü bulmuşsunuz: Kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin büyükşehirler binde 3'ünü, diğer belediyeler ise binde 5'ini bu alana hasretmek zorunda.

Sizde cevabının olmadığını biliyorum ama yine sorayım: Bir etki analizi yaptınız mı, Tarım ve Orman Bakanlığı'nı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı ayrı tutarak, sorumluluğu üzerine yıktığınız belediyeler, bu kaynak büyüklüğü ile bu yatırımı ve operasyonu yapabilecek durumdalar mı? Hangisinin bütçe/sorumluluk dengesi uygun, hangisinin değil. Elbette böyle bir etki analizi yapmadınız. 

Siz her gün mazota zam yaparken her doğan sabah sefere çıkardığı 6.500 otobüsle günde 600 bin litre mazot yakan ve diğer kamu hizmetlerini eksiksiz yapmak zorunda olan, bu enflasyonist ortamda giderleri çığ gibi yükselirken gelirleri düşürülen, AKP döneminde tahsil edilmeyen prim borçları belediye CHP'ye geçince kaynaktan kesilmesi planlanan belediyeler, bu kaynakları nasıl ayırabilecekler? 

Tabi onun da formülünü kolayca bulmuşsunuz. Ne olacakmış, bu kaynağı ayırıp sarf etmeyen belediye başkanı ve yetkililerine 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verecekmişsiniz. 

Amacınızın ne olduğunu biliyoruz, ancak sizin sözde adaletinize bırakacak ne bir tek bir insanımız, ne hayvanımız ne de belediyemiz ve başkanımız vardır, bunu çok iyi bilin.      

Gelelim yasanın yürürlük tarihine. 

Getirdiğiniz teklifle “yakala, kısırlaştır, yerine bırak” şeklindeki mevcut tasarımı, “yakala-kısırlaştır-barınakta tut” şekline dönüştürüyor, kanunu da yayımı tarihinde yürürlüğe sokuyorsunuz. Eksik olan ne? 4 milyon sokak köpeğinden 3 milyon 900 bini için barınak yok. Dolayısıyla, getirdiğiniz yanlış tasarımın uygulanabilmesi fiilen mümkün değil.

Diyoruz ki, bugünden yarına uygulanabilecek bir şey yok, tasarıyı geri çek. Tüm taraflar uygarca ve tüm boyutlarıyla tartışsın, ölümü değil birlikte yaşamı savunan bir düzenlemeyi hep beraber getirelim.

Buna hayır diyorsunuz, meclisi kapatıp TRT yayını yaptırmıyor,  bir oldu-bitti kurmaya çalışıyorsunuz. Çünkü amacınız üzüm yemek değil, bağcı döğmek. 

Aslında amacınızın ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Vatandaşla vatandaşı, köpekle insanı, yurttaş ile belediyeyi karşı karşıya bırakarak siyaset yapmanıza izin vermeyeceğiz.   

Önce itlaf dediniz, sonra ötenaziye çevirdiniz, ardından Veterinerlik Kanunu'na atıf yaptınız. Konunun uzmanları bilir ki, bir barınağı full kapasite doldurmak, hayvanları enfeksiyon hastalıklarından ölüme mahkum etmek demek. Hangi laf cambazlığı, hangi gizlenen amaç altında olursa olsun, buradan ilan edelim: canlı ölümü üzerine bir tasarım yapamayacaksınız. 

 

Peki ne yapılması gerekiyor?

1 – Teklifi derhal geri çek. Başta yasayı uygulayacak belediyelerin çatı örgütü olan Türkiye Belediyeler Birliği olmak üzere, tüm paydaşlarla işbirliği içinde çağdaş bir düzenlemeyi hep beraber yapalım. 

2 – Sorumluluk yalnızca belediyelerde değil, başta Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmak üzere merkezi Hükümetle paylaşılsın.

3 – 2019 tarihli Araştırma Komisyonu Raporu'nda belirtilen fon kurulsun, yerel yönetimlere kendilerine yüklenen görevlere uyumlu kaynak sağlansın. 

4 – 2 milyon dişi sokak köpeğini üç yıl içinde kısırlaştıracak bir seferberlik başlatılsın. Bu çerçevede kısırlaştırma merkezileştirilmesin, aksine yerelleştirilsin. Tüm belediyeler yanında, veteriner hekimlerle sözleşmeler imzalanarak yılda 700 bin kısırlaştırma operasyonu hedeflensin.

5 – Aşılama faaliyetleri düzenli kayıtlarla izlensin, eksiksiz bir düzeye getirilsin. 

6- Düzenlenecek etkili kampanyalarla, yılda 30 bin civarında seyreden sahiplendirme düzeyi en az yılda 100 bin düzeyine yükseltilsin. 

7 – Saldırganlık eğilimi gösteren, hasta köpekler toplanarak barınaklarda rehabilite edilsinler. Barınak ve bakımevi sayısı, tüm hayvanlar için değil, hastalık/saldırganlık/tedavi gibi gerekler nedeniyle barınakta tutulması gerekli hayvan sayısına göre, uzmanlarca belirlensin, kamu kaynağının israfının önüne geçilsin.   

8 – Bir tek yurttaşımıza sahipsiz köpek saldırısının gerçekleştirilemeyeceği önlemler etkinlikle yaşama geçirilsin. Bu çerçevede okullarda, duraklarda, sokaklarda gerekli önlemler uzman meslek grupları tarafından alınsın, bunlara ilişkin işbirlikleri yaşama geçirilsin.

9 – Bu alandaki tüm çalışmalar, paydaş STK'lar ile birlikte uygulanarak denetimi sağlansın, istismar ve kötü uygulamaların önüne geçilsin. 

10 – Üretim ve ticaret yasaklansın, bu alandaki denetimler artırılsın.

11 – Hayvanların yaşam hakkına karşı işlenen suçlarda ve terk etmelerde caydırıcı cezalar verilsin

12 – Ötenazi vs hangi kavram altında olursa olsun, canlı öldürmeye yönelik tüm kavramlar yasa kapsamından çıkarılsın.

 

Son olarak yurttaşlarımıza seslenmek istiyorum.

Bu yasayı bu şekliyle geçirmemeniz için her türlü çabayı Meclis içerisinde göstereceğiz. Yurttaşı kutuplaştırmanıza, gündemi değiştirmenize izin vermeyeceğiz. 

Kanun devleti olmayın, hukuk devleti olun. Çıkarttığınız yasalar, evrensel hukuka uygun olsun. 

Tersi olursa, eller yaşama değil de ölüme kalkarsa, hiçbir CHP'li belediye, ölüm konusunda sizinle işbirliği yapmayacak. 

Yasanın gerçek yürürlük tarihi olabilecek 2028 yılında da, iktidarda siz değil CHP olacak." dedi.

 

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları