ABD tarafından desteklenen Nabucco doğalgaz boru hattına alternatif olarak gösterilen Güney Akım boru hattının Türkiye karasularından geçmesine onay verildi.
ABD tarafından desteklenen Nabucco doğalgaz boru hattına alternatif olarak gösterilen Güney Akım boru hattının Türkiye karasularından geçmesine onay verildi. Rusya’yla yapılan anlaşmadan iki gün önce ise Azerbaycan’la doğalgaz boru hattı yapım anlaşması imzalanması dikkat çekici…
Dün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Botaş Genel Müdürü Fazıl Şener, Rusya Başbakanı Vladimir Putin ve Rus devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi Gazprom Başkanı Aleksey Miller, Güney Akım doğal gaz boru hattının Türkiye’nin karasularından geçişine izin veren anlaşmayı imzaladı.
Güney Akım boru hattı Rus doğalgazını Karadeniz’in altından geçerek Bulgaristan, Macaristan, Sırbistan ve Slovakya üzerinden Batı Avrupa’ya taşıyacak. 900 kilometre uzunluğundaki boru hattı yılda 63 milyar metreküp gaz taşıma kapasitesine sahip olacak ve yapımı 2015 sonunda tamamlanacak.
Nabucco’ya rakip mi?
Güney Akım boru hattının ABD tarafından desteklenen ve yine Türkiye üzerinden geçecek olan Nabucco boru hattının en güçlü rakibi olduğu ifade ediliyor. Ortadoğu ve Hazar havzasının Rusya haricindeki ülkelerinden Avrupa’ya doğalgaz taşıyacak olan Nabucco boru hattı 3900 kilometre uzunluğunda olacak. Yılda 31 milyar metreküp gaz taşıma kapasitesi olacak hattın yapımının 2014 tamamlanması öngörülmekteydi. Ancak hattın yapımını üstlenen konsorsiyumun idari yöneticisi Reinhard Mitschek kısa süre önce, inşaata ancak 2013’te başlanabileceğini ve yapımın 2017’den önce tamamlanamayacağını açıklamıştı. Nabucco’nun inşaatındaki bu gecikmenin proje maliyetini ciddi ölçüde yükselteceğini söyleyen Avrupa Birliği Enerji Denetçisi Guenther Oettinger, maliyetin daha önce öngörüleni 11,2 milyar dolar yerine 21,4 milyar dolara çıkabileceğini açıklamıştı.
Nabucco’nun esas büyük sorunu ise, Rusya’yı dışarıda bırakan hattın taşıma kapasitesine ulaşılabilmesini sağlayacak yeterli doğalgaz rezervinin bulunmaması. Hatta doğalgaz temin etmesi beklenen ana kaynak Azarbaycan’ın Şah Deniz 2 sahası. Ancak bu sahadan da ancak 2017’de gaz çıkarımına başlanabileceği belirtiliyor. BP ve Norveç devlet şirketi Statoil tarafından arama-çıkarma faaliyetleri yürütülen Şah Deniz 2 sahasının da 16 milyar metreküp gaz üretme kapasitesi olduğu belirtiliyor. Şah Deniz 1 sahasının kapasitesi ise 8,6 milyar metreküp. Dolayısıyla bu iki sahanın tam kapasiteyle Nabucco’ya gaz vermesi halinde dahi hat tam kapasiteye ulaşamayacak.
Nabucco’nun yapımının ertelenmesi, maliyetinin artması ve gaz tedariki konusundaki belirsizlikler ABD destekli projeyi bir hayli zora sokmuş bulunuyor. Buna karşın maliyeti çok daha düşük ve tedarik sorunu olmayan Güney Akım, ekonomik olarak daha cazip hale gelmiş bulunuyor.
Ancak Güney Akım’ın yapımı tamamlandığında, kasım başında ilk etabı açılan Kuzey Akım ve diğer boru hatları da hesaba katıldığında, Rusya, AB’nin toplam doğalgaz gereksiniminin yüzde 40’ından fazlasını sağlıyor olacak. Bu durum ise Rusya’ya çok önemli bir siyasi manivela kazandırıyor.
ABD’nin NATO vasıtasıyla Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Romanya’yı NATO’ya dahil ederek, Ukrayna ve Gürcistan’ın ise üyeliğini gündemde tutarak yarattığı nüfuz alanını kullanarak Rusya’yı Balkanlar ve Orta Avrupa’da çevrelemesine karşılık, boru hatları sayesinde AB nezdinde çok önemli bir kaldıraca erişen Rusya bu askeri kuşatmayı başka bir kanaldan yarmaya çalışıyor.
Destek Alman tekelinden
Avrupa Birliği’nin Rusya’ya böyle bir siyasi enstrüman sunmamak için uzun süre ayak dirediği biliniyor. Ancak Ortadoğu’daki gelişmeler ve derinleşen ekonomik krizi takiben, özellikle Alman emperyalizminin Rusya politikasında bir değişim gerçekleştiği dikkat çekiyor. Kuzey Akım boru hattının açılmasının ardından, Güney Akım boru hattının da yapım aşamasına gelmesinde, mart ayında Alman kimya tekeli BASF’ın enerji sektöründeki kolu olan Wintershall ile yapılan anlaşma önemli bir rol oynadı. Kuzey Akım boru hattında yüzde 15,5’luk hisseye sahip olan BASF Wintershall, Güney Akım projesine de yüzde 15’lik hisseyle dahil olarak Gazprom’la ortaklığını pekiştirdi. BASF Wintershall’ı Güney Akım projesine katılan Fransız enerji tekeli EDF izledi. Bu ortaklıklar, Nabucco’nun gerçekleştirilebilirliğini daha da sarsmış oldu.
Türkiye aslında martta yapılan anlaşmayı takiben Güney Akım’a geçit vereceği sinyali vermişti. Nisan ayında
AKP hükümeti, Gazprom’a Karadeniz’de boru hattının geçebileceği rotayı tetkik etme izni vermişti. Dün ise hattın yapımı için anlaşma imzalandı.
Türkiye’nin “pragmatik” politikası
Dün Rusya’yla imzalanan anlaşmadan iki gün önce ise Azeri gazını Avrupa’ya taşıyacak bir başka boru hattının yapımına başlanması konusunda başka bir anlaşma daha imzalanmıştı. 5 milyar dolara mal olması beklenen Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı’nın AB’ye yılda 10 milyar metreküp gaz taşıyabileceği, kapasitenin tedrici olarak 25 milyar metreküpe kadar yükseltilebileceği belirtiliyor. 2012’de başlayacak olan inşaatın 2017 sonlarında bitmesi bekleniyor. Trans Anadolu boru hattı Şah Deniz’deki doğalgaz sahalarından Avrupa’ya gaz taşıyacak.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Azerbaycan’la yapılan anlaşma sonrasında iki ülkenin son yıllarda “doğalgaza susamış” Avrupa pazarına alternatif yollar önermek üzere işbirliğini yoğunlaştırdığını söyledi. Yıldız, pazartesi günü imzalanan anlaşmanın batıya giden enerji yollarını çeşitlendirme çabasına katkı sunacağını sözlerine ekledi.
Başka bir ifadeyle pazartesi günü Rusya’nın enerji jeopolitiğiyle ilgili hesaplarını bozucu bir adım atan Türkiye, iki gün sonra bu hesapları güçlendiren bir başka adım atmış oldu.
Nasıl yorumlamalı: AKP’nin enerji politikasını büyük resim içerisinde görmek
Birbiriyle çelişkili görünen bu iki adımın,
AKP hükümetinin Türkiye’yi batıya yönelen enerji nakil hatlarının ana güzergahı yapma politikasıyla tutarlı olduğu söylenebilir. Ancak bunun yanı sıra gözden kaçmaması gereken bir başka olgu da Rusya’yla enerji alanındaki yakınlaşmaya diplomasi alanında artan sürtüşmelerin eşlik etmesi. NATO füze kalkanı, Suriye ve İran gibi başlıklarda Rusya’yla gerilen ilişkiler, enerji alanındaki bu hamleyle bir süreliğine de olsa rahatlatılmış oldu.
Bu adımın atılmasında Almanya ve Rusya arasında son dönemde yoğunlaşan yakınlaşmanın ve buna karşılık Türkiye ile Almanya arasındaki tırmanan gerilimin
AKP hükümetinde yaratmış olabileceği gerilimlerin de etkili olduğu öne sürülebilir.
Büyük resme bakıldığında, enerji politikasında “fırsatları değerlendirmekte” olduğu izlenimini veren
AKP hükümetinin uluslararası alanda biriktirilen büyük tehlikeler karşısında zaman kazanma arayışına girip girmediği sorgulanmalı...