loading
close
SON DAKİKALAR

Gürsel Tekin: Bakanlar Kurulunun 3'te biri ülkeyi soydu kimse ceza almadı

Gürsel Tekin: Bakanlar Kurulunun 3'te biri ülkeyi soydu kimse ceza almadı
Tarih: 18.05.2017 - 15:51
Kategori: Medya

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin: Uluslararası verilere baktığınızda yolsuzlukta Avrupa'da birinci, dünyada 3. sıradayız. Bakanlar Kurulunun 3'te biri ülkeyi soydu kimse ceza almadı. Böyle bir hukuk sistemi olur mu?

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Can Ataklı'nın Yazıişleri programına konuk oldu. Tekin, uluslararası verilere göre Türkiye'nin yolsuzlukta Avrupa'da birinci, dünyada 3. sırada olduğunu belirterek, "Bu kadar yolsuzluğa rağmen yargılanan kimse var mı? Bu ülkede çocuk aç olduğu için iki dilim baklava aldı 15 yıl ceza yedi. Bakanlar Kurulunun 3'te biri ülkeyi soydu kimse ceza almadı" dedi.

Gürsel Tekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyareti öncesi Reza Zarrab hakkında görüşme yapılıp yapılmayacağı sorusuna 'Türk vatandaşıdır, bizi ilgilendiriyor' dediğini hatırlatarak, "Dünyada 12 bin tutuklu Türk var. Bugüne kadar tutuklularla ilgili hiçbir girişim duymadım. Reza meselesiyle ilgilenilmesinin nedenini biliyoruz. 17-25 Aralık döneminde bakan Reza için 'önüne yatarım' dedi. Dosyanın içeriğine bakınca önüne yatamadılar ama birçok insan yanında yatabilir" şeklinde konuştu.

Tekin'in açıklamaları şöyle:

-(Suriye ile ilişkiler) Erdoğan'ın 2010'da Gaziantep'te mitingi oldu. Biz de destekledik. Komşularla iyi ilişkiler kurmamız lazım. O mitingde Erdoğan, 'Esad kardeşimizde tel örgülerin tamamını kaldırdık. Antepli kardeşlerimiz elini kolunu sallayarak Şam'a, Şam'daki kardeşlerimiz Antep'e gelecek' dedi. Aradan 8 ay geçtikten sonra Erdoğan çıktı 'sabrım taştı' dedi. Sabrını taşıran ne? O süreçten itibaren yeni bir döneme girdik. ÖSO gibi bir ordu kurulmasını, lojistik destek verilmesini unutmuş sonucu tartışıyoruz. 

Reyhanlı'da 53 vatandaşımız hayatını kaybetti. 'Savaş suçu sayarız' dediler. 'Esad sol bir örgüt ve o patlamayı yapmıştır' dedi. Yabancı ajanslar orayı izlediği için El Kaide'nin patlattığı ortaya çıkınca açıklamaları fos oldu. ABD'ye gitmeden öce estiler gürlediler. Sonuçta geldiğimiz nokta da fos çıktı. 

ABD ve Rusya'nın ortak olarak savunduğu tek konu PYD. PYD'nin ilk şube açtığı yer Rusya'dır. 

-(Erdoğan'ın ABD ziyaretiyle ilgili) Sorgulanması gereken ve Türkiye'yi zor durumda bırakan Reza meselesidir. 'Reza meselesini de konuşacak mısınız?' sorusuna Cumhurbaşkanı 'Türk vatandaşıdır, bizi ilgilendiriyor, konuşacağız' dedi. Dünyada 12 bin Türk tutuklu var. Bugüne kadar tutuklularla ilgili hiçbir girişim duymadım. Reza meselesiyle ilgilenilmesinin nedenini biliyoruz. 17-25 Aralık dönemindeki dosyada fark ettik ki dönemin bakanı Reza için 'önüne yatarım' dedi. Dosyanın içeriğine bakınca önüne yatamadılar ama birçok insan yanında yatabilir. 

Eski New York Belediye Başkanı Reza'ya danışman tutuldu. Amerikan hakim kendisine avukat mısınız diyor? 'Danışmanım, diyor. Ne danışmanlığı sorusuna Amerika'nın çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapıyorum' diyor. Bu vatandaş Türkiye'nin pr'ı için de tutulmuş bir insan. Türkiye'nin çıkarı burada nerede?

Hukuk sistemimizi işletmiş olsaydık bu belalarla karşı karşıya kalmazdık. Bu dosyada ne olduğunu, sadece yolsuzluklar değil, Ortadoğu'yu ilgilendiren kimyasallarla ilgili de dosyanın içinde olduğu söyleniyor. Bu dosya Türkiye'ye karşı tehdit olarak kullanılıyor mu? Biz Reza ile Gülen'i beklerken Amerikalılar papazı istediler.

Türkiye'nin istediği silahlar Türkiye'ye değil PYD'ye verildi. Ona sesleri çıkmıyor.
 
Reza konusunda Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı 'suçsuzdur bırakın' demiyorlar. 'Verin biz yargılayalım' diyorlar. 

Hukuk sisteminin işlediği bir ülkede bu manzara mümkün değil. Zarrab'ın avukatıyla görüşüyorsun. Biz FETÖ meselesiyle ilgilenin derken Reza FETÖ'nün önüne geçmiş. Adalet Bakanı '85 koli belge gönderdik' dedi. 85 koli göndermek vermeyin demektir.

(Halkbank Genel Müdür Yardımcısının ABD'de tutuklanması) Bu dosyada 53 isim olduğu söyleniyor. Bu listede siyasiler var mı, bunlar kim? Sadece bir genel müdür rehin alınmış değil devletin bir bankası rehin alınmış. Uluslararası arenada o bankanın itibarını düşünün. Herhangi bir ülkenin o bankanın mektubunu kabul etmesi mümkün değil. Bu dosya Türkiye dış politikası konusunda ciddi bir tehdit olarak ortada bekliyor. 

-İçeride palavralarla dış politika götürmeye çalıştılar. Daha nelerle karşı karşıya kalacağız bilmiyoruz. Nasıl 2002 yılında farketmeyip çok tehlikeli bir sonuçla karşılaştıksa bugün Katar'da Türk üssü kuruluyor. Niye? 

Trump İran üzerine her şeyini kurguladı. Katar'da bir üs kurmamız yarın bizi bir Şii ya da İran kavgasına sokar mı?

-1991 yılında her cuma günü sayın Erdoğan, Gül, Arınç aklınıza gelebilecek bütün milli görüşçüler Beyazıt Meydanı'nda namaz kılar, eylem olurdu. O zaman sloganları 'kahrolsun İsrail kahrolsun Amerika' idi. Ne oldu o eylemler. Nereden nereye geldi? Mavi Marmara meselesinde 'hesabı sorulacak' denildi. Öldürülen kardeşlerimizin evlerinde tüm yöneticiler neredeyse hatim indirdiler. O kardeşlerimiz hala tazminatlarını alamadılar. 

Yıllarca siyonizm üzerine siyasetinizi oluşturacaksınız, parlamentoda el kaldıracaksınız. CHP, HDP, MHP karşı çıktı. İsrail hükümeti bu kardeşlerimizin tazminatları alabilmeleri için 'ulusal ve uluslararası dava açmayacaksınız, haklarınızdan feragat edeceksiniz. Ancak öyle para alacaksınız. Yürüyen davalardan vazgeçeceksiniz' dedi. 

İslam coğrafyasında olan sorunları hassasiyetle takip eden gazetecilere de bakıyorum. Nasıl oluyor 24 saat içinde böyle takla atabiliyorlar? Duyarlı kesimin tepkisini de göremedim. Amerikalıların çok güzel bir sözü var. Bütün ortaklıklar bozulur, suç ortaklıklarını zor bozarsınız. Paranın gücü her şeyi esir alıyor.

-(Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın AKP genel başkanı olması) Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı olduğu gün parlamentoda tarafsızlık yemini etti. Bu kalktı. Referandumda CHP olarak bu Başkanlık değil 'başkan sistemi' dedik. Parça parça adımlar atıldı. Cumhurbaşkanı geçen gün üyeliğini yaptı. Dün HSYK seçimi vardı. Partililer seçildi. Yeni bir düzene geçiyoruz. Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Yargıtay'ın, Danıştay'ın, valilerin başkanı. Kongrede ne bekliyorsunuz? 

Dünkü anayasa milletin anayasası değildi, bugünkü de değil. Nasıl ki Evren kendine göre yaptıysa bugünküler de kendilerine göre yaptı. Milletin derdine derman olacak bir madde yok. Kendilerini korumaya alan bir anayasa. 80 milyon yurttaşımızın kendisini güvende hissedebileceği bir anayasa hazırlamamız lazım. 

-Uluslararası verilere baktığınızda yolsuzlukta Avrupa'da birinci, dünyada 3. sıradayız. Bu kadar yolsuzluğa rağmen yargılanan kimse var mı? Bu ülkede çocuk aç olduğu için iki dilim baklava aldı 15 yıl ceza yedi. Bakanlar Kurulunun 3'te biri ülkeyi soydu kimse ceza almadı. Böyle bir hukuk sistemi olur mu? 

100 milyar dolar yolsuzlukla ilgili İstanbul rant haritasını açıklamıştım. Üstünden 7 yıl geçti. Kimse de itiraz etmedi. Zaman zaman sayın Erdoğan da sayın Yıldırım da beni tasdik ettiler. Bugün FETÖ'den bırakılan damadın yerleri de dahil olmak üzere bu yerlerin nasıl verildiği ile ilgili 6 yıl önce paylaştım.  

-Bu sistemin 2019'a kadar gidip gitmeyeceği konusunda soru işaretleri var. Uygulamalar başlayınca herkes isyan edecektir. 

Bana göre yüzde 58-60 Hayır çıkmıştır. Geçmiş dönemlerde iktidar mensupları oyları çalıyor diye önlem aldık ama devletin kurumunun bu organizasyonun içinde olduğunu hesaplayamadık. YSK bir gün önce hepimize sms geçiyor 'mühürsüz oylar geçersizdir' diyor. Seçim başladığı gün saat 3'te vahiy geliyor. Kurulun hiçbir üyesi haberdar değil. Bir parti yöneticisi dilekçe veriyor 'mühürsüz oy çıkarsa kabul edin' diyor. Organize işlerin somut olduğu ortaya çıkıyor. Devletin kurumlarının çürüdüğünün göstergesi.

Hukuksal mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurularını yaptı arkadaşlarımız. AİHM'ye gideceğiz. Haklarımızı orada arayacağız. Gasp edilmiş seçimin sonucunu alana kadar mücadelemiz devam edecek.

-Genel merkezde de STK'lerin de nasıl bir anaysa konusunda hazırlıklarımız var. Siyasi partinin mutfağında anayasa hazırlanması doğru değildir. 

-Darbe girişiminde sonra FETÖ okullarına, AVM'ler', yurtlara el kondu.Hepsi TMSF'ye devredildi. 

Çevre ve Şehircilik Bakanı '1241 vatan toprağına el koyduk' dedi. Soru önergesi verdik, 'Hangi illerde, nerededir' dedim cevap verilmedi. Bütün bu vatan topraklarının kim tarafından verildiğini buldum. Vatan toprakları bakanlar tarafından tahsis edilmiş, üstlerindeki binaların yapılması için bakanlar tarafından teşvik kredisi alınmış, imar için belediyeler imar uygulaması yapmış. Bütün bunları yapanlarla ilgili soruşturma yok. Bu yerlerin hepsi kamuya ait.

-İstanbul İl başkanı olduğum dönemde 163 yere 2008-2009 yıllarında dava açmışım. AKP bir gece yarısı torba yasayla bilirkişi müessesesini değiştirdi. Açtığımız davaların 100'e yakınından sonuç aldık 63'ünden alamadık. İstanbul il başkanıyken 2009'da danışmanım Zaman gazetesinde 'Gürsel Tekin ağır cezada yargılanıyor' diye haber var' dedi. Kadıköy Belediyesi'nde görev yaptığım dönemde 10 yıllık sürede tek soruşturma geçirmedim.

Dönemin Bakanı Beşir Atalay'ın imzasıyla 2 müfettiş gönderiliyor bir sinemayla ilgili bilirkişi organizasyonuyla bana operasyon yapılıyor ve ceza verildi. Bunlar şimdi tutuklu FETÖ'den. Bu 2009'da Ayamama Deresi'nin orada FETÖ'ye verilen okula dava açtığım için oldu. Ayamama Deresi'nde 35 insan öldü. Zeytinburnu'nda 24 kişi patlamada öldü. 12 kardeşimiz 60 lira almak için naylon çadırlarda Ümraniye'de çadırlarda öldü. Bunlarla ilgili soruşturmalarda bir tek kamu yöneticisi ceza almadı.

Ayamama Deresi'nin güzergahı değiştirildiği için orası patladı. O güzergah FETÖ'nün okullarına AVM'sine yer kazandırmak için değiştirildi. 

Okulu tahsis eden, teşvik kredisi veren, ima uygulaması yapanlar hakkında soruşturma yapmayacaksınız oraya çocuğunu gönderenlere soruşturma açacaksınız. Siyasi ayağına FETÖ'nün hala girilmedi. Milletin malvarlıkları FETÖ'ye AKP'li yöneticilerce tahsis edilmiş.

-(Başkanlık sistemi) 'Koalisyonlardan kurtulacağız' diye getirilse de bu getirilen koalisyon sistemidir. AK Parti de koalisyondur. 18 cemaatle oluşmuş koalisyon değil misiniz? Cemaatin 1'i gitti.

-(CHP içi tartışmalar) Sayın Baykal Sayın Fikri Sağlar'ın eleştirileri makul eleştiriler. Zamanlamasına katılmıyorum. Herkesin hukuk mücadelesi verdiği yerde böyle bir eleştiriyi kamuoyuyla paylaşmak doğru değildi. Eleştiri ve özeleştiri mekanizmalarını mutlaka işletmeye çalışmalıyız ama bunlar mutfakta olmalı. Sayın genel başkanımız MYK'de, PM'de, grup toplantısında son derece demokrat davranıyor. (Kapının önüne koyarım sözü) Sayın genel başkan tarzım değil, sonradan üzüldüm' dedi. Sayın Sağlar da 'Bu maksatla söylemedim' diyebilirdi. Ama sayın genel başkanın attığı adımı Sayın Sağlar atmadı.

Ben sayın genel başkanın MYK'sindeydim. En ağır eleştirileri yapan biriydi. Karar defterine de muhalefet şerhi koydum. Ama sayın genel başkanıma, partinin kurumsal kimliğine zarar verecek tek kelime kullanmış değilim. Partililik bunu gerektirir. Hele böyle bir dönemde bizim yan yana durmamız lazım."


Vişne Haber Ajansı







































ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları