Uğur Dündar, Halk TV’de yarın başlayacak programı için söz verdi...
Araştırmacı gazeteciliğin ‘yarım asırdır namluların ucunda yaşayan’ duayen ismi, bağımsız gazeteciliği yaşatmak için ücret almayacak
Yarın, Halk TV’de yayınlanacak ‘Halk Arenası’ adlı programda sevenleri ve haberin doğrusunu öğrenmek isteyenlerle buluşacak olan Dündar’la İstanbul’da Anadoluhisarı Sabancı Öğretmenevi’ nde konuştuk. Sohbet sırasında öğretmenevinde olan genci, yaşlısı ve başörtülüsüyle yüzlerce kişi, Uğur Dündar’a sevgi gösterisinde bulundu.
- İnsanlar sizi çok seviyor. Yanımıza gelenlerin çoğu, “Başbakan, Cumhurbaşkanı olun” diye istekte bulundu.
- Cumhurbaşkanı, Başbakan olmak değil, halkın gazetecisi olarak kalmak istiyorum.
- Yılmaz Özdil, “Uğur Dündar, İstanbul’dan belediye başkanı olarak adaylığını koyarsa kesin kazanır” dedi.
- Sevgili Yılmaz benim için hep güzel düşünür. Kendisine çok teşekkür ederim. Ancak ben yarım asırdır adeta namluların ucunda yaşadım, acılar çektim, tehdit edildim, hâlâ da ediliyorum. Bunları bir partiye hizmet etmek için yapmadım. Ben, Türk halkının gerçekleri öğrenme hakkına hizmet ettim. Bu noktadan sonra bir parti için gazeteciliği bırakmayı doğru bulmuyorum.
‘Gerçekler gizleniyor’- Türkiye’de gerçek haberin peşinde olanlar, Uğur Dündar’ı yarından itibaren Halk TV’de izleyecek. Duygularınızı öğrenebilir miyiz?
- ‘Arena’yı tekrar ‘Halk Arenası’ adıyla yarın saat 21.00’de Halk TV’de başlatmak, gerçekten beni heyecanlandırıyor. Bana programda son dönemin başarılı habercilerinden olan Ece Zereycan eşlik edecek.
- İlk konuklarınız kim?
- Kadim dostum Müjdat Gezen ile sevgili kardeşim Yılmaz Özdil konuğum olacak.
- Programın anlatmak istediğiniz özellikleri var mı? Çünkü birileri, alacağınız ücreti de merak edecektir…
- (Gülüyor) Bugüne kadar çok şükür çocuklarımızı namerde muhtaç etmeyecek paralar kazandık. Ailemizin ihtiyaçlarını karşılayacak parayı da SÖZCÜ veriyor zaten.
Dolayısıyla, ‘Halk Arenası’ programını ücret almadan hazırlayacağım. Program halk adına, toplum yararına olacak. Bizim aradığımız para değil, bağımsızlık ve özgür haberciliktir. Onu yazılı basında SÖZCÜ’de, televizyonda da Halk TV’de yapabiliyoruz.
- ‘Halk Arenası’ programında neler olacak?
- Her hafta perşembe akşamı önemli konuklarımız olacak. Halkın gündeminde olan dosyaları, uzmanlarla tartışacağız. Bu programda kimseye iftira atılmayacak, hakaret edilmeyecek, cevap haklarına saygı duyulacak. Hata yapılırsa da özür dilemek erdem sayılacak.
- Peki, ne olmayacak?
- Kimseye yağcılık ve yalakalık yapılmayacak (gülüyoruz).
- Sayın Dündar, Atatürk’e, Cumhuriyet ve değerlerine sahip çıkanlar için ülke olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Bu döneme ışık tutmak sizin için de kolay olmayacak…
- İşimiz hiçbir zaman kolay olmadı ki. Güç odaklarının, yani iktidarın, örtbas etmek istediği haberdir. Bunun dışında kalan her şey reklamdır. Bugün Türkiye’de örtbas edilen haberciliktir. Habercilik adı altında yapılanlar da reklamdır. Yarım asıra yakın bir zamandır yazılı basınla televizyonda çalışıyorum. Türkiye’de gerçeklerin söylenmesinden hoşlanan bir iktidar görmedim. Bazıları beni öldürme planları yapmaya kadar işi götürdü.
‘Bir gün arınacağız’
- Bunu açabilir miyiz?
- Susurluk Çetesi’nin öldürülecekler listesinde benim de adım vardı. O kaza olmasaydı büyük ihtimalle kısa süre sonra ben de yok edilecektim.
- Siyasetten medyaya, kirlilik gün be gün büyüyor. Bunlar nasıl temizlenecek?
- Çağdaş demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla işlemeye başladığında, hukukun üstünlüğü egemen olduğunda, hakim ve savcılar bağımsızlıklarına kavuştuklarında Türkiye arınma sürecine girecektir.
- Çalışanına, “Kalemini kır ama satma” öğüdünü veren medya patronlarının mazide kalması, günümüz medyasındaki olumsuzluklar için etken oldu galiba…
- Bakın, bugün SÖZCÜ, iktidarı kızdırsa bile gerçek haberlerin özgürce yayınlandığı bir gazete olarak saygı görüyor. “Gücünü nereden alıyor?” diye sorarsak, cevap çok basit… Gücünü patronunun sadece medya faaliyeti yapmasından alıyor. Başka patronların sıkıntısı, yaptıkları diğer ticari işlere medyayı da katmalarından oluyor. Çünkü iktidar, onları öteki işlerinden dolayı sıkıştırıyor. Burada Aydın Doğan’ı ayrı tutmak istiyorum. Çünkü o, iktidara karşı durabileceği kadar dik durdu. Yılmaz Özdil, Mehmet Y. Yılmaz ve Ertuğrul Özkök gibi yazarlarını feda etmemek için büyük çaba harcadı.
- Genç habercilere neler tavsiye edersiniz?
- Çok çalışsınlar. Yaratıcı olsunlar… Bu özelliğin gelişmesi için çok okusunlar… Mutlaka ikinci bir dil öğrensinler.
‘Özakman unutulmaz’- Sohbetimizin sonuna geldik, eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
- Bu vesileyle Tuncel Kur- tiz’i ve Turgut Özakman’ı bir kez daha anmak isterim. Kurtiz, devrimci bir sanatçıydı. Özakman Usta’ya gelince… Kendisini yakından tanımış olmayı hayatımın en büyük onurlarından biri olarak kabul ediyorum. Onun ‘Dersimiz Atatürk’ filminde küçük bir rol almıştım. Turgut Özakman bana göre Cumhuriyet’i en iyi anlatan yazardır, değerli bir yurtsever ve Atatürkçü’dür. İnsanlık yaşadıkça ‘Şu Çılgın Türkler’ de yaşayacaktır.
Bugün iftira atanlar yarın hesap verecek- Uzun zamandan beri medyadaki idoller ve idealler farklılaştı, hedefler başka noktalara kaydı galiba…
- Akşam evine ekmek götürmek için çabalayan medyadaki emekçi arkadaşlara söylenecek bir şey yok. Bazı haber merkezleri, ne yazık ki evrensel meslek ilkeleri açısından değerlendirmiyor gelen haberleri. Halkın yararı ve haber değeri düşünülmüyor. “Bu haberi yayınlarsak Ankara kızar mı, patronumuz veya biz zarar görür müyüz?” denilerek, yeni ve çok yanlış bir haber değerlendirme anlayışı egemen oldu. Ancak her şeye rağmen, mesleğini, onurunu, kalemini hiçbir şekilde iktidara satmayan kalemler de var. Bir gün gelecek, bu dönemler de yorumlanacak. Bazılarının heykelleri dikilecek, bazılarının mezar taşlarına tükürülecek. AKP iktidarı sayesinde, şu anda Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci cezaevi ülkesi oldu.
- İktidara muhalefet edenler sürekli dinletiliyor, siz de o hisse kapıldınız mı?
- Söylediklerimi zaten yazıyorum. Bana göre gazeteci, yazdıklarıyla değil, bilip de yazmadıklarıyla tehlikeye girer. İnsanları dinlemek, özel hayatlarına girmek, evrensel hukuk açısından büyük bir suçtur. Bir takım tezgâhlarla insanlara iftira atan, hayatlarını karartan, düzmece belgeler hazırlayanlar bir gün ortaya çıkarılıp, yargılanacaklar. Bundan kaçışları olamayacak.
Bu iktidar, gerçeği anlatanın üzerine zalimce geliyor!..- Meslek hayatınızda hiç böylesine zorlu bir dönem yaşamış mıydınız?
- Darbe dönemleri dahil olmak üzere, gerçekleri anlatanların üzerine hiç böylesine za-limce giden ikinci bir iktidar görmedim. 28 Şubat’ta bunların yaptığının 10’da biri yapılmadı. Kimbilir gelecekte bu iktidarla ilgili kaç tane iddianame hazırlanacak. Oysa biz hep tarafsız durduk. Ama ne yazık ki tarafsızlık bile hasım olmak gibi algılandığı için bizim kalemimiz kırıldı ve televizyonculuk yapamaz hale geldik.
- Daha önce televizyonculuk yapamadığınız oldu mu?
-28 Şubat’tan sonra iktidara gelen Mesut Yılmaz hükümeti de bana 1.5 yıl televizyonculuk yaptırmamıştı.
- Bir nedeni var mıydı?
- Mesut Yılmaz’ın kardeşinin adının karıştığı bir yolsuzluk haberini, belgeye dayalı olarak yayınladım ve halka duyurdum.