Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Tevfik Kızgınkaya: Gazetecilik, doğru ve gerçek haberin halka ulaşmasıdır. Bunu yapmıyorsanız, bir siyasi parti iktidarının beklentisi doğrultusunda haber yapmak gazetecilik değildir, o partinin sözcülüğünü yapmakt
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Tevfik Kızgınkaya, Can Ataklı'nın hazırlayıp sunduğu Yazıişleri programına konuk olarak katıldı.
Kızgınkaya'nın konuşmasından satır başları şöyle:
"Adalet Yürüyüşü, bir partinin yürüyüşünün ötesindeydi. Halkın kendi katılımı söz konusuydu. Zaten o katılımın getirdiği sinerji mitinge 2 milyonluk bir katılımı getirdi. 7’den 70’e herkesin katıldığı, kadın ve gençlerin çoğunlukta olduğu bir miting oldu. Halk adalete sahip çıktı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihi açısından çok önemli bir gündü, çok önemli bir süreçti. Dünya siyasi tarihi açısından da çok önemli bir süreç yaşandı.
21. yüzyıl Türkiyesi’nde adalet aramak için yollara çıkmak üzücü ama toplumun adalete bu kadar sıcak sarılmasının sevincini de yaşamak lazım.
Yürüyüşün güzergahı boyunca siyasi iktidarın oy oranının büyük olduğu yerlerden geçildi. Yürüyüşü onaylamayanların pasif kalarak, gelip aktif olarak müdahale etmemesi demokratik açıdan çok önemliydi. Beklenilenin aksine büyük bir olay yaşanmadı. Yürüyüşün başladığı andan mitinge kadar ki süreçte hiçbir büyük olay çıkmadı, bir tek adli olay yaşanmadı. Bir sorun çıkmadan bu süreç tamamlandı. Emniyet kuvvetleri ve yürüyen kitle arasında pozitif bir ilişki oldu. Karşılıklı yardımlaşma oldu. Farklı düşünce yapısına sahip insanlar bir aradaydı. Bu toplumsal barış açısından çok önemliydi.
Sahiplenişin büyüklüğü artı değerdir, geleceğe dair umuttur. Ülkeyi yönetenlerin bundan ders çıkarmaları ve bu yürüyüşü doğru okumaları lazım.
Bundan sonra bu talepler sık sık dile getirilmeli. Adalet bir kavram ve bu kavramın altının doldurulması için gereken somut isteklerin ortaya çıkması gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu 10 madde bu somut istekleri de ortaya çıkarıyor.
Bu sürecin en fazla zararını gören tutuklu gazetecilerdir. Ne yazık ki haberi göremeyecek bir basın yayın organı var. 25 günlük yürüyüş, 2 milyon insanın katıldığı bir olay haber olamıyor. Gazeteci kimliğini taşıyan her meslektaşımızın bunu düşünmesi lazım.
Gazetecilik bir meslek, bir görev alanının dışında bir iş ve ticaret alanına dönüştüğü için bu yayın organları bu büyük olayı göremediler. Kendi ticari kaygıları ve var olan siyasi iktidar ile olan ilişkileri böyle büyük bir olayın gözükmemesini sağladı.
Gazetecilik halkın haber alma hakkını sağlamak için yapılır. Bu yapılan eksiklik halkın haber alma hakkının yerine getirilmemesidir. Buna en çok da halkın itiraz etmesi gerekir. Gazetecilik, doğru ve gerçek haberin halka ulaşmasıdır. Bunu yapmıyorsanız, bir siyasi parti iktidarının beklentisi doğrultusunda haber yapmak gazetecilik değildir, o partinin sözcülüğünü yapmaktır. Bunun adına gazetecilik deme şansımız yok. Türkiye’de bu kirlenişlikten kurtulmamız lazım.
Biz gazeteciler olarak kamu görevi yapan bir meslek grubuyuz. Kamu görevinde olması gereken de basın ahlak ilkelerine, etiğine, gerçeğine, doğrusuna sahip çıkılarak yapılmasıdır. Topluma ve demokrasiye karşı gerçek görevimizi yerine getirelim.
Birilerin istekleri doğrultusunda yayın yapmayan gazetecilerin yaptığı haber halkın kendisi için yapılan haberdir, kişiler için değildir. Halkımız gazetecilere ne kadar sahip çıkarsa; yaşamına, demokrasiye ve yarınlara da o kadar sahip çıkacaktır. Halkımız kendi haber hakkını savunan gazeteciye ve yayın organlarına sahip çıksın."