loading
close
SON DAKİKALAR

'Hürriyet, CNN Türk masa başında iktidara özel haber yapıyor'

'Hürriyet, CNN Türk masa başında iktidara özel haber yapıyor'
Tarih: 20.03.2019 - 14:38
Kategori: Siyaset

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin seçim çalışmaları kapsamında Siirt Eruh’ta halkla buluştu.

Sezai Temelli, yarın başlayacak Newroz kutlamalarının 31 Mart’a kadar süreceğini ifade etti ve "10 gün boyunca Newroz ruhuyla 7/24 çalışacağız ve halkların beklediği o demokrasi ve barış mücadelesini mutlaka başarıya ulaştıracağız. 31 Mart'ta sandıklarımızdan demokrasi çıkacak, barış çıkacak, HDP çıkacak " dedi. Temelli, şöyle konuştu: 

"Çıkmış bizlere diyor ki defolun gidin, biz de ona diyoruz ki hiçbir yere gitmiyoruz, burası bizim ortak vatanımız. 31 Mart’ta sandığa gidiyoruz. Hep birlikte sandıkta oyumuza, geleceğimize, irademize sahip çıkıyoruz ve ondan sonra siz gidiyorsunuz yavaş yavaş toplanmaya başlayın. Süpürgeler hazır mı? Herkes süpürgelerini hazırlasın çünkü 31 Mart’ta çöpünü, çamurunu, hırsızlığını, kayyımını hep birlikte faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız! Sokaklarımızda kırıntıları bile kalmayacak. Bakın her yerde bariyerler, her yerde şiddet, zulüm... Biz 31 Mart’ta bu zulmü de bu şiddeti de süpürüp atacağız. 

Newroz bu yıl 21 Mart’ta başlayacak 31 Mart'ta devam edecek 

Şimdiden Newroz’unuzu kutluyoruz. Yarın hep birlikte Newroz alanlarında olacağız. Kürtler için çok önemli olan Newroz’u hep birlikte alanlarda kutlayacağız. Bir direniştir, bir isyandır adaletsizliğe, hukuksuzluğa karşı. O yüzden Newroz’da yan yana gelerek hukuk, adalet, barış, demokrasi mücadelemizi yükselteceğiz. Bu yıl Newroz 21 Mart’ta başlayacak, 31 Mart’a kadar sürecek. 10 gün boyunca Newroz ruhuyla 7/24 çalışacağız ve halkların beklediği o demokrasi ve barış mücadelesini mutlaka başarıya ulaştıracağız. Sandıklarımızdan demokrasi çıkacak, barış çıkacak, HDP çıkacak! 

Leyla'nın mücadelesi haklıdır 

Tam 133 gündür sevgili Leyla Güven, açlık grevinde. Barış için, demokrasi için... Biz hep birlikte Leyla Güven’in sesine ses katıyoruz. Hep birlikte onun demokrasi, adalet ve barış mücadelesine güç katıyoruz. Güç katmaya, ses katmaya devam edeceğiz. Onunla birlikte bugün cezaevlerindeki binlerce tutsak açlık grevinde. Haklı bir mücadeledir; meşrudur, yasaldır. Yasaların uygulanmasını talep ediyorlar. Dünyanın her yerinde bugün açlık grevinde olan insanlar yasaların uygulanmasını, hukukun gereğini talep ediyor. Adalet Bakanı'na çağrı yapıyorlar. Biz de buradan bir kez daha Adalet Bakanı'na çağrı yapıyoruz. Diyoruz ki yasaların gereğini yerine getirin. Sayın Öcalan’a uygulanan mutlak tecride son verin. Ailesi ve avukatlarıyla düzenli bir şekilde görüşebilsin. 

Hürriyet, CNN Türk masa başında iktidara özel haber yapıyor

Bizim sözlerimizi çarpıtmayın. Bizim söylemediğimiz sözlerden haber yapmayın. Bakın bugün buraya CNN, Hürriyet, TRT geldi mi? Hayır. Onlar işin kolayını bulmuşlar; masa başında oturup HDP’ye ve Kürtlere düşmanlık yapmak, seçim dönemi boyunca iktidara özel haber yapmak. Bundan başka ellerinden bir şey gelmiyor. Ama hakikat burada, tam da Eruh'ta. 

Bu ülke en büyük ızdırabı basının özgür olmamasından çekiyor

Gel burada hakikati dinle, gel burada gerçekleri dinle! Gazetecilik yap. Bu ülke en büyük ızdırabı basının özgür olmamasından çekiyor. Eğer bu ülkede basın özgür olsaydı; halk bu kadar yalana maruz kalmayacaktı, bu ülke bu kadar kötüye sürüklenmeyecekti. Bu kadar gazeteci cezaevinde olmayacaktı. Şimdi kendine gazeteci diyenler, yandaş medyada çalışanlar hiç mi vicdan azabı çekmiyorsunuz? Hiç mi ahlaki bir sıkıntı çekmiyorsunuz? Basın etiği denen şeyden hiç mi haberdar değilsiniz de bu kadar yalan haber yapıyorsunuz? 

Kim yalan haber yapıyorsa o düzeltecek

Madem yalan haber yapıyorsunuz, teşhir olduğunda haberinizi düzeltmeyi bilin, özür dilemeyi bilin. Ne diyorlar, "Sezai Temelli düzeltsin". Ben ne düzelteceğim sizin yalan haberinizi! Kim yalan haber yapıyorsa o düzeltecek. Kim yalan siyaset yapıyorsa o düzeltecek. 

Yalanlarıyla çarpık iktidarlarını dayatıyorlar

Bu yalanlardan hep birlikte kurtulacağız. Yalanlarıyla, yalan siyasetleriyle, yalan medyalarıyla bu ülkeye bir şeyi dayatıyorlar. Kendilerini, kendi çarpık iktidarlarını dayatıyorlar. Ve bu yalanlarla bu toplumu, bu ülkeyi bölmeye çalışıyorlar. Hep söyledik burası bizim vatanımız. Ortak vatanımızda bir aradayız. Kürdüyle, Türküyle, farklı inançlarımızla yan yanayız. Gücümüzü bu farklılıklardan alıyoruz. 

7 buçuk milyon oyumuzun 1 milyonunu çalıyorlar

Bu ülkeye kötülük yapmaya son verin. Bu ülkeyi bölmeye, ayrıştırmaya son verin. Bu ülkenin insanlarına düşmanca yaklaşmaya, insanlara uyguladığınız şiddete, zulme son verin. Şiddetten, zulümden beslenen, bununla ayakta kalmaya çalışan iktidar sabah akşam Kürtlere nefret söylemine devam ediyor. Yapmayın! Bu zulümdür, ayıptır, günahtır. 20 milyon Kürdü bu ülkeden kovuyorlar. Yetmiyor, dönüyor ‘HDP teröristtir’ diyor. Yetmiyor, bunu bütün halka yayıyor. Çiftçiler, manavlar esnaf terörist oluyor. Hızını alamıyor, neredeyse bütün memleket terörist. Yetmedi, kalkıp bu partiye oy veren 7 buçuk milyon insana -  sandıklardan 6 buçuk milyon çıkıyor ama oyumuzun 1 milyonunu çalıyorlar - kalkıp dinsizsiniz, imansızsınız diyor. Bu kabul edilemez. 

Cumhurbaşkanı toplumu bölüyor

Nerede görülmüş bir cumhurbaşkanı kendi halkına defolun gidin desin. Nerede görülmüş bir cumhurbaşkanı kendi halkına dinsiz, imansız desin. Nerede görülmüş bir cumhurbaşkanı kendi toplumuna terörist desin. Hiçbir yerde görülmemiş, görülmez de. Bir ülkenin cumhurbaşkanı, bütün vatandaşlarına eşit mesafede yaklaşmalıdır, herkesi kucaklamalıdır. Siz böyle bir cumhurbaşkanı görüyor musunuz? Bu Cumhurbaşkanı, kendinden olmayan herkese ayrımcılık yapıyor. Toplumu bölüyor. Bir ülkeyi, önce toplumu ayrıştırarak bölersiniz. Buna izin vermeyeceğiz. 

Kimsenin dini duygularını, inancını siyasete alet etmeyeceksiniz

Bu toplum bir arada, yan yana bu ayrımcı anlayışa karşı en güzel cevabı 31 Mart’ta sandıklarda verecek. Dini siyasete alet edenlere en güzel cevabı, tertemiz dini duygulara sahip bu ülkenin insanları sandıklarda verecek. Çünkü bu ülkede, kim dini siyasete alet ettiyse, bu ülkenin vicdanlı insanları bunu kabul etmedi. Geçmişte de böyle oldu, yarın da böyle olacak. Kimsenin temiz duygularıyla oynamayacaksınız. Kimsenin dini duygularını, inancını siyasete alet etmeyeceksiniz. Dünyanın her yerinde, kim ki insanlara böyle yaklaşıyor bu ırkçılığı yapıyor onun karşısına çıkacağız. 

50 kişinin katledilmesi seçime malzeme yapılabilir mi?

50 kişinin katledilmesi seçime malzeme yapılabilir mi? İşte Yeni Zelanda örneği. Orada masum 50 insan katledildi. Hem de ibadetlerini yaptıkları sırada. Bu seçime malzeme yapılabilir mi? Bunun karşısına hep birlikte çıkacağız, lanetleyeceğiz ve bir daha olmaması için, böyle bir acıyı insanlığın yaşamaması için üzerimize düşeni yapacağız. Ama bugün dini siyasete alet edenler, o katliamı sinevizyonlarda gösterip düşmanlığı, ayrımcılığı körüklüyorlar. 

Bakın bugün Hollanda’da 3 insan yaşamını yitirdi. Bu duyguları besledikçe insanlar mağdur olur, insanlar katledilir. Oysa biz, insanlığın değerlerine her yerde sahip çıkmalıyız; Eruh’ta, Siirt’te, Hollanda’da, Yeni Zelanda’da neredeyse orada sahip çıkmalıyız. Bizim insanlığımız budur. Ben buradan bir kez daha Hollanda’da yaşamını yitirenlere de Yeni Zelanda’da yaşamını yitirenlere de Allah’tan rahmet diliyorum. 

Defin hakkını engellemek, dini siyasete alet emektir

İşte açlık grevi, bu mücadele tam da bu hukuksuzluğa bu adaletsizliğe karşı bir mücadeledir. Bu mücadelede barış isteyen, hukuk isteyen insanlar vardır. Adalet herkes için vazgeçilmez bir haktır. O hakkın peşinden gitmeye devam edeceğiz. İnsanlar öldüğünde, hak vaki olduğunda hüküm kalkar ve ondan sonra insanlar dini vecibelerinin gereği olarak cenazelerini kaldırırlar. Bu ülkede ölmüş, yitip gitmiş bir insanın, defin hakkını engellemek, dini siyasete alet emektir. Bunu din adına yaptığını söyleyenler, aslında insanların tertemiz duygularıyla oynamaktadır. Ailelerin üzüntülerini, hüzünlerini yok sayarak; defin hakkını yok sayarak, taziyelerini engelleyerek, görülmemiş işler yaparak bu ülkeye kötülük yapıyorsunuz. Bu kötülüğe izin vermeyeceğiz. Ülkemize, insanımıza, halklarımıza, hakkımıza hep beraber sahip çıkacağız. 

Ellerine kalan bölücülük, din istismarı, beka sorunu

Bu büyük hak gaspını hep birlikte engelleyeceğiz. Siyasetsiz kalmışlar, çaresiz kalmışlar, acze düşmüşler. Ellerine kalan bölücülük, din istismarı, beka sorunu. Bu ülkenin beka sorunu var mı? Eruh, beka sorununuz var mı? Yok. Bu ülkenin işsizlik sorunu var. Şu Eruh'a gelsin, yoksulluğu görsün. Eruh’a yapılan kötülüğü görsün. Şu kayyımın yaptıklarını görsün. Ne beka sorunu? Eruh’un geçinememe sorunu var, yoksulluk sorunu var. Eruh’un çiftçilerinin, işçilerinin, burada yaşayan halkın çok ciddi sorunları var.

Varsa yoksa Saray, varsa yoksa dalkavuklar, varsa yoksa yandaş müteahhitler

Ama Saray'da yaşayanların ne umurunda! Eruh’un, Siirt’in, Van’ın, Hakkari’nin sorunu ne umurunda. Varsa yoksa Saray, varsa yoksa dalkavuklar, varsa yoksa yandaş müteahhitler, varsa yoksa kendi siyasi ikballeri. Bundan başka ne halkı düşünüyorlar, ne de bu ülkeyi! Halkı, bu ülkeyi düşünen bu zulmü bu şiddeti halka reva görür mü? Görmez. İşte o yüzden diyoruz ki, hep birlikte bu yalan iktidarından, bu zulüm iktidarından kurtulmalıyız. 

Kriz sözcüğü yetersiz kalıyor büyük bir çöküntü içerisindeyiz

Umudunuzu yitirmeyin, umudunuzu terk etmeyin; bugünler de geçecek. Bu enkazı hep birlikte kaldıracağız. Eruh’ta da kaldıracağız, Türkiye'nin her yerinde de kaldıracağız. Yıkım var. Ülke büyük bir yıkım altında. Kentlerimiz yıkım altında. Ekonomi çökmüştür. Eskiden ekonomik krizden bahsederdik, şimdi ekonomi öyle bir yere sürüklenmiş ki kriz sözcüğü yetersiz kalıyor. Büyük bir çöküntü içerisindeyiz. Herkes borçlu. Vatandaşların yüzde 51’i kredi kartı borçlusu. Çok daha fazlası tüketici, kredisi borçlusu. Esnaf borçlu, çiftçiler borçlu. Borçsuz kimse yok. Benim gelirim iyi, ben geçinebiliyorum diyen neredeyse kimse kalmamış. Herkes bu yoksulluk girdabına sıkışıp kalmış. Yoksulluk öyle derin ki insanların çaresizliğine çözüm üretmek yerine kendilerini düşünüyorlar. 

Ey savcılar, iktidarın talimatlarını okuyacağınıza birkaç tane hukuk kitabı okuyun

Hakikati söyleyenlere de ya medya yoluyla, yalan haberleriyle, saldırıyorlar ya da yargıya talimat verip, soruşturma açıyorlar. Benim konuşmalarımdan o denli rahatsız olmuşlar ki terör propagandası yapıyor diye savcı soruşturma açıyor. Senin vazifen bu mudur? Savcıların elinde hiçbir delil yok. Olamaz da. Bizim suçla ilişkimiz yok. Biz hakikatin sesiyiz. Halkın sesiyiz. Bu halkın içinde bir tane suçlu bulamazsınız. Sabah akşam GBT yapıyorsunuz, trafik suçu bile olan yok! Ne suçundan bahsediyorsunuz? Ama sen talimat almışsın, o talimatın gereği iddianame hazırlıyorlar. Bizim arkadaşlarımızın iddianamelerine bakın. Aynen şu cümleler yazıyor: “Suç deliline rastlamamakla birlikte kanaatimizce”. Benim de bir kanaatim var ey savcılar! Sizin diplomanıza rastlamamakla birlikte, hukukçu olduğunuz söyleniyor. Bu nasıl hukuk anlayışı? Bu nasıl adalet anlayışı? Bir zahmet o talimatları okuyacağınıza, birkaç tane hukuk kitabı okuyun, böyle savcılık mı olur? 

Adalet bir gün mahkeme salonlarına dönecek 

Bu ülkeye kötülük yapıyorsunuz. Bu ülkenin mahkeme salonlarını adalet terk etti. Ama bir gün o salonlara adalet geri dönecek. Bundan emin olabilirsiniz. Bugün cezaevinde olan tüm arkadaşlarımızın hiçbirinin suçu yok. Hepsinin bir sevdası var: bu barıştır, demokrasidir. Şunu çok iyi bilin ki hiçbirimiz bu sevdadan vazgeçmeyeceğiz. Bu ülkeye barış gelene kadar, demokrasi gelene kadar kararlı bir şekilde mücadelemize devam edeceğiz. 31 Mart’a çok az kaldı. Bu ızdıraptan kurtulmak için hep birlikte 7 gün 24 saat çalışacağız. 7 gün 24 saat hakikatin sesini her yere ulaştıracağız. 

Diktatörlük heveslilerine devredecek bir tek oyumuz da siyasetimiz de yok

Bugün, bu ülkede iktisadi çöküntü var. Siyaset krize girmiş, toplum ayrıştırılmış. Bunların hepsinin üstesinden gelmek için önce toplum haklarına sahip çıkacak, bir araya gelecek, HDP’yle buluşacak HDP’de iktidara gelecek. Bu siyasi krizi aşmak için yerellerde yerel demokrasiyi, radikal demokrasiyi hep birlikte yükselteceğiz. Herkes siyaset yapacak, herkes siyasete katılacak. Üreten biziz, yöneten de biz olacağız. Herkes kendi yerelinde, mahallesinde, ilçesinde, ilinde siyasete katılacak. Siyaset yapma hakkını kimseye devretmeyecek. Hele hele böyle otoriter rejimlere, diktatörlük heveslilerine devredecek bir tek oyumuz da siyasetimiz de yoktur. 

Siyaset hep birlikte yapıldığında hak mücadelesidir

Siyaset, toplumla birlikte hep birlikte yapıldığında hak mücadelesidir. Hakkın, zenginliğin, adaletin paylaşımıdır. İşte bizim siyaset anlayışımız budur. O yüzden radikal demokrasi diyoruz, o yüzden yerel demokrasi diyoruz. Hep birlikte sorunlarımıza çözüm üreteceğiz. Ekonomik sorunlarımıza çözüm üreteceğiz. Belediyecilik anlayışımızla, herkese yeterli ulaşılabilir nitelikli kamu hizmeti üreteceğiz. Anadilinde kamu hizmeti üreteceğiz. Anadilinde eğitim hakkının eksikliklerini gidereceğiz. Anadilinde sağlık hakkını sağlayacağız. Herkes sağlık hakkından yararlanması için eşit, ulaşılabilir sağlık hizmetine sahip olacak. Bu ülkenin kaynaklarını alıp götürüp, müteahhitleri zengin etmek için harcayanlara en güzel cevabımızı, ekonomik politikalarımızla yerelden başlayarak vereceğiz. 

Politikalarımızı gördükçe sabah akşam saldırıyorlar 

Bizim bir iktisadi politikamız var. O politika eşitlikçidir. O politika, kamusal hizmetin nitelikli ve ulaşılabilir olmasını sağlamaktır. Bunu mutlaka hayata geçireceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. 17 yıldır bu ülkeyi yönetmelerine rağmen çözüm üretemeyenler,  bu ülkeyi daha büyük sorunlara sürükleyenler, kendi müteahhitlerinden başka kimseyi düşünmeyenler, işte bu politikaları gördükçe sabah akşam HDP’ye, bize saldırıyor. Onlar saldırdıkça güçleniyoruz. Onlar saldırdıkça iktidara yürüyoruz. 

Mermi kaç para bilmiyoruz, ekmek kaç para, süt kaç para biliyoruz 

Bugün bütçe hakkı gasp edilmiştir. Hepimizin vergileriyle, emeğiyle var edilen bütçe, onların bütçe anlayışı çerçevesinde halka hizmet olarak dönmüyor. Müteahhitlerine gidiyor, silahlanmaya gidiyor, mermiye gidiyor. Sonra da dönüp diyorlar ki, siz bir mermi kaç paradır biliyor musunuz? Bilmiyoruz, bilmek de istemiyoruz. Ama biz ekmek, süt kaç para biliyoruz. Ve diyoruz ki, bizim savaşla işimiz yok. Barış diyoruz. Toplumsal barış diyoruz. İş istiyoruz, aş istiyoruz. Hakkımızı istiyoruz. Savaş sanayisinden beslenenler, zengin olacak diye ve müteahhitlikten beslenenler zengin olacak diye hakkımızın gasp edilmesine izin vermeyeceğiz, hakkımıza sahip çıkacağız! O yüzden de 7 gün 24 saat 31 Mart'a çalışacağız, sandıklarımıza sahip çıkacağız. Herkese hakikatin sesini ulaştıracağız. 

Bir oy çok şey değiştirir

Meydanlara insanlar gelemesin, bu sesi duymasın, onların yalan haberlerine mahkum olsun diye ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Ama bu ses her yere ulaşıyor. Bu HDP’nin, halkın, emekçinin, kadınların sesidir. Bu ses her yere ulaşacak ve sandıklardan barışı, demokrasiyi, HDP’yi çıkaracak. Türkiye’nin neresinde olursa olsun, tüm Eruhlulara sesleniyorum; 31 Mart’ta herkes evine gidecek. Evli evine, köylü köyüne... Bulunduğu yerde de oyunu mutlaka kullanacak. Bir oy çok şey değiştirir, değiştirecek. Türkiye'nin önünü HDP açacak. 

Kayyım dönemi bitti, insanları tehdit etmekten vazgeçin  

Biz Türkiye’nin önüne bir seçenek koyduk. Umutsuzluğu ortadan kaldırdık, herkesi sandığa davet ettik, seçenek koyduk. Bundan o denli rahatsız olmuşlar ki bizim oylarımıza haram oy diyorlar. Bizim oylarımız ana sütü gibi helaldir. Şimdi o helal oylarla, tertemiz bir Eruh yaratacağız. Kayyımları süpürüp atacağız. Sadece Eruh’ta değil, iktidara gelebildiğimiz her yerde iktidara geleceğiz. Siirt’te, Kurtalan’da, Bingöl’de, Muş’ta, Kars’ta...Tek başımıza iktidara gelemediğimiz yerde demokrasi güçleri iktidara gelecek. Bunlar alıştılar kayyımcılığa; şimdiden belediye başkanlarını, kazanma olasılığı olan insanları tehdit ediyorlar. Diyorlar ki seçilirseniz kayyım atarız. Yok öyle bir şey; o kayyım dönemi bitti! Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye. Hiçbir şey yapamazsınız, kayyım atayamazsınız! İnsanları tehdit etmekten vazgeçin. 

Kim ki seçilmiştir, o artık halkın belediye başkanıdır 

Kim ki seçilmiştir, o artık halkın belediye başkanıdır. Herkes o seçilmiş belediye başkanını kabul edecek, içine sindirecek; belediye başkanları da halka hizmet edecek. Türkiye’nin her yerinde böyle olacak. Akıllarınca aba altından sopa gösteriyorlar. Biz de sana süpürgeyi gösteriyoruz. Türkiye’nin her yerinde, şimdi HDP iktidara geliyor demokrasi güçleri iktidara geliyor! 

Sandığa gittiğinizde HDP logosu varsa, oraya basıyorsunuz. Orası demokrasi, orası barış orası, umuttur. HDP logosu yoksa; kendisine zulmeden, kendisini bu ülkeden kovan, terörist diyen, dinsiz imansız diyenlere karşı demokrasi güçlerinin adayını iktidara taşıyacaktır. Bundan ne kadar rahatsız olursanız olun. Bu demokrasi mücadelesidir, bu barış mücadelesidir. Bu, bu ülkenin geleceğine sahip çıkma mücadelesidir. Biz bu ülkenin geleceğine hep birlikte sahip çıkıyoruz. O yüzden de diyoruz ki Eruh Ya Me!" 

 

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları