İkinci yılında 414 sayfada olmayanlar
Barış Pehlivan; Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davada gerekçeli kararını açıkladı. Ailenin avukatlarından Şeyda Şahin’i aradım. Gerekçeli kararın ne dediğini ve demediğini sordum.
Bundan iki yıl önceydi. Yıl biterken, Sinan Ateş’in ömrü de bitirildi. Göz göre göre işlenen suikastın soruşturması da herkesin gözü önünde hukuk cinayetine maruz kaldı. Ceza alanlar cezadan kaçırılanların çelik yeleği oldu.
Nihayetinde, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davada gerekçeli kararını açıkladı. Ailenin avukatlarından Şeyda Şahin’i aradım. Gerekçeli kararın ne dediğini ve demediğini sordum.
İşte Av. Şeyda Şahin’e sorularım ve yanıtları.
- Gerekçeli karara göre Sinan Ateş neden öldürülmüş?
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikastı hakkında Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yürütülen yargılama neticesinde 76 günlük bir bekleyişin ardından hazırlanan 414 sayfalık gerekçede, Sinan Ateş’in neden öldürüldüğüne dair hiçbir açıklamaya yer verilmemiştir. Özetle elimizdeki, 414 sayfalık gerekçesiz bir gerekçeli karar maalesef.
- Azmettiricilikle suçlanan Doğukan Çep’in, Sinan Ateş’e dair bilgileri sanık Tolgahan Demirbaş’tan temin ettiği tezi ileri sürülüyor. Siz bu tespite dair neler dersiniz?
Ne yazık ki uzun süren bir soruşturma sürecinde gerekli ve yeterli deliller toplanmadığı, belki de toplanmak istenmediği ve soruşturmanın aksine jet hızı ile yapılan yargılama safhasında maddi olayın gerçeklerinin araştırılmasına fırsat verilmediği için heybemizde birçok yanıtsız soru ve şüpheli durum var.
Kararda, “Çep ve Demirbaş’ın suç tarihinden 8 ay öncesinden itibaren, maktule karşı işlenen suçun icra hareketlerinin ne zaman, nerede, nasıl, kimlerle, hangi araçlarla gerçekleştireceklerini, olayın öncesinde, olay sırasında ve sonrasında neler yapılacağını detaylı olarak planlayarak suçu önceden tasarladıkları” ifade edilmiş.
Bu suikastın neden gerçekleştirildiği, nasıl gerçekleştirildiği, eylemin iştirakçileri olan İstanbul’daki ekip ile Ankara’daki ekip arasındaki bağlantıların kim yada kimler üzerinden ilerletildiğinin net cevapları yok.
Bu bilgilerin sanık Tolgahan Demirbaş tarafından Doğukan Çep’e nasıl iletildiği açıklanmıyor. Fakat asıl merak edilmesi gereken ve yanıtlanmasını arzu ettiğimiz soru sanık Tolgahan Demirbaş ile sanık Doğukan Çep arasındaki irtibatı kimlerin sağladığı, zira bu şahısların olayı azmettirecek ağırlıkta olmadıkları herkesin malumu.
Örneğin, bu irtibatta Serdar Öktem’in bir rolü var mıydı?
İşte bu sorular cevaplandığında suikastın anatomisi çözülmeye başlanacak.
- Sanıklar Serdar Öktem ve Mustafa Ensar Aykal hakkındaki dosya bu davadan neden ayrıldı? Bundan sonra o iki sanık için ne olacak?
Dosyanın kritik sanıklarından Serdar Öktem, geçirdiği Covid nedeniyle hafıza kaybı yaşadığını, telefon şifresini hatırlamadığını belirti. 8 ay boyunca soruşturmada görev yapan eski Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal ise mahremiyet nedeni ile telefon şifresini paylaşmak istemediğini söyledi. Sonuçta, soruşturma sürecinde şifrelerini vermedikleri için telefonları üzerinde gerekli incelemeler yapılamamıştır. Nihayetinde her iki sanık da duruşmada yönelttiğimiz sorulara karşı şifrelerini bilseler dahi paylaşmak istemediklerini açıklamışlar ve bu durum tutanaklara da geçmiştir.
Bu sanıkların suikast ile ilgili olabilecek telefon kayıtlarının incelenmesi amacı ile Pınar Gültekin dosyası emsal gösterilmiştir. Tüm yargılamada gerek katılan vekilleri olarak bizlerin gerekse sanık müdafilerinin talepleri arasında tek kabul edilen talep, bu sanıklara ait telefonların Apple tarafından incelenmesi için müzekkere yazılması olmuştur.
Apple henüz müzekkereye yanıt vermediği ve bu husus netlik kazanmadığı için sanıklar Serdar Öktem ve Mustafa Ensar Aykal hakkındaki dosyanın tefrik edilerek yargılama sürecinin devamına karar verilmiştir.
‘UTANÇ VESİKASI’
- Soruşturması devam eden 17 kişi hakkında gerekçeli kararda atıf yapılan bir bölüm var mı? O soruşturma şimdi ne durumda?
17 kişi hakkında yürütülen ve bitip tükenmek bilmeyen soruşturmanın kuvvetle muhtemel şüphelilerinden olan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, eski Ülkü Ocakları yöneticileri Suat Yılmazzobu ve Gürsel Horat’a ilişkin ifadelere yer veriliyor gerekçeli kararın satır aralarında. Ancak her nedense yamalı bohçaya dönen yargılamada bu şahısların yer almaması, olay ve eylem bütünlüğünden kopuk yargılamanın eksikliğini gözler önüne seriyor. İddia ediyoruz ki böylesi bir duruma hukuk tarihinde az rastlanır. Olay aynı ancak sanıklar parça parça dosyalara bölünmüş ve bu dosyaların bir kısmı hakkında karar veriliyor, bir kısmı ise hâlâ gizlilik kararı ile sümen altı edilmeye çalışılıyor. Sinan Ateş suikastı, üzerindeki siyasi kirli ellerin baskısı altında kalarak Türk yargısının utanç vesikası olma yolunda emin adımlarla ilerletiliyor ne yazık ki. Ancak son nefesimize kadar bu olay aydınlatılması için gayret edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
- Sizin Sinan Ateş davasına dair bundan sonraki beklentiniz nedir?
Bizim bu dosyadan tek beklentimiz, gerçek azmettiricilerin bulunarak ne olursa olsun adaletin yerini bulmasıdır.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları