İmambakır Üküş; Darbe olduğunda Adana kapalı cezaevinde 1 yıla yakın süredir tutukluydum. Büyük bedeller ödedik ama asla teslim olmadık!

İmambakır Üküş; Darbe olduğunda Adana kapalı cezaevinde 1 yıla yakın süredir tutukluydum. Büyük bedeller ödedik ama asla teslim olmadık. Mücadele sürüyor sürecek. O günde boyun eğmedik. Bugün de boyun eğmeyeceğiz.

istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni İmambakır Üküş, sosyal medya hesabından 12 Eylül'ün 44. yılında yaptığı açıklamada;

"12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılı.
O günü unutmam mümkün değil.
Darbe olduğunda Adana kapalı cezaevinde 1 yıla yakın süredir tutukluydum.
İşin garibi veya tarihin ironisi biz o gece 12.koguşta bir çok sol örgüt temsilcisiyle gece yarılarına kadar Türkiye'de faşizm var mı yok mu???
Açık faşizm mi var yoksa gizli faşizmi var???
Faşizm geriliyor mu yoksa tırmanıyor mu diye tartışırken sabaha karşı darbe oldu.
Bizim koğuşta iznini almadığım için ismini açık yazmadığım İGD'li arkadaş(sonradan aynı arkadaşım CHP milletvekili oldu)TKP'nin sesinde radyodan duymuş.
Bütün koğuşu uyandırdı.
Önce kimse inanmadı ama televizyondan askeri marşların okunduğu görünce herkes inandı.
Daha sonra askeri faşist cuntanın temsilcileri çıktı televizyona.
Havalandırmaya sloganlarla çıktık.
Ne kadar sünger yatak varsa yaktık.
Cezaevinde ateşler yükseliyordu.
İlk idamlar da Adana kapalı cezaevinde oldu.
Serdar Soyergin ilk idam edilen devrimcilerden birisiydi.
Yakalanması yargılanması ceza alması idam kararı ve infazı 40 günde oldu.
Askeri cunta gözdağı ve intikam için bu süper hızlandırılmış süreci gerçekleştirdi.
Direnişimiz ve eylemlerimiz devam etti.
O süreçte bir çok arkadaşımız baskılar ve işkencelerde hayatını kaybetti.
Adana kapalı cezaevinden Adana askeri cezaevine sürgün edildik.
Askeri cezaevinde direniş ve eylemlerden tekrar Adana kapalı cezaevinin hücrelerine sürgün edildik.
Adana kapalı cezaevinde direniş devam edince hepimizi Hatay E tipi cezaevine sürgün ettiler.
Cezaevinin ilk mahkumları biz Adana'dan gelenlerdik.
Sonra her yerden insan buraya geldi.
Sabah öğlen akşam sürekli dayak ve baskının olduğu bir cezaeviydi.
Orada da direnişi sürdürdük.
Orada kaldığım sürenin büyük bir bölümünü birçok arkadaşla birlikte hücrelerde geçirdik.
Büyük bedeller ödedik ama asla teslim olmadık.
Direnişimiz hep sürüyor sürecek.
O dönem oluşan dostlukları hala da devam ettiriyoruz.
Mücadele sürüyor sürecek.
O günde boyun eğmedik.
Bugün de boyun eğmeyeceğiz."