loading
close
SON DAKİKALAR

İmamoğlu'ndan İktidara; Hayatın da siyasetin de kuralı budur: Vakti dolanlar, pili bitenler gider. Zaten dönemi doldu, vakti bitti, yaşı geçti. Bir de Ekrem ağrıları başladı!

İmamoğlu'ndan İktidara; Hayatın da siyasetin de kuralı budur: Vakti dolanlar, pili bitenler gider. Zaten dönemi doldu, vakti bitti, yaşı geçti. Bir de Ekrem ağrıları başladı!
Tarih: 15.03.2025 - 12:31
Kategori: Yerel

CHP’nin 23 Mart'ta yapacağı parti içi eğilim yoklamasında tek cumhurbaşkanı aday adayı, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara, Afyonkarahisar, Bolu, Eskişehir ve Kırıkkale’den gelen partililere Mamak Belediyesi Hidayet Türkoğlu Spor Salonundan seslendi.

CHP’nin yapacağı eğilim yoklamasında tek başına yarışacak cumhurbaşkanı aday adayı, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sondakika “Biz, bu ülke saraydan değil, Meclis’ten yönetilsin istiyoruz. Millet, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni belirlesin, başbakanlar, bakanlar Meclis’in içinden çıksın, Meclis’e hesap versin istiyoruz. Meclis, hükümeti en etkili şekilde denetlesin istiyoruz. Çünkü Meclis, milli iradenin en güçlü, en kapsayıcı temsilcisidir. Milli iradenin bütün renkleri, bütün sesleri Mecliste buluşur. Ama bunların istediği şey, başka ses duymak istemiyorlar… Farklı seslere tahammülleri yok. Ne milleti duyuyorlar ne milletin temsilcilerini” dedi. 

“İcraatçı, halkçı, adaletli, liyakatli bir yönetimi ve cumhurbaşkanıyla birlikte hep beraber Çankaya yürümeye hazır mıyız?” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

“Bunların vakti doldu. Şimdi, yenileşme ve gençleşme, değişme zamanı. Hayatın da siyasetin de kuralı budur: Vakti dolanlar, pili bitenler gider. Zaten dönemi doldu, vakti bitti, yaşı geçti… Bir de Ekrem ağrıları başladı. Onların yerine, umut verenler, tuttuğunu koparanlar, kendini millete adayanlar gelsin istiyor muyuz?”      

“Ön seçimde hep birlikte diyeceğiz ki; ‘Bak, Erdoğan! Bak işte bu sandıktır, bu mühürdür. Mühür, kendini sultan zannedenlerin değil, milletindir. O sandıktan kaçamayacaksın, o mühürden kaçamayacaksın.’ Bizler 23 Mart’ta tek yürek ve tek yumruk halinde bu mesajı vereceğiz, ülkedeki karamsarlığı ve kara bulutları bu ülkenin üzerinden dağıtacağız. Ülkenin bütün cumhuriyetçileri, demokratları, yurtseverleri, Atatürk sevdalıları adım adım birleşip bütünleşecek. Ve hep birlikte Türkiye’yi o güzel, o aydınlık sabaha hep birlikte kavuşturacağız. Bu zalim, kendi haddini bilmeyen, millete zulmeden iktidardan kurtulduğumuz sabahı, özgürlüğün, eşitliğin, dayanışmanın bir güneş gibi parlayıp sardığı sabahı hatırlayın. İçimizi ısıtmaya başladığı o sabahı bir düşünün. O sabah, seçim kazanmanın değil, milletçe birliğimizi ve geleceğimizi kazanmanın mutluluğunu yaşayacağız. Artık hiçbir partinin ötekine düşman, terörist muamelesi yapamayacağı, herkesin kardeşçe yaşayacağı bir ülkeye uyanacağız.”   

“Hepimiz biliyoruz ki bugün Türkiye’de fiilen iki ayrı hukuk geçerli. İktidarın kanatları altındakiler en ağır suçları işlese bile hiç yargılanmıyor, hak ettiği hiçbir cezayı almıyorlar. Hatta sorgulayan bile yok.  Başta Cumhuriyet Halk Partililer olmak üzere, iktidarı eleştirenlere, hakkını arayanlara, adalet isteyenlere ise düşman hukuku uygulanıyor. Çünkü iktidarın eli de kolu da yargının içinde. Bundan en çok yüce Türk yargısının namuslu ve bu durumdan çok şikayetçi olan hakimleri, savcıları çok üzgün durumda. Onlar da baskı altında. O bakımdan Türkiye’nin en az güvenilir kurumlarından biri haline getirdiler yargıyı. İşte bu hale getirdikleri yargıya, Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi olduğu günden bu yana fazla mesai yapıyorlar.”

“Ergenekon davaları sırasında ben, Cumhuriyet Halk Partisi Beylikdüzü ilçe başkanıydım. İlçe örgütümüzle birlikte kumpas davalarına karşı güçlü mücadeleler verdik. Silivri’de nöbete gittik her gün. O günleri yaşayanlar çok iyi bilirler. ‘Malum savcı’ o günden bugüne türlü türlü renge boyandı, birileri tarafından hep aldatıldı. Kendisi de milleti aldattı. Bir gün öyle, bir gün böyle dedi. Ben ise o günden bugüne siyasi duruşumu hiç değiştirmeden, aynı yolda, aynı kararlılıkla yürüyorum. Ve hala aynı malum savcıya karşı mücadele ediyorum. O gün neye inanıyorsam, neye güveniyorsam, bugün de aynısına inanıp aynısına güveniyorum.” 

“Şimdi yargıyı bir silaha dönüştüren iktidara ve onların dediklerini birebir uygulayan savcılara sesleniyorum: Tehlikeli bir yolda yürüyorsunuz, tehlikeli bir yol açıyorsunuz. Türkiye’de kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine giren tüm firmaları, o kurumların yöneticilerini de zan altında bırakıyor ve onları da bir örgüt tasarımı içine dahil ediyorsunuz. Sizin Ekrem İmamoğlu alerjiniz, düşmanlığınız, ağrılarından dolayı verdiğiniz talimatlarınız başka kapılar açıyor. Kamudan ihale alan tüm iş insanlarına sesleniyorum. Çok büyük bir yol açılıyor. Emsal olacak işler açılıyor. Bu hukuksuzluk son bulmazsa bundan sonra Türkiye’de ne bir kamu yetkilisi ne de kim olursa olsun hiçbir iş insanı başına ne geleceğini bileyeceği günlere gebeyiz. Bugün olmaz yarın olur. Bu gayrimeşru uygulamalara maruz kalmak istemeyen, bu kötü akla müdahale eder. Ekrem İmamoğlu’nun itibarını zedelemek isteyenler, bana kumpas kurmak isteyenler bilsin ki, dönüşü olmayan bir yola giriyorlar. Bu tarihi uyarıyı da buradan yapıyorum! Beni duysunlar!” 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 23 Mart'ta parti içi eğilim yoklamasında belirlenecek tek başına yarışacak cumhurbaşkanı aday adayı, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Mamak Hidayet Türkoğlu Spor Salonu’nda gerçekleşen buluşmada Afyonkarahisar, Bolu, Eskişehir ve Kırıkkale’den gelen binlerce partili ve vatandaşla buluştu. Salon on binlerce vatandaş tarafında hınca hınç doldurulurken, salon dışında kalan binlerce vatandaş da kurulan ekranlarla İmamoğlu’nu dinledi. Salonda sık sık “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları yankılandı. 

“ATATÜRK’ÜN BU ŞEHİRDEKİ İZLERİNİ SİLMEYE ÇALIŞANLAR OLDU”

Buluşmada sırasıyla, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. Konuşmasının başında Ramazan ayının bolluk bereketle geçmesi temennisinde bulunan İmamoğlu, “Mübarek Ramazan ayınızı kutluyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum. İçinde vatan ve cumhuriyet aşkı olan herkes için Ankara çok özel bir şehirdir. 5 buçuk 6 yaşında ilk kez Ankara’ya gelmiştim. Aile büyüklerimle birlikte 1 hafta geçirmiştim. Ulus’u, Anıtkabir’i Kocatepe’yi görmüştüm. Aile büyüklerimle birlikte Ankara’nın maneviyatı Hacıbayram-ı Veli Camii’ye gitmiştik. Bu topraklar hepimiz için çok önemli bir yerdedir. Kurtuluş Savaşımızın karargahıdır… Milli iradenin başkentidir. Ankara, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hepimize emaneti ve ebedi istirahatgahıdır. Ankara’da olmak, milletin ve Atatürk’ün huzurunda olmak demektir. Bu duygular içinde sizlerle buluşmanın yüksek heyecanını yaşıyorum. Elbette, hepimizin bir yanı hüzün ve aynı zamanda isyan hisleriyle dolu, farkındayım. Uzun yıllar boyunca Ankara’ya yapılan haksızlık ve kendi sözleriyle ihanetler hepimizi derinden yaraladı. Hatta Ankaralılar şahit Atatürk’ümüzün bu şehirdeki izlerini silmeye çalışanlar oldu” dedi.  

“ANKARA’YI VE TÜRKİYE’Yİ FİİLEN MECLİSSİZ BIRAKTILAR”

“Cumhuriyet bu kentte kuruldu. Cumhuriyetin başkentini parsel parsel satmaya kalkanlar oldu” ifadelerini kullanan İmamoğlu, şunları söyledi:

“Ankaralılar onlara en güzel cevabı, verdi. Hiç kuşkumuz yok 2019 ve 2024’te bu kötülüğü yapanlara en güzel cevabı Mansur Yavaş Başkanımız verdi. Aynı kötü akıl, aynı bozuk zihniyet, bütün milletimizin büyük meclisini hiçe sayan bir rejimi bu ülkenin başına bela etti. Devlet kurumlarını tek adama bağladı. Kuvvetler ayrılığını en büyük güvencemizi ortadan kaldırdılar. Ankara’yı ve Türkiye’yi fiilen meclissiz bıraktılar. Onlara en güzel cevabı da önümüzdeki genel seçimde hep birlikte vermeye hazır mıyız? Bir kişiye göre tasarlanmış bu bozuk düzene son vermeye hazır mıyız? Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni (TBMM) yeniden hak ettiği saygın konuma kavuşturmaya hazır mıyız?”

“BU ÜLKE SARAYDAN DEĞİL, MECLİS’TEN YÖNETİLSİN İSTİYORUZ”

“Biz, bu ülke saraydan değil, Meclis’ten yönetilsin istiyoruz. Millet, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni belirlesin, başbakanlar, bakanlar Meclis’in içinden çıksın, Meclis’e hesap versin istiyoruz. Meclis, hükümeti en etkili şekilde denetlesin istiyoruz. Çünkü Meclis, milli iradenin en güçlü, en kapsayıcı temsilcisidir. Milli iradenin bütün renkleri, bütün sesleri Mecliste buluşur. Ama bunların istediği şey, başka ses duymak istemiyorlar… Farklı seslere tahammülleri yok. Ne milleti duyuyorlar ne milletin temsilcilerini.”

“YILLARDIR NE SOKAĞA, ÇARŞIYA, PAZARA ÇIKABİLİYOR…”

“İşte Cumhurbaşkanının hali ortada. Yıllardır sokağa, çarşıya, pazara gittiğini gördünüz mü? Ekranlara çıkıp milletin gözü önünde rakipleriyle tartışma cesaretini gösterdiğini gördünüz mü? Yalnız Erdoğan değil ki, bütün hükümet yetkilileri aynı şekilde milletten uzak, milletle buluşmaya asla sıcak bakmayan, milletin gözü önünde muhalefetin temsilcileriyle tartışmaktan kaçıyorlar. Çünkü karşı karşıya gelseler, bütün foyaları ortaya çıkacak, millet gerçeği görecek.” 

“O SORUYU SANA GAZETECİ DEĞİL, MİLLET SORUYOR”

“Bunlar, milletin sesine kulaklarını tıkamışlar. Erdoğan, ‘emeklilerin bayram ikramiyeleri daha fazla artabilir mi’ diye soran gazetecilere bile ‘siz beni dolduruşa mı getiriyorsun’ dedi. Bu akıl ne biliyor musunuz? Milletin parasını millete vermek değil, sanki kendi parasını millete dağıtıyormuşçasına yapılan bir hareketin tezahürü. O gazeteci değil, sana soran millet. Onun farkında bile değil. Milyonlarca emekli sana her gün, her saat soruyor: ‘Bu emekli maaşlarının, bu bayram ikramiyelerinin azlığından, bizi bu hale düşürmekten utanmıyor musun’ diyor. Milletin hakkını millete vermeyi ‘dolduruşa gelmek’ diye tarifleyen bu akıldan ülkeyi kurtaracağız. O sandık milletin önüne gelecek ve önce CHP onu boyunun ölçüsünü gösterecek.” 

“VAKTİ DOLANLAR, PİLİ BİTENLER GİDER…”

“Sonra milletimiz kendisini yokluğa, yoksulluğa mahkûm eden, memleketin huzurunu, bereketini kaçıran tek adam rejimini önümüzdeki ilk genel seçimde bütün milletçe baş aşağı edip onları göndermeye hazır mıyız? İcraatçı, halkçı, adaletli, liyakatli bir yönetimi ve cumhurbaşkanıyla birlikte hep beraber Çankaya yürümeye hazır mıyız? Bunların vakti doldu. Şimdi, yenileşme ve gençleşme, değişme zamanı. Hayatın da siyasetin de kuralı budur: Vakti dolanlar, pili bitenler gider. Zaten dönemi doldu, vakti bitti, yaşı geçti… Bir de Ekrem ağrıları başladı. Onların yerine, umut verenler, tuttuğunu koparanlar, kendini millete adayanlar gelsin istiyor muyuz?”      

“Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkacağız”??

“Onlar görecekler; milletimiz cumhuriyete, demokrasiye, laikliğe, sosyal adalete öyle bir sahip çıkacak ki… Milletimiz parlamenter demokrasiye, kuvvetler ayrılığına, hukukun üstünlüğüne öyle bir sahip çıkacak ki… Milletimiz adalete, eşitliğe, birlik ve kardeşliğimize öyle bir sahip çıkacak ki… Türkiye bir daha asla bütün gücün tek bir kişide toplandığı bir düzeni bu vatana uğramamak üzere bu rejimi yerin dibine gömecek.” 

“ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLİĞİMDEN BİR ANIMI ANLATAYIM DA ALINSIN BİRAZ DAHA”

“Alınacak… Üniversite öğrenciliğimden bir anımı anlatayım da alınsın biraz daha… Okulda Eskişehir’den arkadaşlarım vardı. Onların tutkusunu 1988-1990 arasında Kıbrıs’ta görmüştüm. Yaşadığın mahalleye, yaşadığın şehre, yaşadığın emek verdiğin kuruma ve ülkene kendini adayacaksın, tutkuyla bağlanacaksın. Alın teri dökmekten onur duyacaksın. Ben CHP’nin evladı olarak 2008’den beri bu partiye hizmet etmekten, partimin vasıtasıyla milletime hizmet etmekten, alın teri dökmekten onur duyuyorum. Gençler bu ülkede tarih yazacak. Bana Bursa’da İmamoğlu gelecek İmamoğlu tarih yazacak diye söylediler. Ben dedim ki hayır. İmamoğlu gelecek sizlerin gücüyle ama bu ülkede tarihi bu ülkenin gençleri yazacak. Türkiye bir daha asla muhalefetin yargı yoluyla bastırılıp yok edilmeye çalışıldığı, baskıcı bir rejimi bu topraklarda yaşamayacak. Bu bozuk düzeni hep birlikte değiştireceğiz. Atatürk’ün önümüze koyduğu hedeflerden sapmayacağız. Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkacağız.”

“ETRAFINDAKİ BİR AVUÇ İNSAN ZENGİNLEŞTİĞİNDE MEMLEKET ZENGİNLEŞİYOR MU?”

“Hem demokraside, hukukta, özgürlük ve adalette hem de bilimde, teknolojide, üretimde öncü olacağız, dünyanın tüm milletlerine örnek olacağız. Bizde bu güç var, bu potansiyel var. 

Kurumların ve kuralların yerini tek bir kişinin iradesi aldığında bu sıkıntıyı yaşıyoruz.

Ama bütün kurumlar bir kişinin elinden kurtulup milletin kurumları, milletin evlatlarının yönettiği, bir avuç insanın değil bir ailenin fertleri değil, milletin liyakatli evlatları yönettiğinde bu millet, bu güzel cumhuriyet çağdaş uygarlık seviyesine ulaşacak.  Bir kişi hukukun dışına çıkmaya başlayınca, devletin kurumları da hukukun dışına çıkıyor. Daha kötüsünü söyleyeyim… O bir kişi aldatılınca, devletin kurumları da aldatılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletini işte bu hale düşürdüler. Peki, o bir kişi ve etrafındaki bir avuç insan zenginleştiğinde memleket zenginleşiyor mu? Hayır. Millet de zenginleşmiyor. Sadece o bir avuç insan zenginleşiyor.”

“YÖNETİCİLER VATANDAŞINA FIRÇA ATAMAZ, TALİMAT VEREMEZ, EMİR VEREMEZ”

“İşte o asla olmuyor. Çünkü bunların düzeninde güç ve zenginlik bir avuç insanın elinde toplanıyor, millete de şükretmek ve sabretmek düşüyor. Biz en zor şartlarda Kurtuluş Savaşı vermiş, dünyayı dize getirmiş bir milletiz. Sabretmeyi de şükretmeyi de biliriz ama onun zamanı ayrı. Bu ülkede yöneticiler cumhuriyetten sonra vatandaşına fırça atamaz, talimat veremez, vatandaşına emir veremez. Çünkü 102 yıl önce bu millet teba olmaktan kurtarıldı. Birey oldu, vatandaş oldu, özgür oldu ve 102 yıl önce ülkemizde Cumhuriyet bize şunu öğretti: kamuda yönetici olan biri haddini bilecek. Cumhuriyet her şeyden önce, yöneticilerin vatandaş karşısında haddini bilmesi demektir. Biz bu anlayışla siyaset yapıyoruz. Biz bu anlayışla siyaset yapıyoruz. Bu anlayışın adı nedir biliyor musunuz? ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.’  Cumhuriyet Halk Partisi kayıtsız şartsız millete inanmanın, millete güvenmenin partisidir. Yapacağımız ön seçim işte bu ruhun, bu anlayışın ifadesidir. Nasıl ki, ülkenin ve devletin tek sahibi milletse, partilerin tek sahibi de üyelerdir. Siz ne derseniz o olur.”

“23 MART’TA KULLANACAĞINIZ HER OYLA SARAYDAKİNE HADDİNİ BİLDİRECEĞİZ”

“23 Mart’ta da siz ne derseniz o olacak. Cumhuriyet ve demokrasi adına yapılacak en doğru, en ilkeli şeylerden birini yapıyoruz: Partimizin cumhurbaşkanı adayını ön seçimle belirliyoruz. Ön seçim, partimizin yalnız hukukunda değil, geleneklerinde, ruhunda vardır. Sandıktan kaçanlar, partilerini saraydan yönetenler, yapacağımız önseçimi istismar etmeye, kendilerine fayda çıkarmaya çalışıyorlar. Ama onlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Çünkü bizim partimiz demokrasi devrimi yaptı. Demokrasi tarihimizin bu en geniş katılımlı ön seçimini yapacağız. Partimizi ve tüm muhalefeti büyüterek, güçlerimizi birleştireceğiz. Milletten kaçanlara korku salacağız. Milletimize umut kaynağı olacağız. Biz 23 Mart’ta kullanacağınız her oyla saraydakine haddini bildireceğiz.”  

“HERKESİN KARDEŞÇE YAŞAYACAĞI BİR ÜLKEYE UYANACAĞIZ”

“Ön seçimde hep birlikte diyeceğiz ki; ‘Bak, Erdoğan! Bak işte bu sandıktır, bu mühürdür. Mühür, kendini sultan zannedenlerin değil, milletindir. O sandıktan kaçamayacaksın, o mühürden kaçamayacaksın.’ Bizler 23 Mart’ta tek yürek ve tek yumruk halinde bu mesajı vereceğiz, ülkedeki karamsarlığı ve kara bulutları bu ülkenin üzerinden dağıtacağız. Ülkenin bütün cumhuriyetçileri, demokratları, yurtseverleri, Atatürk sevdalıları adım adım birleşip bütünleşecek. Ve hep birlikte Türkiye’yi o güzel, o aydınlık sabaha hep birlikte kavuşturacağız. Bu zalim, kendi haddini bilmeyen, millete zulmeden iktidardan kurtulduğumuz sabahı, özgürlüğün, eşitliğin, dayanışmanın bir güneş gibi parlayıp sardığı sabahı hatırlayın. İçimizi ısıtmaya başladığı o sabahı bir düşünün. O sabah, seçim kazanmanın değil, milletçe birliğimizi ve geleceğimizi kazanmanın mutluluğunu yaşayacağız. Artık hiçbir partinin ötekine düşman, terörist muamelesi yapamayacağı, herkesin kardeşçe yaşayacağı bir ülkeye uyanacağız.”    

“ÜLKEYİ ŞU YA DA BU PARTİNİN EVLATLARI DEĞİL, MİLLETİN EVLATLARI YÖNETECEK”

“Herkesin düşüncesini özgür bir şekilde dile getirebildiği bir ülkeye uyanacağız. Kimsenin kökenine, inancına, cinsiyetine, yaşam tarzına bakmadan insanı insan olduğu için seveceğiz. Bir dakika bile kaybetmeden, bu bozuk düzenin yerine halkçı, sosyal adaletçi ve güçlü bir düzen kurmaya girişeceğiz. Hiç kimseyi piyasanın acımasız şartları altında mahkûm olmamasını sağlayacağız. Herkesin barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel haklarına, insanca yaşam koşullarına sahip çıkacağız. Üretenler, istihdam yaratanlar en sağlıklı yatırım ve ticaret şartlarına kavuşacak. Milletimiz, bu ülkenin ve devletin tek sahibi olduğunu en güçlü biçimde hissedecek, bizzat yaşayacak. Çocuklarımız, evlatlarımız bu vatanın en güçlü sahipleri olduğunu hissedecekler. Devletin bütün yöneticileri vatandaş karşısında haddini ve hududunu bilecek. Kişiye, partiye sadakat değil, liyakat esas olacak. Öyle insanları mülakatla elemeyecekler. Milletin evlatları çok çalıştığında bu memleketin en tepe noktasına ulaşabileceğini bilecekler. İşte o gün milletimizin umudu artacak. Ülkeyi şu ya da bu partinin değil, milletin evlatları yönetecek. Türkiye, şu ya da bu şahsın, şu ya da bu partinin değil, milletin ortak çıkarlarına uygun olarak yolunu belirleyen bir dönemi var edeceğiz.”

“MİLLETİMİZİN ERKEN SEÇİM TALEBİ DAHA DA BÜYÜYECEK”

“Devletin, milletin ortak aklıyla yönetilmeye ihtiyacı var. Ortak değer ve hayallerine uygun olarak hareket edeceği bir döneme ihtiyacı var. Türkiye; adaletin, eşitliğin, kardeşliğin gücüyle büyüyecek, zenginleşecek, güçlenecek. Zenginliği adilce paylaşacak. Bütün bunları nasıl yapacağımızı milletimize tek tek anlatacağız. 23 Mart’tan sonra Türkiye, projelerimizi, somut vaatlerimizi, hedeflerimizi her gün konuşmaya başlayacak. Yeni parti programımızın kabulüyle ve tüm muhalif kesimlerden alacağımız katkılarla birlikte bu süreç daha da hızlanacak. İktidarda ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı anlattıkça, milletimizin erken seçim talebi daha da büyüyecek.”

“KİM UMUTSUZLUĞA DÜŞSE, KOLUNDAN TUTUP KALDIRMAK BİZLERİN GÖREVİDİR”

“Elbette yolumuz zor bir yol. Yolumuz asfalt bir yol değil, tozlu taşlı bir yol. Yolumuzda engeller olacak. Hedefe ulaşmak kolay olmayacak. Bugüne kadar hangi hedefi kolay elde ettik? Bundan sonra da bedel ödemek durumunda kalabiliriz. Ama kim yılgınlığa kapılsa, kim umutsuzluğa düşse, onu kolundan tutup ayağa kaldıracağız. Bizlerin, Cumhuriyet Halk Partililerin en büyük görevi bu dönemde yüksek dayanışmadır. Dayanışmada en önde biz duracağız. Biz, tarihin en zor şartları altında kurulmuş ve umudu, geleceği örgütlemiş bir partiyiz. Büyük Atatürk, ‘partimizin en büyük kuvveti dürüst, açık bir siyaset ve sözlerimize bağlılıktır’. Biz dürüst, açık bir siyasetin bireyleri olacağız ve sözlerimize bağlılıktan asla vazgeçmeyeceğiz. Birbirimizle ilişkimizde de vazgeçmeyeceğiz, milletimizden yetki isterken de vazgeçmeyeceğiz. Yetkiyi aldıktan sonra da milletimizle olan bağlarımızı güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz.”    

“HAKKINI ARAYANLARA, ADALET İSTEYENLERE DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR”

“Hepimiz biliyoruz ki bugün Türkiye’de fiilen iki ayrı hukuk geçerli. İktidarın kanatları altındakiler en ağır suçları işlese bile hiç yargılanmıyor, hak ettiği hiçbir cezayı almıyorlar. Hatta sorgulayan bile yok.  Başta Cumhuriyet Halk Partililer olmak üzere, iktidarı eleştirenlere, hakkını arayanlara, adalet isteyenlere ise düşman hukuku uygulanıyor. Çünkü iktidarın eli de kolu da yargının içinde. Bundan en çok yüce Türk yargısının namuslu ve bu durumdan çok şikayetçi olan hakimleri, savcıları çok üzgün durumda. Onlar da baskı altında. O bakımdan Türkiye’nin en az güvenilir kurumlarından biri haline getirdiler yargıyı. İşte bu hale getirdikleri yargıya, Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi olduğu günden bu yana fazla mesai yapıyorlar.”

“PARTİMİZE VE BANA YÖNELMİŞ OLAN BU YARGI TAARRUZUNUN ASLINDA TEK BİR SAVCISI VAR”

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin 3 belediye başkanını sabahın şafak vaktinden önce gece karanlığında sabahın erken vaktinde alıp hapse attılar. Buradan Ahmet Özer’e, Rıza Akpolat’a ve en son ne yazık ki Alaattin Köseler’e selam olsun. Onların özgürlükleri için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Haksızlığa kim uğruyorsa her CHP’li mücadele verecek. Sandıkta yenemedikleri, bundan sonra da asla yenemeyecekleri Cumhuriyet Halk Partisi’ne yargı eliyle diz çöktürmek istiyorlar. Başarabilirler mi?.. Bizi yıldırabilirler mi?.. Atatürk’ün partisine diz çöktürebilirler mi? Bunlar ön seçim kararı aldıktan sonra son 1 ayda savcılar, bütün idari kurulların içindeki insanlar, medyaları bize karşı partimize karşı taarruza geçti. ‘Savcılar’ dedim ama partimize ve bana yönelmiş olan bu yargı taarruzunun aslında tek bir savcısı var. Onu tanıyor musunuz? Geçmişte de savcılık yapmıştı, bugün de savcılık yapıyor.” 

“HALA AYNI MALUM SAVCIYA KARŞI MÜCADELE EDİYORUM”

“Ergenekon davaları sırasında ben, Cumhuriyet Halk Partisi Beylikdüzü ilçe başkanıydım. İlçe örgütümüzle birlikte kumpas davalarına karşı güçlü mücadeleler verdik. Silivri’de nöbete gittik her gün. O günleri yaşayanlar çok iyi bilirler. ‘Malum savcı’ o günden bugüne türlü türlü renge boyandı, birileri tarafından hep aldatıldı. Kendisi de milleti aldattı. Bir gün öyle, bir gün böyle dedi. Ben ise o günden bugüne siyasi duruşumu hiç değiştirmeden, aynı yolda, aynı kararlılıkla yürüyorum. Ve hala aynı malum savcıya karşı mücadele ediyorum. O gün neye inanıyorsam, neye güveniyorsam, bugün de aynısına inanıp aynısına güveniyorum.” 

“SOSYAL MEDYADA PARALI TROLLERİNE YAZDIRIYORLAR”

“Yine Allah’ın adaletine inanıyorum, yine partimin ve milletimin aklına, vicdanına, sağduyusuna güveniyorum. Yılmıyorum, korkmuyorum, bir adım geri atmıyorum. Hakkımda neler planladıklarını duyuyorum, biliyorum. Nereden mi biliyorum? Sosyal medyada trolleri, kendi saray gazetecileri ve onun gibi olan tetikçileri televizyonda konuşuyorlar. Çalışanlarımıza yurt dışı çıkış yasağı konuyor. Yol arkadaşlarımıza, tanıdığımız, tanımadığımız iş insanlarının mal varlıklarına tedbir koyuyorlar. Savcılığa ‘Hayırdır bu nedir?’ diye soranlara ‘örgüt’ deniyor. Örgütlü işler varmış, demek. Avukatlara öyle cevap veriyorlar. Anlıyoruz ki, birkaç kişinin birbirini bir vesileyle tanıyor olmasından örgüt çıkarmaya o örgütün haklarını savcılıkta kurmaya çalışıyorlar.”

“AYNI ÖZEL UÇAKLA YURTDIŞINA MAÇ İZLEMEYE GİDİYOR, AYNI TEKNEDE BİR ARAYA GELİYORLAR”

“Eğer birbirini tanımak örgüt ise, bu insanların ahlakıyla iş yapması suç ise o zaman anlatayım. Türkiye’nin çok sayıda büyük şirketi var. Bu dev şirketler hepimiz biliyoruz. Bizim de bazı büyük ihalelerimizi onlar kazandı. Hakkaniyetle adaletle kamu yararı gözeterek kuşkusuz. Bu iş insanları birbirini tanıyor, aynı özel uçakla yurtdışına gidiyorlar, maç izliyorlar… Aynı yatlarda teknede bir araya geliyorlar. Ertesi gün de milyarlarca dolar değerindeki devlet ihalelerine her biri ayrı ayrı şirketleriyle giriyor. Hep beraber giriyorlar. İhale aldıkları bakanlıklardan yan yana oturuyorlar. Kamu kuruluşlarının başındaki yetkilileri tanıyor. Sosyal medyada, açık kaynaklarda fotoğrafları var. Videoları var. Bakanlığı döneminde ihaleler kazanan şirkete, aynı bakan sonra da yönetim kurulu üyesi olarak atanıyor.”

“SİZİN EKREM İMAMOĞLU ALERJİNİZ BAŞKA KAPILAR AÇIYOR”

“Şimdi yargıyı bir silaha dönüştüren iktidara ve onların dediklerini birebir uygulayan savcılara sesleniyorum: Tehlikeli bir yolda yürüyorsunuz, tehlikeli bir yol açıyorsunuz. Türkiye’de kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine giren tüm firmaları, o kurumların yöneticilerini de zan altında bırakıyor ve onları da bir örgüt tasarımı içine dahil ediyorsunuz. Sizin Ekrem İmamoğlu alerjiniz, düşmanlığınız, ağrılarından dolayı verdiğiniz talimatlarınız başka kapılar açıyor. Kamudan ihale alan tüm iş insanlarına sesleniyorum. Çok büyük bir yol açılıyor. Emsal olacak işler açılıyor. Bu hukuksuzluk son bulmazsa bundan sonra Türkiye’de ne bir kamu yetkilisi ne de kim olursa olsun hiçbir iş insanı başına ne geleceğini bileyeceği günlere gebeyiz. Bugün olmaz yarın olur. Bu gayrimeşru uygulamalara maruz kalmak istemeyen, bu kötü akla müdahale eder. Ekrem İmamoğlu’nun itibarını zedelemek isteyenler, bana kumpas kurmak isteyenler bilsin ki, dönüşü olmayan bir yola giriyorlar. Bu tarihi uyarıyı da buradan yapıyorum! Beni duysunlar!”     

“BU ÜLKEYİ KARIŞTIRMAYA HAZIRLANIYORLAR”

“Bu hazırlıkların, bu davaların, soruşturmaların hepsi temelsiz, kanıtsız, zorlama iddialar. Çünkü görüyoruz ki, tüm bu uyduruk iddialarını bir araya getirecekleri tek şey Ekrem İmamoğlu etrafında toplanmış, çıkar amaçlı bir örgütü icat etme çabası. Bunu hepsi tek tek denetlenmiş, göz önündeki kimi ihaleleri bahane ederek yapacaklar. Etrafımdaki kişileri de yol arkadaşlarımı da, tanıdıklarımı hatta tanımadıklarımı kurdukları kirli hesap düzeniyle suçlu ilan etmeye çalışacaklar. Bunları ben söylemiyorum. Kendilerine maşa olarak tuttukları gazetelerden okuyabilirsiniz. Gazeteciler, troller bunları yazıyor, çiziyorlar. Bu ülkeyi karıştırmaya hazırlanıyorlar…”

“ÖN SEÇİM OLMADAN İMAMOĞLU’NUN İŞİNİ BİTİRELİM…”

“Tek dertleri ne biliyor musunuz? Dertleri 23 Mart’ta ön seçim olmadan İmamoğlu’nun işini bitirelim… Rüyaları içi tümden boş iddialarla kumpas yapmak… ‘Turbun büyüğü’… diyerek heybeden eskiden yaptıkları gibi sözüm ona örgüt çıkarmak… Kimileri ülkede istikrarı bozacak kadar kafayı bozmuş, İmamoğlu’nu hatta ve hatta hapsi atmaktan bahsediyorlar… Sözüm ona Ekrem İmamoğlu oyun dışı kalacakmış. Burası muz cumhuriyeti değil… Bu topraklarda namertlik sökmez… Siyaseten yenemiyorlar, başımı öne eğdiremiyorlar, korkutamıyorlar. Beni bir şekilde alt etmeye çalışıyorlar. Benim çok değerli polis kardeşlerim marifetiyle sözüm ona başımızı öne eğdirmenin hesabını yapıyorlar. Bir de bunu ön seçim tarihimiz olan 23 Mart’tan önce yapmak istiyorlar.” 

“Dertleri ne biliyor musunuz? Vatan değil, millet hiç değil, dertleri kendi koltukları. Ortaya bir diploma meselesi attılar gidiyorlar. Ben olan diplomamla ilgili bütün savunmamı verdim, vatandaşın olmayan diplomasıyla ilgili tek bir sözü yok. Benim burada esasen verdiğim mücadele ne biliyor musunuz? 35 yıl önce yapılan bir geçiş ve 31 yıl önce alınan bir diplomayı iptal etme akı ne biliyor musunuz? Yarın sizin de diplomanızı alır, malınıza çöker. Bu akıl öyle bir akıl. Tek dertleri var. Muhalefetin elini kolunu bağlayarak koltuklarını korumanın peşindeler. Ekrem İmamoğlu, onların başını ağrıtıyor. Ekrem ağrıları var bu adamın.”

“ERDOĞAN’A KARŞI KİMSE SEÇİM KAZANAMAZ ZANNEDİYORLAR, MİLLET BUNA İNANSIN İSTİYORLAR”

“Erdoğan’a karşı kimse seçim kazanamaz zannediyorlar, millet buna inansın istiyorlar. Dünya üzerinde yalnızca göstermelik olan seçimlerin yapıldığı böyle rejimler var. Zalimlikleri tavan yapmış bir ortamda ömür boyu o koltuktan kalkmak istemeyen rejimler var. O rejimlerde sonradan ne oluyor biliyor musunuz? Eninde sonunda devirleri bitiyor ve geride büyük bir enkaz, devasa sorunlar bırakıyorlar. Ülkelerini yıkılmanın eşiğine getiriyorlar ve vatandaşlarına çok büyük acılar bırakıyorlar. Geride tarifi imkânsız acılar bırakıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir tehlikeyle karşı karşıyadır. CHP’liler boyun eğmez. Ben yaşadığım müddetçe, nerede olursam olayım, hangi makamda olursam olayım, nerede sizin hizmetinize dönük bir mücadelenin içinde olursam olayım, milletimin çıkarının yanında olmaya devam edeceğim.”

“YARGIDAN ELİNİ ÇEK”

“Artık bu benim şahsi bir meselem olmaktan çıkmıştır. Muhalefete aday göstermeyecek kadar ve muhalefetin adayını dizayn etmeye çabasını gösterecek kadar bunların gözünü kin ve koltuk sevdası bürümüştür. Siyasi hesapları arşa çıkmış bu iktidar uğruna milletimiz ne hallere düşüyor. Hepimiz buradayız. Herkes aklını başına alsın. İktidara sesleniyorum, yargıdan elini çek. Milletimiz kararlı milletimiz birleşecek, bütünleşecek. Seçimi kazanmak için her yolu mübah kabul edip her türlü kötülüğü yapmak isteyenlere bu millet haddini bildirecek. Neyi ne kadar göze alıyorsanız alın. Ben buradayım. Biz korkmuyoruz. Ama korkakların kim olduğunu biliyoruz. Üzerimde beyaz gömleğim var, kirletemezsiniz. Bileklerim burada. Bükemezsiniz. Bu bilekler sizin bileklerini milletle beraber 4 defa büktü, 5.’yi bükecek, sizi eve yollayacak. Yol ne kadar zorlu, engebeli de olsa, gelecek güzel günlere yürekten inanıyorum. Biliyorum ki başaracağız. Öyle de başaracağız, böyle de başaracağız.”

Ayrıca İmamoğlu, Ankara Buluşması öncesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı makamında ziyaret etti.

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları