Kadın Dayanışma Vakfı Danışmanı, insan ticaretinin mağdurlarının yüzde 80 gibi çok büyük bir bölümünü kadın ve kız çocuklarının oluşturduğunu belirtti...
ANKARA - İnsan ticaretinin mağdurlarının yüzde 80 gibi çok büyük bir bölümünü kadın ve kız çocuklarının oluşturduğunu belirten Kadın Dayanışma Vakfı Danışmanı Yelda Şahin Akıllı, mağdurların çoğunluğunun insan tacirleri tarafından iş vaadiyle kandırıldığına dikkat çekti.
Kadın Dayanışma Vakfı, “İnsan Ticareti İle Mücadelede Sivil Toplum Kuruluşları ve Yerel Yönetimlerin Farkındalığının Artırılması Projesi” kapsamında başlatılan kadın ticareti ile mücadeleyi projenin sona ermesine rağmen sürdürmeye devam ediyor. Proje kapsamında Ankara, İstanbul ve Antalya’da kadın ticaretine maruz kalanlar için açılan sığınma evlerinden projenin sona ermesi ile kapatılan Ankara’daki sığınma evi, yapılan çalışmalar ile yeniden açılacak. Kadın Dayanışma Vakfı Danışmanı Yelda Şahin Akıllı, sığınma evlerini ve kadın ticaretini değerlendirdi.
‘Projeler bittiği zaman destek alamıyoruz’
Konunun önemli bir konu olduğunu ve projeler ile konunun üzerine eğilebildiklerini söyleyen Akıllı, devletin projeler bittikten sonra çalışmalara destek sunmadığını, bundan dolayı da sığınma evlerinin kapanmak zorunda kaldığını belirtti. Akıllı, “Projeler bittiği zaman destek alamıyoruz. Sonuçta yeni bir alan. Sığınma evi yakın bir zamanda kapatıldı. Tekrar açacağız. Çalışmalar yürütüyoruz” dedi. İnsan ticaretinin tamamen sömürüye dayalı olduğunu vurgulayan Akıllı, “Ev içlerinde ev içi hizmette çalıştırılan insanların pasaportlarına el konuluyor. Buna karşın devletin çalışmaları ise kısıtlı” diye konuştu.
‘Türkiye’de ikamet izni verilmediği için destekler sınırlı kalıyor’
Kadınlarla ilgili sığınma evlerindeki çalışmalarını değerlendiren Akıllı, "Sığınma evine direk başvuru söz konusu değil. Kadınlar bizim sığınma evimizde kalıyorlar. Mağdur olarak tespit edildiğinde bir takım haklara sahip oluyorsun. Bu haklardan bir tanesi de ikamet izni. Türkiye’de ikamet izni verilmediği için yaptığımız destekler sınırlı kalıyor. Kadınlar bir süre sığınma evinde kendisine sunulan imkânlardan faydalanıp kalıyor. Sığınma evlerinde kalan kadınlara kendi dillerinde, hukuki danışmanlık ve psikolojik destek veriyoruz. Mağdurların, yeniden mağdur olmalarını önlemek amacıyla kendi ülkelerinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin, yeniden uyum programları hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlıyoruz. Sığınak faaliyetlerinin yanı sıra, konu ili ilgili savunuculuk yapıyor, eğitimler vermekte ve çeşitli organizasyonlar yaparak
insan ticareti ile mücadele kapsamındaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
‘Tacirler, mağdurların kimliklerine el koyuyor'
İnsan ticaretinin mağdurlarının yüzde 80 gibi çok büyük bir bölümünü kadınlar ve kız çocuklarının oluşturduğunu dile getiren Akıllı, mağdurların çoğunluğunun insan tacirleri tarafından iş vaadiyle kandırıldığına dikkat çekti. Akıllı konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Mağdurlar memleketlerinden garsonluk, bakıcılık ve ev içi hizmet işlerinde çalışmak niyetiyle başka memleketlere gitmektedirler. Kadın ve kız çocuklarının bir kısmı fuhuş sektöründe çalışacaklarını bilmekte; ancak çalışma koşulları hakkında bilgi sahibi olmamaktadır. Çalışacakları ülkeye ulaştıklarında ağır borç yükü altına sokulup kendilerine vaat edilen işlerin ve koşulların dışında çalıştırılan bu kadınlar ve kız çocuklarının kazançlarına da el konulmaktadır. Tacirler, borçlarını ödemeleri halinde serbest kalabileceklerini ve kendi hesaplarına çalışacaklarını söylemektedir. Ancak bu borçlar her zaman mağdurun ödemeyeceği kadar ağır olmaktadır. Tacirler, mağdurların yasal belgelerine ve kimliklerine de el koymaktadır. Bu da ayrıca tehdit unsuru olarak kullanılmaktadır.”
‘Kaldıkları süre içinde tıbbi destek sunuyoruz’
Kaldıkları süre içerisinde kadınlara özellikle tıbbı ve psikolojik destek sunduklarını dile getiren Akıllı, “Çünkü
insan ticareti çok yoğun şiddetin yaşandığı suç türüdür. Hırpalanmış bir şekilde bize ulaşıyorlar. Bu süreçte tedavi edilmediği için tıbbi destekle tedavi ediliyorlar. Sağlık Bakanlığı ile protokollerimiz var. Bu çerçevede bizde kaldıkları süre boyunca hastalıkların tedavisi ve tespiti süreçlerini birlikte yürütüyoruz. İhtiyaç dâhilinde psikiyatristlerle görüşmeler yapabiliyoruz. Mağdurların kendi isteği dâhilinde onların
insan ticareti davalarını takip edebiliyoruz” diye konuştu. Akıllı, bu tarz sığınma evlerinin Türkiye’nin birçok yerinde açılması gerektiğini vurguladı.
DİHA