İpek Kıraç’tan basına ve kamuoyuna bilgilendirme
İpek Kıraç; Bugün İstanbul Anadolu Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak, babam İnan Kıraç’ın manevi ve maddi olarak korunması amacıyla kısıtlanması ve kendisine vasi atanması talebinde bulundum.
İpek Kıraç’tan basına ve kamuoyuna bilgilendirme açıklaması;
"Basın ve Kamuoyuna;
Bugün İstanbul Anadolu Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak, babam İnan Kıraç’ın manevi ve maddi olarak korunması amacıyla kısıtlanması ve kendisine vasi atanması talebinde bulundum. Konunun artık adalete intikal etmiş olması sebebiyle, haberin duyulmasının ardından oluşabilecek bilgi kirliliğini ve gerçek dışı yorumları önlemek ümidiyle, sadece bu kapsamda, basın ve kamuoyunu bizzat bilgilendirmeyi tercih ediyorum.
Öncelikle ifade etmek isterim ki, bu benim için çok zor alınmış bir karardır. Beni henüz iki aylıkken annem Suna Kıraç’la birlikte evlat edinen ve büyük bir sevgi ve özenle yetiştiren babam İnan Kıraç’ın içine düşmüş olduğu durumdan kurtulabilmesi için tek bir başka şans dahi kalmış olsaydı hiç kuşkusuz o yolu seçiyor olurdum. Ancak gerek babamı koruma arzum, gerek babamın yönetimindeki kurum ve kuruluşların sağlığı ve devamlılığı konusunda hissettiğim sorumluluk ve gerekse de annemin manevi ve maddi mirasının korunması yönündeki iradem bu kararı almayı zorunlu hale getirmiştir.
Babam İnan Kıraç’ın son yıllarda basına da sıkça yansıyan yanlış tercihleri ve davranışları sadece beni değil onu tanıyan ve seven herkesi şaşırtmış ve üzmüştür. Başta anlamlandırmakta zorlandığımız ve babamın karakteriyle uyuşturamadığımız bu davranışların sıklığı ve boyutu giderek artmış olup neticede, özellikle son zamanlarda, yakın çevresindeki herkesin açıkça gözlemlediği bir şekilde “muhakeme kaybı ve akıl sağlığı sorunu” yaşadığı malum olmuştur.
Annem Suna Kıraç’ın 2020’de vefatı sonrası babamın hayatına giren bazı şahıslar, babamın akli melekelerinin zayıflamasını acımasızca istismar etmekte olup adeta babamın yaşamını tüm açılardan istila etmişlerdir. Özellikle babamı duygusal olarak suistimal eden bir şahıs, kendine ve yakınlarına menfaat sağlamak amacıyla kurguladığı düzeni fark edecek, karşı gelecek ve babamın çıkarlarını koruyacak herkesi babamın iş ve özel hayatından tek tek uzaklaştırmıştır. Bilimsel tüm araştırmalar akıl sağlığı ve hafıza problemleri yaşayan insanların uzun süredir tanıyıp güvendiği kişilerle birlikte olmaya, rutinlerinin devamını sağlamaya ihtiyaç duyduğunu kanıtlamışken, bu şahıs bilerek ve kasıtlı olarak babamın uzun yıllardır en yakınında çalışan, sevdiği ve güvendiği insanların tümünü işten çıkarmak suretiyle babamı bütünüyle yalnızlaştırmış, onu korumasız ve sahipsiz kılmıştır. Babama şahsi cep telefonundan doğrudan ulaşmak dahi pek çok dostu ve ailesi için imkansız hale gelmiştir. Dolayısıyla babamın son birkaç yıldır bizleri üzen ve şaşırtan tüm davranışlarının ardında kendi öz iradesi değil hayatına bir anda giren bu şahısların kararları ve yönlendirmeleri olduğu artık çevresindeki herkesçe aşikârdır. Hatta öyle ki, babamın ağabeyi merhum Can Kıraç dahi, vefat etmeden kısa bir süre önce bu duruma isyan etmiştir.
Aldığım son habere göre de, 87 yaşında ve malum sağlık durumunda olan babam 20 Aralık tarihinde aile ikametimiz ya da işyerlerimizle hiçbir ilgisi olmayan Büyükçekmece’de yıldırım nikâhı ile evlenmiştir. Babamın sevgi ve iyi niyet temelli olmadığı aşikâr olan bu sözde evliliğin bilincinde bile olmadığına inanıyorum.
Yaklaşık iki senedir babamın açtığı acımasız ve haksız davalarla mücadele etmek zorunda kalmama ve bütün bu anlamsız dava süreçlerinin arkasında şimdi evlendiği bu kişinin olduğunu bilmeme rağmen, babama duyduğum sevgi ve aile birliğimizin hatırına babamın akıl sağlığını gündeme getirmeyi içime sindirememiştim. Ancak 87 yaşındaki babamın içine düşürüldüğü bu son tuzak, artık gerekeni yapmam ve bu suistimale bir son vermem konusunda beni ikna eden nihai gelişme olmuştur.
Babama annemden kalan manevi ve maddi mirası korumak için elimden geleni yapacağımın, tüm hukuki yollara başvuracağımın bilinmesini isterim. Babamın hukuki koruma altına alınması da bu sürecin bir parçasıdır. Eminim ki annem de her türlü istismara, suistimale ve haksızlığa karşı ailemizi korumaya devam etmemi isterdi. Bundan sonra en doğru kararı muhakkak ki yüce Türk adaleti verecektir.
Elbette ki bizi bir aile yapan annemin, babam ve benim için hayal ettiği hikâye bu değildi. Ve elbette ben de bu hayatı babamla karşı karşıya değil el ele geçirmeyi dilerdim. Keşke böyle olabilseydi.
Saygılarımla,
İpek Kıraç"
İpek Kıraç Kimdir?
Kıraç, İpek (d. 29 Kasım 1984, İstanbul), yönetici ve iş kadını. Başka görevlerinin yanı sıra, Koç Okulu Yönetim Kurulu başkanı, Koç Holding, Vehbi Koç Vakfı (VKV) ve Suna ve İnan Kıraç Vakfı Yönetim Kurulu üyesidir. 2012’den beri Kıraça Holding iştiraklerinden Sirena Marine AŞ’nin Yönetim Kurulu üyesi ve üst yöneticisi (CEO) olarak görev yapmaktadır.
Suna Kıraç ile İnan Kıraç’ın kızı ve Vehbi Koç ile Sadberk Koç’un dördüncü torunu olan İpek Kıraç, İstek Vakfı İlkokulu’nu bitirdikten sonra girdiği VKV Koç Özel Lisesi’nden 2002 yılında mezun oldu. Annesi Suna Kıraç’ın ALS (amyotrofik lateral skleroz) hastalığına yakalanması nedeniyle üniversitede biyoloji okumaya karar verdi. ABD’deki Brown Üniversitesi’nde sürdürdüğü biyoloji öğrenimini 2007 yılında tamamladı. Bu sırada Harvard Üniversitesi’nde dünyanın sayılı ALS araştırma merkezlerinden birini yöneten Dr. Robert Brown’ın yanında bir ay süreyle ALS eğitimi gördü. Kıraç, 2011 yılında Brown Üniversitesi’nden kamu sağlığı alanında yüksek lisans derecesi aldı.
İpek Kıraç 2003 yılında annesi Suna Kıraç ve babası İnan Kıraç’la birlikte Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nı kurdu. Vakıf 2005 yılında, ALS, Parkinson, Alzheimer, Huntington gibi nörolojik hastalıkların araştırılması için Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü bünyesinde Nörodejenerasyon Araştırma Laboratuvarı’nın (NDAL) kuruluşuna öncülük etti. Türkiye’de bir devlet üniversitesi ile özel bir vakıf arasındaki ilk akademik işbirliği örneğini oluşturan ve günümüzde Koç Üniversitesi’ne bağlı olan laboratuvar, sadece Türkiye’de değil, uluslararası çevrelerde de genetik ve kompleks hastalıkların moleküler tanısında uzman bir merkez olarak kabul görmektedir.
2012 yılında profesyonel çalışma hayatına atılan İpek Kıraç, babası İnan Kıraç ve Claude Nahum’un 1998 yılında kurmuş olduğu Kıraça Holding’e bağlı Sirena Marine Denizcilik ve Ticaret AŞ’nin CEO’luğunu üstlendi. Türkiye’nin seri yat üretimi yapan ilk şirketi olan Sirena Marine, 2006’dan bu yana 300'ün üzerinde yat üretmenin yanı sıra, tanınmış yat tasarımcılarını yerel üretim tecrübesiyle birleştirerek dünya markaları geliştirmektedir.
İpek Kıraç: “Annem bana savaşmayı öğretti”
Suna ve İnan Kıraç Vakfı ve VKV Yönetim Kurulu üyeliklerinin yanı sıra, TEGV’in ve Galatasaray Eğitim Vakfı’nın Mütevelli Heyeti üyesi olan İpek Kıraç, Koç Holding ve Sirena Marine AŞ Yönetim Kurulu üyeliklerinin yanında Karsan Sanayi AŞ, Temel Ticaret ve Yatırım AŞ, Zer Merkezi Hizmetler AŞ ve Moment Eğitim Araştırma Sağlık Hizmetleri ve Ticaret AŞ’de de Yönetim Kurulu üyeliğini sürdürmektedir.
TEGV’in 2004 yılında Beykoz Anadoluhisarı’nda açılan öğrenim birimine İpek Kıraç’ın adı verilmiştir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları