1 Aralık Perşembe günü, Okmeydanı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Önü'nde toplanan İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi bir basın açıklamasında bulundu.
"DİŞ TEKNİSYENLERİ SİLİKOZİS TEHDİDİ ALTINDA
Güvencesiz çalışma koşulları işçilerin hayatlarını almaya devam ediyor. Kasım ayında basından ulaşabildiğimiz kadarıyla en az 57 işçi hayatını kaybetti, yine en az 1976 işçi yaralandı. En az diyoruz, çünkü bu tablo buzdağının görünen yüzüdür, basın ve yayın organlarından tespit edilebilenlerdir. Ne yazık ki işçi ölümleri ve yaralanmaları çok daha fazladır ve tespit edilememektedir. Ancak ülkemizde devlet sağlık ve güvenlik önlemlerini almadığı / denetlemediği gibi, ölüm ve yaralanmaların tespitini de tam olarak yapmamaktadır…
Silikozis öldürmeye devam ediyor
Genelde madenci hastalığı olarak bilinen cam ve seramik sanayi ve dökümcülük gibi sektörlerde görülen, esas olarak kamuoyunun kot kumlama işçilerinin hastalık ve ölümleriyle bildiği silikozis hastalığı diş protez teknisyenleri için de ölümcül bir tehlikeye sebep olmaktadır.
2011 yılında 4 diş teknisyeni silikozis sonucu hayatını kaybetmiştir. 53 yaşındaki Muammer Tatar ve 43 yaşındaki Âdem Kılıç İstanbul’da, 19 yaşındaki Ömer Faruk Böyük Kırıkhan’da ve 24 yaşındaki Ali Kalkan İskenderun’da silikozisin aramızdan aldığı arkadaşlarımızdır.
Son yıllarda kamuda hastanelerden ayrılan ve “Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri”ne dönüştürülen birimlerde, hasta ağızlarında kullanılan protezler, ihale usulü ile özel diş laboratuarlarından alınmaya başlanmıştır. İhaleyi alabilmek için gereğinin çok altında fiyat veren laboratuarlar, maliyeti düşürmek için; çalışma saatlerini arttırma, kalitesiz - ucuz malzeme kullanma ve esas olarak da adeta merdiven altı çalışma koşullarında diyebileceğimiz ortamlarda bu çalışmayı yapmaktadırlar. Bunun sonucu olarak burada çalışan tüm işçi arkadaşlar sık sık hastalanmakta ve ölümcül silikozis hastalığı bünyelerine yerleşmektedir.
Bugün 20 bin kadar diş teknisyeninin çalıştığı tahmin edilen ve sayıları 1400’ü bulan bu laboratuarların üçte ikisi ruhsatsız ve denetimsiz çalışmaktadır. Birçoğunda havalandırma sistemi olmadığı gibi bazılarında pencere dahi bulunmamaktadır. Havalandırma sistemi olmayan, her teknisyenin ortalama 5 metre karelik bir alanda çalıştığı ve işin gereği olarak tozumanın yoğun olduğu bir çalışma ortamında, kaçınılmaz olarak silikozise varan birçok hastalık ortaya çıkmaktadır.
Çeşitli nedenlerle hastanelere başvuran 451 diş teknisyeninden 197’sinde meslek hastalığına rastlanmıştır. Yeterli bir araştırma yapılmamakla birlikte her 100 diş teknisyeninden 10’unda da silikozis hastalığı vardır. Toplam çalışanların içinde bu sayı iki binleri ulaşmaktadır. Durum vahimdir…
Silikosiz tedavi edilemez, fakat yüzde yüz önlenebilir bir hastalıktır. Önlenmesi çalışma koşullarının standartlara uygun hale getirilmesi ve insanileştirilmesi ile mümkündür. Kâr ve bütçe hesapları ile taşeronlaştırılan her iş süreci, bu alanda çalışan işçilerin, emekçilerin sağlıksız, denetimsiz ve güvencesiz işlere terk edilmesi anlamına gelmektedir. Bu şekilde ele alındığında Tuzla’da kaybettiğimiz tersane işçileri ile merdiven altı diş laboratuarlarında silikosize yakalanan diş teknisyenleri aynı cinayet sürecinin mağduru durumundadırlar.
Silikosiz önlenebilir. Gerek kamuda gerek özel muayenehanelerde bu yönde bir duyarlılığın oluşturulması, hiç şüphesiz ki başta Diş Hekimleri Odası olmak üzere tüm toplumsal muhalefet kesimlerinin başlıca sorumluluğu altındadır. Bu alanın aktörlerinin, toplumsal muhalefet unsurlarının konu ile ilgili mesleki ve toplumsal bir duyarlılık oluşturmadan, topu taşeron sistemini kendi elleri ile ören devlete atması, kamusal sorumluluktan kaçmak olacaktır. Bazılarımızın korkarak oturduğu diş hekimi koltuğundan, bu sefer vicdani bir korku ile kaçmak istemiyoruz. Ve bunun için de başta bu alanın aktörleri olmak üzere herkesi toplumsal duyarlılık oluşturma ve devleti gerekli önlemleri alması doğrultusunda zorlamak için üzerine düşeni yapmaya davet ediyoruz…
Silikozis kader değildir, önlenebilir…
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi"