İstanbullular, Saraçhanede Ekrem İmamoğlu’na, yüzbinlerce insanın katılımıyla bir kez daha sahip çıktı

Evinden gözaltına alınan ve akşam saatlerinde Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edilen seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkmaya devam etti.
SARAÇHANE DÖRDÜNCÜ GÜNDE DE DOLDU TAŞTI
İstanbullular, kapısına yüzlerce polis dayanarak, şafak operasyonuyla hukuksuz bir biçimde evinden gözaltına alınan seçilmiş TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, yüzbinlerce insanın katılımıyla bir kez daha sahip çıktı. Saraçhane’yi mahşeri bir kalabalıkla dolduran vatandaşlar, İmamoğlu’na desteklerini sloganlar, şarkılar, alkışlar ve cep telefonu ışıklarıyla gösterdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş meydanı hınca hınç dolduran yüzbinlere seslendi.
İstanbullular, kapısına yüzlerce polis dayanarak, şafak operasyonuyla hukuksuz bir biçimde evinden gözaltına alınan ve akşam saatlerinde Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edilen seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkmaya devam etti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ve İmamoğlu’nun davetiyle bir araya gelen yüzbinlerce İstanbullu, iradesine sahip çıkarak, yollar kapatılmasına rağmen, İBB önündeki alanı dördüncü günde de hınca hınç doldurdu. Alana sığmayan vatandaşlar, yakındaki sokaklardan ve parktan büyük buluşmaya katılım sağladı. İmamoğlu’nun eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu ve oğlu Selim İmamoğlu da konuşmaların yapılacağı otobüsten coşkulu kalabalığı selamladı. Vatandaşlar, İmamoğlu’nun eşi ve oğlunu alkışlarla karşıladı.
TOPLUMUN TÜM KESİMLERİ SARAÇHANE’DE BULUŞTU
Hemen her toplum kesiminden insanı bir araya getiren buluşmada; “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Cumhurbaşkanı İmamoğlu”, “Ekrem Başkan”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Hükümet istifa”, “Diplomasız Erdoğan”, “Hak, hukuk, adalet”, “Her yer Taksim her yer direniş” ve “Her şey çok güzel olacak” sloganları atıldı. Bozdoğan Kemeri altında konuşlanan güvenlik güçlerinin, yakınlarında bulunan vatandaşlara zaman zaman gaz sıkması, katılımcıların tepkisini çekti. Tüm olumsuzluklara rağmen gerçekleşen buluşmada, sırasıyla; üniversite gençliğini temsilen 3 öğrenci, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş birer konuşma yaptı.
“1 MİLYON KİŞİ GÖNÜL GÖNÜLEYİZ”
İstanbullulara, “Siz bir şeyi geri aldınız” sözleriyle seslenen Özel, özetle şu ifadeleri kullandı:
“Siz, evlerinizden çıkıp buraya gelmek istediğinizde, dört gün önce ,Erdoğan'ın talimatı, valilik kararıyla emniyet, üç kişinin bir araya gelip toplanmasını, gösteri yapmasını, miting yapmasını yarına kadar yasaklamıştı. O kararın ardından buraya gelen bütün yollar, Haliç'in üstündeki köprüleri kaldırdılar. Buraya gelen tüm viyadükler, tüm yollar kapatıldığı halde, ilk gün 110-120 bin kişiyle, ikinci gece 210-220 bin kişiyle, dün akşam, 220 bin dedik. Drone görüntülerini görünce neye uğradığımızı biz de şaşırdık. Gözün gördüğü yerde 550 bin kişi vardı. Ve buralara yaklaşamıyorlardı. Bugün, 550 bin kişiyle göz göze, Tarihi Yarımada bağlantı yollarıyla birlikte 1 milyon kişi gönül gönüleyiz.”
“SİZE İMAMOĞLU’NDAN SELAM GETİRDİM”
"Bu meydanda hepimiz aynı şeyi istiyoruz. Ve hep birlikte haykırıyoruz: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz. Bu gece sevgili Dilek İmamoğlu'yla, değerli oğlu Selim'le birlikte birazdan el ele, kol kola girip, Ekrem Başkan'ın sorgulandığı, sorulan her soruya, yargılayan cevaplarla haklılığını ortaya koyduğu, bir kumpası çökerttiği ve tertemiz çalışkan ve cesur bir yönetici olarak görevini nasıl yaptığını tutanaklara evraklara nakşettiği bu akşamda onun yanına gideceğiz. Bugün ondan size büyük bir selam getirdim. Sizi İmamoğlu selamlıyor.”
“BUGÜN BU MEYDAN VARSA, İSTANBUL ÜNİVERSİTELİ GENÇLERİN KARARLILIĞI SAYESİNDE VAR"
"Bugün Erdoğan tuttu şöyle bir açıklama yaptı, dün akşam saatlerinde bugün haberdar olduk. Diyor ki: ‘Sokak çağrıları kabul edilemez. Türkiye, sokakta kurulmuş bir ülke değildir.’ Sayın Erdoğan, şunu bil; bu ülke, bu güzel şehir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, buralara yabancı gemiler gelmesin diye, yabancı postal ayak basmasın diye, Çanakkale'de ölümü göze aldı. Askerlerine savaşmayı değil, ölmeyi emretti. Bu meydandaki Türklerin, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin; bu meydandaki Alevi'nin, Sünni'nin, bu meydandaki Müslüman'ın, Hristiyan'ın dedeleri orada kucak kucağa yatıyor. Ama sonra, bir tek adam bir imzasıyla izin verdi ve İstanbul'a o donanmalar geldi. İstanbul işgal edildi. İstanbul işgaline ilk tepki, İstanbul meydanlarında protesto mitingleri oldu. O mitingleri Darülfünun öğrencileri organize ediyorlardı. Gazi, o mitinglerden aldığı güçle, o öğrencilerden aldığı güçle, Anadolu'ya seslendi: ‘İşgal kabul edilemez. İşgale karşı örgütlenin, protestolar yapın, mitingler yapın.’ Ve bunun üzerine tüm mitingler her tarafa, Anadolu'nun dört bir tarafına yayıldı. Şimdi bir tek adamın, Gezi'mizi, Gezi'yi kriminalize eden, halen arkadaşlarımızı içeride tutan tek adamın yarattığı atmosfer, adım adım, adım adım, adım adım bu günlere getirirken ülkeyi, yine bir bariyeri, bir engeli ilk aşan İstanbul Üniversitesi oldu. Bugün bu meydan varsa, İstanbul Üniversiteli gençlerin kararlılığı sayesinde var.”
“EKREM BAŞKAN ‘SARAÇHANE'Yİ SİZE EMANET EDİYORUM’ DEDİ”
“Ekrem Başkan'la bugün görüştük. Sevgili eşi Dilek Hanım, Ekrem Başkan Çağlayan’a gidince, bizim de hep beraber Çağlayan'a gitmemizi arzu etti ve o planlamayı yapıyorduk. Ekrem Başkan'a avukatlarını gönderdik. Ekrem Başkan'ın cevabı şu oldu: ‘O meydandaki 500 bin kişi, Türkiye'deki 10 milyonlar, ilk günden beri bana sahip çıkıyorlar. İstanbul'un iradesine sahip çıkıyorlar. İstanbul'un bize emaneti Saraçhane'dir. Saraçhane'yi size emanet ediyorum. Orada olun’ dedi. Dilek Hanım da buna, ‘Doğru olur, Ekrem Bey böyle diyorsa’ dedi. Ben de bu karara uyudum. Saraçhane'ye sahip çıkıyoruz bu akşam. Ancak buradan sonra, Ekrem Başkan'a yönelik sorgu ve devamında bir husumet, mevcut husumetin devamı, bir kötü niyet, mevcut kötülüklerin devamı ve bir tenezzül, bugüne kadar edilen tenezzüllerin devamı olursa, nereye gitmemiz gerekiyorsa akacağız, gideceğiz, orada olacağız. Bundan herkes emin olsun.”
“GELİN, SEÇİN, TARİHE GEÇİN”
“Yarın 1 milyon 750 bin üyemize, ‘Gelin, seçin, tarihe geçin’ demiştik. Şimdi tüm üyelerime sesleniyorum. Arkadaşını, eşini, dostunu, komşunu yarınki sandıktan haberdar et. Oy kullanmaya teşvik et. Sandığa kadar eşlik et. Yarın 23 Mart Türkiye baharına, demokrasi devrimine katılmaya, arttırmaya, bundan sonra sandık gitmesin diye yarınki sandığa koşmaya var mısınız? Türkiye'nin dört bir yanında, hiç bulamayan il başkanlıklarında, ilçe başkanlıklarında, CHP'nin sitesinden baktığınızda, hemen hemen her mahallede sandık var. Bu yargılama süreci başladığında, o, bana şöyle dedi: ‘Genel Başkanım, ben, 23 Mart günü nerede olursam olayım, ben aranızda olmasam da o sandık her şeyden önemlidir. Ona sahip çıkar mısın?’ Ben de kendisine şunu söyledim: ‘Ekrem Başkanım, canım Başkanım, eğer 23 Mart günü toprağın altında değilsem, sandığın başındayım’ dedim. İlk kez tüm halka açık olarak, resmi kayıtlı üyeler resmen, diğerleri dayanışma oylarıyla yarın milyonlar kendisini saydıracak, iradesini ortaya koyacak.”
“BAKAN EVLATLARININ DEVRİ BİTECEK,
VATAN EVLATLARININ DEVRİ BAŞLAYACAK”
“12 yıl önce, Devlet Bankası'nın genel müdürünün evinde ayakkabı kutularında paralar çıkınca, önce ‘Ne var bunda? Faiz haram, parayı evde tutuyor olabilir’ dediler. Sonra bakanların, bakan evlatlarının evlerinde koli koli paralar çıkınca, ‘Kumpas kuruldu, FETÖ'cüler koydu’ dediler. Günü gelip de işin üzerinden 1 yıl geçince yazı isteyip, el konulan paraları faiziyle geri istediler. Ama yarından itibaren bir kırılma yaşanacak. Yarından itibaren bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak. Şunu hatırlayın; bugün Ekrem Başkan'a sorulan sorulara, haddini aştıklarında isyan etti. Ayağa kalktı, ‘Kendinize gelin’ dedi. Geri geri adım attılar. Ama şunu bilin ki; Ekrem Başkan'dan bir hırsız, bir yolsuz, bir terörist çıkarmaya çalışan bir FETÖ aklı devrededir. Ekrem Başkan'dan hırsız da çıkmaz, terörist de çıkmaz. Ama bunu Recep Tayyip Erdoğan, bundan yıllar önce, ülkenin 26. Genelkurmay Başkanı'na, sayın İlker Başbuğ'a ‘terör örgütü lideri’ diyen bir FETÖ iddianamesine inanıp, Genelkurmay Başkanı'nı tutuklatıp, Silivri Cezaevi'ne koyan, iki kere ağırlaştırılmış müebbet hapis veren, yani imkan olsa idam ettirecek olan Erdoğan, 15 Temmuz gecesi elini FETÖ sabunuyla yıkadı, temizlendi, aramıza karıştı.”
“NE KANIT VAR NE DEKONT VAR NE HESAP HAREKETİ VAR”
“Şimdi o Erdoğan, o gün Zekeriya Öz'e yaptırdığını, bugün bir başkasına yaptırarak, bu sefer ülkenin Genelkurmay Başkanı'na değil, kendi rakibine, kendisini bir kez Beylikdüzü'nde, üç kez İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde yenmiş olan Ekrem İmamoğlu'na elindeki kiri bulaştırıp, rüşvet, hırsızlık lekesi sürmeye çalıştı. Ama bugün sabah ortaya çıkardığımız belgelerle, gizli tanığın verdiği ifadelerin en önemli kısmı, İBB'den ihale alanlar, şirketler, naylon fatura kesiyorlar, yapılmamış işin parasını alıyorlar, bir kısmını İmamoğlu örgütüne aktarıyorlar diye bir yalancı tanık. Ne kanıt var, ne dekont var, ne hesap hareketi var. Peki, ne çıktı? Bu sabah 11.00’de ilan ettim. Bu sanıklardan, bu suçlananlardan bir tanesi, 2015'le 2021 yılları arasında 6 yıl İBB'ye fatura kesmiş. Doğru; bir ihale almış 2015'te, 2 yıl. 2 yıl uzatmışlar. 2019'da buraya Ekrem, evladınız, kardeşiniz, Ekrem abiniz gelmeden önce, 2 yıl daha uzatmışlar. 2 yıl reklam şirketi buranın işlerini yapmış, sözleşmeye göre parasını almış. Sonra bir daha ihaleye bile girmemiş.”
“18 BAKANLIKTAN İŞ VERMİŞLER”
“Nereye gitmiş? İletişim Başkanlığı'na gitmiş. Ona hangi kampanyayı vermişler? En son ‘Türkiye Yüzyılı’ kampanyasını vermişler. 18 bakanlıktan iş vermişler. 1,7 milyar TL para ödemişler o kişiye. Şimdi, dönemin Zekeriya Öz'ünün kumpas aklı, İBB'den iş alan şirketleri alıp da yalancı tanıkla naylon fatura derken, o şirketlerden biri de 2019-21 arası Ekrem Başkan döneminde göründü diye, aynı iftirayı oraya da yazmışlar. Sabah 6'da kapıya polis dayanmış, bunu almış. 105 kişiden 99'u bulunmuş, karşısına polis yazmış ‘elde.’ Yani gözaltında. Son aşağıdan 5'i almış, bulunamamış, firarda. Arada bir kişi var. Bu kişinin karşısında ne yazıyor? ‘Şubeden serbest.’ Nezarethaneye konmadan, şubeden serbest. Peki, bu kişi şubeye giderken, evden alınırken ilk telefonu kime açmış? Ali Erdoğan'a. Yani sayın Erdoğan'ın koruma müdürüne. Peki, bu şirketin ortağı kimmiş? Ali Bey'in kardeşi, Ömer Erdoğan. Bu kardeşiniz, bu bilgiyi çıkarıp kamuoyuyla paylaşınca, bir anda paniğe kapıldılar. Sonra açıklama yaptılar: ‘Bıraktığımız doğru değil, nezarette.’”
"“ALİ ERDOĞAN ÜZERİNDEN KURTARTIRINCA DUVARA VURDU”
“Biz, nezaretteki 98 kişiyi bulduk, bunu 4 gün aradık, bulamadık. Sonra, ‘Burada’ dediler. Sorduk; ‘Doktor muayenesine gidiyor bunlar her gün. 3 günlük doktor muayenesini göster." Yok. ‘Ama o binada.’ Nerede? ‘Amirin odasında.’ Nereden biliyoruz? WhatsApp'tan görüşmesi elimde arkadaşlar. Şimdi, bir gizli tanığın herkese attığı bu yalan, buraya atılınca, adam, kendini Ali Erdoğan üzerinden kurtartırınca duvara vurdu. Şimdi bu gizli tanığın diğer ifadeleriyle işlem yapacaklar; öyle mi? Ekrem Başkan'a ‘hırsız’ yaftası vuracaklar; öyle mi? Ekrem Başkan, iki ailenin çocuğu. Birisi onu pırıl pırıl yetiştirmiş, eğitmiş, büyütmüş, okutmuş, haramdan uzak tutmuş, alın teriyle çalışıp kazanmayı öğretmiş İmamoğlu ailesidir. Diğeri; bu ülkeyi en zor gününde kurtaran, Cumhuriyeti kuran, bu günlere getiren Cumhuriyet Halk Partisi ailesidir.”
İNCE: “BU ÜLKENİN ÜÇ BÜYÜK SORUNU VAR; CEHALET, İHANET, ADALET”
Saraçhane’ye, Cumhuriyetin bir öğretmeni olarak geldiğini belirten İnce, özetle şunları söyledi
“Atatürk diyor ki Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, ‘Asıl savaş şimdi başlıyor; cehaletle savaş’ diyor. Onun için buradayım. Bu ülkenin üç büyük sorunu vardır. Birisi cehalet, öbürü ihanet, öbürü adalettir. Biz, ‘Ekrem İmamoğlu yargılanmasın’ demiyoruz. Ekrem İmamoğlu yargılanabilir, bir sıkıntı yok. Adil olsun yeter ki, adil. Ama sen, bakanlığına dezenfektan satan bakanını yargılamazken; Ankara'yı parsel parsel satan Melih Gökçek'i yargılamazsan… Sen, oy hakkına sahip çıkacaksın. Oy kutsaldır. Milyonlarca insan ona oy vermiş. Keyfine göre iş yok. İntikam alamazsın. Yargıyı sopa olarak kullanamazsın. ‘Yargılanmasın’ demiyoruz. Yargılansın elbet. Ama senin derdin yargılamak değil, Senin derdin intikam almak. Kimmiş? Gizli tanık varmış. Gizli tanık konuşuyor. ‘Ben bir yerlerden duydum!’ Geçmişte bu gizli tanık, biliyorsunuz Silahlı Kuvvetleri mahkum yapmıştır. Recep Tayyip Erdoğan, kendi geleceği için memleketi batırıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi geleceği için Dolar yükseliyor, Euro yükseliyor, borsa çöküyor. Erdoğan'ın derdi memleket değil, Erdoğan'ın derdi koltuğudur.”
“HEPİMİZ, EKREM İMAMOĞLU'YUZ”
“Biz bugün burada gençlerimizle sohbet etmeye geldik. Gönlünde kardeşlik duygusunu paylaşanlara tohumu çiçeğe dönüştürenlere, çocuğuna harçlık veremeyen babalara, İstanbul'da yaşayıp da denizi görmeyen çocuklara selam vermeye geldik. Hep birlikte elleriyle üretim yapanlara, gece yatağına aç giren çocuklara ‘merhaba’ demeye, onların derdine derman olmaya geldik. Biz bugün buraya boyun eğmeyenlere, dik duranlara, itaat değil itiraz edenlere selam vermeye geldik. Şehitlerin bayrağını devralanlara geldik. Alın teri döken, alın teri döküp çocuğuna mama alan babaları selamlamaya geldik. Biz bugün buraya, haram yemeyenlerle dertleşmeye geldik. Biz bugün buraya horlanan, şiddet gören, sokakta öldürülen kadınlarımızı selamlamaya geldik. Biz, bu meydanda toplananlar; biz, susmayanlarız. Biz, direnenleriz. Biz, eğilmeyen başız. Biz, susmayanlarız. Biz hepimiz, bükülmeyen bileğiz. Biz hepimiz, Ekrem İmamoğlu'yuz.”
“BUNLARIN HAYATI GAZ ZATEN; PAZARTESİ GAZ, SALI PETROL,
ÇARŞAMBA ALTIN BULUYOR, PERŞEMBE UZAYA GİDİYORLAR”
Polisin biber gazı sıkmasına tepki gösteren İnce, provokatif hareketlerden kaçınılmasını isteyerek, “Arkadaşlar, bunların hayatı gaz zaten. Pazartesi gaz buluyorlar, salı petrol buluyorlar. Çarşamba altın buluyorlar, perşembe uzaya gidiyorlar. Cuma basın açıklaması yapıyorlar, cumartesi-pazar tatil yapıyorlar. Ne utanmaz adamlarsınız. Gaz buraya kadar geldi. Utanmaz gazcılar. Bana bak Erdoğan; eğer yargılamak istiyorsan, Kuzey Irak'ta askerin başına çuval geçirip de susanları yargıla. Ergenekon, Balyoz'daki insanları bu memleketin kozmik odasına girenleri yargıla. Mavi Marmara'ya sahip çıkmadın, onu yargıla. Reza Zarrab'ın rüşvet verdiği bakanları yargıla. Birleşik Arap Emirlikleri ‘terör devleti’ diyordun, onunla konuşmaları yargıla. Rahibi nasıl bıraktın? Onu yargıla. Trump'ın ‘aptal adam’ demesine ses çıkaramamanı yargıla” dedi.
“BANA VE KILIÇDAROĞLU’NA DÜŞEN GÖREV,
CHP'NİN YENİ CUMHURBAŞKANI ADAYININ
KOLUNA GİRİP, ONUN ELİNİ KALDIRMAKTIR”
CHP’nin, genç Genel Başkanı Özgür Özel ile son yerel seçimlerde sandıktan birinci parti olarak çıktığını aktaran İnce, “Şimdi, önümüzde bir genel seçimle, cumhurbaşkanlığı seçimi var. Ben de yıllarca CHP'ye 42 yıl hizmet etmiş bir abiniz, kardeşiniz olarak, önümüzdeki seçimde, bu genç Genel Başkan’ın yeniden birinci çıkması için var gücümle çalışacağım. Söz veriyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'nin iki cumhurbaşkanı adayı var. Birisi Sayın Kılıçdaroğlu, birisi ben. Yani ikimiz, kaybetmiş cumhurbaşkanı adaylarıyız. Şimdi bize düşen görev, CHP'nin yeni cumhurbaşkanı adayının koluna girip, onun elini kaldırmaktır. Ben kendi adıma bunu yapacağım. Söz veriyorum, Unutmayınız; bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit memleketi kurtarır” diye konuştu.
YAVAŞ: “ONLAR, BAŞKA BİR İKTİDAR GÖRMEDİLER”
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da özetle şöyle konuştu:
“Tahmin ediyorum buradaki gençlerin, özellikle üniversitede okuyanların birçoğu 2000 ve üzeri doğumlu. Onlar, başka bir iktidar görmediler. Bu nedenle onlar da toplumdaki ayrıcalığı gördükten sonra, elbette en iyi şekilde yaşamayı istiyorlar. En güzel cep telefonunu istiyorlar. En güzel arabalara binmek istiyorlar. Türkiye'de güzel şartlarda yaşamak istiyorlar. Bu talepten daha uygun bir çözüm bir talep var mı? Sadece lüks arabalara binen, pudra şekerleri koklayan, evet ayrıcalıklı yaşayan, üniversiteyi bitirir bitirmez iş garantisi olan insanları gördükçe, 2023 seçimlerinde kendilerine söz verilen mülakatın kaldırılmadığını görünce, en son Ekrem Başkan'ın başına getirilen bu hukuksuzluktan dolayı, işte bu şekilde taleplerini dile getiriyorlar.”
“HALK SANDIKTA CEVABINI VERDİ”
“2019 yılında biz, 11 büyükşehir belediye başkanı olarak göreve geldikten sonra, sürekli olarak iftiralar, televizyonda karalamalar, 6 yıl boyunca engellemeler devam etti. Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ‘topal ördek’ muamelesi çekildi. Ama ne oldu? Bu tür yasa dışı uygulamalara karşı halk, sandıkta cevabını verdi. 3 belediyemiz varken, Ankara'da 16’ya çıktı. Türkiye rekoru kırarak, tekrar seçildik. Bundan dahi ders almadılar. Aynı şekilde Ekrem Başkan da büyük bir fark atarak, yeniden seçildi. Demek ki siz, demokrasiye uymayan, haksız, hukuksuz muamele yaptığınız zaman, bu feraseti yüksek milletimiz, bunun cevabını sandıkta veriyor. Yine hata yaptılar. Önlerine çıkması muhtemel bütün engelleri ortadan kaldırmak için bütün hukuksuzlukları yapıyorlar.”
“HERKESE EŞİT DAVRANMAZSANIZ
SORUŞTURMALARIN HEPSİ ÇÖP OLUR”
“Ümit Özdağ neden hapiste? Ekrem Başkan, usulüne uygun davet edildiği zaman adliyeye gitmedi mi? Nedir evini basmak? Nedir bu operasyonlar? Soruşturmanın birçok yönü usulsüz. Bu ülke İlker Başbuğ'u hapse giderken, terörist başının gizli tanık olduğu günleri yaşadı. Acaba gizli tanık kim şimdi? Ekrem Başkan'ın rakipleri mi? Kimdir? Siz eğer yolsuzluk soruşturmasını yapacaksanız, orada da eşit olacaksınız. Kendi bakanlığına dezenfektan satan insanları yargılayacaksınız. Siz Yunus Emre vakfında milyar dolarlık yolsuzluğa adı bulaşan insanı büyükelçi yapmayacaksınız. Herkese eşit davranmazsanız, bu yaptığınız soruşturmaların hepsi çöp olur.”
“BIRAKIN GENÇLERE AKIL VERMEYİ, BİZ
ONLARIN AKLINA İHTİYACI OLAN İNSANLARIZ”
“Soruşturmalar gizlidir. Hal böyle olmasına rağmen, televizyonda avukatlar henüz bilgiyi almadan, olay hakkında bilgi veren ve ne olacağını anlatan bir sürü insan var. Eğer bu ülkede hukuk varsa, yargılamayı etkilemek suçundan dolayı bunların hepsinin gözaltına alınıp, yargılanması lazım. Bir diğer husus; Ekrem Başkan ifadesini veriyor, 5 dakika geçmeden bütün ülkeye servis yapılıyor. Hani yargılamanın gizliliği? Hani adalet? Sadece ve sadece yapılmak istenen, itibar suikastı. Anlaşılan odur ki, rakip istenmiyor. Neden istenmiyor? 2000 ve üzeri doğumlu olan gençler, sizlere diyorlar ki; ‘Bizim gibi düşüneceksiniz. Bizim gibi yaşayacaksınız.’ Sizlere akıl veriyorlar. Sizlere yol gösteriyorlar. Halbuki bizdeki felsefe de tamamen şu: Bırakın gençlere akıl vermeyi, biz onların aklına ihtiyacı olan insanlarız. Evet sizlerin aklınıza ihtiyacımız var.”
“ÜLKE MUHALEFETİNİN YAN YANA GELMESİ
BİR TERCİH DEĞİL, ZORUNLULUKTUR”
“Bugün burada ülke muhalefetinin bütün renkleri var. Ülke muhalefetinin artık yan yana gelmesi bir tercih değil, zorunluluktur. Bütün muhalefet yan yana gelip, bu karanlık perdeyi ortadan kaldırmalıdır. Artık hiçbir mazeretimiz yok. Armudun sapı, üzümün çöpü diyecek halimiz yok. Ekrem Başkanın da benim de Genel Başkanımızın da koltuk kavgası yok. Bir tek derdimiz var: Bu ülkeyi, bu iktidardan kurtarmak. Bunun için el ele vererek, toplumdaki bütün renklerle birlikte ortak bir yol çizerek, inşallah güzel günlere hep birlikte kavuşacağız. Bu nedenle ben de 23’ünde gidip oyumu kullanacağım. Ekrem Başkan'dan yana kullanacağım. Çünkü devir, ‘sen, ben kavgası’ değil. Devir, şu anda bir arada olma, haksızlıklara hukuksuzluklara karşı olma devri. Burada, Ekrem Başkanla birlikte size mutlaka hitap edeceğiz.”
“TÜM TOPLUM, BÜTÜN MUHALEFET EL ELE VERECEĞİZ”
“Demokrasi olmadığı takdirde huzur da olmuyor. Bunun sonucu daha acı faturalar olarak karşımıza çıkıyor. Onun için buradayız hep beraber. Ülkemiz daha güzel olsun, ülkemizdeki yolsuzluk, haksızlık bitsin, hukukun üstünlüğü tam manasıyla hakim olsun istiyoruz. Ancak bu şekilde biz de gelişmiş ülkeler gibi rahat bir şekilde yaşayabiliriz. Bunun için talepte bulunuyoruz. Bunun için buradasınız günlerce. Olmaya da devam edeceksiniz. Hukuka güvenmekten başka hiçbir çaremiz yok. Tüm toplum, bütün muhalefet el ele vereceğiz. Türkiye'de ne olacaksa sizlerin sayesinde olacak.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları