Ayvansaray’ın sırtını surlara dayamış tarihi ahşap yapılardan oluşan son Osmanlı mahallesi Tokludede yıkılıyor.
Ayvansaray’ın sırtını surlara dayamış
tarihi ahşap yapılardan oluşan son
Osmanlı mahallesi Tokludede yıkılıyor. Fatih Belediyesi’nin yürüttüğü yenileme projesi kapsamında mahalledeki 69 parselde 149 hissedar belediye ve yüklenici firma ile anlaşarak evlerini boşalttı. Şimdi 10 binada 20 kadar kiracı, 6 mal sahibi evlerini terk etmemek için direniyor. Sulukule’deki gibi demir perdelerle bölünmüş mahallelerinde yarın ne olacağını bilmeden yaşayan birkaç kişi de “gönderildiğinde” surun dibinde 48 konut, 5 dükkân, 1 otel, 2 butik otel, 1 kat otoparkı ve 1 sosyal tesis yükselecek. İstanbul zamana direnen
tarihi ve kültürel dokusundan bir parça daha kaybetmiş olacak.
Fatih Belediyesi’nin web sitesinden kolayca ulaşabileceğiniz “Ayvansaray Türk Mahallesi Yenileme Projesi”nde amaç; Türk mimari ve kültürel kimliğinin korunması, uluslararası çerçevede sanatsal ve kültürel etkinliklerin yapıldığı Sultanahmet’e alternatif bir turizm aksı haline getirilmek olarak açıklanıyor. Mahalle, hem sanatsal etkinliklere yön veren, hem
tarihi doku içerinde kendini turistik anlamda yaşatan bir mekân haline getirilmek isteniyor. Proje alanındaki 11 tescilli binanın restore edilerek mimari karakterinin bozulmasına yol açan eklerinden arındırılarak orijinal haline getirilmesi de planlanıyor.
Tarihi evler için planlar bu şekilde yapılırken içinde oturanların da mahalleden sürülmesine karar verildi. Mülk sahiplerinin büyük çoğunluğu evlerini satıp gitti. Ama yarım asıra yakın bir süredir yaşadıkları, dişlerinden tırnaklarından arttırarak aldıkları evlerini bırakmayanlar da var.
İntiharı bile denedi
75 yaşındaki İsmet Hezer evini vermemek için intihar etmeyi bile denedi. 42 yıldır yaşadığı 2 katlı evini almak için kapısına gelen sayısız tebligattan bunalıma giren Hezer şimdi psikolojik tedavi görüyor. “Ben böyle bir insan değildim” diyerek başına gelenlere isyan eden Hezer, “Geliyorum, gidiyorum evini ver diyorlar. Sürekli eve yazı geliyor. Anlaşın, yoksa kamulaştırılacak diyorlar. Hâlâ bunalımdayım” diye konuşuyor. 2 çocuğu ile birlikte aynı evde yaşayan Hezer, “Bu ev için varımı yoğumu verdim. Kararlıyım beni kimse çıkaramaz, burada öleceğim” diyor. 4 yıl önce gündeme gelen yenileme projesinde evine 60-70 bin lira değer biçildiğini belirten Hezer, 2 yıl önce başlayan yeni projede rakamın 135 bin liraya çıktığını söylüyor. Evinin metrekaresine bin lira değer biçildiğini ama asıl değerin 4-5 bin lira olduğunu ifade ederek önerdikleri para ile tek göz oda yaptıramayacağını vurguluyor.
Çivi çakamazsın dediler dozerle yıkıyorlar
Kendi evini yenilemek isteyen Hezer, “Buralar yapılsın ben de istiyorum. Dışarıdan baktığınızda viran görünüyor. Yıllar önce Fatih Belediyesi’ne iki kez dilekçe verdim. Binam bakım istiyor izin verin onarım yapayım dedim. Orası
tarihi yapı çivi çakamazsın dediler ve izin vermediler. Bana çivi çakamazsın diyenler şimde evimi dozerle yıkmaya kalkıyor” diyor.
Hezer’e en son 2 ay önce yine ihbarname gelmiş. Belediyeye gidip “Anlaşmamız mümkün değil ben evimi kendim yapacağım” diyen Hezer’e, belediye sorumluluğun artık taşıyıcı firmada olduğunu söylemiş. Hezer, henüz yüklenici firmadan bir davet, bir öneri almamış. Zaten öneri ne olursa olsun yanıtı belli İsmet Hezer’in:
“Bu evde yaşamak istiyorum. Köhne bir yer gibi görünüyor ama burası İstanbul’un en eski yerleşim yeri. İnşaatların mayısta başlayacağını duyduk. Her tarafımız çevrildi. Burada artık hiçbirimize rahat yok.”
16 yaşında gelin geldi
65 yaşındaki Şehriban İşbecer de 16 yaşında Kars’tan gelin geldiği evinde 11 yaşındaki torunu ile birlikte yaşıyor. 5 çocuğunu büyütüp evlendirmiş. Kiracısı olduğu evi Nişantaşı’nda Ulus’ta gündeliğe giderek satın almış. 40 yıldır oturduğu tapulu evini şimdi yok pahasına almak isteyenlere kızgın. Aslında değerini de verseler evini satmak istemiyor. İşcebeceren “Anahtar teslim 2 katlı 60 metrekare ev verelim, seni bir yere taşıyalım kiranı ödeyelim dediler. Kabul etmedim. Sonra beni geri getirecekleri ne belli? Kim bilir hangi dağın başına atacaklar. Çoluğum var çocuğum var ne yapacağım 60 metrekare evi. 170 metrekare benim evim. 2 katlı. Bahçem var. Benim evim sağlam. Baktım, korudum” diyor. Evini satmazsa kamulaştırılacağını duymuş Şehriban İşbeceren soruyor: “Nereyi kamulaştırıyor yola mı gidiyor evim?”
Yıllardır evini kendi imkânları ile bakıp onardığını anlatan İşbeceren de İsmet Hezer gibi “ölüm çıkar artık buradan” diyor. Evinin daha güzel, daha bakımlı olmasını o da istiyor ama şu an yaşanan belirsizlik nedeniyle boya bile yapmıyor. “Daha konforlu, mesela kaloriferli bir evde oturmak istemez misin” sorumuza “asla” diye yanıt veriyor ve “Ben burada mutluyum. Ben onların verdiği evi barkı istemiyorum. Tapu benim ev benim. Kimsenin beni mağdur etmeye hakkı yok. Ben kimseyi rahatsız etmiyorum, beni de kimse rahatsız etmesin” diyor.
Tüm kiracılar yardım almadı
Kemal Akçay mahallede yaşayan kiracılardan. Ev satılınca birkaç sokak yukarıya taşınmış. Kiracılar için kira yardımı yapılmış ancak Akçay yararlanamamış. Çünkü evlerin yıkılmasına mahallenin yok edilmesine karşı çıkmış. Akçay, “Buraya gelip belediye başkanı tur atıyor kiracılara da hakkını vereceğiz diyordu. 15 günde yanıt verilecek dilekçeye 9 ayda yanıt vermediler. Tartıştım ters düştüm, kiracılara yapılan yardımdan yararlanamadım” diye konuşuyor. Küçük mahallesinde gelirine uygun bir kira ile yaşayan Akçay ve ailesi uzun süre pahalı olduğu için ev bulamamış. Zabıta “zorla evden atacağız” deyince evinden çıkmak zorunda kalmış. Akçay mahallesinden ayrılmak zorunda kalması nedeniyle kırgın, “Buradan bin kat beter eve taşınmak zorunda kaldık. Çaresiz kaldık yoksa çıkmazdık” diyor.