loading
close
SON DAKİKALAR

Kadın öğrencilerin ‘yatacak yeri’ yok

Kadın öğrencilerin ‘yatacak yeri’ yok
Tarih: 11.02.2012 - 20:24
Kategori: Kadın

Devlet, elindeki yurt kapasitesi ile 9 üniversite öğrencisinden yalnızca 1’ine barınma imkânı sağlayabiliyor. Tabii ona da barınma denebilirse.

Üniversiteyi yeni kazananlar, okulların henüz yeni açılmış olmasının tatlı telaşı ve sevinci içindeler. Hali hazırda üniversite okuyanlar ise; kaldıkları yerden devam etmeye çalışıyorlar eğitim hayatlarına. Yurtta kalanların bir kısmı, arkadaşlarıyla birlikte eve çıktılar ve evlerini düzenlemeye çalışıyorlar. Devlet, elindeki yurt kapasitesi ile 9 üniversite öğrencisinden yalnızca 1’ine barınma imkânı sağlayabiliyor. Tabii ona da barınma denebilirse...

Üniversiteye ilk gelen öğrenciler, daha kayda gelip, otobüsten indiklerinde cemaat mensupları üşüşüyor başlarına. Daha ucuza ev ya da yurt ayarlayabileceklerini söylüyorlar. Devlet yurtlarına yerleşememiş, maddi durumu da sıkıntılı olan bir ailenin de, çocuğunu bu yurtlara da ya da evlere teslim etmekten başka çaresi kalmıyor.  

Üniversitelilerin barınma sorunu, kadınlar için sorunun da ötesine geçerek, “barınamamaya” dönüşüyor. Devlet yurtlarının bile pahalılığı ve kötü koşulları, kiraların yüksekliği gibi tüm öğrencileri ilgilendiren sorunların yanında, kadın öğrencilerin üzerine bir de, yurtlardaki cinsiyetçi güvenlik önlemleri, ev sahiplerinin, “eve erkek arkadaşlarınızı getirmeyin” baskısı gibi birçok sorun da yükleniyor. Yani kadın öğrencilere doğru düzgün yatacak yer bile olmuyor.

AHLAK ZABITALARI GÖREV BAŞINDA

Dokuz Eylül Üniversitesi Tatari Kız Öğrenci Yurdundan iki arkadaşıyla birlikte ayrılıp yeni ev kiralayan Zümrüt, yurttan ayrılışını şöyle açıklıyor: “Yurtta 8-10 kişilik odalarda kalıyorduk, ben de kendime ait bir odam olsun istedim. Bütün yıl boyunca sadece bir yatağa bağlı kalıyoruz, ayaklarımızda terlik veya ayakkabı ile dolanıp duruyoruz. Yurtta 2 yıl kaldım ve bir kere bile televizyon izleyemedim”

Yurtların maddi açıdan daha avantajlı göründüğünü, ancak gerçekte hiç de öyle olmadığını söyleyen Zümrüt devam ediyor: “Aileler yurtlar daha güvenli diyerek, kızlarının orada kalmasını istiyor. Bu hiç de doğru bir his değil. Devlet yurtları artık, ne güvenli ne de ekonomik. Özellikle kadın öğrenciler için çok zor. Kapıdakiler memur değil, ahlak bekçisi”
Devlet yurtlarında odalarda kalan öğrencilerin sayılarının düşürülmesi gerektiğini söyleyen Zümrüt, internet olanağı sunulursa, kantin ve yemekhane fiyatları azaltılırsa, yurtların belki daha yaşanılabilir olacağını söylüyor.

TACİZ SOKAĞI DA VAR

Hâlâ DEÜ Tatari Kız Öğrenci Yurdu’nda kalan Aylin de şikâyet ediyor odaların kalabalık olmasından. Yurtta yaşanan sıkıntıları sorduğumuzda, kantinin ve yemekhanenin pahalı oluşunu; hem yurdun, hem de yemeklerin temiz olmamasını sıralayıveriyor ilk elden.  Özel olarak da güvenli olmayışından söz ediyor. “Nedir güvenli olmayışı?” diye soruyoruz merakla. Yurdun bulunduğu bölgede, yurtta kalan öğrenciler sık sık tacize uğruyormuş. Özellikle ikinci öğretim öğrencileri ve yurda geç dönen öğrenciler bu durumla çok karşılaşıyormuş. Ne yurt, ne de belediye bu konuda bir önlem almadığı için de, ya grup halinde yurda dönüyor, ya da geç dönmeyerek yaşamlarını kısıtlamak zorunda kalıyorlarmış. Kendi aralarında tacizlerin yaşandığı bu sokağa isim de vermişler: t.c. sokağı (taciz sokağı)
DEÜ’yü bu sene kazanan Çiğdem ise; kendisine devlet yurdu çıkmadığı için, özel bir yurda yerleşmiş. İlk sene güvenebileceği arkadaşlarının olmadığı ve bütçesi el vermediğinden, mecburen özel bir yurdu tercih ettiğini anlatıyor. Yurt ararken en önceliğinin, yurdun temiz olması, rahat bir yaşama ve çalışma ortamının olması ve yemek öğünlerini yurdun karşılaması olduğunu söylüyor Çiğdem.

Ege Üniversitesini yeni kazanan Hazal da, devlet yurduna yerleşemeyenlerden biri. Üniversiteye ilk geldiğinde ilk yaşadığı sıkıntının barınma olduğunu söyleyen Hazal devam ediyor: “Bilmediğim bir yerde kalacak yer bulamamanın zorluğunu yaşadık. Buradaki yurtları da bilmiyoruz. Geçerken gördüğümüz yurtlara baktığımızda da, fiyatlarının 550-700 TL olduğunu gördük. Hem yüksek fiyattalar, hem de odaları 3-4 kişilik”

Şans eseri bir yurt bulup yerleştiğini söyleyen Hazal, Ege Üniversitesinde okumanın ayrıcalık olarak söylendiğini ama üniversiteye geldikten sonra asıl meselenin hayal ettiği bu üniversiteyi kazanmak değil, kazandıktan sonra okumayı başarmak olduğunu söylüyor.

Kadın öğrencilerin nasıl evler tercih ettiklerini ve en çok ne gibi şikâyetlerle ev kiralamaya karar verdiğini soruyoruz emlakçı Ali Nezir’e. Nezir, kadın öğrencilerin, ilk olarak güvenli bir yerde kalmak istediklerini söylüyor. Yurttaki öğrencilerin genellikle, çalışma odalarının darlığından ve kapıların erken saatte kapanmasından rahatsız olduklarını belirtiyor. Yurtlardaki askeri disiplinden bahseden Nezir, büyük kısmının cemaatlerle örülmüş olduğunu kaydediyor. Kadın öğrenciler, erkek öğrencilere göre daha fazla ev arıyormuş. Kendi aralarındaki dayanışmayı da erkeklere göre daha rahat sağlıyorlarmış. Ev ararken ev sahiplerinin cemaatçi olmamasını ve ev sahibi ile aynı binada olmamayı istiyorlarmış. Bir de eve sonradan yerleşecek arkadaşlarına karışılmamasını. Öğrencilerin sınırlı bütçeleri dolayısı ile otobüse para vermeyi istemekleri için okula yakın evleri tercih ettiklerini belirten Nezir, “Birçoğu emekçi ailelerin çocukları olduğundan, uygun fiyata ev arıyorlar. Her şey maddiyata ve güvene dayanıyor” diye bitiriyor sözlerini. Öğrencilere kiralanan evlerin fiyatları evde kalacak öğrenci sayısına göre belirleniyor genellikle. Buca’da DEÜ çevresinde 500 TL’nin altında ev bulmak imkânsız. Ege Üniversitesinin bulunduğu Bornova’da ise 600 TL’den başlayıp 900 TL’ye ulaşan kiralar mevcut. Öğrencilerin çoğunluğu ev kiralarını ve diğer masraflarını karşılayabilmek için yarı zamanlı iş arıyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları