Bugün Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının verilmesinin 82. yıl dönümü.
Bugün Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının verilmesinin 82. yıl dönümü. Toplumsal hayatın içinde yer alan kadınların Türkiye’de siyasi haklarını elde etmesi 1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma, ihtiyar meclislerine seçilme hakkı olarak hayata geçti. Milletvekili seçme ve seçilme hakları ise 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında, 1926 - 1934 yılları arasında gerçekleştirilen Atatürk Devrimlerinin bir kısmı, kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir.
Bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, Türkiye Cumhuriyeti'nde toplumsal alanda yapılan en önemli yeniliklerdendir.
Teşkilat-ı Esasiye’nin 10. ve 11. maddelerinde yapılan düzenlemeyle 22 yaşını bitiren her kadına seçme ve 30 yaşını bitiren her kadına milletvekili seçilme hakkı verildi. Karar, Türk Kadınlar Birliği’nin 7 Aralık’ta Beyazıt Meydanı’nda düzenlediği büyük bir mitingle kutlandı. Kadınlara yerel seçimlere katılma hakkı 3 Nisan 1930’da “Belediyeler Kanunu” ile verilmişti. 5 Aralık 1934 günü Başbakan İnönü ve 191 milletvekilinin imzasıyla önerilen “Kadınların milletvekili seçilme” hakkı yasa tasarısı; Meclis’e katılan 317 kişiden 258’inin olumlu, 58’inin çekimser ve 6’sının boş oyuyla kabul edilmiştir. Başbakan İsmet İnönü yaptığı sunuş konuşmasında şunları dile getirir: “Kadına siyasal haklarının tümünü tanımakla, Türkiye’nin ona, eski yetkilerini vermekten başka bir şey yapmadığını, Türk kadınının hakkı olduğu yerden ayrılıp bir süs gibi, memleket işine karışmaz bir varlık gibi köşeye konması, Türk töre ve anlayışına uymayan bir usuldür. Bu usul, asırlarca geçirdiğimiz felaketlerin esaslılarından birisidir.”
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından dokuz ay önce Şubat 1923’te şöyle demiştir: “Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, sosyal toplum felçlidir.” Atatürk, çağdaş bir düşüncenin ürünü olan bu sözleriyle kadının toplumdaki yerini tanımlamıştır.