loading
close
SON DAKİKALAR

Kamu çalışanları ve Emekçiler meydanlara indi: Sayın Erdoğan’a soruyoruz: Elimizde bir simit, bir bardak çayla daha neyi boykot edelim?

Kamu çalışanları ve Emekçiler meydanlara indi: Sayın Erdoğan’a soruyoruz: Elimizde bir simit, bir bardak çayla daha neyi boykot edelim?
Tarih: 13.01.2025 - 13:10
Kategori: Sendika

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu ve sendikaları 13 Ocak Pazartesi günü iş bırakma eylemi ile eş zamanlı tüm Türkiye'de basın açıklaması yaptılar.

SONDAKİKA; Etkinlikte açıklamayı Birleşik Kamu İş İstanbul İl Başkanı ve Eğitim İş İstanbul 04 Nolu Şube Başkanı Alkoç Turan Başgönül okudu;

Değerli kamu emekçileri, işçiler,çiftçiler, emekliler, kıymetli basın emekçileri ve değerli istanbullu komşularımız!

Bugün, emeğimizin değersizleştirilmesine, yaşam şartlarımızın ağırlaştırılmasına, yoksullaştırılmamıza ve insanca yaşam hakkımızın hiçe sayılmasına karşı ülkemizin her köşesinde milyonlarça emekçiyle, emekliyle, çiftçiyle ve halkımızla alanlardayız.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıklamış olduğu %44,38’lik yıllık enflasyon oranı bile, çarşıda, pazarda yaşadığımız gerçeklerle asla bağdaşmamaktadır. Halkı yanıltan bu sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı asla susmayacağız! Yalanlarla örülmüş, bu sistemin illüzyonunu reddediyoruz ve emeğimizin onurunu korumak için mücadele bayrağını yükseltiyoruz!

Kamu emekçilerinin maaşlarına, %11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak, alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir. Üstelik bu hakaret yalnızca kamu emekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini de derinden yaralamaktadır. Ekonomik krizle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, maalesef temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu bir kez daha haykırıyoruz!

Artık zamlar, sıradan bir haber olmaktan çıkıp emekçilerin günlük yaşamını alt üst eden bir gerçekliğe dönüşmüştür. Market raflarından temel ihtiyaçlara, faturaların her kaleminden ulaşım ücretlerine kadar fiyatlardaki fahiş artışlar, emekçilerin cebine her gün biraz daha yük bindirmektedir. Kamu emekçileri, maaşlarını hangi ihtiyaçlarına yetiştireceklerini şaşırırken, art arda gelen zamlarla mücadele etmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Ülkemizde kira artışları, artık vatandaşların barınma hakkını elinden alacak boyutlara ulaşmıştır. Ortalama konut kira bedeli, asgari ücret düzeyine ulaşmış, kamu emekçileri kirasını ödeyebilmek için adeta öğrenciler gibi ortak ev tutmaya mecbur bırakılmıştır.

2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren %30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen %11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen %15,75’lik sözde maaş zamları ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektedir ve bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak asla mümkün değildir.

Cumhurbaşkanı'nın "fahiş fiyatlı ürünleri boykot edin" çağrısı, siyasi iktidarın halktan ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Emekçi ve emeklilere yapılan bu boykot çağrısı, bir avuç ayrıcalıklı azınlığın sokaktan, çarşıdan ve halkın gerçeklerinden tamamen uzaklaştığını açıkça göstermektedir.

Zamanında, henüz daha iktidara gelmemiş ve milletin gerçeklerinden kopmamışken;

“Evin kirasını kim ödeyecek, Elektrik parasını kim ödeyecek, Su parasını kim ödeyecek, Çoluk çocuğun okul masraflarını kim karşılayacak. Soruyorum sizlere bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor, bunların pesinden nasıl gideceksiniz, iste ekonomik durum bu” diye seslenen dönemin muhalefeti bugünün Cumhurbaşkanı, maalesef halkın gerçeklerinden kopmuş ve bizleri büyük bir ekonomik şiddetle baş başa bırakmıştır.

Ve bugün, Istanbul Kadıköy meydanından, Sayın Erdoğan’a soruyoruz: Elimizde bir simit, bir bardak çayla daha neyi boykot edelim? Elektrik faturasını mı? Çocukların eğitim masraflarını mı? Market reyonlarını mı? Ulaşımı mı?

Halkın yaşam mücadelesini görmezden gelen bu çağrılarla, adeta dalga geçercesine yapılan açıklamaları kabul etmiyor ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sorumluluk almayanları silkelenip kendilerine gelmeye davet ediyoruz!

Halka kulaklarını tıkayan iktidarı; ülkesi için mücadele veren kamu emekçilerinin, emeklilerin, çiftçilerin ve halkımızın sorunları ile ilgilenmeye davet ediyoruz. Aksi halde, sayıları milyonları aşan kamu emekçileri, emeklileri, çiftçiler ve bu halk evinde kaynatamadığı tencerenin, pazarda dolduramadığı filenin, çocuğunun cebine koyamadığı harçlığın hesabını sandıkta ceberrüt iktidarına soracaktır diyoruz.

Bu çelişkiyi asla kabul etmiyoruz! Halkın alın teriyle oluşturulan kamu kaynaklarının, halkın refahı yerine rant projelerine ve yandaş şirketlerin kasalarına akıtılması, vicdanları yaralayan bir haksızlıktır. Yandaş şirketlerin, kamu kaynaklarını talan edercesine sahiplenmesi ve üstüne üstlük vergi indirimi gibi ayrıcalıklar bekleyen bir yüzsüzlüğe bürünmesi artık sabır sınırlarını aşmıştır. Halk, yokluk içinde yaşam mücadelesi verirken, kaynakların bir avuç yandaşa peşkeş çekilmesine göz yummayacak ve bu talan düzeninin değişmesi için mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz.

Artık tükendik!

Hakkımız olanı talep etmek için buradayız:

Ancak, en düşük memur maaşına %100 zam yapılmasıyla insan onuruna yaraşır, yaşanabilir bir asgari ücret seviyesine ulaşılacaktır.

Asgari ücret işçi sendikaları ve konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir komisyon tarafından belirlenmelidir.

Kadın emekçilerin üretim sürecine eşit koşullarda katılabilmesi için iş yerlerinde ücretsiz kreşler açılmalıdır. Bu adım, yalnızca kadınların ekonomik özgürlüklerine katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine de güç kazandıracaktır.

Halkın sırtına yüklenen adaletsiz vergiler, emekçinin alın terine yapılan açık bir gasp haline gelmiştir. Vergi adaleti sağlanmalı, ücretli çalışanların vergi dilimi %15’e sabitlenmeli, temel ihtiyaçlara uygulanan dolaylı vergiler bir an önce kaldırılmalıdır.

Yandaş ve yanaşma sendikaların dilenci gibi refah payı talebine karşı, gerçek bir toplu sözleşme mutabakatı mutlaka sağlanmalıdır. Alacağımız her zam taban aylığımıza ve emekliliğimize yansıtılmalıdır.

İşverenin güdümünde olmayan, bağımsız kamu emekçileri konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir toplu sözleşme sistemi şarttır!

Eşit işe eşit ücret talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz!

Kamu kurumlarındaki mülakat uygulamasına son verilerek liyakatin esas alındığı bir sistem kurulmalıdır.

DEĞERLİ KAMU VE BASIN EMEKÇİLERİ, DEĞERLİ İSTANBULLULAR! Artık sessiz kalma zamanı değildir. Bugün üretimden gelen gücümüzü kullanarak, 1 (bir) günlük iş bırakma eylemini gerçekleştiriyoruz. Bu, yalnızca kamu emekçilerinin değil, toplumun her kesiminin öncelikli mücadelesidir. Bu mücadele, insanca bir yaşam, adil bir gelir dağılımı ve halkın refahını önceleyen yaşanabilir bir düzen içindir. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, emeğimizin ve onurumuzun hiçe sayılmasına asla izin vermeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz!

Hep birlikte sesimizi yükseltelim!

BU BURADA BİTMEYECEKTİR, taleplerimizin dikkate alınmaması durumunda tüm emekçiler ile genel grevin örgütlenme sürecinde etkili olacağımızı, halkımızın önünde sonuna kadar mücadele edeceğimizi ve milyonlarca yurttaşımızın elinden aldığınız huzuru, hayat standartlarını ve yıllardır uğradığımız hak kayıplarını, geri alanı kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi İstanbul’dan bir kez daha tüm kamuoyuna ilan ediyoruz.

İŞYERLERİMİZDEN ve ALANLARDAN uyarıyoruz! Emeğimiz için, geleceğimiz için, hak için, hukuk için, adalet için mücadeleye devam ediyor ve hükümeti bu yanlıştan acilen dönmeye davet ediyoruz.

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları