loading
close
SON DAKİKALAR

Kani Beko: Ölümlerin artık son bulmasını diliyoruz

Kani Beko: Ölümlerin artık son bulmasını diliyoruz
Tarih: 13.12.2016 - 11:37
Kategori: Sendika

DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Dolmabahçe'de yaşanan patlamaya dair İzmir'de basın açıklamasında bulundu.

DİSK Başkanı Kani Beko, Beşiktaş Vodafone Arena Stadı yanında gerçekleştirilen ve 44 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırıyla ilgili İzmir'de basın açıklaması yaptı. Beşiktaş'taki saldırı lanetleyen Kani Beko, Haziran 2015'ten itibaren 20'nin üzerinde patlama olayı yaşandığına dikkat çekerek, yüzlerce insanın hayatını kaybetiğini ifade etti. "7 Haziran seçimlerinden tek başına iktidar çıkamadığı için kan akıyor dediler. Eğer iktidar partisine oy verilirse, tek parti iktidarı kurulursa kanın duracağını, kurulmazsa 'kaos' geleceğini söylediler" diyen Beko, devamında tek parti hükümetini de kurmalarına rağmen akan kanın durmadığını, katliamların bitmediğini, terörün son buldumadığını belirtti.


DİSK Genel Başkanı Kani Beko'nun açıklaması şöyle:

"Türkiye kara ve acılı günlerinden birini daha yaşadı.

İstanbul Dolmabahçe'deki insanlık dışı katliamda 44 insanımızı yitirdik. Öncelikle bu katliamı şiddetle lanetliyor, ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyoruz.

Bizler artık bıktık usandık. Her gün terörü lanetliyoruz, her gün katliamları lanetliyoruz, her gün savaşı lanetliyoruz. Ama bu ülkede insanlarımız maalesef her gün yitip gitmeye devam ediyor. "Artık yeter! Bu ülke toprakları kana ve gözyaşına doydu” diyoruz ancak ne kan duruyor ne gözyaşı…

Tekrar tekrar aynı filmi izliyoruz, tekrar tekrar aynı acıları yaşıyoruz.

Bizler 10 Ekim 2015'te Ankara'da Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük kitle katliamlarından birine hedef olduk. Dostlarımızı, arkadaşlarımızı, çocuklarımızı toprağa verdik. O nedenle bizler katliamların acısını çok yakından biliyoruz. Patlayan her bomba bizi biraz daha öldürüyor. Ölen her insanımızla hep beraber ölüyoruz. Kolu kanadı kırılan her insanın acısını bedenimizde hissediyoruz.

Yazık bu ülkeye; yazık bu insanlara; yazık bu güzelim topraklara. Ancak yazık diyerek geçemeyiz. Bizler bu ülkenin yurttaşları olarak artık korkmadan, çekinmeden soru sormaya başlamalıyız. Katliamları omuz omuza lanetlerken yıllardır bu ülkeyi tek başına yönetenlere soru sormaktan da korkmamalıyız. Ben buradan soruyorum:

Türkiye'de genel seçimlerin yapıldığı Haziran 2015'ten itibaren 20'nin üzerinde bombalı saldırıda yüzlerce yurttaşını yitirmiş olması tesadüf müdür? Neden Türkiye o tarihten itibaren şiddet sarmalına girdi?

7 Haziran 2015 seçimlerinde "tek başına iktidar” çıkmadığı için kan akıyor dediler. Eğer iktidar partisine oy verilirse, tek parti iktidarı kurulursa kanın duracağını, kurulmazsa "kaos” geleceğini söylediler.

7 Haziran'ı yok saydılar, yeniden seçime girdiler. Tek parti hükümetini de kurdular. Peki akan kan durdu mu, katliamlar bitti mi, terör son buldu mu? Hayır. Aksine tırmandı.

O zaman bizin bir yurttaşlık görevimiz var: Ülkemiz topraklarının neden her gün kanla yıkandığını, neden gözyaşlarının dinmediğini, "vaatlerin” neden gerçekleşmediğini sormalıyız.

Daha Dolmabahçe'de yaralanan ve ölen insanlar yerden kaldırılmamışken sorumsuzca "Başkanlık” açıklamaları yapanlara sormalıyız. İnsanlar ölürken, siyasi hesaplar peşinde koşmak insanlığı öldürmek değil midir?

"İstikrar” vaadi ile yönetime gelen bir iktidarın, "istikrar” adına attığı her adımın Türkiye'yi daha da istikrarsızlaştırdığını sorgulamak zorundayız.

"Teröre karşı çözüm olağanüstü hal” diyenlere sormak zorundayız. Olağanüstü hal ile amacınız, terörü mü bitirmek sizin gibi düşünmeyen muhalifleri mi bitirmek! Gazeteciler hapiste, milletvekilleri hapiste, belediye başkanları hapiste, akademisyenler işsiz, öğretmenler işsiz ama büyük kentlerin göbeğinde yüzlerce kilo bomba yüklü araçlar patlamaya devam ediyor. Bunun hesabını sormak zorundayız.

Bugün "soru sormak” bir yurttaşlık görevi olduğu kadar insanlık görevidir. İçeride ve dışarıda savaşı/çatışmayı tercih eden politikaları, bu ülkenin kurucu ilkelerinden olan "yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin neden terk edildiğini sorgulamak zorundayız.

Korkmadan sormalıyız, korkmadan konuşmalıyız. Terörden de baskıdan da OHAL'den de korkmuyoruz. Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinde insanca yaşamak, kardeşçe yaşamak, barış içinde yaşamak istiyorsak korkmadan, yılmadan omuz omuza vermeliyiz.

Son sözüm şudur. Görmeyen gözler görsün, duymayan kulaklar duydun: Terörle, şiddetle, çatışmayla, savaşla bu ülkenin hiçbir sorun çözülemez.

Bu insanlık dışı saldırıyı bir kez daha lanetliyor, kana ve gözyaşına doyan bu topraklarda acıların, ölümlerin artık son bulmasını diliyoruz."



Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları