Cengiz burada polisler tarafından dövüldü. Dayak görüntülerinin basına yansımasının ardından, hem Cengiz, hem polisler hakkında dava açıldı...
Karabağlar'da müzikhollere yönelik polis ekipleri 17 Temmuz 2011'de denetimler yaparken 'kimliksiz olduğu, izinsiz çalıştığı ve polise mukavemette bulunduğu' gerekçeleriyle gözaltına aldığı Fevziye Cengiz'i karakola götürdü. Cengiz burada polisler tarafından dövüldü. Dayak görüntülerinin basına yansımasının ardından, hem Cengiz, hem polisler hakkında dava açıldı.
İzmir 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada 'polise mukavemet ve hakaret' suçlamasıyla yargılanan müşteki sanık Fevziye Cengiz'e 16.5 yıl hapis, müşteki sanık polisler B.S., H.Y., T.D.'ya 'işkence ve eziyet' suçundan 4 ile 9 yıl arasında hapis, olanlara göz yumduğu iddiasıyla polis memuru N.A.'ya da 1 yıl 6 ay hapis cezası istendi. Bu davalar henüz sonuçlanmadı.
Olayın ardından, Fevziye Cengiz'e karakolda polis memurlarınca şiddet uygulanması görüntüleriyle ilgili soruşturmayı yürüten dönemin Cumhuriyet Savcısı Alaattin Dokur'un bilirkişi olarak atadığı İzmir Emniyet Müdürlüğü Bilgi İşlem Şubesi'nde görevli Komiser Yardımcısı M.D., polis memurları M.K. ve Ü.S.'yi atadı. İddiaya göre bilirkişi polisler yanlı rapor hazırladı. Savcılık haklarında soruşturma başlattı. Savcı bu 3 polis hakkında 'dellilleri karartma' suçundan 9 ay ile 7.5 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açtı. İzmir 9'uncu Asliye Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen duruşmaya, Fevziye Cengiz'in avukatı Hanife Yıldırım ile 3 sanık polis memuru ve avukatları Gülseren Menek katıldı.
Komiser yardımcısı M.D., ifadesinde, "Savcılığın yazısı ile kamera kayıtların incelenerek ön inceleme raporu vermemiz istendi. Gelen üst yazıda görevli memura hakaret ve tehdit suçlarından dolayı ön inceleme raporu tanzim edilmesi yazıyordu. Bu yazıya bağlı kalmadan meydana gelen olayla ilgili olarak Karabağlar karakolundaki görüntülerin tümü üzerinde inceleme yaptık. Bu incelemeye göre 25 kare fotoğraf ve fotoğrafta gözüken olaylarla ilgili herhangi bir hukuki değerlendirme yapmadan, gördüğümüz olayları tamamen tarafsız olarak gerekli şekilde belirttik. Bu görüntülerde geçen fiziki müdahaleyi de raporumuza konu ettik. Bu olayda herhangi bir montaj ya da kesinti yapmadık, görüntüleri tamamen ham olarak 6 CD olarak savcılığa teslim ettik. Beraatimi istiyorum" dedi.
Polis memuru M.K. da ifadesinde şunları söyledi:
"Bu olaydan sonra görev yerim değişti. Rapor hazırlamamız yönünde yazı gelir gelmez, karakola gidip inceleme yaptık. Kamera kayıt cihazındaki 6 saatlik görüntülerinin tamamını 6 DVD'ye aldık ve o şekilde tespit yaptık. Bu CD'ler hazırlanırken, kamera kayıtlarındaki görüntülere aykırı olarak kesinti ya da montaj işlemi yapılmadı. Düzenlediğimiz rapor gerçeğe uygundur. Fiziki müdahale herkes için tespit edildi ve rapora aynen geçildi. Bu fiziki müdahale kavramı için de ayrı ayrı tekme, tokat gibi hukuki vasıflandırma yapmadık. Sunduğumuz görüntüler dışında farklı görüntüler yoktur. Biz her ne kadar bilirkişi olarak lanse ediliyor isek de yemin zaptımız yok. Bu konuda her hangi bir ücret almadık. Biz sadece Emniyet ve Savcının talimatını ivedilikle yerine getirdik. Aslında bizim görüntülerimizden sonra Nöbetçi Savcılıkça yeniden yapılan incelemede, Adliyedeki bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda bizimkiler arasında herhangi bir fark göremedim. Bu olaydan sonra şube müdürümüz A.A., bize görev veren savcı Alaattin Dokur'un kendisinin de CD'leri tam olarak izlemediğini söyledi. Bunun ne derece doğru olduğun bilmiyorum. İkisinin arasında geçen bir konuşmadır, bize bu şekilde yansıdı."
Diğer sanık Ü.S. de ifadesinde, "Raporu hazırlayıp, savcıya teslim ettik. Savcı raporu gördü, 'Bu benim için yeterlidir' dedi. Resmi polisin olay sırasında odanın perdesini çekmesini rapora yazmadık. Ancak bu görüntü de CD'de var. Onun bir delil teşkil edeceğini hukuki bilgimiz eksik olduğu için raporumuzda belirtmedik" dedi.
Sanık avukatı Gülseren Menek de müvekkillerinin herhangi bir kastı olmadığını, görüntülerde ne gördülerse onları raporlarını yazdıklarını ve savcılığa teslim ettiklerini belirtip beraatlerini istedi.
Fevziye Cengiz'in avukatı Hanife Yıldırım ise ham görüntüler ile sanıkların hazırladığı raporların çelişkili olduğunu, ham görüntülerde müvekkilinin dayak yediğini, raporda ise yerde otururken olan bölümünün yansıtıldığını belirtip, "Bu dava mahkemeden mahkemeye gidip 8 ay sonra açıldı. Müvekkilimin bu nedenle psikolojisi bozuldu. Maddi ve manevi olarak çöküntü içinde. Zararımız karşılanmadı. Sanıkların cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
9. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi, sanık polis memurlarını önce 1'er yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırıp, 5 yıl süreyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Fevziye Cengiz'in avukatı Hanife Yıldırım ise temyize gidebilmek amacıyla kararın bozulması için bir üst mahkemeye itiraz edeceğini ve sanıklar hakkında da tazminat davası açacaklarını söyledi.