Karamaollaoğlu'ndan Erdoğan'a: Asıl olan Hz. Ömer'in adalet anlayışını dilden düşürmemek değil onun gibi yaşamaktır
![Karamaollaoğlu'ndan Erdoğan'a: Asıl olan Hz. Ömer'in adalet anlayışını dilden düşürmemek değil onun gibi yaşamaktır Karamaollaoğlu'ndan Erdoğan'a: Asıl olan Hz. Ömer'in adalet anlayışını dilden düşürmemek değil onun gibi yaşamaktır](https://www.istanbulgercegi.com/uploaded/bilgilendirme/2019/buyuk/karamaollaoglundan-erdogana-asil-olan-hz.-omerin-a-1567589385.jpg)
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında Sivas Kongresi'nin 100. yıl dönümüne ilişkin olarak "Vatanın bölünmez bütün olduğu Sivas Kongresi'nde kararlaştırıldı. Manda ve himaye reddedildi. Her türlü işgale karşı direnişe karar verildi. Benzer durumlara ülkemiz inşallah bir daha düşmez" dedi.
Karamaollaoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"-Yeni eğitim ve öğretim yılı da başladı. Öğretmenler bir ülkenin en stratejik görevini ifa etmektedirler. Gelecek öğretmenlerimizin elleriyle şekillenecektir. Bir ülke öğretmenine verdiği değer nispetinde güçlenir, yaşanabilir bir ülke haline gelir. Ne yazık ki öğretmenlerimiz hakettikleri saygıyı göremedikleri gibi hakettikleri ücreti de alamamaktadırlar. İktidarların toplum kesimlerine verdikleri değer kadar o kesimler saygın kesimler içine girerler.
Ziya Selçuk bizim meselemiz öğretmen meselesidir demişti. Eğitim meselesi bütün ele alındığından bunun yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Asıl problem eğitimde şekilciliğe takılmaktır. Eğitim sadece müfredatla ilgil değil. İktidar iş başına geldiği ilk günlerden itibaren işi şekilcilikle ele almış, işe akıllı tahtalar, binalarla başlamıştır. İktidarda bulunan arkadaşlar 18 yıldır iş başındalar eğitimi bir türlü rayına oturtamadılar. Gerekli tedbirler alınmazsa eğitimin bundan sonra düzeleceğine ihtimal vermekte zorlanıyoruz. Eğitim vizyon demektir, maddiyatla ölçülemez.
-Adli yıl açılışı yapıldı. Adli yılın açılışı her zaman adli müesseselerde başlatılırken bu yıl külliyede başlatıldı. Külliye demek her şey demek, Allah yardımcımız olsun. Türkiye'de adalete olan güvenin artacağına dair kanaat henüz toplumda oluşmadı. Şu anda adalet ülkemizde en çok yara alan kurumların başında geliyor.
Son zamanlarda verdiği mesajlarda da sayın Cumhurbaşkanının da konunun önemini anladığına dair işaretler veriyor. 15 Temmuz'dan başlayan süreçle birlikte at izi it izine karıştı. Suçlu suçsuz bakılmadan birçok insanın canı yakıldı. Daha önce yapılan haksızlıkların gözardı edileceği anlamına gelmez. Adalet öç alma mekanizması oluşturmak değildir. İktidar, yetkilerine bakıp hakimmiş gibi canına okurum senin, diyor. Burası hukuk devleti bakan da olsan, adaletin tepesinde de olsan böyle bir sözü söyleme hakkın olmaz. Güç başka bir iş adaletin tesisi başka bir iş. Hasmının bile hakkını gözetmezsen adaletin varlığından bahsedemezsin. Adalet mülkün temelidir. Adil olmayan bir devlet uzun müddet ayakta kalamaz. Zayıfın ezildiği, güçlünün korunduğu bir adalet sisteminde bir ülkenin huzura kavuşması mümkün değil. Başta KHK'lılar olmak üzere mağduriyetlerin giderilmesi öncelikli meselemiz. Suçluların hakettikleri cezayı almalarını gerekli görüyoruz, masum insanların cezalandırılmalarına da seyirci kalamayız. Ancak gerçekleri dile getirebiliyoruz. Adalet deyince Hz. Ömer'i hatırlarız. Sayın cumhurbaşkanı da adli yıl açılış töreninde Hz. Ömer'in öğüdüne atıf yapma ihtiyacını duydu. Hz. Ömer'in hiçbir zaman saray yaşantısına özenmediğini görürüz. İtibar kazanmak için tasarruftan vazgeçilir gibi bir anlayışının olmadığını biliyoruz. Hz. Ömer'in hiçbir suretle devlet kaynaklarını israf etmediğini, şahsi meseleler gündeme geldiğini mali kaynakları kendinden uzaklaştırdığını görüyoruz. Bir ziyaretçi özel bir görüşme için gidiyorsa devletin mumunu söndürüp kendi sahip olduğu mumu yakardı. Hz. Ömer hiçbir zaman kayırmacılık yapmamıştır. Hiçbir zaman akrabalarına öncelik tanımamıştır. Hz. Ömer hiçbir zaman kandırıldım, dememiştir. Asıl olan Hz. Ömer'in adalet anlayışını dilden düşürmemek değil onun gibi yaşamaktır. Onun gibi adil bir yönetim icra etmek istiyorsak yapılacaklar karşımızdadır. İktidar sözün doğrusunu söylemek değil sözün doğrusunu yapmaktır. Yöneticileri Ömer gibi davranmaya, Ömer gibi yaşamaya davet ediyoruz.
Biz yönetimi uyarmaya çalışıyoruz yönetim bizi anlamamaktan vazgeçmiyor. İktidar anlayana kardar doğruyu söylemekte ısrarcı olacağız.
İçişleri Bakanı, İçişleri Bakanı'dır, belediyelerin yöneticisi değildir. Onların yanlış yapıp yapmadıklarını takip edebilir ama hakim de savcı da değildir. Kimseyi perişan etme hakkı da İçişleri Bakanı'na verilmemiştir. İçişleri Bakanı huzuru sağlamakla mükelleftir. Ben bu tip çıkışları hakikaten anlamıyorum. Eğer İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bir hata işlerse, o hatasından dolayı onu alıp adliyeye götürür. Yoksa onu görevinden alamaz, yerine kayyum atayamaz. Bir prosedür var."
Haftalık Basın Toplantısı https://t.co/R6WJVxaTa8
— Temel Karamollaoğlu (@T_Karamollaoglu) September 4, 2019
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları