Karamollaoğlu: 1921 Anayasası'nın ruhu, ruh çağırmakla gelmez
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, gündemde yer alan konulara ilişkin olarak partisinin genel merkezinde değerlendirmelerde bulundu.
Karamollaoğlu açıkalmaları şöyle:
"Anayasa elbette önemli bir konu ama bu değişikliği gerçekleştirecek gücü olmayan iktidarın, bunu bir numaralı gündem haline getirmesi; gündemi değiştirme çabalarından ibarettir. İktidar problemleri çözmek yerine bir algı oluşturmak istiyor.
Yeni anayasa için 1921 ruhu ortaya konacaksa 1. Meclis'in ruhu tekrar hayata geçirilmelidir. Birinci Meclis ruhu farklılıkların düşmanlık sebebi sayılmadığı, ülke menfaatlerinin siyasi menfaatlerden üstün tutulduğu ve tam bağımsızlık yolunda emin adımlarla yürümenin ruhudur. 1921 Anayasası'nın ruhu, ruh çağırmakla gelmez. Ciddi bir zihniyet değişikliğiyle ve bu ruhtan aldığımız ilhamla geleceğe emin adımlarla yürüyebiliriz. Hakikaten milletimizin artık birileri tarafından oyalanmaya değil, güzel haberler almaya ihtiyacı var. Umut ediyoruz ki Sayın Erdoğan, milletin beklentilerine denk düşecek ve insanımıza bir nebze de olsa nefes aldıracak müjdeleri kamuoyuna açıklayacaktır.
Bizim Saadet Partisi olarak bu konuda hiçbir kompleksimiz yoktur. Milletin hayrına olacak ve yüzlerin gülmesine vesile olacak her adımı destekleyeceğimizi ifade etmek istiyorum. İstiyoruz ki son zamanlarda umutsuzluğa, karamsarlığa, ekonomik sıkıntılara gark olmuş milletimize son günlerde ihtiyaç duyduğu güzel haberler verilsin. İstiyoruz ki toplumumuzda kısır çekişmelere neden olan, insanımızı yoran, bıktıran kutuplaşmalara artık bir son verilsin. İstiyoruz ki her gün bir başka kesimin ve yüz binlerce insanın mağdur edildiği, KHK'larla insanların sorgusuz sualsiz işinden atıldığı bu çarpık adalet anlayışına son verilsin. Milletimize hukukun üstünlüğünü esas alan düzenlemelerin müjdesi verilsin. Biz isteriz ki bu müjdeler, toplumun her bir kesiminin kanayan yarasına merhem olsun. Biz isteriz ki işsizliği azaltacak, istihdamı artıracak müjdeler olsun. Biz isteriz ki hayat pahalılığı ile mücadele etmekte zorlanan emeklilerimize ve açlık sınırının dahi altında bir ücretle evini geçindirmeye çalışan milyonlarca asgari ücretli vatandaşlarımıza, toplu sözleşme dönemlerinde esirgenen zamlara dair müjdeler olsun.
Biz isteriz ki müjdeler, aylardır ekmek teknesi kapalı olan esnaflarımıza ve artık toprağını işleyemez hale gelen,hacizle perişan edilen çiftçilerimize hibe, faizsiz kredi, kira, mazot ve gübre gibi somut desteklerle devlet elinin uzatılacağının müjdeleri olsun. Biz isteriz ki başta öğretmen kardeşlerimiz olmak üzere, atama bekleyen tüm meslek gruplarına yıllardır beklediği müjdeli haber verilsin. Biz isteriz ki her yeni güne zam üstüne zam haberleriyle uyanan insanımıza, enflasyonu azaltacak ve artan hayat pahalılığına çare olacak müjdeler verilsin. Biz isteriz ki yıllardır alın teri döküp elde ettiği emeklilik hakkı kendilerine verilmeyen EYT'lilere, üniversiteyi bitirip omuzlarında binlerce liralık kredi borcuyla 'diplomalı işsizler' kervanına katılan KYK borçlusu gençlerimize verilecek müjdeler olsun.
Eskilerin tabiriyle yıllarca dirsek çürüttüğü halde bir yerlerde dayısı olmadığı için hakkı gasp edilen gençlerimize, bundan sonra işe alımlarda liyakatin esas alınacağına dair bir müjde verilsin. Tüketime, borca ve bir avuç insanı zengin etme anlayışına dayalı yatırım anlayışına son verecek; üretime, istihdamı artırmaya, kaynaklarımızı verimli kullanmaya, gelir dağılımında adaleti tesis etmeye dayalı yatırımların müjdesi milletimize verilsin. İsrafa ve yolsuzluğa artık dur diyecekleri, bundan sonra kamu malına yetime sahip çıkar gibi sahip çıkacaklarına dair somut adımları içeren güzel haberler verilsin. Sn. Cumhurbaşkanının açıklayacağı müjdelerin toplumun birlik ve beraberliğine katkı sunmasını, yeni suni tartışmalara sebep olmak yerine milletin gerçek gündemi olan ekonomik dar boğaza çare olmasını, gönülden temenni ediyoruz. Emin olun, biz bunları oy kaygısı taşımadan ifade ediyoruz. Yeter ki açıklanacak müjdeler milletimizin derdine derman olsun.
Bu zihniyet hodgam, şımarık ve ahlaksızların zihniyetidir. Bu zihniyet gücünü, evimize ekmek götüremiyoruz diyen vatandaşa al, keyif çayı iç diyebilecek bir umursamazlıktan almaktadır. Bu zihniyet bu ülkede yoksulluk, sorun olmaktan çıktı diyenlerin zihniyeti. Bu zihniyet; gençlerimizin, çiftçimizin, işçimizin cebindeki 3-4 bin liralık telefonu kendisine çok gören bir zihniyettir. Çiftçilerimiz sorunlarını dile getirip “Mahvolduk, çiftçinin problemleri var.” dediğinde de bu zihniyet çiftçimize "Cebinde Iphone var, o halde senin sorunun yok." diyebilmektedir. Çiftçinin borcunu ve sıkıntısını dert edinmek yerine cebindeki telefonu hesap edenlerin bu yaklaşımı ile Türkiye’nin, sorunlarını çözebilmesi kesinlikle mümkün değildir. Ülkemizde belli bir mutlu azınlık var. Bu azınlığın rahatlığı, nüfusun geri kalanın dertlerini çözmez. Son zamanlarda İsrail’in Filistin’de uyguladığı zulüm artarak devam ediyor. Buna karşın müslüman ülkeler ise İsrail ile bağlarını geliştirmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Ve bu yarışa son olarak Türkiye de katıldı. Uluslararası Ceza Mahkemesi beklenmedik bir karar alarak Filistin topraklarında işlenen savaş suçları için yetkili olduğunu ilan etti. Bu kararı olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.
(Erdoğan'ın Türkiye'nin Milli Uzay Programı'nda yaptığı açıklamalar) İnsanımız açlık yaşarken, esnafımız, çiftiçimiz problemlerle boğulurken, yatırımlara dönük adımlar atabilmek için kaynağa ihtiyaç varken uzaya gitmek ancak bunların işi olur. Biz yatırım sıralamasında önceliği belirlerken hangi kıstaslara önem veriyoruz? Ben bunun düşünülmesi gerektiğine vurgu yapmak istiyorum. Şu anda Ay'a adam gönderebileceklerini zannetmiyorum ama birini göndereceklerse kendilerine en yakın olanlardan birini ya da akrabalarını gönderirler herhalde. Üniversitelere sadece yandaşlara önem vererek kendinizle beraber olan insanları atarsanız siz Ay'a maya gidemezsiniz.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları