loading
close
SON DAKİKALAR

Karayılan da Erdoğan dedi

Karayılan da Erdoğan dedi
Tarih: 18.06.2012 - 18:24
Kategori: Söyleşi

Leyla Zana'nın 'Kürt sorununu Erdoğan çözer' çıkışının ardından benzer bir çıkış da Murat Karayılan'dan geldi...

Leyla Zana'nın gündeme damgasını vuran 'Kürt sorununu Erdoğan çözer' şeklindeki çıkışının ardından benzer bir çıkış da terör örgütünün iki numaralı ismi Murat Karayılan'dan geldi. Karayılan, "Her şey Erdoğan'a bağlı, çözüm Erdoğan'ın elinde" dedi.

Karayılan, Kandil'de kendisiyle görüşen gazeteci-yazar Avni Özgürel'e çarpıcı açıklamalar yaptı. Röportajın bugünkü bölümünde çözümün adresi olarak Erdoğan'ı gösteren Karayılan'ın bu çıkışı, Leyla Zana'nın geçtiğimiz hafta yaptığı ve BDP'nin tepkisine neden olan çıkışını akıllara getirdi.

İşte o röportaj:

Barışı inşa edecek son kuşağız yorumları yapılmaya başlandı... Buna katılıyor musunuz?

"Evet aynen katılıyorum."

Bizden sonra gelecek nesil daha öfkeli daha radikal geliyor manasında mı?.

"Doğru.. Mesela bazıları diyor ki bizlerin yani PKK hareketinin 80 öncesi kadrolarının çözülmesi halinde çözüm olur; yaşlanmışlar zaten, ölürler kurtuluruz. Oysa bizden sonra gelenler, biz 80 öncesi 70'ler kuşağıyız. Vallahi 90 kuşağı ki bugün hareketimizin bel kemiğini oluşturan kuşaktır. Onlar bizden daha şey yani.."

Keskin..

"Evet… Yani bu defa fırsatı kaçırmamak sözünüze katılıyorum. Ama işte geldiğimiz noktada artık bu işin ipi hükümetin elindedir.. Şu İmralı uygulamasının izahı var mı yani? kck operasyonlarının bu kadar yaygınlaştırılmasının bir izahı var mı? Yoktur. Ee bu kadar dağlar bombalanıyor.."

KCK meselesinde hatırlarsanız Öcalan da başlangıçta tereddütlüydü… Taraftar değildi..

"Evet ama bu kadar insanın hepsi tehlikeli değil. Şimdi ortalıkta burada senaryolaştırılmış bir şey var."

İyi oluyor manasında söylememiştim..

"İnsanlar mesela diyelim ki kendi arasında normal konuşmuş telefonla falan. Diyorlar ki bunların hepsi illegal. Nereden çıkardı bu tehlikeyi? Yani o kadar gazeteci.. Mesela bizi en çok şey eden konulardan biri de..Büşra Hanım.."

Apo'nun avukatlarının hepsi toparlandı, hepsi içeri atıldı.. Nedir bu yani...

"Çözüme giden yol zahmetli.. Herkesin risk almasını gerektiriyor…

Osmanlı döneminde idam yok. Yani isyanlarda falan.. Mesela Bedirhan Bey idam edilmemiş, sürgün edilmiş sonra da affedilmiş. Hatta Malta'ya sürülmüş mesela 200 adamı ile birlikte.. Yani Osmanlı döneminde öyleydi genellikle. Fakat Cumhuriyet döneminde hepsi idam edilmiş. Yani kim başkaldırmışsa onun başı kesilmiş. Cumhuriyet döneminin isyanları böyle.. Bu bizim son isyanımızda - Son isyan olur mu olmaz mı bilmiyoruz- ama inşallah son olur, çözeriz yani. Öyle diyoruz yani. Bir daha isyan olmamalı diyoruz. Biz buna inanıyoruz da güveniyoruz da çözmeliyiz diye. Çözüme inanıyoruz Avni Bey. Gerçekten inanıyoruz. Bu konuda da samimiyiz yani. Hiçbir engel bizi durduramaz. Yeter ki devletten yana güven verici adımlar olsun."

Bu kadar istedikten sonra barış yapmak değil yapmamak zor…

"Evet yapacağız zaten de devlet bunu anlamıyor işte. Buna olumlu cevap vermiyor. Oysa gelinen nokta Türkiye'nin şansıdır. Apo’nun ortaya çıkışı şanstır.. Bir devlet aklıyla düşünmek lazım.. Sorun çıkardı, isyan etti.. Tamam ama birliğin zeminini hazırladı. Bu da Türkiye’ye güç katmaktır. Yani hiç vicdan yok mudur; 11 aydır o hasta haliyle orada tutuluyor."

Onun tecrit uygulamasına tabi tutuluyor olması sizi de zor duruma düşüyor..

"Evet.. Tabii bizi zorluyor. Açıkçası en çok zorlayan şey.. Yanlış yapılıyor, yanlıştır. Ben, sen, şu arkadaş, bu arkadaş istediğimiz kadar barışçıl çabaların sahibi olalım ama eğer en üstten buna anlam verilmez ve bunun için zemin oluşturulmazsa bizim yapacağımız bir şey yoktur. Bu durumun doğru algılanması, özellik hükümet ve devlet tarafından doğru algılanması, doğru bir yaklaşımın geliştirilmesi çok önemlidir. İmralı'daki uygulama tüm Kürt toplumunu derinden etkiliyor yani. Bu koşullarda hiçbir kimse topluma farklı bir şey kabul ettiremez. Kendisine bir lider gibi yaklaşılıp belli bir seviyede tutulursa ilişkiler; bu toplumun kaynaşması için zemin olur. Yani bu açıdan mesele bir anlık ya da bir inatlaşma sorunundan ziyade aslında geleceği inşa etme meselesidir. Bu düşünceme sizin de katıldığınızı düşünüyorum ama işte bunu yansıtmak önemlidir. Yani gerçekten devletin aklının bu konuda berraklaşması gerekiyor, netleşmesi gerekiyor. Yani Kürt halkı önderliğinin orada tecritle bir nevi ölüme terk etmeyle bu hareketin durdurulacağını sanan yanılır. Bu mesele çözülmeden kimse kimse toplumsal uzlaşmayı kuramaz, geliştiremez. Bu kesinlikle böyledir. Açıkça söylüyorum yani.. Bu politika değişmeden hiç kimse hiçbir şey yapamaz."

Sizin Öcalan’a uygulanan tecritten duyduğunuz rahatsızlıktan, keza bunun barışın önünde engele dönüşmesinden herhalde Ankara haberdardır..

"Bilemiyorum.. Ama bilin ki bu koşullarda bazı şeyleri yapmak benim de elimde değil yani.."

Bu anlaşılıyor… Fakat devlet de bunun farkındadır herhalde..

"Yani devletin içinde belli bir kesimin artık bu sorunun şiddetle çözülemeyeceğini kavradığını düşünüyoruz. Ama bu kesim son adımda etkili olamadı bir biçimde. Yoksa hiçbir şey değişmedi demiyoruz."

Askerin tavrında değişiklik görmüyor musunuz?

"Aslında evet.. Hemen herkesin tavrında de belli bir değişim var.. Fakat bir psikolojik eşik var..O eşik aşılamıyor.."

Zihinlerdeki eşik..

"Doğru zihinlerde var. İşte orayı aşma sorunu var halen. Umarız aşılır yani."

Tayyip Erdoğan aşabilecek güçte…

"Evet.. Bu konuda AKP’nin alacağı tavır önemli; özellikle de başbakanın tavrı belirleyicidir.. Yapabilir.. Yani tarihi sorumluluk onun üzerindedir."

Sizin de sorumluluğunuz var… Barış tek taraflı inşa edilmiyor..

"Elbette.. Bizim de sorumluluğumuz var.. Sorunun bir tarafı olarak, bizde de sorumluluk var tabii. Biz kendimizi pirüpak görmediğimiz gibi sorumsuzuz da demiyoruz. Yani biz kendi cephemizde yapılması gerekenler için aslında çaba içinde olduk ama bu kadarını yapabildik. İmkan devlette, gerisi, devletin elinde.."

Söylediklerinizden Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit dolayısıyla haddinden fazla sıkıntılandığınız ve kendinizi köşeye sıkıştırılmış hissettiğiniz kanısına vardım.. Yanı sıra bu durumun karar oluşturma imkanlarını da elinizden aldığını düşünüyor olmalısınız..

Çözüm çabalarımız anlamında öyle tabii.. Kaçınılmaz bir hal bu.. Direnme anlamında ise güçlendiren bir şey..

Barış yolunda hareket alanınızı daraldı; kıpırdayamaz, bir şey söyleyemez noktaya geldiniz.

"Doğru. Barış konusunda öyle. "

Haberler

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları