Kılıçdaroğlu; '16 milyon İstanbullunun hakkı gasp edilmiştir'
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV'de "İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah" canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV'de değerlendirmelerde bulundu. İBB Başkanı İmamoğlu hakkında verilen kararın 'Onanacağını düşünmüyorum' diyen Kılıçdaroğlu, "Bu olay bizim altı liderin daha sıkı sıkıya, kol kola, omuz omuza yürümeleri için ivme kazandırır" dedi. Öte yandan Kılıçdaroğlu siyasi yasak kararının cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecini etkilemeyeceğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis cezası ve siyasi yasağın ardından ilk kez Halk TV'de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah'ta açıklamalarda bulundu.
İmamoğlu'na verilen karara ilişkin, "Kararın onanacağı şeklinde bir düşünceye sahip değilim. Bu ülkenin namuslu hakimleri, savcıları var. Bu adaletsizliğe 'dur' diyeceklerdir. Vicdan sahibi olan her yargıç, bunun ne kadar haksız bir uygulama olduğunu fark eder" diyen Kılıçdaroğlu "Bu olay bizim altı liderin daha sıkı sıkıya, kol kola, omuz omuza yürümeleri için ivme kazandırır" ifadesini kullandı.
Küçükkaya'nın "Dün meydana gelen gelişme adaylık belirme sürecini etkiler mi?" sorusuna da yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Etkilemez. Biz öteden beri attığımız her adımı belli bir kararlılıkla ve bilgi birikimi şeklinde ilerlediğini biliyoruz" dedi.
İsmail Küçükkaya- Evet tarihi bir süreçteyiz ve CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Sayın Genel Başkan hoş geldiniz.
Kemal Kılıçdaroğlu- Teşekkür ederim İsmail Bey. Çok teşekkür ederim, sağ olun.
İsmail Küçükkaya- Şimdi efendim nasıl olaylar yaşıyoruz böyle Sayın Genel Başkan. İnanılır gibi değil. İlk yorumunuzu almak isterim. Dün gerçi Almanya’dan iki video yayınladınız. İsmail Saymaz da bunları kamuoyuna da duyurdu, anlattı. Orada tam o sırada Berlin’de teknik üniversitedeydiniz. Onun dışında bu gelişmeleri bir taraftan takip ediyordunuz, kurmaylarınız sizi bilgilendiriyordu. Videolar çektiniz yolladınız. Sonra geldiniz geziyi iptal edip Saraçhane’ye gittiniz, İmamoğlu’na moral verdiniz, 'gülümse' dediniz, '16 milyon sizinle' dediniz. Ama sıcağı sıcağına genel bir değerlendirme rica edebilir miyim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Genel değerlendirme şu; bunu rahatlıkla ifade edebilirim, Anadolu’da güzel bir söz vardır zalimin erken gitmesi için ‘zulmün artsın’ derler. Saray iktidarının da yaptığı açıkça bu. Tek kişilik hükümet, yasama, yargı kendisine bağlı, yürütme organının başında, istediği yere istediği hakimi atayabiliyor, istediği hakimden istediği kararı çıkartabiliyor. Dolayısıyla kendisinin önüne çıkacak engelleri, İstanbullunun rantlarını bir şekliyle devşirmek istiyor. İstanbul’u kaybetmesi onun için büyük bir yara oldu. Vay efendim nasıl İstanbul’u kaybederiz. Çünkü İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder demişti. Şimdi Türkiye’yi de kaybediyor. İstanbul’u kaybetti, Türkiye’yi de kaybediyor. Şunun için bunu ifade ediyorum. Normalde olması gereken yargının bağımsız olmasıdır. Yargı bağımsız olur, açar bakar hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Ama yargı, yani yargıç hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vermiyor, saraydan gelen talimata göre karar veriyor. Bu milli iradeye darbedir. Yani milli iradenin seçtiği bir belediye başkanını, bir yargıç tek başına, aldığı talimatla ona siyasi yasak getirme cüretini gösterebiliyor. Baskı kurabiliyor. Dolayısıyla bu tablo bizim alışkın olmadığımız, demokrasilerde yaşanmaması gereken bir tablo. Ama bu tablo maalesef Türkiye'de aşama aşama hayata geçiriliyor.
Daha önce hatırlarsınız herhalde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız da benzer bir tabloyla karşılaşmıştı, ona da 100 küsur yıllık ceza isteniyordu. Bizim İstanbul İl Başkanımız Sayın Kaftancıoğlu'na aynı şekilde siyasi yasak getirildi. Sanıyorlar ki; biz bu yasakları getirirsek CHP geri adım atar, CHP’nin lideri geri adım atar. Asla ve asla zalimin karşısında yarım santim, bir milim dahi geri adım atmayacağız. Tam tersine, inadına inadına, demokrasiyi bütün kurallarıyla bu ülkeye getirmek için mücadele edeceğiz. Bundan herkesin emin olmasını isterim. Yani kimse karamsarlığa kapılmasın. Bu ülke sahipsiz değildir. Bu ülkenin halkı demokrasiye aşıktır ve bu ülkenin halkı demokrasi istiyor, bu ülkenin halkı yargı bağımsızlığı istiyor.
İsmail Küçükkaya- Sayın Kılıçdaroğlu, dün Almanya’dan iki kez Sayın İmamoğlu’nu aradınız. İlk aramanızda hem bilgi aldınız 10 dakika civarında. Hukuki açıdan... Bunun tabi siyasi meselelerini soracağım size ama hukuka ne olmuş da bu karar nasıl çıkabilir efendim, nasıl bilgiler aldınız?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi daha önceki duruşmada, yargıcın 'evet bunun İçişleri Bakanına yönelik bir söylem olduğu...' dediği zaten tutanaklarda var. Yani Yüksek Seçim Kuruluyla ilgisi yok bunun. Zaten o dönem FOX TV muhabiri var, ona da soruluyor, o da tanık olarak dinleniyor. O da evet diyor ben Süleyman Soylu’yla ilgili bir soru sordum ve bu cevabı aldım. Şimdi bunu alıp götürüp başka bir olayla bağlantı kurdurup ve bir şekliyle bizim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını cezalandırmak istiyorlar. Ama dediğim gibi ben dün Sayın İmamoğlu’na 'sakın üzülme' dedim. 'Sakın üzülme. Senin sorumluluğun var ve 16 milyon İstanbullu seni dirençle görmek istiyor, kararlılıkla görmek istiyor. İstanbul’a hizmet etmek için verdiğin, harcadığın emeği görmek istiyor, bu da gözle görülüyor artık. Dolayısıyla asla üzülme, gülümseyerek İstanbullulara hizmet etmeye devam et' dedim. Çünkü bizim üzülmemiz onların keyifli olmasına yol açıyor. Oysa biz üzülmeyeceğiz.
İsmail Küçükkaya- Siz İmamoğlu’na bunu söylediniz ama siz üzülmediniz mi mesela?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şöyle, demokrasi adına üzüldüm, ülkem adına üzüldüm. Olay bir kişi olayı değil, olay bir demokrasi olayıdır. Olay bir insan hakları olayıdır. Olay bir milli iradeye darbe vurup vurmama olayıdır. Milli iradeye saygı olayıdır. Şimdi bunları düşündüğünüz zaman, bakıldığı zaman bütün bunlara, bu tabloya baktığınız zaman öteden beri gelen bir süreç var zaten. Bu süreçte ne yapmak istiyor? Kendi iktidarını pekiştirmek istiyor. Ben koltukta kalayım, Türkiye yanabilir. Ben koltukta kalayım, çocuklar yatağa aç girebilir. Ben koltuğumda kalayım, çocuklar beslenme çantasına bir şey koymayabilir. Aramızda dağlar kadar fark var.
İsmail Küçükkaya- Yani şöyle, üzüldünüz ama bu üzüntünüz sizin daha güçlü bir mücadele kararlılığı olarak mı yansıdı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette zaten.
İsmail Küçükkaya- Çünkü daha böyle bir şey görüyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi bakın İsmail Bey, gerçekten de bakın yani şimdi siz CHP’nin elini, kolunu bağlamak istiyorsunuz. İl başkanlarından başlıyor, belediye başkanlarından başlıyor, soruşturmalarla başlıyor, CHP’li belediyeler için özel birimlerin oluşturulduğunu biliyorum. Özel görevlilerin olduğunu biliyorum. Ben bunu belediye başkanları toplantılarında da söylüyorum zaten. Şimdi bunu aşama aşama hayata geçirmeye çalışıyorlar. Elbette ki, onlar hukuk dışı yola saparak ve hukukun gücünü, daha doğrusu yargıçların gücünü, iradesini saraya ipotek eden yargıçların güçlerini arkalarına alarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Biz de halkın gücünü, halkın iradesini kazanmak istiyoruz. Halkla beraber yürümek istiyoruz. O nedenle dedik halkın iradesi değerlidir ve önemlidir. Halkın iradesine darbe yapan bir siyasi anlayış demokrasilerde yoktur. 16 milyon İstanbullunun hakkı gasp edilmiştir. 16 milyon İstanbulluya 'Siz ne oy verirseniz verin, hangi belediye başkanını seçerseniz seçim ben yeri zamanı geldiğinde ben o belediye başkanını yargıç kararıyla alırım siyasi yasaklı haline getirebilirim' diyor.
İsmail Küçükkaya- Peki bundan sonra nasıl olur efendim? Mesela şimdi bir karar verildi, istinaf ve Yargıtay yolu var.
Kemal Kılıçdaroğlu- Var gidilecek. Bakın bu eleştirilerime rağmen şunu açıkça ifade etmek isterim. Hala bu ülkede hakkın, hukukun ne olduğunu bilen, hukukun üstünlüğü çerçevesinde karar veren namuslu ve yürekli yargıçlarımız var. Biz o yargıçlarımıza güveniyoruz. O hakimlerimize güveniyoruz. Çünkü onlar da bu gidişten kaygı duyuyorlar. Adalet kurumuna en büyük zararı verenin iradelerini ipotek eden yargıçlar olduğunu da onlar da dile getiriyorlar. Biz bunları da gayet iyi biliyoruz.
İsmail Küçükkaya- Yani döner mi istinaftan, Yargıtay’dan bu karar?
Kemal Kılıçdaroğlu- Efendim niye dönmesin? Eğer bu ülkede adalet varsa bir şekliyle dönecektir bu. Ne demek dönmez? Yani eğer gerçekten de ülkede adaletin zerreciği kalmışsa bunun dönmesi lazım. Bu kadar açık, bu kadar net.
İsmail Küçükkaya- Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi, Hüseyin Çelik gibi AK Parti’nin kurucusu olarak da yer almış isimler, bu karardan duydukları üzüntü ve tepkiyi dile getirirken mahkemelerden döneceğine olan inançlarını belirtiyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu- Bakın şimdi, aşağıdaki yargıç bu kararı verdi. Bu bir yukarıya gidecek, diğer işte aşamaları var. Şimdi elini vicdanına koyan bir yargıç, 16 milyon kişinin seçtiği bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının bir ifadesi dolayısıyla -ki yargıçlara yönelik bir ifade değil- bir ifadesi dolayısıyla, bilirkişi raporu da bunu çok net bir şekilde ortaya koyduğu halde, siz alıyorsunuz bunu hem mahkumiyet, hem siyasi yasaklı konumuna getiriyorsunuz. Bunun kabul edilebilir tarafı var mı? Yok tabi. Vicdan sahibi olan herkes karşı çıkar. Bu işin sağı solu yok. Bu iş bir hukuk olayıdır, bu iş bir insan hakları olayıdır, bu iş bir demokrasi olaydır. Siz, yargı ya demokrasiye sahip çıkacak ya da hayır demokrasi yok o zaman yargıyı da kaldırmamız lazım. Bir kişi karar veriyor. O karara göre işlem yapılıyor anlamına gelir bu. Bütün bunlara rağmen biz mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bakın bu mücadele sadece bir kişinin mücadelesi değil. Bu mücadele aynı zamanda bir demokrasi mücadelesidir. Bir insan hakları mücadelesidir. Bizim İstanbul İl Başkanımız mahkum edildiğinde, siyasi yasaklı hale getirildiğinde biz sahip çıktık, beraber aynı mücadeleyi bugün de veriyoruz, yarın da vereceğiz.
Bakın, hapishanelere bakın Allah aşkına. Hapishanelerde hala hak arayan insanlar var ve onlar orada bir anlamda tutsak şeklinde, esir şeklinde tutuluyorlar. Osman Kavala’yı biliyorsunuz değil mi? Osman Kavala niye içerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı olmasına rağmen? Selahattin Demirtaş niye içerde yargı kararı olmasına rağmen, serbest bırakın demesine rağmen? Avukatlar içerde mi? Evet içerde. Askeri öğrenciler darbeci diye içeri alındılar. Askeri öğrenciler Allah aşkına öğrenci darbe mi yapar? Komutanı serbest ama öğrenciyi tutukluyorsun. Buna benzer haksızlıklar var. İsmail Bey, şundan herkesin emin olmasını isterim. Türkiye’de bir değişim yaşanıyor, bir dönüşüm yaşanıyor. Türkiye hukuka doğru akan bir nehir gibi gidiyor. Milli irade bu şekliyle gidiyor. Türkiye’de göreceksiniz demokrasinin nasıl olduğunu, insan haklarının nasıl olduğunu, güzelliklerin nasıl olduğunu, herkes görecek, göstereceğiz.
İsmail Küçükkaya- Sayın Kılıçdaroğlu, tabiki ana muhalefet partisi lideri olarak hukuka güveniyorsunuz güzel. İşte Sayın Arınç, Sayın Gül…
Kemal Kılıçdaroğlu- Hukuk olmazsa olmazımız.
İsmail Küçükkaya- Tabiki. Milli irade de yine olmazsa olmazımız. Lakin yine de şöyle bir senaryo olursa, istinafta onanırsa, Yargıtay’da onanırsa ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine tarihimizin bu en kritik 2023 seçimlerine giderken orada AK Partili bir isim gelirse İmamoğlu’nun yerine. Mesela Tevfik Göksu diyorlar, Göksel Gümüşdağ diyorlar. O zaman ne yapacaksınız efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şöyle, ben kararın onanacağı şeklinde bir düşünceye sahip değilim. Bu ülkenin namuslu hakimleri var, namuslu yargıçları var. Bu adaletsizliğe evet 'dur' diyeceklerdir. Adaletsizliğe evet demek Mevlana’nın deyişiyle ‘dikene su vermek’ demektir. Eğer bir parça, zerre kadar adalet duygusu kalmışsa, ahlak duygusu kalmışsa, erdem duygusu kalmışsa, fazilet duygusu kalmışsa; hayır bu kadar olmaz, bu vicdansızlıktır deyip bunu reddetmeleri gerekiyor. Beklentimiz o. Reddedilecek bunu biliyoruz, bekliyoruz yani bir şekliyle. Çünkü yargıç dediğiniz kişi, hakim dediğiniz kişi, anayasanın 138. Maddesi var 'hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir hakim' diyor. Kanuna göre değil, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Vicdan sahibi olan her yargıç, bir parça eğer hukuk kültürü varsa bunun ne kadar haksız bir uygulama olduğunu, adaletsiz bir uygulama olduğunu görür ve fark eder.
İsmail Küçükkaya- O zaman Sayın Kılıçdaroğlu, sözlerinizden şöyle bir şey anlıyorum. Lütfen doğruysam veya yanlışsam beni düzeltin. Doğruysam da yorumunuzu rica edeceğim. Siz ülkede sayısı az da kalsa hala bir hakim, yargıç böyle cumhuriyetin hakimleri…
Kemal Kılıçdaroğlu- Az değil hayır efendim. Şimdi neden az değil onu söyleyeyim. Şimdi bu tür olaylarla fazla karşılaşıyoruz. Seyyar mahkemeler ve seyyar hakimler var. Yani bakıyor bir dava düzgün, namuslu bir yargıca düşmüş, istedikleri gibi karar çıkmayacak, o hakimi değiştiriyorlar seyyar hakimi getirip oraya atıyorlar. Kararı sen vereceksin diyorlar. Bunun bir kısmını cumhurbaşkanının avukatları yapıyor. Bir kısmı doğrudan doğruya Erdoğan'ın talimatıyla oluyor. Biz bütün bunları biliyoruz. O yargıçları da biliyoruz. Kim olduklarını da gayet iyi biliyoruz. Kendi partilerden devşirip getirdiler, mahkemeye kürsüye oturttular. Bir partili Allah aşkına bir partili nasıl olur da hakim koltuğuna oturabilir?
İsmail Küçükkaya- Bir saniye Sayın Genel Başkan. Barış Pehlivan çok iyi bir gazetecidir. Şimdi ben henüz teyit etmediğim için erken kuşaklarda söylememiştim. Eminim bugün bizim Bengü Şap kontrolündeki Halk TV haber merkezi çalışıyor onun üzerinde ama taze taze bu konu söz oraya geldiği için size sormak istiyorum. Şimdi efendim bakın, tam da sizin bahsettiğiniz konu. Barış Pehlivan diyor ki, foto-1: En soldaki İmamoğlu davasının hakimi Mehdi Komşul, en sağdaki AKP Sancaktepe yöneticisi Nezir Özalp. Foto-2: En soldaki AKP Sancaktepe ilçe yöneticisi Nezir Özalp ve eski İBB Başkanı Kadir Topbaş. Foto-3: AKP Sancaktepe ilçe yöneticisi Nezir Özalp’in tweetter sayfası.
Bir paylaşım daha geliyor. İmamoğlu’na ceza isteyen savcının adı Furkan Okudan. Foto-1: Savcı Okudan TÜGVA koordinatörüyle. Foto-2: Savcı AKP Canikli belediye başkanının yeğeni çıktı. Foto-3: Savcının nikahını AKP’li Samsun belediye başkanı kıydı. Ve foto 4: Nikahta AKP Samsun il başkanı da vardı diyor.
Şimdi efendim geçmişte AK Parti’de mesela ilçe başkanlığı yapmış, teşkilatlarda görev yapmış isimleri biz şimdi savcı olarak, hatta hakim olarak görüyoruz. Bunu nasıl yorumlayacağız?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bunlar doğru değil. Bakın İsmail Bey, bir hakim veya bir savcı seçime girmek isteyebilir mi? Girmek isteyebilir. Ben istifa ediyorum, seçime giriyorum diyor. Kendi yasalarında özel bir hüküm var. Seçimi kazanırsa zaten milletvekili. Kazanamazsa geri dönemiyor. Çünkü diyor ki, artık bu siyasete bulaştı bunun hakim koltuğunda, savcı koltuğunda bunun yeri olmaz diyor. Bu madde var. Ama bu maddeye rağmen bir grup hakim ve savcı aldılar. Kendi partilerinde il başkanlığı, ilçe başkanlığı, yöneticilik yapmış olan veya orada üyelik yapmış olan insanları getirdiler, hakim koltuğuna oturttular. Kimin itiraz etmesi lazım? Hakimler Savcılar Kurulunun bu olmaz demesi lazım. Adalet Bakanlığı'nın, bu olmaz demesi lazım. Demediler. Niçin? Hakimler Savcılar Kurulunun da bağımsız iradesi yok.
İsmail Küçükkaya- Çünkü orada Adalet Bakanı da var, müsteşar var eski müsteşar.
Kemal Kılıçdaroğlu- Efendim onlardan bağımsız. Oraya da kendi istedikleri yargıçları atadılar oraya da. Bugün Erdoğan ne dese onlar altına koşulsuz imza atarlar. Ben bunu da gayet iyi biliyorum. Ama bütün bunlara rağmen kilit noktalarda bunlar var. Ama onların altında güzel bir ahlak sahibi, erdem sahibi, hukuku, adaleti savunan bir adalet ordusu da var. Biz onları da gayet iyi biliyoruz. Nitelikli insanlar, kılı kırk yarar, doğru karar vermek için, adalete gölge düşmemesi için onlarda karar verirler. Bu kararlardan acaba sadece ve sadece bir kişi mi, iki kişi mi üzüntü duyuyor? Hayır efendim. Adalet camiası bundan üzüntü duyuyor.
İsmail Küçükkaya- Ben eminim efendim bakın, AK Parti’ye ve MHP’ye oy vermiş kıymetli izleyenlerim de bundan üzüntü duyuyordur eminim.
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette efendim. Şimdi siz milli iradeye darbe mi? Milli iradeye darbe. 16 milyon İstanbullunun oyunu yok sayıyorsunuz.
İsmail Küçükkaya- Şimdi soru şu Sayın Kılıçdaroğlu. Şimdi ben sizin danışmanlarınızla da konuşuyorum, bu konuyu da çok ciddiye aldığınızı, çok yakın takip ettiğinizi biliyorum onlardan an ve an bütün gelişmeleri. Aklıma takılan soru şu; bu davanın bu şekilde sonuçlanacağını tahmin ediyor muydunuz efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır. Emin olun hayır. Niçin? Yargıcın kendi tutanaklara geçen ifadesi var. Yani bu ifade Soylu'ya yönelik söylenmiştir diye bir ifadesi var. Şimdi bunu söyleyen ve duruşma tutanaklarına geçen bu ifade üzerine ne beklersiniz? Beraat beklersiniz bu kadar basit.
İsmail Küçükkaya- Şimdi oldu. Neden biliyor musunuz efendim? Sizden evvel demokrasi meydanına Bahadır Erdem geldi ben ona bunu da sordum. Dedi ki, nasıl oldu dedim Akşener bastırdı gitti oraya. Sayın Kılıçdaroğlu bilimsel toplantılardaydı dedim. Aynen şöyle anlattı. Bizler hiçbirimiz kararın böyle sonuçlanacağını bilmiyorduk ki. Mahkemeye bir baktık mahkemede tuhaf şeyler oluyor diye anlattı. Sonra il başkanı aramış Akşener’i demiş ki, ya bu mahkemede böyle tuhaf şeyler oluyor diyerek ondan sonra gelmiş. Demem o ki, siz Almanya’ya gittiniz ya efendim kararın dün açıklanacağını biliyor muydunuz ya da tahmin ediyor muydunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır. Yani karar açıklanırsa beraat diye veya ertelenecek diye. Yani ikisinden birisi olur diye. Ama ertelense de sonuçta bir beraat çıkacağını düşünüyordum ben. İşin özü odur yani. Siz mahkeme tutanağına geçen bir önceki duruşmada geçen bu ifade üzerine aklı başında olan herkes ne düşünür? Bu YSK’ya yönelik bir açıklama değildir diye, tanıkları dinliyorsunuz değildir diye. Bilirkişi rapor var değildir diye. Ama siz kalkıyorsunuz birilerinin iradesini kendi iradenizin üstüne koyuyorsunuz, hukuku, yargıyı yok ediyorsunuz diyorsunuz ki, ben sarayın talimatıyla bu kişiyi mahkum edeceğim. Mahkum etmekle kalmayacak diyor, aynı zamanda siyasi yasaklı yapacağım diyor.
İsmail Küçükkaya- Peki o zaman anladım. Yani siz hukuki metne baktınız, hakimin ifadesi, savcı mütalaası hepsine baktınız…
Kemal Kılıçdaroğlu- Arkadaşlarımla da görüştüm. Geçen duruşmaya katılan Genel Başkan Yardımcıları var, arkadaşlarım var onlarla da görüştüm.
İsmail Küçükkaya- Size ne dediler?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bakılırsa bu normalde beraattır dediler.
İsmail Küçükkaya- Sizde buna güvendiniz ve dün Almanya’ya gittiniz Almanya’da işte bizim İsmail Saymaz da bize anlattı Halk TV ekranlarında. İşte sürücüsüz araç başta olmak üzere bir takım teknolojik gelişmeleri dinlemeye gittiniz ki, İngiltere ve Amerika…
Kemal Kılıçdaroğlu- Yapay zeka.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları