Kılıçdaroğlu Ağrı mitinginde konuştu: 'Onlar vatandaş için değil, beşli çeteler için çalışıyorlar. Kaçırdıkları 418 milyar doları son kuruşuna kadar getireceğim'

Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu; “Kırsalda çalışan bütün kadınların ve gençlerin sosyal güvenlik primini devlet ödeyecek. Dolayısıyla siz zamanı gelince emekli olacaksınız. Sosyal devlet size en büyük güvenceyi verecek”

Efendim hiç meraklanmayın; hakkı, hukuku ve adaleti ne pahasına olursa olsun bu ülkeye getireceğim. Bu ülkeye huzuru getireceğim, huzuru. Bu ülkeye bereketi getireceğim, bereketi. Bu ülkeye kucaklaşmayı getireceğim, kucaklaşmayı.

Sevgili Ağrılılar, gençliğim Patnos’ta geçti. Dolayısıyla bütün Patnoslu hemşerilerime selamlarımı, saygılarımı sunarım. Rahmetli babamın torunu olduğunda, karşıda görkemli bir Süphan Dağı vardı, adını Süphan koydu, şimdi Süphan İzmit’te çalışıyor. Dolayısıyla Patnos’un ovalarını da biliyorum, bereketli topraklarını biliyorum, çalışkan insanlarını biliyorum, hüzünlü insanlarını biliyorum, Ağrı’yı biliyorum, Ağrı’nın tozunu biliyorum, Ağrı’nın nerelerden nelere geldiğini biliyorum. Ağrı’da işsizlik olduğunu biliyorum. Ağrı’da ciddi sorunlar olduğunu biliyorum. Hepsini biliyorum.

Biz neden bir değişim istiyoruz? 22 yıldır iktidardalar, Allah aşkına 22 yıldır Ağrı gibi bir kentin hala kanalizasyonu doğru dürüst yoksa hala bazı mahallelerine su gitmiyorsa bir sorunumuz var demektir.

Yuh çekmeyin arkadaşlar, sandığa gidin oyunuzu kullanın. Yuhla bir şey olmaz. Sandıkla olur sandıkla.

Şimdi bunlardan birisi kalktı dedi ki, efendim sandığa gider de oy verirler de ve iktidar değişirse; sözde darbe oluyormuş. Ya darbeyi siz yapıyorsunuz! Bu ülke darbelerden çok çekti. Yargıda adalet yok yargıda. Mahkeme salonlarında olmaz adalet sadece. Bir çocuk açsa o ülkede adaletsizlik var demektir. Bir kişi eğer bir kentin sokaklarında, caddelerinde güler yüzle gezemiyorsa o ülkede bir sorun, bir adaletsizlik var demektir. Emine Şenyaşar’ın hakkını, hukukunu teslim etmezseniz orada bir adaletsizlik var demektir. Adaleti getireceğim, adaleti.

Bakınız, Ağrı’nın ovaları, sulu ovaları, bereketli ovaları, Murat Nehrini… Onu da söyleyeyim, yüzmeyi Murat Nehrinde öğrendim arkadaşlarımla beraber. Eğer bu bereketli topraklarda siz hayvancılığı öldürüyorsanız, tarımı öldürüyorsanız, hayvancılığı geliştirmek için ta Güney Amerikalara gidiyorsanız… Senin ne işin var Güney Amerika’da, gel Ağrı’nın ovalarını gör kardeşim. Gel çalışkan insanlarını gör.

Onların ne yaptıklarını biliyorum. Onlar vatandaş için değil, yandaşları için çalışıyorlar. Beşli çeteler için çalışıyorlar. Paralarını yurtdışına götürdüler. Ağrılılara sözüm, Türkiye’ye sözüm; kaçırdıkları 418 milyar doları son kuruşuna kadar getireceğim, son kuruşuna kadar! Öyle birileri alacak, paraları götürecek, Manhattan’da gökdelenler dikecek, efendim Muhammed Ali Clay’in çiftliğini alacak, Bay Kemal de bunu seyredecek! Yerler mi? Yemezler, yemezler. Son kuruşuna kadar getireceğim. Neden? Benim Allah’a çok şükür verilmeyecek bir hesabım yoktur. Siyasete girdiğim gün malvarlığımı kendi internet siteme koydum. Benim malvarlığım budur, alın teriyle kazandım. Emekli olduktan sonra, benim bürokratik hayatımın geçtiği bütün birimleri didik didik ettiler acaba Kılıçdaroğlu’yla ilgili bir şey bulabilir miyiz diye. Bulamayız, bulamayız. Kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim. Ama onlar bunu diyemiyorlar. Kul hakkı yedirmeyeceğim diyemiyorlar. Kul hakkı yemedim diyemiyorlar. Kim söylüyor? Bay Kemal söylüyor; kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim.

Az önce Ekrem Başkan açıkladı. Dedi ki, ‘Sosyal yardımları kesecekler… Geziyorlar gene, sosyal yardımları Kılıçdaroğlu gelirse kesecek…’ Niye keseyim? Bir çocuk açsa 85 milyon açtır. Bir evin elektriği kesilmişse 85 milyonun evinin elektriği kesilmiş demektir. Bir evde kışın ortasında parasını ödemedi diye doğalgazı kesilmişse 85 milyon soğukta demektir. Benim anlayışım budur. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, her evde huzurun, her evde bereketin olduğu bir Türkiye istiyoruz. Türkiye’de malı onlar götürdüler, sefaleti vatandaş çekiyor. Malı onlardan alacağız, vatandaşa vereceğiz. Vatandaş benim başımın üstüne.

Hanımlar size de bir çift sözüm var. Bakınız, Aile Destekleri Sigortasını getireceğim Allah nasip ederse. Geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün ailelerde kadınlar için bankada bir hesap açacağız. Sosyal hizmet uzmanı gelecek evinize. Bu bir kadın olacak, yüzde 99,9’u kadınlar olacak. Sizin eviniz kirada mıdır, ev size mi aittir, kaç çocuğunuz var, evde engelli var mı, yaşlı var mı, yaşlıya bakım var mı? Sizin bütün ekonomik durumunuzu raporlayacak ve denecek ki; şu aileye, ayda şu kadar -asgari ücretten az olmamak üzere- şu kadar para ödenmesi lazım. Dolayısıyla sizin banka hesabınıza bu para yatacak. Sizin yoksulluğunuzu, devlet dışında hiç kimse bilmeyecek. Yani sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek. Yani gideceksiniz, paranızı ananızın ak sütü gibi çekeceksiniz, çoluk çocuğunuzun rızkını sağlayacaksınız. Bazı anneler diyorlar ki, ‘acaba bize altın hesabı açılır mı?’ Sözüm söz, Bay Kemal sözü, altın hesabı da açacağız. Niçin açılmasın? Onlar yandaşlara veriyorlar, biz size vereceğiz. Çünkü bütün sıkıntıları çeken evdeki kadın. Yoksulluk varsa o sıkıntıyı çeken evdeki kadın. Çocuğunu okula gönderirken beslenme çantasına ne koyacağım diye düşünen kadın. Allah inandırsın, ekmeğin arasına salça sürüp çocuğunu okula gönderen anneler var. Bunu da bitireceğim göreceksiniz. Her çocuk, arkadaşlarıyla beraber güle oynaya okula gidecek, beslenme çantası olmayacak, okulda suyunu içecek, sütünü içecek, arkadaşlarıyla beraber yemeğini yiyecek, tok bir şekilde evine gelecek. Ne demek? Her çocuk okulda beslenecek, her çocuk aynı yemeği yiyecek, aynı sütü içecek, aynı suyu içecek. Her çocuk.

Ayrıca bir şey daha. Kırsalda çalışan kadınlar var ve gençler var. Kırsalda çalışan bütün kadınların ve gençlerin sosyal güvenlik primini devlet ödeyecek. Dolayısıyla siz zamanı gelince emekli olacaksınız. Sosyal devlet size en büyük güvenceyi verecek. Hiç kimse bundan endişe duymasın.

‘Ben Kemal geliyorum’ diyorsunuz. Geleceğiz, geleceğiz. Halkın iradesiyle geleceğiz, ben bunu biliyorum. Size şükran borçluyum, size saygı duyuyorum.

Elektrikten neler çektiğinizi de biliyorum. Elektrik sıkıntılarınızı da biliyorum. Çiftçinin hangi dertleri çektiğini de biliyorum. Bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğim, inşallah göreceksiniz, bütün çiftçilere vereceğim. Beşli çetelere değil, halka çalışacağız. Onlara değil, size çalışacağız. Sizin için çalışacağız.

Bir değişime hazır mısınız? Bir değişimi yapmak istiyor musunuz? Türkiye'ye hakkı, hukuku ve adaleti getirmeye hazır mısınız? Devletin dini adalettir, adaleti getirmeye hazır mısınız?

Benim de size sözüm olsun; sizin için çalışacağım, hiçbir ayrım yapmadan çalışacağım. 85 milyonun cumhurbaşkanı olacağım, 85 milyona hizmet edeceğim. Hiçbir ayrılık ve gayrılık olmayacak. Herkesin inancına herkes saygı duyacak, herkesin kimliğine herkes saygı duyacak. Herkesin kimliği kendi şerefidir ve kendi onurudur. Ben dâhil 85 milyon saygı duyacak.

Hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Bereket… Yağmurumuz yağıyor.

Gençler, işsizliği de biliyorum ben, gayet iyi biliyorum işsizlik sorununun olduğunu. Onu da çözeceğim, hiç endişe etmeyin. Buraları, Erzurum Merkezli olmak üzere; Ağrı dâhil, Elazığ dâhil, Kars, Iğdır ve Ardahan dâhil bu bölgeyi Özel Ekonomi Bölgesi ilan edeceğiz. Bu bölgede olağanüstü yatırımlar olacak. Kafkasya’nın ve Güneydoğu’nun…

Arkadaşlar, her yerden bir ses geliyor. Şuna inanmanızı isterim. Söz veriyorum, sizin için çalışacağım. Söz veriyorum, bu ülke için çalışacağım. Söz veriyorum, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Söz veriyorum, herkes kimliğiyle şeref duyacak.

Söz veriyorum, söz veriyorum, söz veriyorum. Ağrı Meydanı’ndan size söz veriyorum.

Çok teşekkür ederim, çok sağ olun, var olun diyorum.

Haydi Türkiye, haydi sandıklara!