Kılıçdaroğlu, Aydın'da toplu üye katılım töreninde konuştu
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Aydın İl Başkanlığınca düzenlenen Toplu Üye Katılım Töreninde konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partiye yeni katılan 1211 yeni üyeyi temsilen de 25 kişiye rozetlerini taktı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bugüne kadar hiçbir devlet başkanı para dilenmek için yurt dışına gitmedi. Bu duruma Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiç düşmedi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğunda, Osmanlı’nın borcu son kuruşuna kadar ödendi. Kimseye el avuç açılmadı. Şimdi el avuç açıyoruz ‘acaba birileri bize para verir mi? Acaba birileri seçime kadar bize yardım edebilir mi...’ Türkiye’yi buradan çıkartacağız. Güzel, gerçekten görkemli, itibarlı, bölgesinde saygınlığı olan bir ülkeyi inşa edeceğiz” dedi.Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Aydın İl Başkanlığınca düzenlenen Toplu Üye Katılım Töreninde konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partiye yeni katılan 1211 yeni üyeyi temsilen de 25 kişiye rozetlerini taktı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Efendim hepinize merhabalar. Partimize yeni katılan kardeşlerim bize katılın çağrısı üzerine geldiklerini ifade ettiler. Hepiniz Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu görüyorsunuz ve biliyorsunuz, bende biliyorum.
Ama her birimizin tek tek sorunluluğu var. Benim sorumluluğum biraz daha fazla. Çünkü ben bir şekliyle bir siyasi partinin Genel Başkanıyım ve Türkiye’nin sorunlarını çözmeye de talibim bütün Genel Başkanların talip olduğu gibi. Ama bir özelliğimiz var. Yeni katılan arkadaşlara ifade etmek isterim. Cumhuriyet Halk Partisine üye olmak zor bir görevdir.
Zor bir görev üstleniyorsunuz. Kul hakkı yememek gibi. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek kul hakkı yememek demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek adalet demektir, hukuk demektir. Herkesin hakkını ve hukukunu savunmak demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek sadece CHP’li mağdurların hakkına sahip çıkan değil, kim mağdur olursa olsun herkesin hakkını ve hukukunu savunan parti demektir ve kişi demektir. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partili olmak kolay değildir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek herkesin kimliğine saygı duymak demektir. Çünkü hiç kimse kendi kimliğini seçme hakkına sahip değildir. Annemizi ve babamızı seçme hakkımız yoktur.
Cumhuriyet Halk Partili olmak demek herkesin inancına saygılı olmak demektir. Herkesin inancına saygılı olacağız. Din ve vicdan özgürlüğünün temel nedeni budur. Herkesin inancı bizim başımızın üstüne. Yine Cumhuriyet Halk Partili olmak demek herkesin yaşam tarzına saygı duymak demektir. Ve Cumhuriyet Halk Partili olmak demek iktidar olduğunuzda nasıl Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Belediye Başkanlarımız harcadıkları her kuruşun hesabını millete veriyorlarsa bizlerde iktidar olduğumuzda 85 milyon insanın ödediği verginin hesabını millete vermek demektir. Bu amaçlarla biz yola çıktık.
Cumhuriyet Halk Partili olmak demek aynı zamanda adaleti her yerde savunmak demektir. Çünkü devletin dini adalettir. Kainat adalet üzerine inşa edilmiştir. Adaleti sağlamazsanız devleti ayakta tutamazsınız.
Adaleti sağlamazsanız toplumun birliğini ve dirliğini sağlayamazsınız.
Adaleti ayağa kaldıramazsanız toplumda çürüme başlar. Yine Cumhuriyet Halk Partili olmak demek devletin önemli mekanizmalarına yani devleti bir anlamda kurumsal olarak ayakta tutan bürokraside liyakati sağlamak demektir. Yani işi ehline vermek demektir. İşi ehline vermezseniz devlette yolsuzluk başlar, devlette çürüme başlar.
Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partili olmak demek bir devletin felsefesine, saygın bir devletin felsefine, insan haklarına, herkese saygı duymak demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek sadece insan hakları için değil, bizim dışımızdaki bütün canlıların da hakkını ve hukukunu korumak demektir. Yani arının hakkı vardır, kurdunda, kuşunda hakkı vardır, ağacında hakkı vardır. Dolayısıyla kainat adalet üzerine inşa edilmişse bütün bu adaleti sağlamak zorundayız. Ve Cumhuriyet Halk Partili olmak demek kolay bir iş değildir. Bütün bunları yapmak demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek aynı zamanda hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa etme rüyası görmek demektir. Evet bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir. Bu ülkenin doğusu, batısı, ortası, güneyi, kuzeyi neresi olursa olsun bu ülkede yaşayan herkesin huzur içinde yaşamasını isteriz. Bize oy verir veya vermez hiç önemi yok. Ona hizmet götürmek bizim temel görevimizdir.
Belediye Başkanlarımız burada, Büyükşehir Belediye Başkanımızda burada. Onlara yedi madde vermişim yedi madde her ay okuyun diyorum. Maddelerden birisi şu, Belediye Başkanı olarak seçildiğinizde önce yoksul mahallelerden başlayarak halka hizmet götüreceksiniz. Bize oy verir veya vermez önemli değil ama o mahallelere hizmet götüreceksiniz. Bol miktarda kreş açacaksınız diyorum. Anne evladını getirecek güven içinde kreşe verecek. Çocuk orada sosyalleşecek, arkadaşlarıyla beraber şarkı söylemeyi, türlü söylemeyi, oyun oynamayı, uyumayı, karnını duyurmayı bilecek. Anne akşam evladını huzur içinde alacak ve evine götürecek. Dolayısıyla yeri geldiğinde kadın evladımı güven içinde bir yere bırakıyorum dolayısıyla bende çalışabilirim diyecek. Bütün bunların hepsini düşünmek demek.
Çok sorun var Türkiye’de ben bunun farkındayım. Sorunların ne olduğunu da hepimiz biliyoruz. Biz altı lider bir araya gelerek Türkiye’nin kaderini değiştirmek istiyoruz. Bir yüzyılı devirdik. 1923’te cumhuriyetimizi ilan ettik 2023’e gidiyoruz. 2023’e giderken cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak istiyoruz. Herkesin inancına, herkesin kimliğine, herkesin yaşam tarzına saygı gösteren, itibarlı, saygın bir ülkeyi, demokrasisi gelişmiş bir ülkeyi inşa etmek istiyoruz. Ve bu amaçlarla yola çıktık. Bu amaçları gerçekleştireceğiz. Olay çünkü bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durum bir parti olayı olmaktan çoktan çıkmıştır artık. Sorun bir Türkiye sorunudur ve biz Türkiye’yi ayağa kaldırmak zorundayız. Bugüne kadar Türkiye’de hiçbir devlet başkanı para dilenmek için yurtdışına gitmedi. Suudi Arabistan’a gideyim, Birleşik Arap Emirliklerine gideyim, şuraya gideyim acaba bana para verirler mi, avro verirler mi, dolar verirler mi, riyal verirler mi vs. vs. Bu duruma Türkiye Cumhuriyeti devleti hiç düşmedi hiç ama. Devleti kurduğumuzda yani Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğunda Osmanlının borcu son kuruşuna kadar ödendi, hiç kimseye el avuç açılmadı, yalvarmadı kimse. Ama yumurta satarak şeker fabrikaları kurduk, çimento fabrikaları kurduk, demiryolları, limanlar, kapitülasyonlar kaldırıldı, kabotaj ilan edildi. Batının, egemen güçlerin Türkiye üzerindeki emelleri sonlandırıldı ve Türkiye yeniden ayağa kalktı. Küçük bir köyken Kırıkkale entegre savunma sanayi orada oluşturuldu. Demir-çelik fabrikaları böyle yapıldı. Kimseye el avuç açılmadı. Şimdi el avuç açıyoruz acaba birileri bize para verir mi, acaba birileri seçime kadar bize yardım edebilir mi? Türkiye’yi buradan çıkaracağız. Buradan çıkaracağız, güzel, gerçekten görkemli, gerçekten itibarlı, bölgesinde saygınlığı olan bir ülkeyi inşa edeceğiz. Ve bütün komşularımızla da huzur içinde yaşayacağız.
Bir sözüm var onu da ifade edeyim. Allah nasip eder sizlerin oylarıyla eğer ittifak iktidar olursa Suriyeli kardeşlerimizi kendi onların iradeleriyle kendi ülkelerine göndereceğiz. Irkçılık yapmadan onları kendi iradeleriyle, yollarını, okullarını, köprülerini, kreşlerini hepsini yapacağız. Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız, bizim müteahhitlerimiz yapacak. Evleri olacak, fabrikaları olacak, bizim Gaziantepli iş insanları orada fabrikalar kuracaklar. Onlar bu ülkede perişan vaziyette olmayacaklar. Türkiye’nin dokusunu değiştirmeyecekler. Kendi ülkelerinde huzur içinde yaşayacaklar. Onların altyapılarını da oluşturacağım.
Gençlerimiz; gençlerimiz işsiz biliyorum. Az önce arkadaşımız konuşurken söyledi, bekçilik sınavına giren evladınız için. Torpil yapmak, birisinin hakkını yemek kul hakkı yemek demektir. Kul hakkı yemek en ağır günahtır. Yüce yaradan bana her türlü suçla gelirsin ama kul hakkıyla karşıma çıkma der. Dolayısıyla sınava girip, yazılıda kazanıp sözlüde torpille birisi eleniyorsa onun hakkı, hukuku yeniyor demektir. O nedenle benim bu millete sözüm var. KPSS sınavı olacak kim sınavı kazanmışsa ataması yapılacak, mülakat kaldırılacak. Yok öyle bir şey yok. Devlette liyakat. Devlette liyakat önemlidir. Üniversiteyi bitirdin, tıp fakültesinde de o da üniversiteyi bitirdi e sen ekonomiyi okudun o zaman gel şu ameliyatı yap. Yapamam. Ameliyatı tıp fakültesinden mezun olan ancak yapabilir. O da cerrah olması lazım o ameliyatı yapabilmesi için. Ekonomi başka bir alan, tıp başka bir alan, sosyoloji başka bir alan, mühendislikler dünya kadar değişik mühendislikler var. Her birisi ayrı bir alan. Dolayısıyla bir işi ehline teslim etmek sadece demokrasinin, insanlığın gereği değil aynı zamanda inancımızın da bir gereğidir. İşi ehline vereceksin diyor. İşi ehline verdiğiniz zaman her şey gayet güzel yürür. Çünkü o işin ehli, o işin uzmanı. Ama bugün Merkez Bankasına eğer siz bir arkeoloğu getirirseniz, arkeoloğun Merkez Bankası yönetiminde ne işi var? Veya bir güreşçiyi bir bankanın yönetim kuruluna atarsanız, güreşçi başımın üstüne eyvallah mesleği o ama onun banka yönetiminde ne işi var? Banka yönetimine kim? O işi bilen birisini getireceksiniz. Getirmediğiniz ne zaman ne oluyor? Yolsuzluk oluyor, hırsızlık oluyor. Yolsuzluk ne demektir? Sizin ödediğiniz vergilerin birileri tarafından çalınması demektir. Bunu da engelleyeceğim. Allah nasip eder göreceksiniz yolsuzluk yapanların burnundan fitil fitil getireceğim.
Vakıf kuruyorlar. Çocuklarına vakıf kurduruyorlar, bir burada bir Amerika’da. Buradan milyon dolarları Amerika’ya transfer ediyorlar. Orada Manhattan’da gökdelen yapıyorlar. Başka? Muhammed Ali Clay’in çiftliğini satın alıyorlar. Kendi dünyalıklarını Amerika’da yapıyorlar. Ama benim bu millete sözün var. O paraların tamamını Türkiye’ye getireceğim ve sizlere teslim edeceğim. Tamamını yapacağım.
Teşekkür ederim, hiç endişe etmeyin hakkı, hukuku ve adaleti sağlamak için bu kardeşiniz yürüdü. Tek başına yürümedi milyonlarla yürüdü. Devletin dini adaletse ve kainat adalet üzerine inşa edilmişse adaleti birlikte sağlayacağız.
Bu arada bir küçükte özeleştiri yapıyım. Tabi insanların hataları ve kusurları olmaz mı? Olur tabi. Hata insana mahsus bir kavramdır. Ama bazen kurumlarında eksiklikleri olabilir, yanlışları olabilir. Bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak geçmişte hatalarımız oldu, eksikliklerimiz oldu. Bugünde olabilir. Bütün mesele hatalardan ders çıkarmaktır, hataları tekrar etmemektir. Onları yapmadığımız takdirde sorunu çözeriz. Biz bazen oturduk Ankara’da güzel nutuklar attık efendim niye bize oy çıkmıyor diye. Sen gittin vatandaşın sofrasına oturdun mu, çayını, kahvesini içtin mi, derdini dinledin mi, senin derdini şöyle çözeriz diye anlattın mı? Anlatmadın. O zaman niye iktidar olamıyoruz diye kendi kendimize düşündük. Demek ki, gezmek lazım, oturmak lazım, konuşmak lazım, vatandaşın derdini dinlemek lazım. Biz getirdik bir arada başörtüsü sorununu Türkiye’nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Sana ne kardeşim kadının giyim kuşamından kadın istediği gibi giyinir. Ona bizim sadece saygı duymamız lazım. O kadının işi var mı, gücü var mı, mutfağında huzuru, evinde huzuru var mı yok mu? Evladı çalışıyor mu, çalışmıyor mu asıl onlarla ilgilenmemiz lazım.
Dediğim gibi, adımız Halk Partisi gerçek anlamda halkın partisi olmak için çalışıyoruz. Doğudan, batıdan, güneyden, kuzeyden halkın partisi olmak için. Halkın her katmanına gidiyoruz, her katmanıyla konuşuyoruz. Emin olun Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Bütün sorunları çözülebilir, bütün mesele ahlaklı yönetimde. Ahlaklı bir yönetim. Her kuruşun hesabını veren bir yönetim. Paramız var, imkanımız var, her şeyimiz var aslında. Çalışkan insanlarımız var, bereketli topraklarımız var, çiftçilerimiz perişan vaziyette.
Az önce minibüsçülerle, otobüsçülerle, şoförlerle bir araya geldik. Mazota yapılan yüzde 350’lik zamdan şikayet ediyorlar. Tabi haklılar edilir tabi. Bütün bunların hepsini çözmek mümkün, hepsini düzeltmek mümkün. Onun içinde bir tek şeye ihtiyacımız var. Sandık günü gelecek sandığa gideceksiniz. Sizden sadece bir şey istiyorum sadece bir şey. Elinizi vicdanınıza koyup oy kullanın, evlatlarınızı düşünün, Türkiye’yi düşünün, Türkiye’nin geleceğini düşünerek oy kullanın. Sadece bunu istiyorum. Yoksa illa gelin bizim partiye oy verin. Hayır. İlla elinizi vicdanınıza koyun. Bizim partiye oy verecekseniz niçin verdiğinizi gayet iyi bilmeniz gerekiyor. Bu ülkenin geleceği için, bu ülkenin huzuru için, evlerde bereket olması lazım, evlerde, mutfaklarda huzur olması lazım. Bunların olması gerekiyor. Bunun için sizden sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyup oyunuzu kullanın diyorum. O zaman Türkiye’yi yeniden inşa edebiliriz, Türkiye’yi büyütebiliriz. Çiftçi nasıl zarar eder, çiftçi nasıl batar? Hollanda toprak büyüklüğü olarak Konya’dan küçük bir devlet. Hollanda’nın yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar doların üzerinde. Bizim onun yarısı bile değil. O zaman kusur kimde, kabahat kimde? Çiftçide mi? Hayır. Yönetenlerde kabahat. Havza bazlı planlama yapsanız, her çiftçinin neyi ekeceği, her üreticinin neyi besleyeceği planlansa ve herkes üretse ve herkes kazansa, zarar etmese biz sadece kendi ülkemizi değil bütün Ortadoğu’yu besleriz. Bir dönem öyleydi. İhracatımız vardı. Şimdi öyle değil. Biraz daha gerilerden gidiyoruz ve büyük sorunlarımız var. Çözeceğiz. Endişe etmeyin, umutsuzluğa kapılmayın.
Üniversiteden genç arkadaşım söyledi, bize katılın çağrınız üzerine geldim dedi. Şundan emin olmasını isterim gençlerin. Bir; önümüzdeki seçimlerin kaderini gençler belirleyecek biz değil. 7,5 milyon genç ilk kez gidip sandığa oy kullanacak ilk kez. 7,5 milyon genç Türkiye’nin kaderini belirleyecek. Emekliler, çalışanlar, çiftçiler, bunların hepsini biliyorum ama ilk kez sandığa gidip oy kullanacak 7,5 milyon gencimiz var. 7,5 milyon genç Türkiye’nin kaderini belirleyecek. Demokrasiyi inşa edecek buna yürekten inanıyorum. Ve bu 7,5 milyon genç dünya siyaset tarihine önemli bir miras bırakacak. Bir otoriter yönetimi demokratik yöntemlerle sonlandırma gibi bir ifade edecek. Sandığa gidecek bir otoriter yönetimi kullandığı oylarla demokratik yollarla bitirecek, sonlandıracak. Ve hep beraber sarayda oturanı Allah’ın izniyle emekli edeceğiz.
Adalet istiyorsanız söylüyorum bize katılın. Adalet istiyorsanız, hak istiyorsanız, hukuk istiyorsanız, eşitlik istiyorsanız, herkesin kimliğine, inancına, yaşam tarzına saygı duyulmasını istiyorsanız, politikacı olanın harcadığı her kuruşun hesabını millete vermesini istiyorsanız bize katılın. Dostlarınızla beraber gelin bize katılın. Biz Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz. Güzel bir Türkiye’yi kuracağız, huzurlu bir Türkiye’yi kuracağız. Beraber, birlikte yapacağız. Bütün bunların tamamını ve harcanan her kuruşun hesabının millete verildiği güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Diktatör sözünü ilk kez Aydın’da bir mitingde kullanmıştım. Hangi tarihteydi başkan bilmiyorum. Kullandığım zaman yadırganmıştı. Bugün o ifadenin ne kadar doğru olduğunu artık tarih, dünyada biliyor. Biz politikacılar önceden belli olayları görmek zorundayız, değerlendirmek ve önlem almak zorundayız. Bugün Türkiye’nin geldiği durum iç açıcı değil ama düzelteceğiz.
Tabi bir şey daha var. Kadınlar; kadınlarda çok mutlu değiller ve kadınlarda bu iktidara gerekli dersi verecekler ben buna da yürekten inanıyorum. Büyük bir sıkıntıları var kadınların biliyorum. Evlerde huzur yok bunu biliyorum ve bir şey daha var onu da ifade edeyim, onun da sözünü verdim millete. Uyuşturucu baronlarıyla kol kola giden siyasilerin ve uyuşturucu baronlarının defterlerini de düreceğiz. Milyar dolarlarla gencecik evlatlarımızı zehirliyorlar. Onların tamamını polis kardeşlerimize diyeceğiz ki, yetki sende kardeşim. Hiçbir uyuşturucu baronunu yaşatmayacaksın, yakalayacaksın. Hangi siyasi müdahale ederse bildireceksin bize kardeşim. O siyasinin de defterini düreceğiz. Dolayısıyla hiç kimse endişe etmesin, bütün sıkıntıların farkındayız nasıl çözeceğimizi de biliyoruz bizi yetkilendirin. Bizi yetkilendirdiğiniz zaman bu mesele çözülecektir.
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum. Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun oyunuzu öyle kullanın diyorum. Sizleri seviyoruz, sizlere hizmet etmek istiyoruz, birlikte çalışmak istiyoruz. Bize katılın, dostlarınız katılsın, arkadaşlarınız katılsın, çiftçiler katılsın, üreticiler katılsın, esnaf katılsın, kadınlar katılsın, gençler katılsın, herkes katılsın. Yediden yetmişe herkesi kucaklayacağız. Bu ülkeye demokrasiyi, huzuru, barışı, her şeyi getireceğiz. Beraber birlikte yaşayacağız. Hepiniz sağ olun, var olun, hepinize yürekten teşekkür ederim.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları