Kılıçdaroğlu: Bir parti 'ben devletim' diyorsa orada demokrasi yoktur

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Muğla'da muhtarlara ve STK temsilcilerine hitap etti.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"Nasıl düzelecek memleketin hali? Dışarıdan adam ithal edemeyeceğimize göre kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Bu millet hiçbir zaman egemen gücün karşısında eğilmemiştir.

Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP'dir. CHP gerçek anlamda halkın partisi olma yolunda büyük ve kararlı adımlar attı, atmaya devam ediyoruz. 

Sorunlar var ama sadece sorunları mı dile getiriyoruz, hayır. 

Bir siyasi parti ülkeyi nasıl yönetmeli? Siyasi parti devlet olmalı mı olmamalı mı, demokrasi mi olmalı? Bir parti 'devletim' diyorsa orada demokrasi yoktur. Halk 5 yıl süreyle yetki verir. Gelip de 'bütün kurumları bizim partili yapacağım' derse devlet geriye gider. Liyakat denen bir kavram vardır. Bu inancımızın da gereğidir. 

Eğer bir bankanın yönetim kurulu üyesine banka yönetmek üzere güreşçi atarsanız ne olur? Hiçbir banka eğitimi almamış, yazı okumamış, makale yazmamış. iyi güreşçi diye yönetim kurulu üyesi yapacağız derseniz olmaz. 

İşi ehline teslim etmezseniz devlet yönetiminde çürüme başlar. Şu anda yaşıyoruz bunu. Burdan çıkmanın yolu işi ehline teslim etmektir.

Liyakat adalet demektir. Bir devlet adaletle yönetilir. Adalet var mı?

Kilolalarca uyuşturucu Derince Limanı'na geliyor, yakalanıyor. Kim sorumlusu belli değil? Bir tek savcı dahi dava açamıyor? Ama fırından gariban ekmek çalsa 50 polis gelir yakalar.

Savcı, cumhuriyeti koruyamıyorsa sorunumuz var demektir. Zindaşti uyuşturucu kaçakçısı. Yakaladılar mahkum edildi. Bir hakim serbest bıraktı, drtesi gün kaçtı. Sonra 'tekrar yakalayacağız' dendi. Geçmiş olsun. Bir hakim kendi rızasıyla serbest bırakır mı, savcı dava açmıyorum, diyebilir mi?

Devleti yönetirken iktidar vergi toplar. Vergisiz bir tek hava var. 

Neden her şeye zam geldi, millet perişan oldu, sormak lazım. 

Devleti yöneten bilmek zorundadır: Kaynaklar sınırlıdır, ihtiyaçlar sınırsızdır. Sınırlı kaynaklarla, sınırsız ihtyiaçlar arasında tutarlı denge kurmaktır.

Bütçede kurarsınız dengeyi.

Bütçenin çiftçiye, emekliye, yatırımcıya ne faydası var? Vergiler nereye gidecek? Büyük kısmı Londra'daki bir avuç tefeciye gidecek.

Bir parti spor kulübü gibi tutulmaz. Vaadin var, yapacaksın geleceksin, yapmıyorsan gideceksin. Vatandaş oyunu öyle kullanacak.

İktidarı eleştiriyorum ama tavsiyede de bulunuyorum. Sorumluluk hissederek kış ayı geliyor, Kara Kış Fonu kur, diyorum. Alman'ı, Frnasız'ı kuruyor sen de kursana. Her şeye zam geldi. 2825 TL asgari ücretle ne yapacak adam? Sosyal devlet yardım edecek.

Hiç değilse elektriğin, doğalgazın üstündeki ÖTV'yi kaldır kış aylarında, diyorum. 

TRT'nin fonu var. Sadece TRT Fonu'nu kaldırsalar yüzde 20 faturalar düşecek? TRT ne yapıyor, hesabını veriyor mu? 

Sosyal tarifeyi kedemeli yap bari.

Bu devlet fakirin yanında durmayacaksa, sadece hizmeti 5'li çeteye yapacaksa ben isyan etmeyeyim de kim isyan etsin.

Her birimizin sorumluluğu var.

Muhtarlık kurumuna bugüne kadar hiç önem verilmedi. Bir ara kaldırmayı tartıştılar. İtiraz ettik. Muhtarlık dmeokrasinin temel taşıdır. İlk seçim bir muhtarlık seçimidir. 

Sizin neden bütçeniz yok? En rahat muhtara ulaşır vatandaş. Oturduğunuz mahallede emlak vergisi ödeniyor. Belli bir miktarı muhtarlara bütçe olarak ayrılsa sosyal devletin gereği olur.

Fakiri mahallenin muhtarı ve bakkalı bilir. Yardımları neden muhtarlar aracalığıyla dağıtmıyoruz. İnsan onurunu korumamız lazım. Bir muhtarlık kanununuz yok. 82 kanunda 354 maddede muhtarlık adı geçer. Ne siz ne ben bilirim. Talimat verdik bir kanun taslağı hazırladık. Muhtarlık derneklerine gönderdik. 105 maddelik taslak çıktı ortaya. İktidara geldiiğimizde çıkaracağımız ilk kanunlardan biri bu olacak.

Belediye meclisi bir karar alıyor muhtarın haberi yok. Mahallenizde ilgili karar alındığında o toplantıya muhtar katılmalı söz ve karar hakkı olmalı."