Kılıçdaroğlu Bolu'dan açıkladı: 'Gideceğiz, oyumuzu kullanacağız ve bir seferde bitireceğiz'
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte Bolu’da miting düzenledi.
CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Bolu mitinginde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Hazır mıyız? Bolu değişime hazır mı? Yeni bir Türkiye, güzel bir Türkiye, aydınlık bir Türkiye, huzurlu yaşayan bir Türkiye’ye hazır mıyız? Size söz. Siz hazırsanız, ben de hazırım. Beraber, birlikte mücadele edeceğiz.
Önce, buraya büyük katkılar yapan, üniversiteyi açan ve bu üniversitede binlerce gencin okumasına olanak sağlayan İzzet Baysal’ı rahmetle anmak isterim. Hepimizin ortak görevidir; kim bir ülkeye, bir kente yardım yapmışsa, hele hele eğitim yardımları yapmışsa onu şükranla anmak benim boynumun borcudur.
Az önce Ekrem Başkan konuşurken ‘Devlet, devlet aklıyla yönetilmeli’ dedi. Evet. Devlet, istediğiniz gibi yönetilmez, arzu ettiğiniz gibi yönetilmez. Devlet aklı olması lazım. Devleti bilmesi lazım, devleti tanıması lazım ve vatandaştan toplanan her kuruşun hesabının vatandaşa verilmesi lazım. Devletin saydam olması lazım. Devlet, adalet üzerine inşa edilmiştir. Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı bir yerde devlet olmaz. O nedenle hep birlikte, adaleti de, devletimizi de saygın kılmak ve uygulamak için beraber çalışacağız. Devlet aklı demek budur. Yani hiç kimsenin kendisini sahipsiz hissetmediği bir düzenin adıdır. O nedenle Gazi Mustafa Kemal Atatürk demiştir ki, ‘Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir’. Hiç kimsenin kendini yalnız hissetmediği bir devleti inşa edeceğiz.
Eğer birileri yer ve birileri bakarsa, birileri malı götürürken birileri yoksulluk çekerse, birileri kendi saraylarında güller gibi geçinirken, 5 yerden, 6 yerden maaş alırken bizim evlatlarımız işsiz, üniversiteyi bitirmiş evlatlarımız acaba nerede iş bulurum diye araştırma içine, arayış içine girmişse o zaman bir sorunumuz var demektir. Bu sorunu çözmeye geliyoruz. Bu sorunu beraber çözeceğiz. Bu sorunu birlikte çözeceğiz. Söz mü?
Sandıklara gideceğiz ve oyumuzu kullanacağız ve bir seferde bitireceğiz.
İlk kez gideceğiz sandığa… Gençler, size söylüyorum, ilk kez sandığa gidip oy kullanacak gençlere söylüyorum. Türkiye’nin kaderini değiştirecek olan sizlersiniz. Sandığa gideceksiniz; demokrasi isteyeceksiniz, özgürlük isteyeceksiniz, iş isteyeceksiniz, aş isteyeceksiniz, daha güzel bir Türkiye’de yaşamak isteyeceksiniz. O nedenle sandığa gidin, otoriter bir yönetimi değiştirin ve yerine özgürlükçü, demokratik bir yönetimi getirin. Söz mü?
‘Taşla, sopayla değil sandıkla kazanacağız’ diyor bir arkadaşımız. Evet. Taşla sopayla işimiz yok. O, korkakların işidir. Cesur insanlar bunu yapmazlar, yiğit insanlar bunu yapmazlar, namuslu insanlar bunu yapmazlar. Birisi benden farklı düşündü diye onu dövecek miyim, onu aşağılayacak mıyım? Hayır. Herkesin düşüncesine saygı duymak Bay Kemal’in görevidir zaten. O nedenle söylüyorum; birilerinin değil, 5’li çetelerin değil, alın terini sömürenlerin değil, 85 milyon insanın, hiçbir ayrım yapmadan Cumhurbaşkanı olacağım. 85 milyon insanın Cumhurbaşkanı olacağım. Herkesin kimliğine, herkesin inancına saygı duyacağım. Herkesin yaşam tarzına saygı duyacağım. Cumhurbaşkanı dediğiniz… Eğer bir evde bir çocuk açsa, eğer bir evde bir ailenin elektriği kesilmişse, borçlarını ödeyemez durumdaysa, kışın ortasında doğalgazı kesilmişse, o Cumhurbaşkanı koltuğunda değil, o ailenin yanında olmalıdır, onun sorunlarını çözmelidir. Benim temel hedefim bu. Ayrımcılık bizim kitabımızda yoktur. Kesinlikle herkesi kucaklayacağız ve bu ülkeye adaleti… Adalet dediğiniz sadece mahkeme salonlarında olmuyor. Bir çocuk açsa adaletsizlik var demektir. Bir kadın şiddete uğruyorsa adaletsizlik var demektir. Bir yerde işsizlik varsa adaletsizlik var demektir. O nedenle adaleti getireceğiz.
Bolu, dünyanın en güzel coğrafyalarından birisi. Olağanüstü güzel ormanları var ve olağanüstü güzel ormanlarında çalışan orman köylülerimiz var. Orman köylüleri, Türkiye’nin en fakir kesimidir. Altını bir daha çizeyim. Orman köylüleri, Türkiye’nin en fakir kesimidir. Onlar çalışırlar, onlar üretirler ama sigortalı olmazlar. Onları işveren kabul ederler. Değiştireceğim bu düzeni, değiştireceğim. Vahidi fiyatın ne olduğunu orman köylülerimiz görecek. Orman köylülerimiz, ormanda çalışırken nasıl cesaretle çalıştıklarını dünyaya gösterecek ve gelirleri olacak. Sözüm var; köylerde, ormanlarda, balıkçılık… Kim yapıyorsa, alın teri döküyorsa, kadınların tamamının ve gençlerin tamamının sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Orman köylülerinin tamamı da sigortalı olacak. İşvereni de Orman Genel Müdürlüğü olacak. Yıllardır çalıştırıyorlar, hiçbirisinin sosyal güvenliği yok. Bay Kemal buna izin verir mi? Vermez. Çünkü herkesin hakkını teslim edeceksiniz. Alın terinin ne kadar değerli olduğunu siyaset kurumunun, iktidar sahiplerinin bilmesi lazım. Siyaset kurumu ne kadar adaletli olursa, adalet o kadar toplumun her kesimine yaygınlaşmış olur. Bunu da bilmenizi isterim.
Bir başka konu. Bizi bazen milliyetçilikle eleştiriyorlar. ‘Siz milliyetçi değilsiniz’ diyorlar. Açık ve net söylüyorum; bizim milliyetçiliğimizi sorgulayacak kişi daha anasından doğmadı. Açık ve net söylüyorum. Altı Ok’umuzdan birisi milliyetçiliktir. Milliyetçilik yurtseverliktir, yurtseverlik. Milliyetçilik vatanseverliktir. Askerlik yapan bütün kardeşlerim bilirler, sınırda bir tabela vardır, ‘Hudut namustur’ diye yazar. Yani bu devletin namusu huduttur diye yazar. Huduttan hiç kimse elini, kolunu sallayarak geçemez. Şimdi bizim milliyetçiliğimizi sorgulayanlara soruyorum: 3 milyon 600 bin Suriyelinin, Türkiye’ye nasıl girdiğini kim biliyor? Nereden geldi bu insanlar? Sandığa gideceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız. 3 milyon 600 bin Suriyeliyi ve Afganları, en geç 2 yıl içerisinde kendi ülkelerine uğurlayacağım. Hiç endişe etmeyin. Bizim milliyetçiliğimizi sorguluyorlar. Yahu gerçekten akıl alacak şey değil. ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyen adamın ayağına gidiyorlar. Yo yuh çekmeyin. Sandığa gideceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız. Bu ülkede milliyetçiliğin ne olduğunu da onlara göstereceğiz.
Bakınız; Suriye’de 34 askerimiz şehit edildi. Ne yaptılar? Koşa koşa Putin’in ayağına gittiler. Putin’in ayağına niye gidiyorsun? Şehit olan bizim askerlerimiz, mağdur olan biziz. Sen, onun kapısına niye gidersin? Gitti kapısına, kapısında bekledi, Putin açtı kronometreyi çalıştırdı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını kapıda nasıl beklettiğini bütün dünyaya gösterdi. Ondan sonra gelebilirsin içeri dedi, gitti. Bu mudur milliyetçilik? AK Partiye oy veren kardeşlerime, MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum; Allah aşkına bu mudur milliyetçilik?
Benim size sözüm var. 85 milyona sözüm var. Hiçbir vatandaşımın yüzünü yere eğdirmeyeceğim. Çok açık ve net söylüyorum, hiçbir vatandaşımın yüzünü yere eğdirmeyeceğim. Biz üzüldük ya, biz mahcup olduk! Milliyetçilik diyorlar. Bizim iki kırmızıçizgimiz var. Bütün dünya duysun. Bayrağımız ve vatanımız. Kırmızıçizgimiz, bayrak ve vatan.
Peki, bir soru. Süleyman Şah Türbesi’ndeki bayrağımızı kim indirdi? Süleyman Şah Türbesi’ni kendi topraklarından kim kaçırdı? Bize milliyetçilik edebiyatı yapıyorlar. Siz kim, milliyetçilik kim? Bay Kemal, Cumhurbaşkanı olacak Allah izin verirse; Süleyman Şah Türbesi kendi topraklarımıza gidecek ve bayrağımız göndere çekilecek orada.
Bize kalkmışlar milliyetçilik edebiyatı yapıyorlar. Siz kim milliyetçilik kim! Ülkeyi sevmektir milliyetçilik, insanı sevmektir milliyetçilik, halkın karnını doyurmaktır milliyetçilik. Milliyetçilik ayrışma değildir, kutuplaşma değildir, kamplaşma değildir. Herkesin kimliği başımızın üstüne, herkesin inancı başımızın üstüne. Milliyetçilik, ekonomiyi büyütmektir, kalkındırmaktır. Allah aşkına, adam tehdit ediyor. Kim? Trump. Diyor ki, ‘Bak ha beni kızdırma senin mal varlığını araştırım’ diyor. Tık var mı? Tık yok. Niye yok? Ama aynı sözü Bay Kemal’e söyleseydi ne derdi Bay Kemal? ‘Araştırmazsanız namertsiniz’ derdi.
Bunları kime anlatıyorum? AK Parti’ye oy veren ve MHP’ye oy veren kardeşlerime anlatıyorum. Artık yeni bir dönem. Türkiye’nin büyümesi lazım, Türkiye’nin kalkınması lazım. Artık kutuplaşmaya, artık kavgaya son vermemiz lazım. Beraber ve birlikte yaşamamız lazım, huzur içinde yaşamamız lazım. Bir çocuk yatağa aç giriyorsa, bütün Türkiye’deki çocukların yatağa aç girdiğini kabul etmemiz lazım. Dolayısıyla herkesin karnının doyduğu bir Türkiye istiyoruz.
Bakınız Sevgili Bolular, dedim ya, dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde yaşıyorsunuz. Türkiye coğrafyası da böyledir. Buğday dışarıdan geliyor, arpa dışarıdan geliyor, yulaf dışarıdan geliyor, mercimek dışarıdan geliyor, canlı hayvan dışarıdan geliyor, et dışarıdan geliyor. Niye dışarıdan? Topraklarımız yok mu, suyumuz yok mu, güneşimiz yok mu, çalışkan insanlarımız yok mu? Hepsi var. Niye dışarıdan? Oraya çalışıyorlar, onlar için çalışıyorlar. Bu tabloyu tersyüz edeceğiz. Biz üreteceğiz ve biz dünyaya satacağız. Ve biz dünyayla rekabet edeceğiz. Birilerine gidip, kapılarında para dilenmeyeceğiz. Hakaret ettik, 3 gün sonra gidip yalvar yakar, ya acaba biraz bana para verir misin demeyeceğiz. Asla. Bu ülkede hiçbir vatandaşın yüzünü yere eğdirmeyeceğiz. Çünkü biz, Kuvayı Milliyeciyiz.
Sandığa gitmeye söz veriyor musunuz? Gençler size söylüyorum özellikle. Sandığa gitmeye söz veriyor musunuz? Oy kullanmaya söz veriyor musunuz? Oylarınızı bir yerde toplamaya söz veriyor musunuz? Türkiye’nin kaderini değiştirmeye söz veriyor musunuz? Benim de size sözüm var; sizin bütün hayalleriniz, Bay Kemal’in hedefi olacak. Bunu bilmenizi isterim.
Toplumun her kesiminin sorunları var ve çözmemiz lazım. Emeklilerin sorunları var, geçinemiyorlar. Hayat pahalılığı mutfaklarda var, biliyorum. En büyük sıkıntıyı yaşayan evdeki kadın; çocuğu nasıl besleyeceğim, akşam ne pişireceğim, para son derece sınırlı ve bununla geçinemiyoruz... Benim bu ülkenin kadınlarına sözüm var. Aile Destekleri Sigortası getireceğim. Hiçbir ailede hiç kimse ‘Benim gelirim yoktur’ demeyecek. Yoksul ailelerde, kadının banka hesabına para yatıracağız. En az asgari ücret kadar olacak. Kadın gidecek, memur gibi, emekli gibi, işçi gibi aylığını çekecek, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Kimseye muhtaç olmayacak. Benim felsefem de böyledir, inancımız da böyledir. Sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek. Onlar gibi yapmayacağız. Bazı kadın kardeşlerimiz dediler ki, ‘Acaba bize katılım bankalarında altın hesabı açılır mı?’ Asgari ücret olmak kaydıyla altın hesabı da açılır, hiç endişe etmeyin. Ben, bu ülkede kadının yoksulluk çekmesini istemiyorum. Onu biz kendi ailemizde çok çektik. Biz yedi kardeşiz. Rahmetli babamın, yedi evladına bir bayramda ayakkabı aldığını hatırlamıyorum; bir bayramda ikimize, bir başka bayramda üçümüze, bir başka bayramda birilerine alırdı. Dolayısıyla şimdi 21. yüzyıldayız ve her evde mutlaka asgari bir gelirin olması lazım.
Ve her evde çocukların huzur içinde okula gönderilmeleri lazım. Beslenme çantası uygulamasına da son vereceğiz. Anne, çocuğunu güler yüzle okula gönderecek. Çocuk, okulda suyunu içecek, sütünü içecek, yemeğini yiyecek ve hiçbir çocuk bu coğrafyada nerede yaşarsa yaşasın, aç yatmayacak. Okula gidecek, beslenme çantası gibi bir kaygıyı anne taşımayacak. Bunu da bilmenizi isterim.
Emekliler… 2015’ten beri söylüyorum. ‘Emeklilere Ramazan Bayramında, Kurban Bayramında asgari ücret kadar ikramiye verin’ diyorum. Vermediler. Uzun süre vermediler, ‘Para nerede?’ dediler. Sonra bin lira verdiler. Şimdi seçim yaklaştı, bin lira artırdılar. Benim sözüm var, 2015’ten bu yana devam eden sözüm var; Ramazan Bayramında ve Kurban Bayramında, emekli bankaya gittiği zaman, en az asgari ücret kadar bayram ikramiyesini görecek. Şimdi önümüzde Kurban Bayramı var, 15 bin lirayı görecek bütün emekliler. Gidecek, orada görecek. Bunu söylüyorum ya, ‘Efendim parayı nereden bulacaksın?’, gene hikâyeye başlıyorlar. Sen, beşli çetelere para buluyorsun, avrolar buluyorsun, dolarlar buluyorsun. Uyuşturucu baronlarıyla kucak kucağa yaşıyorsun. Beşli Çetelerden alacağım ve tamamını size vereceğim.
Sanıyorlar ki, biz beşli çetelerden alamayız. 27,5 yıl devlette çalıştım. Devletin ne olduğunu bilirim. Buradan alacaksın parayı, milleti soyacaksın, götüreceksin Amerika’ya, götüreceksin Hollanda’ya, götüreceksin Almanya’ya; Bay Kemal bunu yiyecek ve görmeyecek. Yer mi? Yemezler, siz de biliyorsunuz yemezler. O parayı, son kuruşuna kadar Türkiye’ye getireceğim. Bu konudaki bütün hukukçularımız, Şampiyonlar Ligine dâhil bunlar, bütün hukukçularımız hepsi çalışıyorlar. Kimin hangi bankada, ne kadar parası var yurtdışında, hepsini gayet iyi biliyoruz. Bazen diyorlar ya, ‘Efendim, uluslararası mahkemeler buna izin vermez...’ Hiçbir uluslararası mahkeme, bir devletin soyulmasına evet dememiştir. Bu konudaki kararları da biliyoruz. O kararları da çıkardık. Başka ülkelerden de malı götürüp ya kimse bulmaz, almaz diyorlardı; hepsini alacağız, hepsini getireceğiz. Ve göreceksiniz; bu ülkede saydam, vatandaşına hesap veren bir devlet çıkacak ortaya, bir yapı. Yeniden inşa edeceğiz, ahlaklı bir yapı, adaletli bir yapı; bunun üzerine devleti inşa edeceğiz.
‘Öğretmenleri unutma’ diyor. Yahu öğretmenler unutulur mu? Asla unutulmaz. Hala öğretmenlerim var, hayatta olanları ararım, ellerini öptüğümü söylerim. Bize, bütün çocuklara, bütün Türkiye’ye en büyük katkıyı yapan öğretmenlerimizdir. Köy okullarını kapattılar, biliyorum. Köy okullarını yeniden açacağız, tümünü açacağız. 100 bin öğretmen ataması yapacağız Cumhuriyet’in 100. yılında. Türkiye’ye uygarlaşma, medeniyet yolunda en güzel hamleyi yapacak olan öğretmenlerimizdir.
Ayrıca şunu söyleyeyim; öğretmenler için özel bir kanun çıkacak, Öğretmenler Meslek kanunu, diğerlerinden ayrılacak öğretmenler. Çünkü öğretmen dediğiniz kişi; toplumu eğiten kişidir, evlatlarımızı eğiten kişidir. Öğretmen eğer iyi bir eğitim alırsa, çocuklarımız iyi bir eğitim alırsa hayatı daha rahat sorgulama imkânımız olur. O nedenle öğretmenlere sözüm var. Hiç merak etmeyin, öğretmenler huzur içinde okullarına gidecek. Köy okullarını açacağız. Köylerde ayrıca ziraat mühendisi olacak, veteriner hekim olacak. Dolayısıyla bunlar da köylerde toprak analizleri yapacaklar. Orman köylülerinin olduğu yerde orman mühendisleri olacak, onlara yardımcı olacak.
Yani yeni bir Türkiye’yi, güzel bir Türkiye’yi beraber inşa edeceğiz. Birlikte inşa edeceğiz. Birlikte mücadele edeceğiz. Birlikte sandığa gideceğiz. Birleşe birleşe kazanacağız. Hiç endişe etmeyin.
Hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Hepiniz sağ olun, var olun.
Ekrem Başkanın sloganıyla tamamlayalım. Her şey çok güzel olacak. Türkiye bütün güzelliklere layık.
Hepinize en içten sevgiler, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları