loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu, Denizli'de kadınlara seslendi: 'İktidar olduğumuzda hiçbir ailenin elektriği, suyu, doğalgazı asla kesilmeyecek'

Kılıçdaroğlu, Denizli'de kadınlara seslendi: 'İktidar olduğumuzda hiçbir ailenin elektriği, suyu, doğalgazı asla kesilmeyecek'
Tarih: 14.01.2023 - 00:50
Kategori: Siyaset

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; 'Bir annenin evladını yatağa aç yatırabiliyorsa, karnını yeteri kadar doyuramıyorsa, o annenin acısını kimse bilmez. Ancak onu anneler bilir, kadınlar bilir.'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Denizlili kadınlara, “Allah nasip eder iktidar olduğumuzda göreceksiniz, hiçbir ailenin ne elektriği ne suyu ne doğalgazı… asla kesilmeyecek. Siz bir aileyi nasıl kışın ortasında soğuğa mahkûm edebilirsiniz. Su, ısınmak, okula gitmek, sosyal devletten; yoksulsam yardım almak haktır. Bunun insanın onurunu koruyacak şekilde olması lazım. Beyler saltanat sürecek. Ellerini kollarını sallayarak gezecekler. Ama binlerce anne, çocuğuna doğru düzgün yiyecek veremeyecek, besleyemeyecek. Temel faktör şudur; bir siyasetçi iktidar olduğunda mal ve mülk peşinde koşuyorsa halkını koruyamaz, malını ve mülkünü korur. O nedenle bir siyasetçi iktidardayken mal ve mülk sahibi olmamalıdır. Olamaz da zaten. Halkı için engelliler için iş bulamayanlar için çalışacak” diye seslendi.

Teşekkür ederim. Biliyorum her kadının gönlünden hak, hukuk ve adalet geçiyor. Adalete en çok susamış olanlar kadınlar. Haksızlığa uğrayanlar kadınlar. Ama yüzde yüz emin olmanızı isterim, Bay Kemal bu ülkeye adaleti ya getirecek, ya getirecek. Getireceğim hiç endişe etmeyin.

Burayı gül bahçesine çevirmişsiniz vallahi. Son derece güzel ve etkileyici bir tablo. Bu ülkede eğer bir dert varsa o derdi en yakından çekenler kadınlardır. Sorunu en başta bilen ve sorunu yaşayan kadınlardır. Kadınların sezgisi erkeklerden çok daha güçlü. Neyin iyi, neyin kötü olduğunu erkeklerden daha iyi bilirler. Kendi hayatımda da bunu biliyorum, ailemden de bunu biliyorum, annemden de bunu biliyorum. Dolayısıyla kadınların mutlu olduğu bir ülke aslında hepimizin mutlu olduğu bir ülkedir. Bir annenin evladını yatağa aç yatırabiliyorsa, karnını yeteri kadar doyuramıyorsa, o annenin acısını kimse bilmez. Ancak onu anneler bilir, kadınlar bilir. O nedenle bu ülkeye huzuru, bu ülkeye bereketi getirmek hepimizin ortak görevi.

Şunu ifade etmek isterim. Pek çok sorun var dile getirildi. Kadın cinayetleri var biliyorsunuz. Hak arayan kadınların öldürülmesi caiz midir, doğru mudur? Bunun mücadelesini yapmak zorundayız. Bizim kadın kolları başkanlığının bir telefon adresi var. Eğer bir kadın şiddete uğruyorsa oraya telefon ettiği zaman hemen avukat veriyoruz. Hemen psikolog görevlendiriyoruz. Bunu sakın unutmayın. Eğer bir yerde bir haksızlığa uğradıysanız telefonu aradığınızda telefonun ucunda sizin derdinize ulaşacak, sizin hakkınızı savunacak bir avukatı göreceksiniz. 444 82 85 bu telefonu arayın. ‘YaşamHak’ telefonu. Bunu aradığınızda sizin haksızlığa uğradığınızda gelip hemen sizin dertlerinizle ilgilenecekler.

Bakınız, bir şey anlatıyım size. 6 yaşında bir kız çocuğuna sistemli istismar edildiğinde 2 yıl kimse sesini çıkardı 2 yıl. Bakan dahi sesini çıkarmadı. Bunu duyduğumda emin olun o gece uyuyamadım. Nasıl olurda bu kadar büyük bir haksızlığın olduğu bir yerde bakan bildiği halde 2 yılda nasıl sesini çıkarmaz? 2 yıldır istismar eden bir kişi nasıl elini kolunu sallayarak bu ülkenin caddelerinde gezebilir, sokaklarında gezebilir. Bütün milletvekili arkadaşlarımı topladım. Sabahın 9’unda topladım. Adalet Bakanlığına yürüyüş yaptık. Bu adalet midir dedim Allah aşkına. O koltukta oturuyorsunuz dedim. Devlet nasıl susar dedim, devleti nasıl nefes alamaz hala getirdiniz dedim. İsyan ettim. O kadın için, o çocuk için hak istedim, hukuk istedim, adalet istedim. Ondan sonra devlet nefes almaya başladı. 2 yıldır o çocuğun hakkını kim savunacak Allah aşkına.

Kadın kardeşlerim, bilmenizi isterim. Elmanın yarısısınız. Yarısı erkekler, yarısı sizsiniz. Eğer adaletse adaletin herkes için olması lazım. Hukuksa hukukun herkes için olması lazım. Sadece erkekler, sadece kadınlar için değil.

Bakın burada kadın Belediye Başkanlarımız var. Üçünü de hepinizin huzurunda yürekten kutluyorum ve hepsi de son derece başarılı Belediye Başkanları. İki Belediye Başkanlarımız burada evet. Yürekten kutluyorum. Birde milletvekiliniz var Denizli milletvekili o da kadın. O kadar çok derdiniz var ki, çocuğunuzu alıyorsunuz, boğanızdan kesiyorsunuz, kısıyorsunuz, onu yetiştiriyorsunuz, üniversiteyi okusun diyorsunuz. Gönderiyorsunuz üniversiteye çocuğun kalacağı yurt yok. Anne merakta, baba merakta ya bu çocuk nerede kalacak diye. Benim bu ülkenin bütün kadınlarına sözümdür en geç bir yıl içinde bütün Türkiye’nin her yerinde yurt sorununu çözeceğim. Evlatlarınız, kızınız, oğlunuz üniversiteyi kazandığında gidecek sıcak suyu, soğuk suyu, geniş bant internet erişimi olan yurdunda kalacak. Sizin gözünüz arkada kalmayacak.

Bir şey daha söyleyeyim. Bakınız, öyle aileler var ki, çocuğunu okula gönderirken beslenme çantasına koyacağı bir şey bulamıyor. Kabahat ailede değil, kabahat çocukta değil. Kabahat o tabloyu yaratan siyasetçilerde. Benim sözüm var. Bu ülkede anaokulundan başlayıp üniversiteye kadar eğer bir ailenin geçim sıkıntısı varsa o ailenin geçim sıkıntısını afişe etmeden evladının karnını sosyal devlet doyuracak ve ona her türlü hakkı sağlayacak.

Şimdi Belediye Başkanlarımızda bunun benzerini yapacaklar. Çocukların beslenme çantalarını alacak çocuk beslenme çantasıyla okuluna gidecek. Dolayısıyla çocuğun karnı doyacak. Çocuğumuzu beslersek, çocuğumuzu iyi yetiştirmiş oluruz. Çocuğun boyu uzar, çocuk daha neşeli olur, çocuğun karnı doyduğu zaman arkadaşlarıyla daha iyi eğlenir. Yine Belediye Başkanlarıma söyledim, fakir mahallelerden başlayarak bol miktarda kreş yapacaksınız. Anne getirecek çocuğunu güven içinde kreşe başlatacak. Çocuk sosyalleşecek, şarkı öğrenecek, türkü öğrenecek. Dolayısıyla çocuk arkadaşlarıyla beraber sosyalleştiğinde topluma daha rahat, daha güzel uyum sağlayacak. Okula başladığında da zaten son derece başarılı bir öğrenci olacak. Annede taziyeye gidecek, düğüne gidecek, alışverişe gidecek, pazara gidecek, tarlaya gidecek. Dolayısıyla çocuğunu güven içinde bir kreşe bırakmış olacak. Bunu da yapacağız ve bunu Türkiye’nin 81 ilinde ve ilçelerinde yapacağız bundan emin olmanızı isterim.

Bir şey daha yapacağız Aile Destekleri Sigortası. Aile Destekleri Sigortasını duyan var mı bir el kaldırabilir mi? Evet çoğunuz duymamışsınız normal bizim kabahatimiz orada. Aile Destekleri Sigortası şu; geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün ailelere devletin yardım etmesi demektir. Ama öyle makarna dağıtarak falan değil. Kadının banka hesabına hesap açılacak, her ay düzenli memur gibi, işçi gibi, emekli gibi kadın gidecek aylığını çekecek. Ve dolayısıyla çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Dikkatinizi çekerim, erkeğin hesabına değil, kadının banka hesabına yatıracağız. Çünkü evin ihtiyacını en iyi bilen kadındır. Çoluk çocuğun ihtiyacını en iyi bilen kadındır. Bunu yapacağız. Bunu yaptığımız zaman hiçbir aile ya bu devlet bana bakmıyor demeyecek. Devletin arkasında, devletin gücünü her kadın bir şekliyle hissetmiş olacak. Aile Destekleri Sigortası 1971 yılında uygulamaya girmesi gereken bir sigorta dalıydı. Yıl 2023 hala bu sigorta dalı hayata geçmedi. Nedeni oy kaygısıyla. Bende şunu söylüyorum, her kadın zengin veya yoksul Aile Destekleri Sigortasından yararlanan her kadın oy versin veya vermesin sosyal devlet onun fakirliğini gidermek zorundadır ve sosyal devlet onun bu toplumda onurluca yaşamasını sağlamak zorundadır. Fakirlik onun kaderi değildir. Dolayısıyla zengin, fakir ayrımı yapmadan her kadına hakkını teslim etmek. Bunu yapacağım bundan emin olmanızı isterim.

Engelli bir aileden söz edeyim. Doğuştan insan engelli olabilir, trafik kazası sonucu engelli insan olabilir, çocuklarımız engelli olabilir. Engelli çocuklarında hakları vardır. Şehirde gezmeye hakları vardır, tiyatroya, sinemaya gitmeye hakları vardır, arkadaşlarıyla oynamaya hakları vardır, iyi bir eğitim almaya hakları vardır. Onların da hakkını ve hukukunu korumak lazım. O konuda da sınıfta kalan bir hükümet var bunu da değiştireceğiz. Herkesin engelli olsun, olmasın herkesin hakkını ve hukukunu teslim edeceğiz bunu da bilmenizi isterim.

Diyabetli çocuklar, bir anne söyledi diyabetli çocuğum var diye. Şekeri ölçmek için çocuğun parmağını günde en az bir iki sefer toplu iğneyle deliyorsunuz ve kan alıyorsunuz oradan tahlil ediyorsunuz. Yazık değil mi, sensörler var şimdi. Kan almadan şekeri ölçüyor. Efendim bu pahalı. Sen sarayda oturuyorsun vazgeç saraydan bu sensörü alalım, o çocukların parmağına iğne batırılmasın. Saray senfonisini de bitireceğim. Onu da bitireceğiz, o lüks hayatı da bitireceğiz. Sizin gibi yaşayacağız. Devleti yönetenler sizin gibi yaşamak zorundadır. Devleti yönetenler adaletle yaşamak zorundadır. Öyle lüks, 13 uçak, 15 uçak, yazlar, kışlar bilmem bunları bitireceğiz. Halk gibi yaşayacağız, halk gibi olacağız. Sizlerin sorunlarını çözeceğiz. Milletin sorununu çözeceğiz.

SMA’lı çocuklarımız var. İlaç çok pahalı, anneler alamıyorlar. Sağlık Bakanlığı vermiyor, SGK vermiyor. Onu da kaldıracağım. Ne demek ya pahalıdır diye çocuğu ölüme terk edebilir miyiz? Hangi anne evladını ölüme terk edebilir? Kampanyalar açıyorlar ilacı almak için ama kampanyalar bu işin çözümü değildir. Bu işin çözümü sosyal devlettir. Bir kadın kardeşimiz dedi ki, Ey Kılıçdaroğlu emeklilik hakkı istiyorum diye. Kırsalda çalışan bütün kadınların ve gençlerin sosyal güvenlik primini devlet olarak biz ödeyeceğiz. Yeter ki çalışsınlar, yeter ki üretsinler, yeter ki karnımızı doyursunlar. Ama hiç kimse zarar etmeyecek, hiçbir çiftçi zarar etmeyecek, hiçbir üretici zarar etmeyecek. Herkesin geliri olacak, herkes gelir elde edecek. Bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında, evlerinde mutlaka huzur olmak zorundadır. Mutlaka bereket olmak zorundadır, mutlaka kucaklaşmamız gerekir. Kamplaşmaktan bıkmadık mı, kavga etmekten bıkmadık mı? Artık helalleşme zamanı diyorum. Oturacağız helalleşeceğiz, beraber ve birlikte Türkiye’yi ayağa kaldıracağız.

Genç bir öğretmenimiz, anneler, babalar çocuklarını büyük bir umutla büyütürler, okula gönderirler. İsterler ki, kendilerinden çok daha iyi bir hayat standardını yakalasınlar, iyi gelirleri olsun, iyi evlilikleri olsun, güzel torunlar versin gencecik evlatlarımız diye. Bu umutları yeşertmek ve büyütmek lazım. Üniversiteye gitmiş, üniversiteyi bitirmiş, KPSS sınavına girmiş, sınavı kazanmış, öğretmen olmak istiyor, Ferhat ile Şirin’in buluştuğu gibi öğrencileriyle buluşmak istiyor bir öğretmen. 100. yılda 100 bin atama bekliyor. 100 bin değil en az 200 bin atama yapacağız hiç endişe etmeyin. 200 bini de şunun için söylüyorum, Sayıştay’ın raporlarına göre 183 bin öğretmen ihtiyacı var. Ki bu eski bir rapor. O tarihten bu yana yeni kadroların boşaldığını biliyorum. Her köyde bir okul açacağız, her köyde öğretmen olacak, her köyde veteriner olacak, her köyde ziraat mühendisi olacak, her köyde imam olacak, her köyde birden fazla öğretmen olacak. Dolayısıyla köyde kentlileşmiş olacak. Köydeki toprak analizlerini ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni yapacak, köydeki besicilik yapılıyorsa hayvanların aşılarını veteriner yapacak. Köy öğretmeni çocuklara bakacak onları eğitecek. Böylece kimse çocuğumu okutmak için şehre gidiyim diyor. Okul var nerede? Kırsalda. Öğrenci var, öğretmen var açıkta bekliyor ne zaman atamam olacak diye. Türkiye’nin bütün sorunlarını çözeceğiz Allah nasip ederse göreceksiniz.

Bir şeyden daha emin olmanızı isterim. Rahmetli annem okuma yazma bilmezdi. Büyük ablamda okuma yazma bilmez. Yedi kardeşten üniversiteye giden sadece benim. Sizin gibi yaşadım, sizler çocuklarınızı hangi şartlarda büyüttüyseniz bende aynı şartlarda büyüdüm. Dolayısıyla ailenin ne olduğunu, fakirliğin ne olduğunu, karnı açken bir annenin hangi dramla çocuğunu yatağa yatırdığını çok iyi bilenlerden birisiyim. Eğer bu süreci yaşamış ve bu sürecin bir daha yaşanmaması istiyorsanız aile dediğimiz kuruma destek vermek zorundasınız. Aile dediğiniz kurumu güçlendirmek zorundasınız. Aile dediğiniz kurumun gelir olarak daha yükselmesi, standardını yükseltmesi gerekiyor. Bunu yaptığınız zaman toplumda saygıyı besleyebilirsiniz ve büyütebilirsiniz. O zaman beraber olabiliriz, birlikte olabiliriz. Tasada ve kıvançta beraber olmak ne demektir? Tasada ve kıvançta beraber olmak, millet olarak hep bir arada birimiz açken 85 milyon açtır dememiz lazım onun karnı doyuncaya kadar. Birimiz karanlıktayken 85 milyon karanlıktadır diye düşünmemiz lazım. Çünkü bir kişi karanlıkta o bizim bir kişimiz, bizden bir aile, bizden bir kişi. Doğalgazı kesilen, elektriği kesilen, suyu kesilen parasını ödeyemediği için binlerce aile var. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda göreceksiniz hiçbir ailenin ne elektriği, ne suyu, ne de doğalgazı asla kesilmeyecek. Siz bir aileyi nasıl kışın ortasında soğuğa mahkûm edebilirsiniz. Su haktır, ısınmak haktır, okula gitmek haktır, sosyal devletten yoksulsam yardım almak haktır. Ama bunun insanın onurunu koruyacak şekilde olması lazım. Beyler saltanat sürecek. Ellerini kollarını sallayarak gezecekler. Ama anneler, binlerce anne, çocuğuna doğru dürüst yiyecek veremeyecek, besleyemeyecek. Bunların tamamını bitireceğiz, tamamını sonlandıracağız. Bundan emin olmanızı isterim. Emi olun Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Bütün sorunları çözülebilir. Eğer çözmek istiyorsanız temel faktör şudur; kendiniz için çalışmayacaksınız. Bir siyasetçi iktidar olduğunda mal ve mülk peşinde koşuyorsa halkını koruyamaz, malını, mülkünü korur. O nedenle diyorum, bir siyasetçi iktidardayken mal, mülk sahibi olmamalıdır. Olamaz da zaten. Halkı için çalışacak, çocukları için çalışacak, engelliler için çalışacak, iş bulamayanlar için çalışacak.

Bir şey daha söyleyeyim. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda o uyuşturucu baronlarının tamamını bu Türkiye’den atacağım tamamını. Gencecik pırıl pırıl evlatlarımızı zehirliyorlar. Onların hangi halt işlediğini biliyorum. Nerelerde ne iş yaptıklarını da biliyorum. Ama polisin elini o siyasi iktidar elini, kolunu bağlamış. Her şey herkes tarafından biliniyor. Polis arkadaşlarımıza diyeceğiz, git kardeşim yakala, hapse at. Sana birisi telefon ederse aman dokunma diye adını bu kardeşine vereceksin, göreceksin o nereye gidecek. Göreceksin.

Bu ülkede barışa ihtiyacımız var. Bu ülkede huzura ihtiyacımız var. Bu ülkede çiftçinin üretmesi lazım, bu ülkede alın terinin değerinin herkes tarafından bilinmesi lazım. Havadan para kazananlar değil, çalışanların emeğini değerlendirmek lazım. Birileri var milyon dolarları var götürüyor kur korumalı mevduata yatırıyor. Vergi ödemiyor, parası yerinde, pulu yerinde, alın teri bile dökmüyor. Taş atıp kolu bile yorulmuyor. Ama milyonlar kazanıyor. Ama birde tarlasına gideni, çalışanı düşünün ne yapacak bu insanlar? Hakkınızı bilin. Vatandaş olarak haklarınız var hakkınızı bilin. İsteyin hakkınızı da. Adalet diyorsunuz, adalet hak istemekle başlar. Yani hakkınızı istediğiniz andan itibaren adalete ulaşabilirsiniz. Hakkınızı istemezseniz kimse gelip size hakkınızı teslim etmez. Sorunu biliyorsunuz, sorunu yaşıyorsunuz, ben bunun farkındayım onu çözeceğiz beraber. Siz hak isteyeceksiniz, biz de adaleti gerçekleştireceğiz. Hiç endişe etmeyin.

KPSS sınavına girip bekleyenler var. Genç kardeşlerime sesleniyorum, bu torpil denen belayı da Allah nasip ederse tamamen kaldıracağız. Ne demek torpil ya? Dayısı olan 3 yerden, 5 yerden maaş alanlar var. Birisi işsiz geziyor nerede iş bulabilirim diye asgari ücretle bari iş buluyum diye öbürü 4 yerden, 5 yerden maaşlar alıyor. Altında lüks arabalar var. Bütün bunları yaşıyorlar. Hepsini bitireceğim o 4 maaş, 5 maaşa son vereceğim. Bir yerden alacak maaşını. Yani yağma düzenine son vereceğiz. Bir yağma düzeni var buna son vereceğiz.

Staj; stajın fiili çalışma olduğunu biliyorum. Hakkınızı teslim edeceğim onu ben biliyorum. Hatta size şu örneği vereyim. Teknoloji liseleri açacağız. Teknoloji liselerinde çocuk üçüncü sınıftan sonra staj görecek. Staj gördüğü süre içerisinde sigortalı olacak. Onun sosyal güvenlik primini devlet olarak biz ödeyeceğiz. Yani staj hakkınızı sağlayacağız. Çırak olarak çalıştınız. Hakkınız var. Hakkınızı savunun. Unutmayın kim hak istiyorsa Bay Kemal onun yanındadır.

Efendim hepinize teşekkür ederim. Sağ olun, var olun. Şunu bilmenizi isterim. Az önce söyledim bir daha söylüyorum. Hakkınız var. Kanunlara göre hakkınız var. Ama hakkınızı isteyeceksiniz. İstediğiniz andan itibaren… İstemek şöyle; hak teslim edilmiyorsa teslim etmeyen iktidarı değiştireceksiniz. İşin kuralı budur. Demokrasilerde budur. Gelip size söz verdiler, sözü yerine getirmiyorsa onu emekli edeceksiniz. Git gideceksiniz kardeşim. Hakkı veren, teslim edeni getireceksiniz.

Hepinize teşekkür ederim. Hepiniz sağ olun, var olun. Bir daha ifade ediyorum, güzel bir Türkiye’de hep birlikte yaşayacağız. Çocuklarımız huzurlu olacak, anneler huzurlu olacak, kentler huzurlu olacak. Her birinizin başımın üstünde yeri var. Unutmayın hakkı, hukuku ve adaleti mutlaka isteyin ama mutlaka isteyin.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları