loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu "Tarafsız Bölge'de" soruları yanıtladı

Kılıçdaroğlu "Tarafsız Bölge'de" soruları yanıtladı
Tarih: 28.06.2012 - 17:26
Kategori: Söyleşi

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Ahmet Hakan’ın yönettiği Cnntürk'ün canlı yayını “Tarafsız Bölge” de gazetecilerin sorularını yanıtladı

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Ahmet Hakan’ın yönettiği CNNTÜRK’ün canlı yayını “Tarafsız Bölge” de gazeteci yazarlardan Fikret Bila, Metehan Demir, Faruk Mercan ve Deniz Zeyrak’in sorularını şöyle yanıtladı;


Kemal Kılıçdaroğlu: Bakın, ne olursa olsun her zaman doğrudan yana tavır almak şarttır. Yani bir yanlış yapmış olabilirsiniz. Ama sonuçta doğruya gelebilirsiniz siz. Şimdi ne oldu? Geri dönülemez bir noktaya geldik. Araya Rusya girdi. Rusya şimdi bölgenin ağabeyi olarak devreye girdi. Niye Türkiye bunu üstlenmedi? Niye Türkiye bunu yapmadı?


Ahmet Hakan: Ben bir şey sorabilir miyim? Şimdi çok değerli Ankara temsilcileri Metehan hariç diğer üç, Fikret Bila’ya sordum dedim ki, bir dedikodu duydum ben. Çok böyle yükselmiş durumda bir dedikodu. Her yerde konuşuluyor. Hiçbir şeyi yok. Yani herhangi bir veriye dayanmıyor. Diyorlar ki, Türkiye önümüzdeki birkaç gün içerisinde her an Suriye’nin herhangi bir askeri hedefini vuracak diyorlar. Yani bunu karşılıksız bırakmayacak. Bir şey yapacak. Değil mi hepiniz biliyorsunuz yani. Böyle bir şey var ortada dolaşıyor.
Şimdi ben size sormak istiyorum. Türkiye böyle bir adım atarsa sizin tepkiniz ne olur? Bravo gereğini yaptınız, çok yanlış yaptınız, ateşle oynuyorsunuz. Hangisi olur?


Kemal Kılıçdaroğlu: Dedikodu üzerinden yorum yapmak bir sefer doğru değil. Yani bunun üzerinden yorum yapmanın doğru olmadığına inanıyorum.


Faruk Mercan: Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu, siz mevcut hükümetin Ortadoğu politikasında kırılma noktası olarak nereyi görürsünüz? Çünkü esasında siz mesela Sayın Başbakanın kardeşim Esad politikası olarak nitelendirilen dönemi doğru buluyorsunuz. Çünkü o dönemde Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Hafız Esad’ın cenaze merasimine gitti, 2005’te yeniden Suriye’yi ziyaret etti. Anlaşılıyor ki, 2009, 2010’a kadar zaten bu bir devlet politikasıydı. Sayın Sezer’de fiilen içindeydi. Son iki yılda bir sıkıntı yaşıyor daha ziyade Türkiye Ortadoğu’da dış atraksiyonlara baktığımız zaman. Siz kırılma noktası olarak nereyi görüyorsunuz?


Kemal Kılıçdaroğlu: Temel kırılma noktası olarak aslında söylediğim üç noktada kırılma noktasıdır. Yani birincisi.


Faruk Mercan:  Ama 4 Temmuz 2003’te tam olarak hükümetin nerede hata yaptığını…


Kemal Kılıoçdaroğlu- Ama temel kırılma noktası diye sorarsanız Gazze olayıdır.


Faruk Mercan:  Mavi Marmara mı?


Kemal Kılıçdaroğlu: Mavi Marmara, yani Gazze’ye yardım götürme. Mavi Marmara olayı bana göre temel kırılma noktalarından birisidir.


Deniz Zeyrek: Şimdi şöyle bir belki de bu sorunun devamı. Siz Esad’a nasıl bakıyorsunuz? Yani biraz önce bir çerçeve çizdiniz ama o çerçeve içinde benim aklıma takılan bir soru var. O da şu; Esad kendi halkını acımadan öldürebilen bir lidere dönüştü. Benim gözlemim. Belki sizde aynı fikirde değilsiniz. Hükümette bunu iddia ediyor ve ilişkilerini sürdürememenin gerekçesi olarak bunu gösteriyor. Sizin gözünüzde Esad hangi noktadadır ve önümüzdeki yakın gelecekte Esad’ın Suriye lideri olarak yoluna devam edeceği kanaatinde misiniz?


Kemal Kılıçdaroğlu: Gelecekle ilgili bir tahmin yapmak istemem. Ama Esad’ın kendi ülkesinde demokrasi ve özgürlüklerden yana bir politika izlemediğini hepimiz biliyoruz. İnsanların öldürüldüğünü hepimiz biliyoruz. Orantısız güç kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Buna karşın uluslararası toplumun bir şeyler yapması gerekebilir. Birleşmiş Milletler devreye girer orada tartışılır. Nitekim oraya kadar götürüldü. Ama unutmamamız gereken bir şey var. Ortadoğu’nun denklemini unutmamamız gerekiyor. Suriye demek tek başına Suriye değildir. Katar tek başına Katar olarak görülebilir. Ama Suriye tek başına bir Suriye değildir. Rusya’yı bu denklemde ana unsur olarak göreceksiniz. Rusya’nın Akdeniz’e açılmasının tek yeri var. Bulduğu bir yer var, bir liman var Suriye. O limanı Rusya’nın elinden nasıl alacaksınız? Rusya bırakır mı bunu? Artı başka bir şey var. Esad’a kızıyoruz. Esad gitti kim gelecek? Ben bunu Amerikan büyükelçisine de sordum. Kızıyorsunuz güzel. Gitsin diyorsunuz kim gelecek? Onlarda da bir soru işareti.


Ahmet Hakan: Niye bir demokrasi gelemez mi? Bir ihtimal olarak.


Kemal Kılıçdaroğlu:- Arap baharının yaşandığı hangi ülkeye demokrasi geldi? Irak’a mı demokrasi geldi? Silahla demokrasi gelmez, baskıyla, zulümle demokrasi gelmez. Demokrasi bir kültür işidir. Bu birden bire bugünden yarına olacak bir şey değil. Bir Fransız tarihçi 1789 Fransız devriminin bile hala oturmadığını söyler. Yani eğer 1789 devriminden bu yana toplum demokrasiyi arıyor sürekli olarak. Bunu sürekli geliştiriyor. Esad’ın böyle gidecek, arkasından demokrasi gelecek. Buyurun Irak’a demokrasi geldi. 1,5 milyon insan öldü. Ağır bedeller ödendi. İnsanlara tecavüz edildi. Buyurun Irak’a bakalım hiç kimse kendisini Iraklı görmüyor. Şii ben Şii’yim diyor, Arap ben Arap’ım diyor, Türkmen ben Türkmen’im diyor. Kim Iraklı? Kimse Iraklı değil.

Metehan Demir: Şimdi bugün hani düz mantıkla hemen kolay analiz etmek istersek Suriye’nin bu füzeyi atıp uçağımızı düşürmesinin hani kısa yoldan varacağımız sonuçta Türkiye’nin işte hasmane tutumuna karşı bir verdiği tepki olarak aklımıza geliyor. Ama sonuçta ben hani 99’da Öcalan’ın himaye edildiği günleri de hatırladığımda bırakın böyle hasmane tutumu bir sınırda manevra yapıldı Kara Kuvvetleri Komutanı konuştu ve kelimenin tam anlamıyla Suriye korktu, bulduğu ilk uçağa bindirdi ve gönderdi Öcalan’ı. Öcalan ülkeyi terk etmek zorunda bırakıldı. Ben bunu zamanın başkan yardımcısı Abdülhalim Haddam’la yaptığım röportajdan da biliyorum. Fakat yıllar geçti yıl 2012 oldu.


Ahmet Hakan: Bir dakika geçme.


Kemal Kılıçdaroğlu:O çok önemli bir olay.


Ahmet Hakan: Haddam ne dedi? Korktuk dedi mi?


Metehan Demir: Yani Türkiye’nin baskısından çekindik ve gönderdik dedi. Daha sonraki Suriyelilerin açıklamalarında da var bu zaten.


Şimdi ama yıllar yılları kovaladı ve Türkiye çok daha önemli bölgesel aktör olmaktan, dünya gücü olmaktan bahsederken bugün iç savaştan önünü görmekten aciz. Nefes almaya bile neredeyse mecali kalmayan bir Suriye hani hastanın son günlerinde artık doktor ne yersen ye der gibi, nasıl oluyor da bir anda muazzam bir cesaretlenerek sadece Türkiye’nin hasmane tutumundan bu füzeyi atmaya karar verdi. Yani sadece tek motivasyon Suriye’nin bu politikasında bu mudur? Yoksa Suriye’nin Türk uçağını bilerek ve kasıtlı olarak düşürmesinde, kasıtlı diyorum. Çünkü radar kayıtlarında konuşurken birbirlerini uyarıyorlar.


Kemal Kılıçdaroğlu: Bilerek ve kasıtlı olarak düşürdü evet.


Metehan Demir: Başka bir sebep var mıdır? Bu uçağı yani niye düşürmüş olabilir?


Kemal Kılıçdaroğlu: Metehan bey, sizin o söylediğiniz ilk dönemde Türkiye’de ciddi bir hükümet vardı. Çağırdılar Mısır Devlet Başkanını Ankara’ya davet ettiler. O da uçağını değiştirdi Hüsnü Mübarek geldi Ankara’ya ve dönemin Başbakanı Ecevit ona gayet açık söyledi. Git uyar yoksa biz dersini vereceğiz. Hiç öyle asarız, keseriz, basarız, öldürürüz diye bir şey söylemediler. Ve bir tanede komutan gitti sınırda dedi ki, bu iş böyle yürümez dedi. İki tane olay. Son derece basit. Halkları asla birbirine düşürmeyen, kavga etmeyen, birbirine düşman kılmayan. Siz sadece bir cümle kararlılığınızı söylüyorsunuz. Ben bunu yapacağım diye.


Gazeteci- Sayın Kılıçdaroğlu, yalnız dönemin Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun ya gönderirsiniz Abdullah Öcalan’ı ya da 1300 tankımızla Şam’a doğru geliriz sözünü de hatırlıyorum.


Kemal Kılıçdaroğlu: Ben Suriye sınırında söylenen bir laf var bir komutan tarafından.


Gazeteci- O Atila Ateş’ti.


Kemal Kılıçdaroğlu: Evet. Gitti söyledi ve Hüsnü Mübarek Ankara’ya davet edildi, geldi ve kendisine siyasi otorite ne söylemesi gerekiyorsa söyledi. Ve olayı bitirdiler. Bu olayda ne oldu Allah aşkına?
Gazeteci- Suriye mi güçlendi, Türkiye mi zayıfladı?

 

O dönemde 10 yıl önce Şam’ın üzerinden Türk Hava Kuvvetlerine ait bir savaş uçağı geçseydi kimse ateş etmezdi. Cesaret edemezdi. Türkiye’nin bölgede bir gücü vardı, bir saygınlığı vardı. Kimse ağzını açamazdı. Şimdi diyorlar bizim atasözümüz “Sıçan geçer yol olur”. Sizi yol yapmaya başladılar. Ortadoğu’nun gücü olmak yerine Ortadoğu’nun şamar oğlanı konumuna geldik biz. Herkes bunu görmesi lazım. Kusura bakmayın ama medyada bir kahraman yarattı. Bütün bu olaylar yaşanıyor, karizmamız çizilmiş medya bir kahraman yaratıyor. Kim kahraman? Recep Tayyip Erdoğan. Bakın ben eminim yarın bütün gazetelerin manşetlerinde göreceksiniz kokbitte başında başlık Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı. Uçakta göreceğiz biz bunu. Ben adım gibi biliyorum. Niye peki böyle bir görüntü veriyoruz? Neden veriyoruz, ne yaptık biz? Bana diyorlar ki, eleştirdi diye acaba savaş kışkırtıcılığımı yapıyor. Açın gazetelere bakın. Uçaklar, savaş uçakları, Başbakanın elle işareti, sanki asacağız, yarın savaşa geliyoruz diye. Kimse ona bir şey demiyor.


Fikret Bila: Sayın Kılıçdaroğlu, kokbit deyince aklıma şu geldi. Şimdi bu pilotlarımızdan hala haber yok ama işte kaskları bulundu, botları bulundu, çorapları bulundu deniliyor. Bazı havacılarda işte belki atlamış olabilirler kasklarını kendileri çıkarmış olabilirler, postallarını çıkarmış olabilirler, hani deniz koşulları, denize düştükleri için gibi yorumlar yapıyorlar. Acaba Sayın Başbakanla görüşmenizde size pilotlarımızın akıbeti konusunda bir şey söylendi mi? Ciddi işaretler verildi mi? Yani sağ oldukları konusunda hala umut besleyebilir miyiz?


Kemal Kılıçdaroğlu: Fikret bey, bize şu bilgi verildi. Sayın Başbakan bir fotoğraf gösterdi, o fotoğrafta bir bot vardı. Pilotların botunun bulunduğunu söyledi. Sunuşun sonunda biz ayrılmadan öncede Genel Kurmay İkinci Başkanının bulunan bot sayısının 4’e çıktığını bize söyledi. Bugünkü gazetelerde de çorapları da veya bir çorabının da bulunduğu ifade edildi.


Fikret Bial: Çıkarmışlar gibi bir sonuç mu doğurur bu?


Kemal Kılıçdaroğlu: Evet. Şimdi çok değişik rivayetler var. Yani pilotların bulunduğu ve Suriye’nin elinde olduğu şeklinde. Ama Suriye yalanladı bunu. Bize yine askerlerin verdiği şöyle bir bilgi var. Eğer pilot kabinindeki koltuklar uçak düşüyor diye düğmeye basılıp pilotlar koltuklarıyla beraber uçaktan fırlayıp dışarı çıkıyorlarsa onun çıkardığı bir ses var ve radar tespiti var. Radar mutlaka tespit eder bunu diyorlar. Fakat burada ne o ses ne de radar tespiti var. Bu ikisinin de olmadığı ifade edildi bize.


Yine başka bir bilgi verildi. Kokbitte bir belki Metehan bey daha iyi bilir onun ne olduğunu bende bilmiyorum. Kokbitte bir bölüm var, o bölüm ısıya dayanıklı bir bölüm olduğu söylendi. Fakat onun eridiği ifade edildi. Ve deniyor ki, büyük bir ihtimalle bir füzeyle vuruldu ve o sıcaklık o metali veya işte neyse onu eritti diyorlar. Eğer kokbite isabet etmişse belki orada farklı bir tablo çıkabilir ortaya. Ama ortada henüz ulaşılan bir şey yok.
Gazeteci- Metehan Demir’in sorusuyla devam edecek olursak şimdi 99’da bizim bir tevit mesajımıza mukabil hemen Öcalan’ı ülkesinden çıkaran Suriye 2012 yılında bu kadar iç karışıklık içindeyken Türkiye’nin uçağını düşürmeye teşebbüs edebiliyor. Sayın Kılıçdaroğlu acaba şu ihtimalde aklınıza geliyor mu? Sizin tam da endişe ettiğiniz ve CHP grup toplantısında söylediğiniz Türkiye’yi Ortadoğu batağına çekmeye dönük bir provokasyonla da karşı karşıya olabilir miyiz? Mesela size de galiba öyle söylenmiş. Uçağımızın füzeyle vurulduğu anda radarlarda yok. Yani ne şekilde vurulduğu da hala belli değil. Suriye uçaksavar olduğunu iddia ediyor, biz füze olduğunu söylüyoruz. Hatta acaba açık denizdeki başka bir yerden mi vuruldu? Böyle bir ihtimalide düşünüyor musunuz?


Metehan Demir: Ben birde bir devam edici, tamamlayıcı müsaade ederseniz bir şey soracağım. Şuan size verilen brifinglerde askerlerin uçağımızın,  bizim tarafımızdan da füzeyle düşürüldüğünü anlayabileceğimiz elimizde bize ait, Suriye’nin söylediklerinin haricinde. Bir delil var mı?


Kemal Kılıçdaroğlu: Sadece o dediğim kokpitteki bir maddenin eridiği ifade edildi ve erimenin de bir füzenin yaydığı ısıdan kaynaklandığı ifade edildi.


Fikret Bila: Efendim şimdi enkazı bulamadılar henüz ama o bilgiyi neye dayandırdılar size sunarken.


Kemal Kılıçdaroğlu: Efendim?


Fikret Bila: Henüz biz enkazı bulamadık. Buranın eridiğini neye dayanarak söylediler size.


Kemal Kılıçdaroğlu:Büyük bir ihtimalle bir parça bulunmuş olması lazım.


Metehan Demir:  Peki efendim eridiyse bot neden erimedi? O bölgede çünkü. Onlar tam bot, onun tam ayak dibinde o bahsettiğiniz malzemeler. O botun en önce erimesi lazım. Bot, yani postal var. Kask erimesi lazım plastik malzeme, kask sağlam. Çoraba kadar erimiyorsa metal eriyorsa…


Ahmet Hakan: Metehan sen füzeyle vurulmama ihtimalini…


Metehan Demir:Yo ben sadece anlamaya çalışıyorum. Çünkü birkaç gündür iş artık o kadar bir garabete döndü ki, ben çok iyi haberler almak istemekle birlikte hiçbir bilgi sahibi değilim. Ama ilk önce mesela bugün yine haberler var. Bir pilottan GPRS sinyali alındığı yönünde. Mesela size böyle bir şey söylendi mi bilmiyorum.


Kemal Kılıçdaroğlu:Hayır. Biz hatta sorduk bir sinyal falan. Radar tespiti yok, sinyal yok. Herhangi bir bilgi yok. Bunlar bize ifade edildi.


Metehan DEMİR- Peki efendim yanıcı bölge yanıyor, yani yanmayan o en zor bölge yanıyor fakat postallar yanmıyor.


Gazeteci- Efendim tek bir postal mı yoksa 4 postal mı?


Kemal Kılıçdaroğlu: 4 postal.


Gazeteci- Size 4 postal fotoğrafımı gösterdiler?


Kemal Kılıçdaroğlu:Bir postalın fotoğrafı gösterildi ama biz ayrılırken bulunan postal sayısının 4 olduğu ifade edildi.


Fikret Bila Postal deforme olmuş muydu efendim?


Kemal Kılıçdaroğlu: Postal hayır normal bir postaldı bize gösterilen fotoğrafta. Yani erime yoktu. Ama birinde yoktu. Biz diğer 3 postalı görmedik.


Metehan Demir: Yani birinin eriyip birinin erimemesi mümkün değil zaten. Küçücük bir alandan bahsediyoruz yani.


Gazeteci- Affedersiniz. Bu provokasyon sorumada cevap verirseniz sevinirim. Bu arada bugün aldığım bir bilgi sizi doğruluyor aslında. Pilotlarımız eğer su yüzeyinde olsaydı muhakkak bugüne kadar tespit edilirdi deniyor. Çünkü üzerlerindeki cihazlar, CPRS yani sinyal verir muhakkak.


Fikret Bila: Suriye aldıysa.


Kemal Kılıçdaroğlu:Zaten oraya bizim helikopterlerde gidiyorlar. Yani oraya yakın bir yerde gemimizin olduğu ve oradan bir helikopterinde arama kurtarma…


Fikret Bila: Olaydan hemen sonra mı?


Kemal Kılıçdaroğlu: Olaydan hemen sonra gittiği ifade edildi bize. Bir provokasyon mudur? Olabilir. Türkiye’nin girmemesi gereken bir alan varsa Ortadoğu bataklığıdır. Çünkü Ortadoğu bataklığı sadece Ortadoğululara ait bir alan değildir. Bütün egemen güçlerin Ortadoğu’da söz sahibi olma isteği vardı ve bir kısmı da söz sahibidir zaten. O alana girdiğiniz andan itibaren bir bataklığa girmiş olursunuz ve onun sonu belli olmaz. O açıdan biz özellikle Ortadoğu bataklığına girmemeyi, herhangi bir devlette bir partinin lehinde veya aleyhinde görüş belirtmemeyi, bir iktidar varsa iktidarla ilişkileri iyi götürmeyi ve bizim temel ilkemizin de bu olması gerektiğini söylüyoruz.


Ahmet Hakan: Yani sizin şimdi twittera bakıyorum tam anlayamadık diyorlar. Yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun nerede durduğunu tam anlayamadık. Yani siz lütfen yanlış bir özetleme yaparsam müdahale edin.


Kemal Kılıçdaroğlu: Hay hay.


Ahmet Hakan: Bir; diyorsunuz ki, bu hükümetin Suriye politikası baştan sona yanlıştı.

 

Kemal Kılıçdaroğlu: Evet.


Ahmet Hakan: Türkiye’nin başına gelen bu işlerde bu politikaların sorumluluğu var. Gelinen bu noktada ne yapılacağıyla ilgili olarak da yine bu hükümeti sorumlu tutuyorsunuz ve görüş belirtmiyorsunuz.


Kemal Kılıçdaroğlu: İtidalli olunması lazım.


Ahmet Hakan: İtidal tavsiye ediyorsunuz.


Kemal Kılıçdaroğlu: Evet. Yani bu noktada gidin savaşın, gidin işte Suriye’ye bomba atın. Böyle bir talebimiz yok zaten bizim.


Ahmet Hakan:Yani,  baştan beri hükümetin politikası yanlış. Bunlara hükümet neden oldu. Şimdi de itidalli olsun. Böyle özetleyebilir miyiz?


Kemal Kılıçdaroğlu: Evet. Hatta bakın ben şunu da sordum. Suriye’yle ilişkiler diplomatik kanalların açık kalması gerekir dedim. İlk açıklamamda oydu. Sayın Davutoğlu’na sordum Suriye’yle ilişkiler nasıl? Diplomatik kanalların açık olması lazım. Büyükelçilik kapandı. Büyükelçiyi Ankara’ya çağırdılar. Ki buda yanlıştı bana göre. Ta en baştan efendim biz büyükelçimizi çekiyoruz. Suriye Dışişleri Bakanlığıyla bizim Dışişleri Bakanlığı arasında diplomatik bazı telefon görüşmelerinin olduğu söylendi. Birbirlerini tanıyorlar bunlar ve o görüşmelerinde devam ettiği bize ifade edildi. Halep’teki konsolosluğumuz ve onların İstanbul’daki konsolosluğunda açık olduğunu, zaman zaman bu görüşmelerin yapıldığı da ifade edildi.


Fikret Bila: Efendim şunu da sormak istiyorum. Şimdi olaydan sonra hükümet bir karar aldı. Sayın Başbakan açıkladı işte biz Suriye’nin askeri unsurları sınırımızı ihlal ederse bunları hedef kabul edeceğiz ve hedef muamelesi yapacağız. Yani vuracağız dedi. Uyarmadan vuracağız. Biz angajman kurallarını değiştirdik. Şimdi alınan bu kararı doğru buluyor musunuz? Bizim uçağımızın düşürülmesi karşısında?

 

Kemal Kılıçdaroğlu: Kararın hangi gerekçeyle alındığı çok önemli. Şimdi bakınız, vurma yetkisi, savaş açma yetkisi TBMM’ye ait. Sınır ötesi operasyon yapma TBMM’ye ait. Hükümet bu konuda eğer gerçekten öyle bir düşüncesi varsa TBMM’ye gelip bir tezkereyle izin istemesi lazım.

 

Ahmet Hakan: Sayın Kılıçdaroğlu bu çok önemli bir dakika. O zaman siz dün grup konuşmanızda niye Başbakana öyle angajmanları kaldırdık, askeri hedeftir, bundan sonra ihlal ederse vururuz diye açıklama yapıyorsun. Getir konuyu meclise diye niye sormadınız, niye söylemediniz? Şimdi söylüyorsunuz.


Kemal Kılıçdaroğlu: Şimdi söylüyoruz. Yani meclis açık. Her zaman getirebilirler. Buna ihtiyaç var mı, yok mu bilmiyoruz. Bakın onunda altını çiziyim. Biz iktidar değiliz. Biz muhalefet partisiyiz. Hükümetin buna ihtiyacı var mı, yok mu onu da bilmiyoruz. Hükümetin ihtiyacı varsa parlamentoya getirir, gerekirse kapalı oturum yaparlar. Kapalı oturumda TBMM...


Ahmet HAKAN- Hayır yani hukuki olarak Başbakan, hükümet tek başına sınır ihlali karşısında herhangi bir Suriye hedefini vurma kararı alabilir mi? Yoksa bunu meclis mi alır?


Kemal Kılıçdaroğlu: Hayır. Meclis alır.


Ahmet Hakan:Emin misiniz?


Kemal Kılıçdaroğlu: Tabi. Sınır ihlali varsa, sınırımız ihlal edilmişse vurulabilir. Sınır ihlali varsa. Ama sınır ihlali yoksa o bir başka olaydır.


Fikret Bila: Sadece Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının yurtdışına gönderilmesinde veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’ye kabulünde tezkere gerekiyor. Yoksa sınır ihlaline müdahale etmek meşru müdafaa anlamında meclis kararı gerektirmiyor.


Kemal Kılıçdaroğlu: - Sınır ihlaline müdahaleye bir şey demiyorum zaten.


Ahmet Hakan: Bir yanlış anlaşılma oldu. Ben sorumu sınır ihlali üzerine kurmuştum.


Kemal Kılıçdaroğlu: Sınır ihlali olursa zaten…


Ahmet Hakan- Tamam onu düzeltmiş oldunuz.


Fikret Bila: Efendim bir tezkere gelirse tavrınız nasıl olur?


Kemal Kılıçdaroğlu: Önce bir gerekçeyi görmemiz lazım.


Fikret Bila:  Siz Başbakanla görüştükten bir gün sonra bu konuda hükümetin alacağı kararlara destek olacağız diye de bir değerlendirme yaptınız ama sonrada ağır eleştirilerde bulundunuz. O değerlendirmenizin çerçevesi…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Türkiye’nin ulusal çıkarlarının gerektirdiği her karara elbette destek vereceğiz. Yani milli meseleler farklıdır. Milli meseleleri günlük sıcak siyasetin malzemesi yapmakta yanlıştır.


Ahmet Hakan:  Peki bu konuyu milli mesele olarak görmüyor musunuz?


Kemal Kılıçdaroğlu: Milli mesel olarak görüyoruz.


Ahmet Hakan: O zaman milli meseleyse niçin Başbakana destek vermiyorsunuz?


Kemal Kılıçdaroğlu: Bakın bu konuda hükümetin alacağı kararlara destek vereceğimizi söyledik zaten. Ama biz bunu yaparken bir gerçeğinde altını özenle çizmemiz gerekiyor. Bizi bu noktaya kim nasıl getirdi? Şimdi bunu söylemezsek yanlış yapmış oluruz.


Ahmet Hakan: Milli meseleye aykırı olmaz mı?

 

Kemal Kılıçdaroğlu: Olmaz hayır. O olmaz. Şimdi öbürü farklı, bu farklıdır. Yani siz bir gerçeğin altını çizeceksiniz. Türkiye tabi istemeyiz yani bir savaşa girsin, Ortadoğu coğrafyasına girsin, bir bataklığa girsin. O farklı bir şey.


Faruk Mercan: Siz hükümetin Ortadoğu politikasındaki kırılma olarak Mavi Marmara’yı gördüğünüzü ifade ettiniz. Yakın vadede Türkiye – İsrail ilişkilerinde bir normalleşme hissediyor musunuz?


Kemal Kılıçdaroğlu: Kapalı kapılar ardında görüşmeler devam ediyor.


Ahmet Hakan: Hiç İsrail konusuna girmeyelim. Suriye’yi bitirmemiz gerekiyor. Metehan son soru, bir soru daha Suriye’yle ilgili ve bitiyoruz çünkü konuyu. Çünkü büyük ölçüde Sayın Kılıçdaroğlu aslında Suriye konusundaki CHP’nin duruşunu netleştirdi. Yani daha da netleşmesine…


Metehan Demir: Türkiye’nin, siyasi tecrübenize dayanarak bundan sonra önündeki yani 3 gün diyelim ya da Pazara kadar olan sürecinde nasıl bir tablo bekliyorsunuz? Bir şey olur mu, olmaz mı?


Ahmet Hakan: Bir karışıklık bekliyor musunuz?


Metehan Demir: Bir sürpriz bekliyor musunuz?


Kemal Kılıçdaroğlu: Bir karışıklık beklemiyorum.


Metehan Demir: Böyle devam eder mi? Yani Türkiye bunu sineye çeker mi?

 

Kemal Kılıçdaroğlu:Türkiye uluslararası hukuk bağlamında söylüyorum. O arenada ciddi bir mücadele verirse sonuç alabilir. Belli sonuçları alabilir.


Metehan Demir: Sonuç almada doyurucu nokta nedir efendim sizin için? Sonuç almak nedir mesela? Ne yapmalı Türkiye?


Kemal Kılıçdaroğlu: Ülkenin özür dilemesi lazım.


Ahmet Hakan: Suriye’nin?


Kemal Kılıçdaroğlu:- Suriye’nin çıkıp özür dilemesi lazım. Resmen Türk halkından özür dilemesi lazım. Uluslararası hukukun gerektirdiği tazminatı ödemesi lazım. O zaman bizde evet özür dilemiştir, bir yanlışlık olmuştur. Bunu kabul edebiliriz.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları