loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Millete gaz vermeyi de bırak otur adam gibi görevini yap

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Millete gaz vermeyi de bırak otur adam gibi görevini yap
Tarih: 23.11.2021 - 13:45
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"Bu düzeni değiştireceğiz. Bu düzeni değiştirmenin yolu 6 milyon 300 bin genç sandığa gidecek ve ilk kez oy kullanacak. Kendi geleceğiniz için oy kullanın.

Yarın Öğretmenler Günü. Eğitim bir kişiye, bir aileye, bir sınıfa, bir topluma çıtayı atlatan temel konudur. Eğitime acaba gerekli önemi verdik mi? Öğretmenine değer vermeyen bir toplumun eğitimden bir şey bekleme şansı yoktur. Öğretmenin sorununu çözmediyseniz ülkenin sorunlarını çözemezsiniz. Ülkenin sorunlarını akılcı politikalarla çözmek istiyorsanız önce öğretmenin sorununu çözmek zorundasınız. İktidar bunun farkında değil.

Buradan öğretmenlere sesleniyorum: Sizi bu toplumun en saygın kişisi yapmak konusunda her türlü çabayı göstereceğiz. Öğretmenlik Meslek Kanunu olacak.  3600 ek göstergeyi hemen vereceğiz. Öyle sözleşmeli, vekil, kadrolu öğretmen… Hayır efendim. Ayrımcılığı tamamen bitireceğiz. 24 Kasım Öğretmenler Günü’den her öğretmene bir maaş ikramiye vereceğiz. Okullardaki atama sorununu süratle bitireceğiz. Köy okullarını tekrar açacağız. Öğretmenle öğrenciyi buluşturacağız. İkili eğitim birleştirilmiş sınıflar uygulamasına son vereceğiz.

Geliyor gelmekte olan ve siz soracaksınız, ne oldu diye… Söz verdim, birlikte, gururla, onurla yapacağız. Öğretmeni baş tacı yapmayan bir toplumun gelişme şansı yoktur.

Hep haksızlıklara karşı duyduk. Bizi öyle eğitti öğretmenlerimiz. Sürekli haksızlık yaşanan toplumda adalet duygusu zedelenir. Bu ülkede çok şey oldu. Almanyalara gittiler yurt dışından paralar getirdiler, buralarda holdingler kuracaklardı. Bu paralar buhar oldu. 300-500 lira ile faizsiz finans kurumları oluşturuldu. Faizsiz ev sahibi olacaksınız diye. İş çığrından çıktı, parlamentoya önerge geldi. Bazı şirketlerin tasfiyesi gerekiyor. BDDK TMSF’ye yetki verdi. 21 şirkette 54 bin vatandaşımızın parası var. 5 aydır paralarını alamıyorlar. Geçen gün İstanbul’da eylem yaptılar. 5400 aile parasını alamadı. CHP olarak takipçisi olacağız. Adaleti, haksızlığı öğrendik ama demokrasiyi de öğrendik.

Cumartesi Anneleri 26 yıldır haklarını arıyorlar.  Evlatlarını arıyorlar, bari mezar yerini gösterin, diyorlar. Çoğu anne bunu görmeden hayata veda etti. Bunlar anneliğe yakışır asalet içinde sessizce Galatasaray Meydanı’nda her cumartesi oturarak haklarını istediler. 699 hafta. 700. Haftada baskı kurdular, dövdüler ve gönderdiler.

‘Yasaya aykırı gösteri yaptıkları’ için. İzin alınmaksızın gösteri yapılabilir anayasa hükmüdür. Anneleri mahkemeye verdiler. 3. duruşması görülecek. Milletvekillerimiz izlesinler duruşmayı.

Cumartesi Anneleri haklı ama Diyarbakır Anneleri de haklı. Hiçbir anne evladının elinde silahla terör örgütüne katılmasını istemez. O anneleri de anlamamız lazım. Biz ayrımcılık yapmıyoruz. Anne annedir. Ayrımcılıktan değil kucaklamadan söz ediyorum. O konuda da elimizden gelen her çabayı göstereceğiz.

Türkiye’nin ciddi sorunları var. Mutfaklarda yangın var. Açlık sınırının altında aylık alanlar nasıl geçinecek? Hal esnafıyla konuştum. 'Bu fiyatları artıran siz misiniz? Neden iktidar halcilerin üzerine geliyor? dedim. Dediler ki 'tarımsal üretimdeki girdiler çok pahalı. İlaç, gübre, fide pahalı.'

Çiftçi dolarla belirlenen fiyatlarla bu malzemeyi almak zorunda. Dediler ki bütün AB ülkelerinde çiftçiler desteklenir.

Ama bizde Tarım Kanunu var. Milli gelirin en az yüzde 1’i oranında destek verilir, denir ama alamıyorlar. Destekleri de toprak sahibine veriyorlar.

Ankara halinde gösterdiler, bir kasa gösterdiler. Bu kasanın fiyatı içine koyduğumuz tarım ürününden daha pahalı, dediler.

55 milyon ton tarımsal ürün üretiliyor. 26 milyon tonu kayıtlı, 29 milyon tonu kayıt dışı, hallere girmiyor, dediler. Bizimle uğraşacaklarına kayıt dışıyla uğraşsınlar, dediler. Haklılar.

Biz denetime açığız, dediler. Üretim planlaması yapılması gerektiğinin altını çizdiler. Başkan, hali kazanan seçimi kazanır, dedi. Ben de hiç endişe etme hem hali hem seçimi kazanacağız, dedim.

Bir de gıda sektörü var. Her gün zam geliyor. Marketlerde saat başı etiket değiştiren elemanlar işe başladı. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki satarken zarar ediyor. Aldığı malın yerine yenisini koyamayacak.

Gıda sektörünün bütün bileşenleriyle buluştum. Dertlerini öğrendim.

Diyor ki üretici elindeki malı satmaktan tedirgin. Aynı malı aynı parayla alamayacağım, diyor. Satış yapanlar fiyat artışında sorumlu değil, diyorlar. Konuyu maliyet ve üretim ekseninde düşünemezsiniz fiyat artışı zorunlu olarak gelir.

Hükümetin birinci önceliği üreticiyi korumak olmalı. Koruyamazsak açlık kriziyle karşı karşıya kalırız.

Denetlemeyle, baskıyla fiyatlar düşmez, dediler. Tedarik zinciriyle kopuş olursa fiyatları kontrol edemezsiniz, dediler.

Az önce çiftçinin girdilerinin ne kadar pahalı olduğunu ifade etmiştim. Tarım Orman Bakanlığının Kasım 2021 verileri: Üre Gübresinin tonu 8 bin 960 liraya çıkmış. Şimdi daha da arttı. Geçen yıl aynı ayda 2 bin 519 liraydı. Artış yüzde 256.

Peki bu çiftçi ne yapacak? Siz kalkıyorsunuz çiftçiyi, marketçiyi, halciyi suçluyorsunuz. Dolar tırmandıkça bunlar artıyor adamlar ne yapsın? Fiyat mecburen artacak. Baskıyla, terörle mi fiyatı düşüreceksin? Hal esnafını terörist mi ilan edeceksin? Önce dönüp kendine bak. Türk Lirasını eriten kim? Sorumluluktan kaçıp sorumluluğu vatandaşa yüklemeye çalışıyorlar.

Gıda sektöründe çalışanlar üretimi mi ithalatı mı finanse edeceksiniz, diye soruyorlar.

Bir marketçi ‘Her şey pahalılanırken et fiyatları düştü. Her şey pahalanırken et fiyatları neden düştü?’ diye sordu. Çünkü yem fiyatları artınca inekler kesime gitti. Sonrasında bizi farklı bir senaryo bekliyor.

32 milyon dekar boş arazi var

Tam 14 milyon asgari ücretlimiz var. 7 milyon 587 bin 323 kişi asgari ücretin üçte biri oranında para alıyor. Beyler, dolarla maaş alanlar, 5-6 yerden maaş alanlar bunu biliyor mu? Türkiye'de yoksulluk sınırı 10 bin 385 lira. Asgari ücret 2 bin 825 lira.

CHP'li belediyeler kooperatiflerle işbirliği yapıyorlar. Çoğunluğu kadın kooperatifleri. Üretiyorlar. Biliyorum yeterli değil. Ama fiyat istikrarını sağlamada önemlidir.

Bizim derdimiz ne bunların derdi ne? Bizim derdimiz vatandaş perişan vaziyette. Eşimle birlikte pazara gittik. Başlangıçta tanımadılar maske taktığımız için sonra birisi tanımış geldi. Emin olun ağzımızdan daha bir laf çıkmadan 'Ne olursunuz bizim kurtarın' dediler. En çok duyduğum laf bu oldu. 'Ne olursunuz bizi kurtarın, bıktık bu adamlardan', 'Size hiç oy vermedim, oyum size' diyor.

Pazara gidişim bile saray sosyetesinin trolleri tarafından eleştirildi. Giderim arkadaş, gerekirse tezgahın başına otururum. Her türlü desteği veririm.

Ekonominin perişan halini biliyorlar acaba bundan nasıl sıyrılırız diye arayışlar içindeler. Birisi konuşmuş, 'Siz bizi ekonomiyle, dolarla terbiye edemezsiniz' diyor. Erdoğan, 'Bu ekonomik Kurtuluş Savaşı'ndan da milletimizi zaferle çıkaracağız' diyor. Eski bir AKP'li milletvekili, '17-25 Aralıkta bu milletin cebinden 50-60 milyar dolarını çaldılar' dedi. Vallahi hırsızları en iyi siz bilirsiniz... Ben 17-25 Aralık olaylarında 50-60 milyar dolar çalındığını bilmiyordum ama her ay 10 bin doları cebine indiren adam bu rakamı veriyor. Demek ki doğruymuş, az bile söylemişiz. Bunlar birbirlerini gayet iyi bilirler.

50-60 milyar doları çaldılarsa çalan adam belli değil mi?  'Oğlum paraları sıfırladın mı?' diyen adam kimdi? Allah konuşturuyor... Sözde bize atacak ama itiraf ediyor.

Bir diğeri 'bizi dolarla terbiye edemezsiniz' diyorlar. Vallahi seni dolarla terbiye ettiler, ne dersen de. Öyle bir ettiler ki sabah yattın dolar, akşam yattın dolar. Mezara mı götüreceksin o doları? Dolarla kimi terbiye ettiler? Bunlardan eski birisi, ayda 10 bin doları cebine indirirken dolar baronları tarafından terbiye ediliyor. Konuşmayacaksın diyorlar. Terbiye ediyorlar.

Sen dolarla vatandaşlık satıyorsun, seni dolarla terbiye etmişler. Türk Lirası milli paramızken dolarla ihale yaptılar. Demek ki seni dolarla terbiye ettiler. Bunları öyle bir terbiye ettiler ki, Türk Lirası’nı unuttular… Vatandaşlarından dolarla euro ile borçlandılar.

Bütün bu rezillikler yaşanırken saray sosyetesinin lideri Erdoğan, 'Bu ekonomik Kurtuluş Savaşı'ndan milletimizi zaferle çıkaracağız' diyor. Ne oldu ki Milli Kurtuluş Savaşı vermeye başladın? Bu ülkeyi başkası mı yönetiyordu, 20 yıldır neredeydin? Geçiniz bunları. Millete gaz vermeyi de bırak otur adam gibi görevini yap. Sana söyledim, ders verdim dersini çalış. Ne yapacağını söyledim sana.

'Mandacı iktisatçıların reçetelerine itibar etmiyoruz' diyor. Allah aşkına söylediği sözün anlamını biliyor mu? Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerini bıraktın Londra mahkemelerini seçtin. Neden? Çünkü dolarla ihale alanlar yarın iktidar değişirse başına bir iş gelmesin diye. O dolarla ihale alanların başına çok şey gelecek. Milletin hayrına ne geliyorsa gelecek... Bu milletin hakkını ve hukukunu savunacağım.

Garanti veriyorsun dolarla bu mandacılık değil mi? Tank Palet Fabrikasını kalktın Katar Ordusuna verdin bu mandacılık değil mi? Sen mandacılığa karşı mücadele ediyorsan birileri sana ‘aptal olma’ dediğinde mektubu alıp yüzüne çarpacaktın. Şimdi efelik yapıyor. Bu millet yutmaz. Sen korkma bu millet senin ne mal olduğunu gayet iyi öğrendi. Sen artık bu saatten sonra Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel bir milli güvenlik sorunusun."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları