loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'ndan iktidara: Beşar Esad'la süratle konuşun

Kılıçdaroğlu'ndan iktidara: Beşar Esad'la süratle konuşun
Tarih: 15.01.2020 - 11:01
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 'Aksaray Muhtarlar Buluşması'nda konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"Sen üretmezsen birileri gelir bağımsızlığını elinden alır. Üretmemiz, istihdam sağlmamaız gerekiyor. Atatürkçülük budur.
Cumhuriyetin ilk yıllarında bez üretecek fabrikamız yoktu. Ama uçak fabrikası açtık. Türkiye uçak üreten 5 ülkeden biriydik. Ne oldu? Birden fazla silah fabrikasını açtık, ne oldu? Önce uçak fabrikasını, tersaneleri kapattık. Ta ki Kıbrıs çıkarmasına kadar. Oradaki vatandaşlarımıza sahip çıktık ABD 'iznim olmadan verdiğim uçakları, gemileri kullanamazsın' dedi. Orada anladık ki kendi fabrikalarımızı kurmamız gerekir.
Demokrasi kavga, anarşi değildir. Demokrasi milletin oyuna başvurmaktır. Demokrasilerde takım tutar gibi siyasi partiler tutulmaz. Demokrasilerde herkes kendi düşüncesini ifade eder, kimse düşüncesinden ötürü suçlanamaz. Eğer farklı fikirler yoksa o toplum gelişemez. Birisi aykırı bir şey söyleyebilir karşı çıkabilir ama kalkıp ona vuramayız, demokratik sınırlar içinde eleştiririz. 
Demokrasi seçimle gelenlerin güçlü mekanizmaları elinde tuttuğu rejimin adıdır. Her gelen politkacı dünyanın güzel laflarını etmiştir. Oy kaygısı taşır. Seçim yok şimdi, sizin ayağına geldim. Ekonomi nereye gidiyor aktarmak için. Size yüzde 100 doğruları anlatacağım.
CHP olarak her zaman doğruları söyledik demiyorum, bizim de eksiğimiz, yanlışımız oldu. 'Bize niye oy vermiyorsun' dedik, kalkıp gittik mi vatandaşın ayağına, gitmedik. Kendimizi gayet açık eleştiriyoruz.
Başörtüsü sorununu Türkiye'nin 1 numaralaı sorunu haline getirdik. İşsizlik, fakirlik, anarşi var bunları unuttuk. Kadın başörtüsü taksın mı takmasın m... Bu da yanlış. 
Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP'dir. Türkiye'de nerede bir dert varsa gidiyoruz. 
Burada milletvekilimiz yok, oyumuz da düşük biliyorum. Ama bizim sizden küsme gibi bir hakkımız yok. Oturup, konuşacağız.
Muhtarlar demokrasinin temel taşıdır. 
-Bu topraklardaki ilk seçim 1833'de Kastamonu Taşköprü'de yapılan bir muhtarlık seçimidir. 
50 bin muhtarımız var. Hepsi milletin oyuyla seçiliyor. Sizler kendi sorunlarını çözemiyorsunuz, yeteri kadar siyaset kurumunun üzerinde baskı kuramıyorsunuz. Birlikten kuvvet doğar. Beraber olursanız hangi siyasi parti olursa olsun çözmeye zorlarsınız.
Muhtar keilmesi 82 kanunda geçer. Bunları ne ben ne siz bilirsiniz. Önce muhtarlık temel kanunu olması lazım. Kanun teklifi hazırladık. Muhtarların derneği var gönderdik. Bize bildirin eksiğimiz olabilir, dedik. 
Milletvekilleri seçilirken birleşik oy pusulası var. Muhtarlık için de aynı vatandaş oy kullanıyor. Bundan yıllardır şikayet edilir, niye çözmüyorlar? 
Muhtarların yanında büro görevlisi yoktur. Her muhtarın bir büro görevlisi olması lazım. Bu istihdam da yaratacak. Bize bağlı belediyelerde biz büro görevlisi tahsis ediyoruz. Büro görevlisi yasal olarak verilmeli. Aylığı bütçeden verilmeli. 
Mahallenizdeki yoksulu en iyi iki kişi bilir. Biri mahallenin muhtarı, diğeri mahallenin bakkalı bilir. Muhtar yoksulu biliyorsa devlet olarak sosyal yardımı neden muhtarlar aracılığıyla yapmıyorsunuz? 
Sizin de bütçeniz olması lazım. Bütçeyi nereden bulacaksınız? Her mahallede binalar var. Emlak vergisi ödüyorlar belediyeye. Emlak vergisinden yüzde 1 muhtarlara verilese ne olur? Bütçenizin olması demek denetlenmemesi demek değil. Kul hakkı yemek hiçbirimize yakışmaz. 
Bakıyorsunuz belediyede mahallenile ilgili karar alınmış haberiniz yok. Mahallenizle ilgili karar alınacaksa hem oy hem karar hakkınız olmalı. 
Belediyeler kamu kuruluşlarıyla projeler geliştirebilirler. Muhtarlık kamu kuruluşu sayılmıyor. Neden proje geliştiremiyor muhtarlar? Belediye başkanları muhtarlarla proje geliştirmek zorunda.
Sorunlar düzelene kadar dile getireceğim. 
Muhtar oalrak Türkiye'nin sorunlarıyla da ilgilenmek zorundasınız. 
Kişi başına aylık geliri 673 TL'nin altında olan kişi sayısı 8 milyon 647 bin 283. 2 bin TL'nin altında 6 milyon 850 bin 513 kişi. 1000 TL'nin altında dul ve yetim aylığı alanların sayısı 847 bin 643 kişi.  
Elektirik borcunu ödeyemediği için elektriği kesilen hane sayısı 3 milyon 365 bin 784. Doğal gazı kesilen hane sayısı ise 710 bin 364. 
Gelir dağılımında bozukluk var. Bunu gidermek için üretim yapmanız lazım. 
Emek kadar değerli bir şey yoktur. Tarım bütün ülkelerde stratejik sektördür. Siz araba almazsanız bir şey olmaz ama karnınızı sabah, öğlen, akşam doyurmak zorundasınız. 
Size 5 yıl önce Türkiye saman ithal edecek desem gülerdiniz ama şimdi samanithal ediyoruz. Canlı hayvan, et, pamuk, mercimek, un ithal ediyoruz. En çarpıcı örneği Hollanda'dır. Hollanda Konya'dan küçüktür. Yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar doları aşar. Teknolojisi de gelişmiş. Toprağımız mı, insanımız mı, suyumuz mu, güneşimiz miyok, daha fazlası var. Nasıl oluyor da ekmiyoruz da Hollanda'dan ürün alıyoruz. Bu sorunun ortaya çıkmasını sağlayanlar devleti yönetenler. Devlet lafla yönetilmez, liyakat, adalet esastır. Adaleti sağladığınız anda liyakati de sağlarsınız. İşi ehline vereceksiniz. 
Hollanda her şeyi planlamış. Sen buğday, sen lale, sen soya ekeceksin, diyor. 1 yıl sonra kaça alacağınızı biliyorsunuz. Bizde soğan fiyatları çok yüksekse hep beraber soğan ekiyoruz, ertesi yıl hep beraber iflas ediyoruz. Planlama yok. 
Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı vardı. Rahmetli Özal da planlama teşkilatından çıkmıştı. Dünya 50 yıl sonrasını planlıyor. 
Cumhuriyetin ilk yıllarında bol miktarda demiryolları yaptık, elaleme muhtaç olmamak için. 
Devletin ürettiğini satması gerekiyor. Türkiye'de Anadol marka otomobilimiz vardı. Biz Anadol'u ürettiğimizde Güney Kore'nin otomobili yokut. Güney Kore'nin bugün birden çok markası var. Biz yapabilir miyiz diyoruz. Biz niye geri kaldık? 
Sandığa giderken düşünmek zorundayız. Siyasetten beklediğim  bir şey yok. Siyasete girdiğim gün mal varlığımı siteye koydum. Herkesin huzurlu, her evde bereket olmasını isterim. 
Dış politikayı barış eksenli yapmamız lazım. Suriye'ye girildiğinde karşı çıktım, en ağır eleştirileri aldım. Suriye'den ne karımız oldu. 40 milyar para harcadık, 4 milyon Suriyeli geldi. Şimdi İdlib'den kardeşlerimiz gelecek. Suriyelileri kendi ülkelerine göndermemiz lazım, dedim, vay nasıl öyle dersin, dediler. Benim vatandaşım işsiz. 100 bin olsa kabul edelim, göçmen sayısı fazla. Dünyanın her tarafından Türkiye'ye geliyorlar. Bu sorunu aşmak zorundayız. 
Suriye'de Beşar Esad'la süratle konuşun. Sınırımıza asker yığacaksın, bir tek terörist bile ülkeme gelmeyecek, gelirse gereğini yaparım, diyeceksiniz. Anlaşma yapacaksınız oturup.
Libya'ya asker göndermek yanlış. Egemen güçler ateşi elleriyle tutmazlar maşa kullanırlar. Esad'a kızdılar bizi maşa olarak kullandılar. Libya'da da ateşi siz tutun, diyorlar. BM var, Barış Gücü var. Gtisin iki tarafı barıştırsın. Sözümüzün bölgede aırlığı vardı, şimdi düşman olduk. Barış Gücü olsun dedim, kızdılar. Hafter tarafı teröristmiş. Müslüman kanı akıyor. İki tarafı buluştur, dedik. Kıyamet koptu. Putin geldi. Dış politikamızı Dışişleri Bakanlığı mı, saray mı belirliyor? Putin belirliyor. Esad'la görüşüldü, Rusya'da. Hafter'le görüşün dedik, onlar terörist dediler. Putin dedi, gittiler Rusya'da görüştüler. Komşuda yangın varsa hepimize sıçrar. Dışişleri Bakanına sordum, Libya'da çatışma olursa göç olur mu dedim, olur dedi. Suriye yetmedi, bir de Libya'dan gelecekler. 
5 yıl içinde Türkiye'ni çözülemeyecek sorunu yok. Biz Suriye'de barışı, Libya sorununu çözmeyi, Mısır'la barışmayı yapabiliriz. Mısır'da siyasi idam yapacaklardı. 2 siyasimizi Mısır'a gönderdik. Siyasi idamlar derin travmalar yaratır, dedik. 
Dört aşamalı stratejiyle her şey çözülür. Birincisi, demokrasi, hukuk üstünlüğü, din vcdan özgürlüğü olmalı. İkincisi üretim. Üçüncüsü sosyal devlettir. Huzur olması için hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli. Dördüncüsü sürdürülebilir olmalı. 
Hiçkimse her şeyi ben bilirim demez. Bir kişi bunu diyorsa o memeleket sonu felakettir. 
Gelişmenin yeni bir tanımı çıktı. Küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülke gelişmiş ülkedir. Türkiye'nin çözülmeyecek hiçbir sorun yok. Her alanın ahlaki kuralları vardır. Tek siyaseye ahlaki kurallar yok. Siyasetin de ahlaki kuralları olması lazım. Siyasetçi hesap vermeli. Temiz siyaseti bulalaım çözülmeyecek sorunumuz yok."
 
Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları